« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

29 Ağu

2010

Genelkurmay ve Hanefi Avcı! / Sabahattin Önkibar

01 Ocak 1970

Gelin hep beraber muhakeme edelim. Hanefi Avcı’nın çığlığı andıran açıklamalarının içeriğini TSK ya da Genelkurmay önceden bilmiyor muydu?

Bilmemesi mümkün değil, zira Genelkurmay bu ülkenin bütün sırlarına vakıf temel bir kurum.

Genelkurmay’da ’İstihbarat Birimi’en önemli başkanlıklarından biridir ve pek çok şeye nüfuz eder!

Hadi diyelim bu dönem Emniyet ve MİT bilgi akışını süzüyor, Jandarma İstihbaratının böyle bir şeyi yapması mümkün değil.

Şu halde Genelkurmay, Hanefi Avcı’nın açıklama yaptığı konularda çok daha fazla bilgiye sahip!

Öyle ise soralım, Hanefi Avcı bunları açıklarken asker ya da Genelkurmay aylar ve hatta yıllardır niye susuyor!

Üstüne üstlük Hanefi Avcı’nın şahsına bir saldırı da yok ortada, Hanefi Bey, ülkem, devletim ve milletim deyip sorumluluk duyuyor ve bunun için kendini şahsen riske atıyor.

Buna mukabil Genelkurmay operasyon altında!

Üstelik bunu söyleyen, asimetrik bir harekata muhatabız diyen, bu ülkenin Genelkurmay Başkanı!

Düşünün koca bir kurum aylar ve hatta iki yıldır her gün saldırı altında ama susuyor, diğerine şahsen böyle bir saldırı yok lakin ülkem deyip kendini riske atıyor!

Hayır Hanefi Avcı emekli falan değil, görevde olan bir Emniyet Müdürü, devlete hizmet adına koca bir makamı elinin tersiyle itiyor!

Altını çizerek yazıyorum; susanlar, Dünyanın 5. ordusuyuz diye caka satan bir kurumu yönetenler, üstelik kitap yazarak konuşan ise ardında silahlı gücü şuşu buşu olmayan bir cesur yürek!

Lütfen cevap verin bu acayip tabloyu nasıl yorumlamam gerekiyor!

Koca TSK bir Hanefi Avcı kadar olamadı dersem çok mu haksızlık etmiş olurum!

Değilse nedir bu suskunlukları ya da teslimiyetleri, biri bana izah etmelidir!

Bunun iki izahı var, ya korkmaktır ya da dolaylı işbirliği!

Siz yapılan onca rezil yayına, karalamaya, saldırıya rağmen TSK’yı ve dolayısı ile ülkeyi korumak adına bildiklerini milletiyle paylaşan bir komutanı hiç gördünüz mü? Oysa bakın böyle bir polis müdürü var!

Sakın devlet geleneği, yasalar, teamüller, şu bu demeyin, TSK’ya yapılan çirkin hücumlar yasalar, teamüller çerçevesinde mi yapıldı ve yapılıyor?Meşru müdafaa diye bir şey var. Hem Mustafa Kemal, üniformasını niçin ve nasıl çıkardı bilinmez mi?

Hülasa kusura bakmasınlar; Hanefi Avcı aslında bir hakikati tescilledi yani TSK’nın acıklı durumunu gözler önüne serdi.

Efendim darbe mi yapsaydı?

Haşaaaa, böyle bir şeye önce biz meydan okuruz. Daha önce de yazdım, bunlar kazara ihtilal yapsa yine denge olsun diye, dincilerle beraber aynı anda bizi de içeri tıkarlar, 12 Eylül’de bir oradan, bir karşı cepheden diye yapmadılar mı bunu?

Söylemek istediğim, TSK’yı yönetenler bakımından mazrufun zarfdan farklı olduğudur.



YÜKSEKLERDEN...

MİT’e ‘Öcalan’la görüş’ emrini veren kim?

MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın Abdullah Öcalan’la görüşmek için yakın bir geçmişte İmralı’ya gittiği herkesin dilinde. Öyle ki Cumhurbaşkanı Gül bile bu görüşme ile alakalı soruyu cevaplarken yalanlamadı ve devletin bazı birimleri bu tür görüşmeleri yapar dedi. Peki MİT Müsteşarı, Öcalan’la yapacağı görüşmeyi ve ona götüreceği mesajları kiminle paylaşır? Kuşkusuz Başbakanla, zira MİT Başbakan’a direkt bağlıdır ve her adımından o sorumludur. Şimdi Tayyip Erdoğan’ın kendi göreve getirdiği MİT Müsteşarı, Öcalan’la buluşmaya gidiyor ise bu kararını Başbakan’ın bilgisi dışında aldığı tasavvur edilebilir mi? Mümkün değil çünkü Öcalan hem devlet hem de siyaset için hayatî bir konu. Şu halde Hakan Fidan’ın İmralı’ya gitmesi Tayyip Bey’in bilgisi ve emri dahilinde. Soruyorum bu görüşme sonrasında eylemsizlik ilan ediliyor ve BDP’nin boykot kararı sorgulanmaya başlıyorsa bunun anlamı Öcalan’a bazı vaatler de bulunulması demek değil mi? Öyle ise Başbakan ona buna niye şerefsiz diyor?



PANİK...

Referandum kazıları başladı!

Mahalli Genel Seçimler biteli beri tamamen gündemden çıkmıştı derken önceki gün bir haber, İstanbul-Şile’de kazılar başlamış... Peki bu kazılar niye mi?.. Gömülü silahları çıkaracaklarmış!.. Vallahi ayıp, bu millet bu kadar salak mıdır ki, referandumda etkilensin ve evet desin diye böyle tuluatlar yapılıyor! Düşünün şurada referanduma az bir süre kalmış, aylardır hiç yapılmayan kazılar yine başlatıldı. Yahu bir insan silahı niye gömer, darbeyi asker yapacaksa silah zaten onun elinde değil mi? Hem gömülen silah ateş almaz ama maksatları elindeki medya ile dezenformasyon yapıp ahalinin zihnini bulandırmak... Hatırlayın, bir ara asit kuyularından ceset fışkıracak dediler ama çıka çıka iki tane köpek kemiği çıktı... Sahi Bülent Arınç’ın öldürülme hikayesi ne oldu?.. Sadece bu kazı olayı bile referandum bağlamında panikte olduklarını gözler önüne sermiyor mu?



AYNI HİKAYE...

İşte PKK ile gizli anlaşmanın belgesi!

Başbakan oraya buraya sataşacağına şu soruya cevap vermelidir. Partisi ve kendisi PKK’nın eylemsizlik kararı ve Murat Karayılan’ın Fırat Haber Ajansı’na yaptığı (Devletle yani AKP iktidarı ile anlaştık) açıklamasından sonra tamı tamına 48 saat niye sustu? Neden 2 gün boyunca partinin internet sitesine bir açıklama konmadı ya da partili bir yetkili bu konudaki sorulara hiçbir cevap vermeyip suskun kaldı? Keza buna ilaveten Başbakana konuşmalarını yazacak kadar yakın olan danışmanı Yalçın Akdoğan’ın Star Gazetesinde kaleme aldığı “Öcalan’la ilişki kurulabilir ve görüşülebilir” mealindeki yazısı açık bir itiraf değil mi? Efendim hadise Habur’daki hikayenin aynısıdır. Tıpkı açılım gibi önce anlaştılar ve mutabakata vardılar ama baktılar ki bunu duyururlarsa oy olarak götürüsü çok olacak, yalanlama yoluna gittiler.. İki günlük suskunluk ve Akdoğan’ın yazısı gizli anlaşmanın net belgesidir!

Ziyaret -> Toplam : 125,24 M - Bugn : 120981

ulkucudunya@ulkucudunya.com