« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

M. METİN KAPLAN

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

21 Nis

2025

Lojistiğin jeopolitiği: Orta Koridor’un önemi

Ragıp Kutay Karaca 01 Ocak 1970

Al-Farabi Üniversitesi’nin davetiyle Kazakistan’a git­tik. Üniversite bu sene 90. yılını kutluyor. Dünya üniversite­ler sıralamasında ilk 200 içinde. Gerçekten imrenilecek bir kam­püse sahip. Üniversiteye ilk 2019 yılında gitmiştim. Geçen altı yıllık sürede gelinen nokta, örnek alına­cak bir seviyede.

Türk dünyası jeopolitiğinde Ka­zakistan, önemli bir konuma sa­hip. Bölgenin iki devi Rusya ve Çin ile sınırdaş. Enerji ve uranyum kaynakları, ülkeyi daha da strate­jik hale getiriyor. Ülke, Çin’in ‘Ku­şak ve Yol Projesi’ için çıkış kapısı. Rusya için ‘yakın çevre’ politika­sının en önemli ülkesi. Bu durum ülke üzerinde Rus-Çin rekabetini etkin kılıyor.

‘Lojistiğin jeopolitiği’, yeni bir kavram. Keza ulaşım yollarının kontrolü, küresel ve bölgesel güç­lerin dış politikalarının temel yak­laşımlarından biri oldu. Bu nokta­da lojistik sistemlerin bir parçası olmak, rekabet gücünü artırırken ekonomik güvenliğin sağlanması­nın da temel yollarından biri olarak görülüyor.

İki ülkenin bölge üzerindeki re­kabeti; Rusya üzerinden geçen ve Rus kontrolündeki Kuzey Koridor ile ‘Yeni İpek Yolu’ olarak adlan­dırılan, Trans-Hazar Uluslarara­sı Taşımacılık Güzergâhı (TITR) olarak da bilinen ve Çin’in ‘Kuşak ve Yol Projesi’ ile entegre ‘Orta Ko­ridor’ üzerinde yoğunlaşıyor.

Orta Koridor’un Türk devletle­rini katettiği ve Batıya çıkış kapı­sının Türkiye olduğu düşünüldü­ğünde rekabetin içine dahil olmuş oluyoruz.

Al-Farabi Üniversitesi bu reka­bete bilimsel yaklaşımlar sunuyor. 2019 yılında ‘Kuşak ve Yol Proje­si’ni tartışmış ve güzel sonuç­lar üretmiştik. Bu kez üniversite­nin Uluslararası İlişkiler ve Dün­ya Ekonomisi Bölümü tarafından düzenlenen ‘lojistiğin jeopolitiği; Küresel sistemde Orta Asya'nın Ulaşım Koridorları’ konusunu tartıştık.

Türk dünyasının tüm ülkele­rinden uzmanlarla birlikte Rusya, İran ve Hindistan’dan katılan ka­tılımcılar; bölgenin küresel ulaşım sistemine entegrasyonu, transit potansiyelinin artırılması ve ortak projelerin oluşturulması gereklili­ğini vurguladı.

Orta Koridor’un geleceği
Asya ile Avrupa arasında bir ge­çit olarak kabul edilen Orta Kori­dor, Türkiye’de başlıyor ve Çin’e kadar uzanıyor. Bu koridor iki kola ayrılıyor: Kuzey ve Güney güzer­gâhı. Kuzey rotası, Kazakistan’ın Aktau Limanı’ndan Çin’e kadar ül­ke toprakları üzerinden devam edi­yor. Güney rotası ise, Afganistan’a uzanan Lapis Lazuli Koridoru’nu da kapsayacak şekilde Türkmenis­tan’ın Türkmenbaşı Limanı’ndan Özbekistan ve Kırgızistan üzerin­den Çin sınırına ulaşıyor.

