Oy verecek parti var mı?
Hasan DEMİR 12 Haziran 2007
Siyasi partiler milletvekili aday listelerini Yüksek Seçim Kurulu’na verdiklerinde gazeteler, “Liderlerin dediği oldu!” manşeti ile çıktı. Köşe yazarları da ayni fikirdeydi, çünkü gerçekten de, “Liderlerin dediği olmuştu!”
Öyleyse “parti” yok “lider” vardı.
Öyleyse bizler bugüne kadar yapılan bütün seçimlerde olduğu gibi, 22 Temmuz’da da herhangi bir siyasi partiye değil, liderlere oy vereceğiz. Demek ki bizim altına mühür vuracağımız parti logoları aslında bir misyonu ve bir fikri ihata eden amblemler değil. Ya ne? Ne olacak, tabii ki o parti genel başkanının parmak izi.
Tekrarlayacak olursak ortada parti yok, lider var.
O zaman biz soruyu, “Hangi partiye oy vereceğiz!” diye değil, “Hangi lidere oy vereceğiz?” diye sormak durumundayız. Peki hangi genel başkana oy vereceğiz? Bu sorunun cevabı kişinin bilgi, kültür, meşrep, dünya ve ahret anlayışına göre değişir. Mesela benim, “Bizim BOP Eş Başkanlığı gibi bir ikinci görevimiz daha var!” diye övünen bir genel başkana oy vermem mümkün değil. Bu kişi her konuda dört dörtlük olsa bile yalnızca BOP Eş Başkanı olduğu, yani aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 24 ülkenin sınırlarını değiştirecek bir Haçlı/Siyon projesinde görev aldığı için, yani Afganistan’a çullanırken, “Haçlı seferi başlattım!” diyen Bush misyonuyla misyonlandığı için hiçbir güç bana böyle bir lidere oy verdirtemez. İsterse bu partinin bütün milletvekilleri benim okul arkadaşım, aile efradım yahut Seyyit veya tamamı profesör olsun hiç fark etmez. Değil mi ki o kişiler ona biat etmişler, iş bitmiştir. Çünkü o BOP meselâ Irak’ta 750 bin Müslüman’ın kanına girmiş, camileri haçlı kışlası haline çevirmiş, o BOP Mehmetçiğin başına çuval geçirmiş ve o gün işte bu BOP’ta görev alanlar, “Ne notası, müzik notası mı?” ve “Büyük devletler özür dilemez” demiş, diyebilmiştir.
Öyleyse mesele kapanmıştır.
Ne zaman ki o lider çıkar, “BOP bir Haçlı/Siyon projesidir” der ve, “Böyle bir projede yer almakla hata yaptık. Bu ne Türk milletine ne İslâm ümmetine hayır getirmeyen bir projedir, Allah’ın affına sığınıyor, milletimden özür diliyorum ve BOP Eş Başkanlığı’ndan istifa ediyor, bununla da kalmıyor, BOP’u engellemek için milletimden vekalet istiyorum!” der, işte o zaman oturur, “Bu söze güvenilebilir mi? ” diye düşünür, sorar soruşturur, yeni bir karara varırız..
Meseleyi toparlayacak olursak, bizim oy vereceğimiz lider Hz. Muhammed (s.a.v.) gibi önce Allah’ın rızasını talep etmeli, Mustafa Kemal gibi, “Ya istiklâl ya ölüm!” diyerek, içinde bulunduğu namüsait şartları en müsaide çevirme yemini ederek yola çıkmış biri olmalıdır. Bir kişi ABD’ye mecbur, AB’ye mahkûmuz mealinde masallar anlatıyorsa, o kişi aslında Allah(c.c.)’ın kudretinden ve Türk milletinin gücünden endişesi olan bir kişidir ve bizim o kişinin bırakınız arkasında gitme böyle bir kişinin ardımızdan gelmesine bile ihtiyacımız yoktur. Kimileri buna macera diyor. Yanlıştır. Yüzü bu dünyaya dönük kişiler bu hale “Kendine güven” derse, doğru demiş olur. Yüzü her iki âleme dönük olan kişiler için ise bu haleti ruhiyenin adı, “imân” dır.
Bu imân ile Mekke’de tek kişi iken 80 yılda Cebeli Tarık’a dayanılıp bir milyon kilometrekarelik bir devlete ulaşılmış, yine bu imân ile Söğüt’te birkaç çadırdan 22 milyon kilometrekarelik Osmanlı doğmuş, yine bu imân ve özgüvenle Çanakkale’de bir destan yazıldıktan sonra, çorapsız ve tüfeksiz Mehmetçikler tarafından Milli Mücadele’de emperyalist Haçlı sürüsü denize dökülmüştür.
Şimdi soruyu baştan soralım:
“- Hangi lidere oy vereceğiz?”
Cevap için acele etmeyin.
22 Temmuz’a kadar süreniz var.