Listelerin analizi
İsmail KÜÇÜKKAYA 12 Haziran 2007
Türkiye’nin “değişim ihtiyacının” akıl almaz hızını ve boyutlarını seçim listeleri gösteriyor.
“Yepyeni bir siyasi döneme” giriyoruz. Partiler, “yenilik arayışı” içinde olduklarını kanıtlama çabasındalar.
Siyasi çatının tepesinde birbirine zıt, alternatif iki ana akım oluşuyor. MHP de kendine özgü başka bir mecrada ilerliyor. Demokrat Parti’nin işi zorlaştı.
Küçük partilerin güç kaybettiklerini görüyoruz. Siyaset meşakkatli bir yol, sabır ve bilgelik gerektiriyor. Büyük projeleri gerçekleştirmek “liderlik” istiyor.
Merkez sağın geride bıraktığı boşluk AKP ve CHP tarafından doldurulacak. Bu iki parti iktidar iddiası adına kendi içlerinde uyumlu bir Türkiye koalisyonu oluşturmaya çalışıyorlar. Şimdi moda merkez partisi olmak.
Seçim öncesi hazırlıklar açısından en sakin parti olarak MHP görünüyor. Adaylarını sessizce, titiz bir çalışmayla, her türlü spekülasyondan uzak hazırladılar. En başta bütün birleşme ve ittifak önerilerine kapılarını kapadılar.
Toplumun değişim talebine “siyaset kurumu kayıtsız kalmadı.”
Hem iktidar partisi hem de ana muhalefet partisi Meclis gruplarının yarısından fazlasını gözden çıkardı.
Düşünebiliyor musunuz; 3 Kasım’da iki partili bir Meclis yapısı oluşmuş ve milletvekilliklerinin tamamı bu iki parti arasında paylaştırılmıştı. 22 Temmuz için büyük mücadele yine aynı partiler arasında yapılacak.
Beş yıldır parlamentoda olan iki büyük parti, “büyük rövanş öncesi” çok iddialı bir değişim listesiyle seçmen karşısına çıkıyorlar. İşte bu tablo Türkiye’deki “değişimin hızını” gösteriyor.
Listelerden anlıyoruz ki; hem Başbakan Erdoğan hem de CHP Lideri Baykal kıyasıya bir mücadeleye hazırlanıyorlar. İktidara gelmek için bütün kozlar oynanıyor. Erdoğan, “muktedir olabilmek” adına yenileşmeyi sağlamaya çalışıyor, Baykal ise “solun en çok yüzde 30’larda olan dar kalıplarını kırarak sağa yelken açıyor.
--------------------------------------------------------------------------------
Erdoğan’ın ikinci dönem hedefi
BaŞbakan Erdoğan partisini “ikinci dönem iktidara hazırlarken” bu kez “merkez partisi algısını” güçlendirmeye ve inandırıcılık sorununu gidermeye çalışıyor. Parti saflarına katılan isimler iyi seçilmiş, belli bir stratejiye hizmet edecek yeni politikacılar olarak dikkat çekiyorlar. Meclis grubunun büyük bölümü liste dışı kalmış ama partinin gücünü oluşturan ana omurga korunmuş. Partinin liberal kanadını oluşturan isimler ve merkez sağdan miras kalan tecrübeli politikacılar liste başındalar.
Adaylar iyi incelendiğinde milli görüş kökenli pek çok kişinin tasfiye edildiği görülüyor, ama parti tabanıyla bağlantıları sağlayacak mekanizma yine de belli bir seviyede tutulmuş. Benim kabaca yaptığım hesaba göre “partinin içinde daha önce üçte bir olan milli görüş ağırlığı yarı yarıya azaltılmış.” Daha fazlasını yapmaları çok güçtür. “Sandık hedefi ile seçim sonrası dönem” açısından denge aranmış. Dönüşüm çabasını büyük bir hamle olarak değerlendiriyorum. Bayanlara tanınan pozitif ayrımcılık dikkat çekiyor. İl bazındaki tercihlerin de AK Parti açısından oldukça iyi kullanıldığı ve ince hesaplar yapıldığı anlaşılıyor. Burada liste oluşturulurken “yerel güç dengeleri”nin gözetildiği ortaya çıkıyor. Yeni ve eski isimler aynı potada sağlıklı bir biçimde eritilebilecek mi onu ancak seçim sonrasında görebileceğiz.
--------------------------------------------------------------------------------
Baykal’ın iddialı hamlesi...
