Başbakan’ın zihin haritası / Cüneyt Ülsever
01 Ocak 1970
DÜN yazdım. Bana göre, referandumun siyasi tercih oylamasına dönüşmemesi imkânsız. Birbirine hiç benzemez, anlamı ancak hukuk diliyle teknik analiz yapılarak çözülebilecek anayasa maddelerinin parti tercihi/ideolojik bakış bir kenara itilerek oylanması sadece bir ütopya dünyasında mümkündür.
Bunun içindir ki bir taraf propaganda stratejisini “askeri vesayete son”, diğer taraf da “iktidara güvenoyu vermeyin” sloganlarına indirgiyor.
Bu arada alaturka siyaset boy-soy, Ermeni-Alevi söylemlerine kadar seviyesini küçültüyor.
Bu seviyesizliğe esasında alışığız. Bir dönemde rahmetli Turgut Özal da rahmetli Erdal İnönü için “Boyu uzun aklı kısa” demiş, sonra yaptığı gafı anlamış olmalı ki
“O da bana fitne bücür dese yeridir” diyerek bir laf da kendisine çakmıştı.
* * *
Ancak yine de “Gerçek ayrıntıda gizlidir” şiarı ile araya sıkışan lafların siyasilerin zihin haritalarını yansıttığını söylemek de mümkündür.
12 Eylül referandumu ile ülkeye daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlük getireceğini iddia eden Başbakan’ın bazı sözlerine bakalım:
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 23 Nisan 2010’da makamını sembolik olarak teslim ettiği ilköğretim öğrencisine şöyle diyor:
“Başbakan Erdoğan, konuşmaya başlamak için izin isteyen küçük başbakana ‘Artık yetki sende; ister asarsın, ister kesersin’ dedi.” (Gazeteler)
Aynı Başbakan geçen gün de referandumla ilgili resmi görüş açıklamak istemeyen TÜSİAD yöneticilerine:
“Bitaraf olan bertaraf olur!” deyiverdi.
Bu sözlerin ardında yatan zihin haritası Başbakan’ın yetkilerini nasıl anladığını açıklıyor, bu anlayış çerçevesinde Başbakan istediği gibi davranmayan (tavır almayan) kuruluşların bertaraf (yok) olacağını söyleyebiliyor.
Üstelik, bu zihin haritasına göre TÜSİAD bir dernek değil, cemaat!
Şeyh (Ümit Boyner) “evet” veya “hayır” diye karar verecek, üyeler de biat edecekler!
* * *
Başbakan’ın serbest piyasa ekonomisi ile bir sıkıntısı yok. Sosyalist veya devletçi gelenekten gelmiyor. Ancak Başbakan’ın çeşitli defalar şahit olduğumuz üzere İstanbul sermayesi (İstanbul Dükalığı) ile büyük sıkıntısı var.
TÜSİAD ile ilgili görüşlerini aktarırken Başbakan:
“Bu ülkeyi sermayenin hegemonyasına terk etmeyeceğiz. Geçmişte siz iktidarları köşeye sıkıştırıp kedi köpekle oynar gibi oynayabilirdiniz ama bu iktidarla oynayamazsınız” da diyor.
Başbakan, her ne kadar açıkça söylemese de zihninde 28 Şubat ile İstanbul Dükalığı (TÜSİAD) arasında irtibat kuruyor ve “askeri vesayete son” sloganı üzerine oturttuğu referandum stratejisine TÜSİAD’ı da takarak bu kuruluşu “evet”çilere karşı taraf yapıyor!
Başbakan “İster ‘evet’çi, ister ‘hayır’cı olun ama taraf olun” dediği TÜSİAD’a esasında “Benden yana taraf olun!” diye talimat veriyor.
“Yoksa ister asarım, ister keserim!”
* * *
Bazen bana öyle geliyor ki: Başbakan’ın zihin haritasına sınıf çelişkisi değil ama zümre çelişkisi hâkim!
Başbakan’ı aklın yönettiği hukuk devleti özleminden çok duyguların yönettiği intikam özlemi yönlendiriyor!