Referandumda halk iradesi / Rıza Türmen
01 Ocak 1970
Referandum halka gitmekse, o zaman halk iradesinin serbestçe açığa vurulmasının güvence altına alınması referandumun en temel koşulu. Bunun için gereken önlemlerin alınması hükümetin sorumluluğu. Hükümetin somut olarak yapması gerekenler Venedik Komisyonu’nun “Referandumlara İlişkin İyi Uygulama Raporu” başlıklı 2007 raporunda yer alıyor.
Raporda “Fırsat Eşitliği” başlığı altında şunlar belirtiliyor: Referanduma sunulan öneriyi destekleyen ve karşı çıkanlar arasında fırsat eşitliği garanti altına alınmalıdır. Bu, yönetimin tarafsızlığıyla sağlanabilir. Tarafsızlık özellikle şunları kapsamalı:
- Referandum kampanyasında eşitlik
- Devlet radyo ve televizyonlarında eşitlik
- İlan ve panolarda eşitlik
Rapor ayrıca referandum kampanyası sırasında yapılan harcamaların saydamlığı üzerinde duruyor.
Raporda, referandumda hükümetin bir öneriyi destekleyebileceği, ancak aşırı tek yanlı bir kampanya ile referandumun sonucunu etkilememesi ve devlet olanakları ile kampanya yürütmemesi gerektiği belirtiliyor.
Venedik Komisyonu’na göre, referandumdan önce, oy vereceklere hükümet tarafından hazırlanan bir açıklayıcı rapor gönderilmelidir. Bu rapor, lehte ve aleyhte bütün görüşlere dengeli ve nesnel bir biçimde yer vermelidir.
Nasıl ki, referandumlar ülkesi olan İsviçre’de, hükümet oy verecek yurttaşlara referandumdan en erken 4, en geç 3 hafta içinde bir belge yolluyor. Bu belgede nasıl oy verileceği, referandumun konusu, lehte ve aleyhteki görüşler hakkında bilgi verilmekte. Bunu yaparken dengeli davranmaya, hükümetin desteklediği görüşe ayrıcalık yapmamaya özen gösterilmekte.
Venedik Komisyonu raporunun bir bölümü referanduma sunulacak metne ilişkin. Venedik Komisyonu, metnin içerik bakımından bütünlüğe sahip olmasını, metnin maddeleri birbirleriyle bağlantılı değilse, oy verenin iradesini serbestçe açıklayabilmesi amacıyla, ayrı oylamalar yapılmasını, bu koşula uymayan metinlerin referanduma sunulmamasını öngörüyor.
Bunlardan da anlaşılacağı gibi, hükümetlerin referandumlarda iki rolü var. Hükümet referandumda bir görüşü savunuyor olabilir. Ama hükümet, aynı zamanda, referandumda halkın iradesinin sandığa serbestçe yansıması için gereken önlemleri almakla yükümlü. Demokrasi kurallarına uygun bir referandum, hükümetin bu ikisi arasında bir denge kurabilmesine bağlı.
Türkiye’de yürütülen referandum süreci yukarıdaki ilkelerle hiçbir noktada uyuşmuyor. Kampanya gösteriyor ki, iktidarın amacı halkın iradesinin serbest bir biçimde açığa vurulması değil, halkın iradesini eğip bükerek, ne pahasına olursa olsun “evet” oyu verilmesini sağlamak.
Sorun referanduma sunulan metinle başlıyor. Birbirleriyle yakından uzaktan hiçbir ilgisi olmayan maddeleri kapsayan metnin tek bir oya sunulması, halkın bazı maddelere “evet”, bazı maddelere “hayır” demesine olanak tanınmaması halk iradesine saygısızlık. Metnin içeriği bir yana, sadece halk iradesine bu saygısızlık “hayır” oyu vermek için yeterli.
Kampanyanın yürütülüş biçimi sorunları daha büyük boyutlara taşıyor. “Evet” demeyen kuruluşlar üzerinde türlü tehditler, baskılar yapılıyor. Sendikalara “bugün ‘evet’ demezseniz, yarın ‘huzurumuza’ geldiğinizde biz de suskun kalırız” deniyor.
Eşitlik ilkesi ile bağdaşmayan bir “evet” kampanyası yürütülüyor. Türkiye’nin taşı toprağı “evet”. Her yanda dev panolar. Işıklı, ışıksız. Daracık bir sokağa giriyorsunuz, karşınıza sokaktan büyük bir “evet” panosu çıkıyor. Gazete alıyorsunuz, arka sayfası baştan aşağı “evet”. İftar sofraları bile “evet” kampanyasının bir parçası. Güllaç yerken içinden “evet” çıkacak neredeyse. Bu kampanyanın parası nereden geliyor? Devlet olanakları kullanılıyor mu? Venedik Komisyonu’nun üzerinde durduğu saydamlık ilkesi bizim için pek geçerli değil anlaşılan.
Peki, “hayır” görüşü hakkında halka yeterli bilgi veriliyor mu? Örneğin hükümet, Venedik Komisyonu’nun tavsiye ettiği gibi, halka her iki görüşe eşit bir biçimde yer veren bilgilendirici bir broşür dağıtmayı düşünüyor mu? Böyle bir niyet gözükmediği gibi, bir bakanımızın “hayır” diyenleri vatan haini ya da deli olarak nitelemesi de, hükümetin “hayır” diyenlere bakış açısını gösteriyor.
Referandum bir demokrasi uygulaması. Bu nedenle halkın iradesinin serbestçe açıklanmasının güvence altına alınmasını, parti çıkarlarının üstünde tutabilmek gerekir. Oysa, Türkiye’deki referandum kampanyası demokrasimizin kalitesinin de bir göstergesi.