CHP Genel Başkanı Baykal da tıpkı Başbakan Erdoğan gibi çok iddialı bir hamle gerçekleştirdi. Kimseye hatır-gönül, etnik veya mezhepsel köken ya da hizip mantığı ile ayrıcalık tanınmamış, kimsenin gözünün yaşına bakılmamış. Meclis grubunun büyük bölümü aday yapılmadı. Liste başlarına konulan isimler isabetli seçilmiş. Baykal, Demokrat Parti projesinin çökmesine de gözünü dikince “AKP’den rahatsız olan sağda solda kim varsa bana gelsin, alternatif burası, listemi buna uygun olarak dizayn ettim” mesajı veriyor.
Baykal, CHP’yi piyasa koşullarını gözetecek dünyayla uyumlu bir merkez partisi haline dönüştürmeye çalıştığı sinyalini gönderiyor. DYP’nin potansiyel lider adayı İlhan Kesici ve ANAVATAN’ın lider adayı Lütfullah Kayalar da CHP’de. Ne kadar ilginç, değil mi?
CHP artık merkez partisi görüntüsü veriyor. Sahicilik ve inandırıcılık sınavını AKP gibi CHP de verecek. Değişim arzusuna yanıt olarak hazırladıkları liste olumlu. Bunun devamı önemli. Seçmenin kafasındaki her iki partiyle ilgili soru işaretlerinin giderilmesi şart. Bunun için icraatlara bakılacak.
Listelere yansıyan değişim dinamiğinin bununla sınırlı kalmayıp daha geniş toplumsal kesimlere ulaşacağı sonucuna varabilir miyiz, burası soru işareti. AK Parti’nin Ertuğrul Günay ve Zafer Çağlayan, CHP’nin İlhan Kesici ve Lütfullah Kayalar’la yaptığı açılımın parti politikalarına yansıyacağı, parti felsefesi açısından bir yenilenme ve toplumun tüm kesimlerini kucaklayıcı bir yaklaşımın yerleşeceği beklentisi karşılanacak mı? Düğüm burada...
……………………………………………………………………………………..
MHP’nin listesi...
Siyasal yaşamdaki toz dumana rağmen MHP, olabildiğince sessiz sedasız bir seçim hazırlığı yürütüyor.
Bahçeli, kendi kişiliği gibi partisini de sakin, gürültüsüz, tutarlı ve gözlerden uzak bir kimliğe büründürüyor. Bu, MHP’ye yönelik bir merak uyandırmakla birlikte, herkesin az-çok hırpalandığı bir süreçten partinin yaralanmasını engelliyor.
Diğer partilerin aksine MHP her türlü ittifak ve birleşmeye kapılarını en baştan kapattı. Bu bir tavırdı. Listeler konusunda oldukça başarılı oldukları, takdir topladıkları da görülüyor. AKP ve CHP gibi MHP yönetimi de yenileşme gerçekleştirdi.
Sonuçta “milliyetçi bir merkez partisi” olarak dümenini “makul çoğunluğa doğru çevirmiş” durumdalar.
Parti çatısında birlik ve beraberlik sağlanmış görünüyor. Emekli büyükelçiler Deniz Bölükbaşı ve Gündüz Aktan gerçekten değerli isimler ve MHP adına kazanım olarak dikkat çekiyor. Tuğrul Türkeş’in sembolik önemi de yadsınmasın.
Bürokratların AKP gibi MHP’ye de çok yoğun ilgi göstermesi manidar. Bahçeli olası bir iktidar ortaklığı durumunda bakan seçmekte oldukça zorlanacaktır. Çünkü iyi isimler arasında seçim yapmak güç olacaktır.
MHP listelerinde bazı isimlerin aday adaylıklarının bile veto edilmesi, bazılarına da listelerde yer verilmeyişi büyük bir özen olarak değerlendirilmelidir. Görebildiğimiz kadarıyla Bahçeli, hakkında en küçük bir iddia veya şaibe olan hiçbir ismi aday yapmamıştır.
Parti felsefesi olarak, “Türkiye’nin şu anda içinde bulunduğu dünya konjonktürüne uygun milliyetçi bir politika” izleniyor. AKP ve CHP’nin iki ucunu oluşturduğu siyasal coğrafyada yeni bir mecra açıyorlar.
