HİKMET TEKİN
01 Ocak 1970
1976 senesinin sonbahar aylarıydı... İstanbul'a gelirken Cezayir Baysal isimli Bingöl'lü arkadaşım, Hikmet Tekin'e bir mektup yollamıştı. Bu vesile ile tanışmış ve köklü bir kardeşlik oluşturmuştuk. Bazen Beyazıt semtinde ki "küllük" isimli kafeterya'ya birlikte gider saatlerce sohbet ederdik.
1977 yılının başlarında, İstanbul'da ki Atatürk Öğrenci Sitesi müdürü rahmetli Oktay Aras idari binada bir odayı bize tahsis etmişti. Yanımızda ki odada ise Hikmet Tekin kalıyor aynı zamanda yurdumuzun ikinci müdürlüğünü yapıyordu. Bizde yurtta spor faaliyetlerini yürütürdük. On bloktan oluşan AÖS ağır bir çatışma ortamının sinyallerini veriyordu. Onuncu blokta Polis , dokuzuncu blokta ise kızlar kalmakta idi. Bir, iki, üç ve sekizinci blok bizde diğer dört blok ise komünistlerde idi. Yurt kapısının girişinde ufak tefek çatışmalar oluyor fakat topyekün bir kavgaya dönüşmüyordu. Beyazıt bölgesine giden Sabah 8;15 otübüsü bizde, 8;30 ise karşı gurupta idi.
Nihayet o kutsal gün gelmiş "yurt ya bizim ya hiç kimsenin" sloganı her tarafı kaplamıştı. İki tarafta bu güne hazırlanmış ve kozların paylaşılacağı muhteşem an gelip çatmıştı. Üç gün üç gece devam eden ve ağır silahların kullanıldığı bu çatışmanın orta yerinde Hikmet Tekin ve başkan konumunda ki bir kaç kişiyi, açtığımız bir güvenlik koridorundan lojmanların olduğu arka tarafa geçirmek istediğimizde hepsi buna karşı çıkmıştı. Hikmet Tekin kavga gürültüyü sevmeyen ama inadına cesur ve yiğit bir ülkücüydü. Bize ;
-Siz burada ateş yağmuru altında iken ben nasıl bırakıp giderim, binlerce can verdiğimiz bu yüce vatan toprağına bir de Hikmet Tekin verseniz ne çıkar.
-Aman abi ağzından yel alsın diye söze atıldı "Ringo Metin". Metin de Bingöllü idi ve o da birkaç ay sonra vurularak şehit olacaktı.
Üçüncü günün sonunda karşı taraftan ateş kesilmişti, neden sonra dört bloğunda boşaltıldığı ve yurdun tamamında ülkücülerden başka kimse olmadığını farkettik. Kale artık bizimdi ve nazlı bayrağımız dalgalanmaya başladı.
Biz o dönemlerde hapishane ye düştük. Seçimlerde Hikmet Tekin Bingöl'den Belediye Başkan adayı idi ve biz sonuçları radyolardan merakla takip ediyorduk. Hikmet Tekin Bingöl belediye başkanı seçilmiş ama sevincimiz fazla uzun sürmemişti. Kalleş pusu onu 13.08.1979 günü yolda yakalıyor ve ailesi ile birlikte şehit ediliyordu...
Yusuf Ziya ARPACIK
Şehit Hikmet Tekin Ankara’da tahsil hayatını tamamlamıştır. Kendisi birçok defa bölücü hainler tarafından saldırıya uğramıştır. İlk sialhlı saldırıda evleri otomatik silahlarla taranmış yara almamıştır ancak kahpelerin yaptığı ikinci saldırıda ağır şekilde yaralanmış önce Bingöl Devlet Hastanesine daha sonrada Elazığ Devlet Hastanesine kaldırılmıştır.
Derhal ameliyata alınmış ancak ameliyat sırasında verilecek olan kanın yanlış kan! yani başka bir grup kan olduğu anlaşılınca bizzat Başbuğumuz rahmetli Alparslan Türkeş tarafından özel ambulans uçakla Ankara’ya, Ankara Tıp Fakültesi Hastanesine kaldırılmıştır. Bu saldırıdan ancak bir böbreğini kaybederek kurtulmuştur.
Buna rağmen taburcu olduktan sonra raporlu olmasına rağmen tekrar Bingöl'deki görevine başlamıştır. Kendisi defalarca koruma ve silah ruhsatı istemesine rağmen bu imkan devrin idarecileri tarafından kendisinden esirgenmiştir. Bir Ramazan günü Bingöl’ün Genç ilçesinde ikamet eden ablası Esma Hanım ve Ömer Bey’in evine iftar yemeğine gitmişlerdir.
12 Ağustos 1979 günü gece Bingöl’e dönerken Türk Milleti’ni Sovyetler birliğinin peyki haline getirmek isteyen Sovyet uşağı Marksist bölücülerin kahpece kurdukları pusuya düşürülmüş bu saldırıda annesi Hümriye Tekin, kardeşi İngilizce öğretmeni olan Ahmet Tekin ve Kendisi şehit edilmiştir. Saldırıda yeğenleri Selma, Mithat ve Niyazi yara olmadan kurtulabilmişlerdir.
12 Ağustos 1979 şerefli mazimizde unutamaycağımız acı bir gündür. Bu hain saldırı Bingöl’de duyulduğu an mevcut iktidarın idarecileri tarafından derhal sokağa çıkma yasağı ilan edilerek şehitlerimizin cenazeleri kaçırılmış ve gece yarısı Yenibaşlar köyünde toprağa verilmiştir. Bingöl Halkının ve dava arkadaşlarının 27 yaşında iken Bingöl’de Belediye Başkanlığını kazanarak gönlünde taht kuran bu büyük vatan evladına dava arkadaşlarının yapacağı son göreve dahi müsaade edilmemiştir.
Olayın akabinde Rahmetli Başbuğumuz Alparslan Türkeş, içerisinde Ülkücü Hareketin Yüz Akı Şehit Gün Sazak Bey’in de bulunduğu bir heyetle beraber Bingöl’e gitmiş ve şehitleri Rahmet ve Dualarla anmıştır. Bizlerde Doğu Anadolu’nun vefakar, yiğit, mertlik timsali olan ağabeyimiz Hikmet Tekin ve bütün Ülkücü Şehitlerimizin manevi huzurunda saygıyla eğiliyoruz. Ruhları şad olsun. Ne mutlu mezar taşlarında vatanı, dini ve milleti için şehit oldu diye yazılanlara. Allaha emanet olunuz.
Mahmut Bahadır Oğuz