Terörün amacı ne?
Mahir KAYNAK 01 Ocak 1970
Bir eylemin başarısı, amacına ulaşıp ulaşmamasıyla ölçülür. Eğer bu amaç ve eylemi yapanlar değil karar verenler doğru tespit edilmezse başarısı hakkında verilen hükümler yanlış olur.
Terör eylemlerini PKK’nın yaptığı konusunda değişmez bir kanı vardır. Bu, örgütün merkezinin ülkemizde olduğu, başka yerlerdeki yapılanmaların bu merkeze bağlı olduğu ve politikaların hapiste bulunan bir kişi tarafından belirlendiği anlamını taşır. Hedefi hakkında herhangi bir tereddüt yoktur ve “bölücü terör örgütü” unvanı onun amacını tanımlamaktadır.
Yukarıdaki sözlerin hiçbirine katılmıyorum. Geçmişte PKK adlı bir örgüt vardı. Amacının bölücülük mü yoksa Güneydoğu’daki ekonomik ve sosyal yapıyı değiştirmek mi olduğu tartışmalıdır. Ancak liderinin tasfiyesiyle bu örgüt başka güçlerin kontrolüne girdi ama yeni liderliğin üstünün örtülmesi amacıyla hapisteki liderin ismi kullanılmaya devam etti. Geçmişte bu örgütün hedefinde bölgedeki egemen güçler olduğu için koruculuk kurumu oluşturuldu. Eğer örgütün hedefinde sadece güvenlik güçleri olsaydı bu kuruma ne gerek vardı?
Günümüzdeki eylemler PKK’ya atfedilen hedeflerin hiçbirine hizmet etmez. Bir avuç militanın bir karakolu basmasıyla demokratik taleplerinden herhangi birinin karşılanması zorlaşır, askeri olarak bir üstünlük sağlamaları ihtimali sıfırın da altındadır. Yani bu eylemlerin Kürt talepleriyle hiçbir ilgisi yoktur.
Bu eylemlerin başka bir amacı vardır ve bu konuda daha başarılı oldukları söylenebilir. Eylemlerin sonuçlarına bakarak bunun ne olduğunu kestirebiliriz. Her eylemden sonra teröre lanet edilirken suçlamalar birbirimize yönelmektedir. Bazıları demokratik açılımın bölücülüğe hizmet ettiğini söylerken diğerleri eylemlerin arkasında demokrasi karşıtı güçlerin olduğunu söylemektedir. Her iki iddia da gerçek faillerin üstünü örtmeye yaramaktadır.
Eylemin amacı bölgesel bir güç olma yolundaki ülkemizi bunu gerçekleştirmekte vazgeçilmez unsurlar olan siyaset kurumuyla askeri gücü karşı karşıya getirmektir. Nitekim her eylemin arkasından bu gerilimin arttığı gözlenmektedir. Bunun yanında iktidarın demokratik açılımla teröre taviz verdiği iddia edilmekte her şehit cenazesinin onun oyunu düşüreceği hesaplanmaktadır. Ancak bunu iç odaklara bağlamak yanlıştır ve ülkemizi etkisizleştirmek isteyen dış odaklar gözardı edilmemelidir.
Ülkemizdeki birçok olumsuzluğun arkasında yabancı güçlerin olduğu söylenir ama bunun hangi mekanizma içinde gerçekleştiği bilinmez. Genellikle uçtaki eylemciyle arka plandaki gücün doğrudan bir ilişkisi olduğu sanılır ve bu bulunmaya çalışılır. Oysa bu gibi yönlendirmeler bir zincire benzer ve en uçtaki militanın motifi ülkedeki politik eğilimlerin birine yakındır. O milliyetçi, solcu, dindar ya da etnik bir farklılığın savunucusu olabilir ama eylemin amacından bihaberdir. Zincirin halkalarında sermaye, politikacı, medya mensubu, bürokrat vardır ve bunların çoğu operasyonun farkında olmadan hizmet ederler.
Bu zincir kırmanın yolu olayları kendi çıkarlarınızı gözetmeden analiz etmek ve zincirin ucundaki büyük güce karşı politika üretmektir. Böylece zincirin diğer halkalarını ülke hizmetine yönlendirebiliriz.