Yükselen bölücü terör ve şehitlerimizin acılarının yarattığı toplumsal duyarlılık MHP’nin işleyeceği temel tez olacaktır. Irak’taki gelişmeler, AB’nin uygulamalarına duyulan tepki ve ABD ile ilişkilerdeki kırılma noktaları bazı kesimleri MHP’ye yöneltecek gibi görünüyor. Teşkilatlarının gücü de MHP’nin avantajı olacaktır.
--------------------------------------------------------------------------------
Demokrat Parti ne yapar?
Listelerine ister DYP-ANAVATAN birleşmesini yansıtsın, isterse sadece DYP adaylarıyla seçmen karşısına çıksın Demokrat Parti’nin işi artık biraz zorlaştı. ANAVATAN’la görüşmeye başlamadan önce belki baraj sorununu daha az hissediyorlardı. Şimdi bu saatten sonra anlaşsalar bile sinerjinin boyutları sınırlı kalacakmış gibi anlaşılıyor. Üstelik sebep oldukları kızgınlığı gidermeleri gerekiyor.
Bütün bunlara rağmen “Demokrat Parti barajın altında kalır” peşin hükmünü vermek doğru değildir. Sonuç itibarıyla bu partinin bir geleneği ve tabanı vardır. İyi bir söylem geliştirilir ve seçim kampanyası başarılı uygulanırsa “uçlarda sıkışan makul çoğunluk” bir çare olarak DP’ye yönelebilir.
En son kamuoyu yoklamaları bile yüzde 30’lar civarında kararsız olduğunu gösteriyor. DP, bu kararsız pastasından mümkün olduğunca büyük bir dilimi almaya çalışacaktır. Büyük kentlerdeki açmazı çözebilirlerse esnaf, köylü ve çiftçi desteği ile yüzde 12-13 bandını aşabilirler.
Birleşmeye gelince...
Listeler kesinleşene dek her şey olabilir, henüz biten bir şey yok.
En baştan işe biraz hızlı ve fazla heyecanlı girdiler. Mitinglerin havasını değerlendirmek ve cumhurbaşkanlığı turunun etkisini başka bir yöne kanalize etmek hesabındaydılar. Ama birleşme için bu hız siyasetin doğasına aykırıydı. İlk başta sevinç rüzgarı estiren süreç sonradan hayal kırıklığı yarattı.
Bir ara kilit adam konumuna gelen Erkan Mumcu yara aldı, bu siyasetin cilvesiydi.
Ağar’ın ise baştan beri bu birleşmeye sanki çok sıcak bakmadığı seziliyordu. Ama “Türkiye’ye hizmet” mantığı ile konuya yaklaştılar. Bu saatten sonra ittifak olur, olmaz çok önemli mi bilmiyorum. Barajı aşmaları da öyle. Şimdi kalıcı olmak için daha fazla çalışmaları gerekiyor. Kalıpları kırmaları, ezberleri bozmaları şart. Ancak bunu yaparlarsa yarattıkları hayal kırıklığından bir kez daha umut çıkarabilirler.
--------------------------------------------------------------------------------
Genç Parti sürpriz yapabilir mi?
Sandıkta sürprize en açık parti gibi görünüyor. Ne yapacakları kestirilemiyor. Yüzde 3’te kalacağını söyleyen de “Meclis’e girecekler” diyen de var. Büyük kentlerde, özellikle kadınlar üzerinde etkili olduklarını görüyoruz. İbrahim Tatlıses gibi popüler figürleri kullanıyorlar. Seçim dönemine kadar yaşanacak gelişmeler Genç Parti’nin performansını etkileyecektir. Demokrat Parti’de yaşanacaklar Genç Parti açısından belirleyici olacaktır. Genç Parti, “denenmemiş” olmanın avantajını kullanmaya çalışacak.
Cem Uzan “büyük kentlere hitap edecek lider görüntüsü” veriyor. Emin Şirin’in çalışkanlığı da avantajları. Ama listeleri genel itibarıyla istenilen havayı yaratmaktan uzak. Diğer partiler “değişim rüzgarı”nı listelerine yansıtırken Genç Parti sanki biraz “eş-dost” havasında kalmış. Parti kurumsallaşmaktan uzak. Ama siyasetin slogan düzeyinde yapıldığını düşününce Genç Parti’nin şansı artıyor. Cem Uzan’ın, “mağduriyetime rağmen siyasette varım, mücadele ediyorum” demesinin seçmeni etkilemesine çalışıyorlar. İzmir, Sakarya ve genel olarak Trakya’daki performansları merakla bekleniyor. Son olarak, genel kanının aksine Genç Parti ile MHP tabanı arasında bir geçişkenlik görülmüyor.