Koridor, kara ve demir yolu ta­şımacılığıyla tüm bölge ülkelerini kapsıyor. Dolayısıyla her ülke için kazan-kazan ilkesi işliyor. Yazımın bundan sonraki bölümünde Ha­kan Keskin, Esra Gökhan ve Mesut Özel hocalarla yaptığımız ortak ça­lışmadan da yararlandım.

Küresel aktörler yeni rotalar arıyor
Kazakistan, lojistik koridorları konusunda, Rusya ve Çin’in arası­na sıkışmış durumda. Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinden sonra Rus­ya üzerinden Avrupa’ya ulaşan Ku­zey Koridoru kesintiye uğradı. Bu­nun yanında Husilerin saldırıları nedeniyle Süveyş Kanalı tehlikeli bir rota haline gelmekte. Bu durum Süveyş Kanalı’ndan geçen gemi sa­yısını günlük neredeyse yüzde 40 azaltmış durumda. Tüm bu operas­yonel kırılganlık küresel aktörleri yeni rotalar aramaya itti.

Türkiye, Kazakistan, Azerbay­can ve Gürcistan uluslararası di­namikler ve ulusal çıkarları doğ­rultusunda Orta Koridor’u geliş­tirmek amacıyla ortak çalışmalar yürütmekte. Bunun yanında Çin, üretim kapasitesi sayesinde Orta Koridor’un en büyük destekçile­rinden biri.

Çin’den taşınan konteynerle­rin büyük bir kısmı deniz yolu ile sevk edilmekte, sadece yüzde 4’lük kısmı Kuzey Koridoru üzerinden demir yoluyla taşınmakta. Ancak Rusya’nın Ukrayna’ya başlattığı askeri operasyonlar ve ardından gelen yaptırımlar nedeniyle Kuzey Koridoru, taşımacılık açısından gi­derek daha güvensiz hâle geldi.

Orta Koridor, daha güvenli ve maliyet açısından daha verimli bir alternatif olarak öne çıkmakta. Ka­ra taşımacılığında daha hızlı tes­limat süreleri sunmakta. Asya ile Avrupa arasındaki mesafeyi 2 bin km kısaltan Orta Koridor, seyahat süresini 15 gün azaltmakta. Or­ta Koridor aynı zamanda iklim ko­şulları açısından da stratejik avan­tajlara sahip. Dolayısıyla iklimsel riskleri en aza indirgemekte.

Orta Koridor üzerinden taşı­nan yük hacmi 2023 yılında yüz­de 86 artarken, 2024 yılında artış yüzde 63 olmuş ve 4,1 milyon tona ulaşmış. 2030 yılına kadar taşıma hacminin 11 milyon tona ulaşması beklenmekte.

Koridor açısından en dikkate de­ğer sorunlardan biri, Çin’in eko­nomik büyüklüğünün diğer ülke­lerle olan farkının koridoru tek ta­raflı çalışır hale getirmesi. Hattın Çin’den Batıya veya Avrupa’dan Çin’e işler hale gelmesi koridor üzerindeki ülkeleri yalnızca tran­sit ülke konumuna sokacak ve hat, Çin-Avrupa arasında işler hale ge­tirmekten başka bir amaca hizmet etmeyecek.

Diğer yandan Orta Koridor’un, ‘Kuşak ve Yol Girişimi’ içinde hem destekleyici hem de reka­bet edici bir rol oynayabileceğini de düşünmek gerekir. Orta Kori­dor, Türk devletleri arasında da­ha fazla ekonomik iş birliği ile en­tegrasyonu geliştirebilir. Koridor; Azerbaycan, Türkiye, Gürcistan ve Kazakistan’ın ticaretinin güç­lenmesine katkı sağlayacaktır. Bu sayede, Çin’in büyüyen ekonomik hakimiyetine karşı bir potansiyel yaratabilir.

