Demokrasiyi katleden demokrasi mücadelesi / Can Ataklı
01 Ocak 1970
Başbakan Erdoğan referandum kampanyasını “daha çok demokrasi, daha çok özgürlük, darbelerle hesaplaşma” noktalarından hareketle sürdürüyor. Başbakan’a göre demokrasinin gelişmesi, darbelere karşı bir anayasa için açılan bir kapı bu referandum.
Kimsenin itiraz edemeyeceği bu söylemi, hemen ardından bizzat Başbakan bozuyor. Adeta demokrasiyi katleden açıklamalar yaparak “daha çok demokrasi” istiyor.
Hiçbir demokratik anlayışta, kişi ya da kurumlar “irade beyanı” için zorlanamaz. Demokrasilerde seçenekler arasında keskin ayrımlar yapılamaz.
Anladığım kadarıyla Başbakan, referandumun “hükümete güven” oylamasına dönüşmesinden ciddi bir endişe duyuyor. Gerçi, evet çıkması halinde bu durumun kendi lehine olağanüstü bir güç sağlayacağını biliyor ama, evet’in garantisinin olmaması korkuyu da beraberinde getiriyor.
Bu duygu da, Başbakan’ı ister istemez telaşlandırıyor ve öfkelendiriyor. İşte bu öfke ve telaş, Başbakan’ı “demokratik anlayış”tan uzaklaştırıyor. Sonradan hesabını vermekte zorlanacağı sözleri sarf etmesine neden oluyor.
Başbakan kendisi gibi düşünen kalabalıklara hitap ederken son derece rahat. Çünkü kimse kendisine soru soramıyor, eleştiremiyor, karşı çıkamıyor. Bu durumda Başbakan demokratik hiçbir anlayışta yeri olmayan “Ne var canım, evet mi diyeceksin hayır mı, bunu açıkla” cümlesini göğsünü gererek kurabiliyor. Ve ne gariptir ki kuvvetli alkış bile alıyor.
Durum bu hale gelince, yine tüm söylemini unutarak “soy-sop” kavgası açıp, bir devletin kuruluş yıllarındaki hazin bir olayı “CHP’liler öldürdü” diye tercüme edebiliyor.
Başbakan’ın gergin olduğunu, salı akşamı Habertürk’te yayınlanan programından sonraki yazımda da belirtmiştim. Görünen o ki bu gerginlik öfke katsayısını giderek artırıyor.
Başbakan, özellikle kendi görüşündeki kalabalıklara “irticalen” yaptığı konuşmaları mutlaka izlemelidir. Sanıyorum, bunu yaparsa demokrasi adına demokrasiye zarar vermekte olduğunu kendisini de saptayacaktır.