« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

04 Tem

2010

Terörün nedenlerini doğru teşhis edelim / Sedat Ergin

01 Ocak 1970

PKK terörünün yeniden tırmanışa geçmesiyle birlikte, bunun nedenlerinin hükümet tarafından nasıl izah edildiği sorusu da büyük önem taşıyor.



Teröre karşı etkili bir strateji üretilebilmesi, kuşkusuz öncelikle soruna objektif ve doğru bir teşhisin konması ile mümkün. Bir doktorun karşısındaki hastanın rahatsızlığına doğru teşhis koyması gereğinden farklı bir durum söz konusu değil.



Oysa son günlerde PKK saldırılarındaki artışın nedenleri üzerinde hükümet tarafından yapılan açıklamalara baktığımızda, teşhis üzerinde bazı karışıklıklar olduğunu söyleyebilmek pekâlâ mümkün.



ERGENEKON-PKK İTTİFAKI MI?

Önce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın tespitleriyle başlayalım. Başbakan, daha önce de dikkat çektiğimiz gibi, öncelikle yabancı güçleri sorumlu tutuyor terördeki artıştan ve PKK’yı dış güçlerin kullandığı bir “taşeron” olarak nitelendiriyor (15 Haziran). Erdoğan, dış güçlerin ismini vermese de kamuoyundaki algı önce İsrail, ikinci planda da ABD’ye odaklanıyor. Başbakan’a göre, “PKK terörü, uluslararası ölçekteki oyunlarla ilgilidir. Türkiye yükselişe geçtiği bir sırada, PKK da Türkiye üzerinde hesabı olan çevrelere kendisinin kullanışlı bir enstrüman olduğunu ispat çabası içindedir” (19 Haziran). Erdoğan’ın bu değerlendirmesi, son eylemlerde inisiyatifinin kendisini dışarıya pazarlayabilmek için PKK’dan geldiği gibi bir önermeye dayanıyor.



Erdoğan, uluslararası boyuta ek olarak PKK’ya içeriden verilen desteğe de atıf yapıyor. Burada ilk sırada Ergenekon var. Erdoğan, önceki günkü grup konuşmasında “PKK’nın içerideki kimi örgütlerle, kimi çetelerle işbirliği içinde olduğunu bazı iddianameler açıkça ortaya koyuyor. Ergenekon iddianamesinden bunu görüyoruz” diyerek, PKK’nın Ergenekon’u kullandığını belirtmiş oldu.



TERÖR, ANAYASA REFORMUYLA MI İLGİLİ?

Erdoğan, iç destek faslında Ergenekon’dan sonra dolaylı ifadelerle muhalefeti de sorumlu tutuyor. Başbakan bu çerçevede, Anayasa değişiklikleri ve açılım karşısında “CHP ve MHP’nin PKK ve Öcalan’la birlikte durduklarını” belirtiyor. Böylelikle PKK saldırılarının tırmandığı bir dönemde “kümelendirme” yoluyla CHP ve MHP’yi de terörle ilişkilendirmiş oluyor Başbakan Erdoğan (15 Haziran).



Başbakan bu mesajları verdiği zaman hükümet üyelerinin de farklı bir üslup geliştirmeleri beklenemez. Son zamanlarda bazı bakanların Başbakan’ın özellikle iç desteğe ilişkin tezlerini çeşitlendiren çıkışlar yapmaya başladıkları gözleniyor.



Devlet Bakanı Egemen Bağış’ın geçen hafta sarf ettiği “PKK, Anayasa değişikliği süreci başladıktan sonra saldırılarını artırdı” şeklindeki sözler bu çerçevede hatırlatılabilir.

Keza Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı’nın önceki gün Zaman’da çıkan mülakatında PKK’nın Anayasa değişikliğine karşı olduğunu söyledikten sonra “Demokratik standartların yükselmesini istemeyen, terörün varlığından beslenen bir kesim de var. Bu iki kesim birlikte hareket ederek Anayasa değişikliklerinin gerçekleşmemesini istiyor” şeklindeki sözleri de aynı temanın devamını oluşturuyor.



Başbakan’ın sözleriyle birlikte değerlendirildiğinde, hükümetin bilinçli bir şekilde işlediği bu temanın referandum kampanyası sürecinde Anayasa değişikliğine muhalefet eden herkesin doğrudan PKK ile irtibatlı görülmesi gibi bir algıya kaynaklık edebileceğini tahmin etmek güç değil.



TERÖR KÜRT SORUNUNDAN BAĞIMSIZ MI?

Sonuçta hükümetin terördeki artışı A) Dış güçlerin oyunları, B) PKK’nın dış güçlere kendini kanıtlama çabası, C) Ergenekon faktörü ile açıkladığı ve ayrıca D) CHP ve MHP’nin -bilerek veya bilmeyerek- İmralı ve örgüt ile aynı safta durdukları iddiasını da bu denklemin içine yerleştirdiğini görüyoruz. PKK’nın dış dünyadan hâlâ önemli destekler görmeye devam ettiği inkâr edilemez. Ama olayların yeniden patlak vermesini büyük ölçüde dış güçler ve Ergenekon’la izah etmenin yeteri kadar kapsayıcı bir teşhis olduğu kanaatinde değiliz.

Bu teşhisteki temel eksiklik, hükümetin terör olgusunu Türkiye’deki Kürt sorunundan soyutlayarak ele alıyor olmasıdır.



Terörü Kürt sorunundan bağımsız bir mesele olarak görmenin bir defosu, toplumu, karar vericileri neden hâlâ yüzlerce, binlerce Kürt gencinin bir terör örgütüne katılmak üzere gönüllü olarak dağa çıkmaya devam ettiği gerçeğiyle yüzleşmekten alıkoymasıdır.

Başlangıçtaki benzetmemize dönersek, doğru tedavi için önce gerçekçi bir teşhis gerekiyor. Bunun için komplo teorilerinden önce elinizdeki röntgen filmine dikkatli bir şekilde bakmanız yeterli.

Ziyaret -> Toplam : 125,30 M - Bugn : 58810

ulkucudunya@ulkucudunya.com