AB işin içine giriyor
Koridorun stratejik önemi AB’yi işin içine sokmuştur. Bu önem Türkistan’ın, dünyadaki manga­nez cevherinin yüzde 38,6'sı, kro­mun yüzde 30,07'si, kurşunun yüz­de 20'si, çinkonun yüzde 12,6'sı ve titanyumun yüzde 8,7'sini teşkil eden büyük yataklara sahip olma­sıyla da ilgili.

AB, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası aracılığıyla Orta Koridor’u desteklemeye yönelik girişimlerde bulunuyor. Bu çabalar kapsamında Kazakistan’da 2023 yılında düzen­lenen ‘AB-Orta Asya Ekonomi Fo­rumu’nda, koridorun operasyonel verimliliğini artırmayı amaçlayan 40 ana eylem belirlendi.

Bu eylemler kapsamında AB, ilk etapta, 10 milyar euroluk bütçe tahsis etti ve 2027 yılına kadar 300 milyar euroya kadar destek sağla­mayı öngördüğünü belirtti. Kaza­kistan’a en fazla doğrudan yabancı yatırım da AB’den geliyor.

Biz Kazakistan’da lojistiğin je­opolitiğini tartışırken Özbekis­tan’da, Avrupa Birliği-Orta Asya Zirvesi gerçekleşiyordu. Zirvede AB, enerji, turizm, ticaret ve ulaşım gibi sektörler için 12 milyar euro­luk bir yatırım paketi açıkladı.

AB, bölgede enerji, ulaşım, sana­yi ve ekonomi üzerinde kızışan re­kabetin içinde yer edinmeyi plan­lıyor.

AB, Karabağ Savaşı sonrası Tür­kiye’nin Türk Devletleri Teşkilatı üzerinden bölgeye yönelik politi­kalarından rahatsız. En önemli ge­lişme Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan’ın Kıbrıs Rum Ke­simi’ne büyükelçi atamaları oldu. AB’nin bölgeye yönelik ekonomik politikalarının bu atamalarda etki­sinin olmadığını düşünmek fazla­sıyla iyimserlik olur. Bu yolla Tür­kiye ile bölge devletleri arasında bir çatlak oluşturma ve Türk Dev­letleri Teşkilatı’nda Türkiye’nin gücü ve etkisini kırma isteğini dü­şünmek gerek.

Orta koridorun sorunları
Orta Koridor’un gelişiminde kayda değer ilerlemeler sağlan­mış olsa da lojistik verimsizlikler ve tedarik maliyetleri sorun olma­ya devam ediyor.

Rekabet avantajı elde etmeye çalışan özel sektör için Orta Ko­ridor, hâlen düşük rekabet gücüne sahip ve alternatif rotalara kıyasla daha az cazip görünmekte. Güzer­gâh trafik yoğunluğu açısından da hâlâ istenilen düzeyde değil.

Yukarıda değindiğim gibi lojis­tiğin temel ilkelerinden biri olan dengeli çift yönlü taşımacılık sağ­lanamamış durumda.

Teslimat gecikmeleri, ‘zama­nında teslim’ anlayışının uygu­lanmasını engellemekte ve bu da müşteri memnuniyetsizliğine ve işletme kayıplarına yol açmakta.

Yetersiz liman ve demir yolu altyapısındaki sorunlar gibi sü­regelen problemler, sürdürülebi­lir ve kesintisiz bir lojistik ağının kurulmasını engellemekte. Ayrı­ca çok sayıda ülkenin farklı çevre­sel koşulları ve siyasi-idari uygu­lamaları, operasyonların koordi­nasyonunu ve uygulanabilirliğini zorlaştırmakta.

Hazar Havzası’nın kaynak zen­ginliğine rağmen, petrol ve gaz ta­şımacılığı altyapısındaki eksik­likler de koridorun tam potansi­yeline ulaşmasını kısıtlamakta. Kazakistan’dan Azerbaycan’a ham petrol taşımak, önce demir yolu ile Kazak limanlarına, ardın­dan deniz yolu ile Bakü’ye, ora­dan da tekrar demir yolu veya bo­ru hattıyla Avrupa’ya ulaşmak de­mek.

