Danıştay baskını ve Erdoğan’ın şer ittifakı! /Arslan Bulut
01 Ocak 1970
Tayyip Erdoğan, “CHP, MHP, BDP, YARSAV ve terör örgütü hepsi bir araya toplanmışlar, kime karşı, milletin anayasasına evet diyenlere karşı. Soruyorum size, bu ittifaktan Türkiye menfaat sağlayabilir mi?” diye gerçek dışı bir söylemde bulunuyor.
Oysa daha dün terör örgütü ile resmi işbirliği yaparak, dağdan gelen teröristler için seyyar mahkeme kurduran, “pişman değiliz, biz Abdullah Öcalan’ın talimatı ile geldik” dedikleri halde hepsini serbest bıraktıran, sonra da Habur’dan Diyarbakır’a zafer kazanmış komutanlar gibi resmi geçit yapmalarına izin veren AKP iktidarıdır.
Sadece Habur ittifakı mı?
Bir AKP’li vatandaşın, Avrupa dayatmalarına karşı çıkması üzerine, “Biz Ankara’nın şerrinden Brüksel’in şefaatine sığınıyoruz” diyen de AKP yöneticisidir.
22 İslam ülkesinin haritasını değiştirmeyi ve Türkiye’yi parçalamayı esas alan Büyük Ortadoğu Projesi’nin eş başkanı Tayyip Erdoğan’dır.
Daha dün, Suriye sınırındaki mayınlı araziyi İsrail şirketine devretmek için çırpınan, karşı çıkanları da ırkçılıkla suçlayan Tayyip Erdoğan değil miydi?
* * *
Hala Telekom’un geç satılmasının Türkiye’ye verdiği zarardan bahsediyor! Danıştay’ın yıllarca Telekom’un satışını önlediğini gündeme getiriyor! Peki Danıştay baskını da bu sebeple mi düzenlendi? AKP hükümetinin İçişleri Bakanı bunun araştırmasını niçin yaptırmadı?
Telekom dediğin, bir ülkenin sinir sistemidir. Telekom’un satılması, Türkiye’nin sinir sisteminin yabancılar tarafından idare edilmesi demektir. Hiçbir bağımsız ülke kendi Telekom şirketini satmaz. Satanlar olsa olsa sömürge ülkeleridir. Zaten Telekom’u alan da Hariri adlı şirket üzerinden İngiliz istihbarat servisidir!
Erdoğan, AKP iktidarı döneminde Danıştay’ın yasalara aykırı olarak geç karar vermesinin bedelinin de bazı ihalelerde yaklaşık 3 milyar doları bulduğunu iddia etti ve Danıştay’ın İzmir Limanıyla ilgili görüşünü tam 30 ay beklettiğini ve bu yüzden Türkiye Hazinesinin 1,5 milyar dolar kaybettiğini öne sürdü!
Yani aklı olanlara diyor ki, “Ey millet, biz bu ülkenin bütün stratejik kuruluşlarını, sinir sistemini, dolaşım sistemini, sindirim sistemini, solunum sistemini yabancılara satıyoruz, karşımıza en büyük engel olarak Danıştay çıktı!”
Demek ki Danıştay saldırısının arkasında gerçekte Türkiye’yi tamamen ele geçirmek isteyen ülkelerden birinin istihbarat servisi vardır. Katilin veya ekibinin şu veya bu görüşten olması hiçbir anlam ifade etmez.
* * *
Danıştay kimin tekerine çomak sokmuştu?
Biz bu soruya daha önce de “Danıştay ile sorunu olanlar, alenen hedef gösteren ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü ve Türkiye’de arazi işgal etmekte olan Amerikan tekelleri idi.
Bu arada Danıştay’ın verdiği türban kararı bahane edilerek halkın bu kuruma tepki duyması da sağlanmıştı!
Küresel sermayenin temsilcileri, her sene İstanbul’da Tayyip Erdoğan ile Türkiye’nin bütün ekonomik varlıklarını paylaşma toplantısı yapıyordu; bütün ekonomik değerler küresel sermayeye teslim edilirken, devlet içinde o gün için direnen tek bir kurum vardı: Danıştay!
Danıştay, paylaşım toplantılarında alınan kararların yerine getirilmesini engelliyordu!
Bu tabloya rağmen cinayetten, Türkiye’nin satılmasına karşı çıkanlar sorumlu tutuldu! Bu da herhalde komplonun bir parçasıydı” diye cevap vermiştik.
Küresel sermayenin Türkiye temsilcisi Tayyip Erdoğan’ın Danıştay’a öfkesi hala bitmemiş ki “Tuzu kuru bürokratların millete bedel ödetme, millete fatura ödetme devri kapanıyor” diyebiliyor.
Bir devir kapanacak bu kesin!