Yeter artık
HASAN ÜNAL 05 Haziran 2007
TÜRKİYE Kuzey Irak’a girmesin, oradaki terör yuvalarını dağıtmasın diye bir dizi psikolojik harekat yapılıyor. Türkçe yayın yapan gazeteler ve televizyonlar yoluyla yürütülen bu harekata göre, Türkiye Irak topraklarına girerse bir bataklığa saplanırmış. Propagandanın bir başka ayağında da Amerika var. Irak’ta Amerika olduğuna göre, ne yapacağız? Ya Amerikan askerleri bize karşı savaşa girerlerse? Açıkça söylenmese de o zaman mahvolacağımız anlatılmaya çalışılıyor. Halk üzerinde ‘ama haaa, bir çılgınlık yapılmasın, sonu ne olur?’ pskolojisi oluşturulmak isteniyor.
Normalde bu gazeteler Türk basını gibi olsalar, ‘Alçak Amerika’ diye manşet atıp, altına da Amerikan askerlerinin resimlerini koyarlardı. Kararlılık göstererek, Türk milletinin Amerika sopasıyla korkutulamayacağına dair yorumların yazılması gerekirdi. Ama nerede?.. Tam tersine Amerikan gazete ve televizyonlarından daha vıcık vıcık bir şekilde Amerikancılık yapılıyor. Kendi ordumuz ve halkımız Amerika korkusuyla sindirilmeye çalışılıyor. Barzanicilik ise cabası...
Korkunun ecele faydası yok
ASLINDA bu korku senaryolarına en güzel cevabı Genelkurmay Başkanı bir dizi konuşması açıklamasıyla vermiş bulunuyor. 12 Nisan 2007 tarihinde yaptığı basın toplantısında Kuzey Irak’a bir sınır ötesi operasyon yapılmasının hem gerekli hem de yararlı olduğunun ısrarla altını çizen Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, geçen hafta da bu konudaki görüşlerini yineledi ve bazı ayrıntıları aydınlattı. Sınır ötesi operasyon yapılması yolundaki görüşlerini bir kez daha ifade ederken, orada hem PKK’nın hem de Barzani kuvvetlerinin hedef alınabileceğini ortaya koydu.
Hatta Amerikalıların bize karşı bir harekata katılmaları söz konusu olacaksa, onlara karşı da harekat düşünülebileceğini belirtti. Cuma gecesi Genelkurmay sitesinde yayımlanan bildiriyle de Barzani ve Talabani güçlerine çok sert uyarılar yapan Genelkurmay, oradaki TSK mensuplarına yönelik her hangi bir etik dışı davranış veya eylem vuku bulduğu takdirde, bunun bütün Türk Milletine ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yönelik bir saldırı olarak değerlendirileceğini ve en yüksek düzeyde karşılık verileceğini ilan etti.
Bu açıklamalardan rahatsız olduğu besbelli olan Amerika’nın Dışişleri Bakanı Rice ve Savunma Bakanı Gates peşpeşe açıklamalar yapmak suretiyle, Türkiye’nin Kuzey Irak’ta silah kullanmaması gerektiğini; PKK sorununun da üçlü görüşmeler youyla çözülebileceğini anlatmaya çalışıyorlar. Ama her halükarda Türk Milletinin ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sabrının sona erdiğini görüyor olmalılar. Çünkü yaptıkları açıklamalarda, ‘sakın haaa, aklınızdan bile geçirmeyin’ tonları artık ya kalmadı ya da iyice azaldı. İşin o bölümünü Türkiye’de Türkçe yayın yapan gazete ve televizyonlar üstlenmiş görünüyorlar.
Amerika şunu iyi bilmeli ki,
Genelkurmay’ın Cuma gecesi yayımladığı bildirinin ikinci paragrafı içerde AKP Hükümeti ile hükümete destek veren çevrelere dışarda ise Amerika’ya bir kafa tutma şeklinde değerlendirilmelidir. Çünkü içerde ve dışardaki herkese TSK’nın kararlılığını ifade eden bölümü başka şekilde yorumlanamaz. Bildiride yer alan ifade ile Peşmergelerin orada görev yapan askerlerimize karşı her hangi bir saygısızlığı veya eylemi olması halinde, bütün Kuzey Irak’ın Barzani-Talabani ikilisinin başına yıkılacağı anlatılıyor. Ve böyle bir işe girişmek için hükümetten veya Meclis’den yetki beklenmeyeceği belirtiliyor.
İşin Amerika tarafı da oldukça açık. Son yıllarda yaşanan hadiseler Amerika’nın artık müttefiğimiz değil; adeta baş düşmanımız olduğunu ortaya koymuştur. Nerede Türkiye aleyhine bir faaliyet varsa Batılı müttefiklerimiz ve Amerika o işin içinde veya başında çıkıyor. Amerika bir yandan Kürdistan devleti kurdurmak için yoğun çaba sarfediyor; öte yandan da PKK’ya açıkça destek veriyor.
Bu iş böyle gidemez
İŞİN daha da garip tarafı AKP hükümetinin zaaflarından faydalanmak suretiyle İncirlik üssünü, hava sahamızı kullanıyor; Habur sınır kapısını açık tutturmak suretiyle Barzani’nin bizim üzerimizden dünya kadar para kazanmasını sağlıyor. Bu arada bizim askerlerimiz hiç gereği yokken Afganistan dağlarında ve Lübnan’da Amerika’nın pis işlerine yardımcı olmak için uğraşıyorlar.
Amerika kusura bakmasın ya da baksın; ama bu iş böyle gidemez. Eğer Kürdistan sevdasından vazgeçmeyecekse, bizimle dost falan olamaz. İsterse biz Kuzey Irak’a girdiğimiz zaman Amerika da Peşmergeler yanında savaşa girebilir. Biz de uzun soluklu bir mücadele başlatırız. Bir yandan Irak’daki direnişe destek veririz; öte yandan da Amerika’yı bu bölgede görmek istemeyen İran, Suriye ve Rusya ile sıkı bir işbirliği başlatırız. Bunun bize maliyeti olacağını Türkçe yayın yapan gazetelere yazdırtan Amerika şunu bilmeli ki, bize maliyeti her ne olursa, bir kaç misli maliyeti de Amerika’ya yazdırtırız. Yeter artık...