Türk devletleri arasında en­tegrasyonun sağlanmasında en önemli adım, gümrük mevzuatla­rının farklılığının giderilmesidir. Dünyada gerçekleşen İtalyan, Al­man Birlikleriyle ve Avrupa Bir­liği’ne baktığımızda ilk yapılan işin ‘gümrük birliği’ olduğu görü­lür. Türk Devletleri Teşkilatı için­de çalışmalar yapılsa da Rusya’nın kontrolündeki kuzey güzergâhı, daha standart ve uyumlu gümrük işlemleriyle avantaj sağlamakta.

Azerbaycan, Kazakistan ve Gür­cistan’daki tedarik zinciri altyapı­ları hâlâ yetersiz. Türkiye ise söz konusu üç ülkeye kıyasla daha iyi lojistik verilere sahip olmakla bir­likte, hâlen önemli altyapı eksik­likleriyle karşı karşıya. Güzergâh ülkelerindeki altyapı açıkları, Or­ta Koridor’un sürdürülebilirliği açısından ciddi sorun.

Bununla birlikte, koridor ül­kelerde lojistik altyapıya yöne­lik kayda değer yatırımları teşvik edebilir. Bu yatırımların tedarik zinciri dinamiklerini geliştirme­si; istihdam artışı, ekonomik bü­yüme, yabancı yatırım çekiciliği­nin yükselmesi ve kültürel/sosyal bütünleşmenin güçlenmesi gibi birçok alanda pozitif etkiler yara­tabilir.

Lojistik sektöründe %5 artış GSMH’da yüksek artış demek
Orta Koridor başarılı bir şekilde işlediğinde lojistik sektöründe olu­şacak yüzde 5 oranında artış Kori­dor ülkelerinin GSYH’sında yüzde 15’lik bir büyüme sağlıyor. Bu bü­yümenin önemli sosyo-ekonomik faydalar sağlayacağı ortada. Bu bü­yümenin yalnızca tedarik zinciri sorunlarını çözmekle sınırlı kal­mayıp, bölge ülkelerinin yönet­mekte zorlandığı pek çok başka so­runun çözümüne de katkı sunacağı ifade edilebilir.

Zengezur Koridoru en önemli parçası olacak
Türk dünyasından Azerbay­can’a ulaşan ulaşım koridorları, Azerbaycan sonrası kesintiye uğ­ruyor. Bu kesinti Azerbaycan'ın toprağı Nahçıvan ve Türkiye ile olan doğrudan bağlantısını da en­gelliyor. Zengezur Koridoru ger­çekleşirse Türk dünyası ile Av­rupa arasında Hazar ve Türkiye üzerinden geçecek bir güzergâh hayata geçirilmiş olacak.

Zengezur’un açılması bölge ül­kelerinin birbiriyle olan bağlan­tılarını kolaylaştıracak, ticaret ve lojistik ilişkileri güçlendirecek. Bunun yansıması ise refahın art­masına ve yeni iş birliklerinin önü­nün açılmasına yardımcı olacak.

Bugün gelinen noktada Orta Koridor’u daha da aktif kılmanın önünde birçok zorluğun olduğu aşikâr. Mevcut olumsuzluklar bir­çok lojistik oyuncuyu hâlâ deniz yolunu veya Kuzey Koridoru’nu tercihe yöneltiyor. Diğer bir ifa­deyle rekabette Rusya, ciddi bir avantaja sahip.

Bu durum Orta Koridor’un öne­mini azaltmıyor. Türk dünyasının ekonomik entegrasyonu ve Soğuk Savaş sonrası kurulan devletlerin bağımsızlıklarının pekişmesi için Orta Koridor’un daha aktif hale gelmesi gerekiyor.

Ziyaret -> Toplam : 146,82 M - Bugn : 112861

ulkucudunya@ulkucudunya.com