« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

19 Haz

2007

Batı, Müslümanları laiklikle sömürüyor

SÜLEYMAN SALİH 19 Haziran 2007

Laikliğin Arap dünyasına dayatılması, emperyalizmin ümmetimize karşı elde ettiği en önemli zaferdi. Avrupalı güçler emperyalist dalganın başlamasından bu yana, laikliği temel alan, modernleşme, çağdaşlaşma ve ilerleme gibi kapalı kavramları yaygınlaştıran Batılılaşmış seçkinler üretmeye çalıştı. Avrupa kendisine bağlı Batılılaşmış Arap seçkinlere, birçok Arap ülkesinde iktidarı ele geçirmek için imkânlar sağladı.

Laiklerin insanları 'saptırmak' için kullandığı en önemli kavramlardan biri de ulusalcılıktı. Ulusalcı olduklarını iddia eden laikler, diğer siyasi eğilimlerin hakkından gelmeye çalıştı. Tarih bize, laiklikle ulusalcılık arasındaki çelişkiyi, emperyalizmle bağlantılı olan laikliğin Arapları yoksullaştırdığını, ümmete yenilgi getirdiğini ve laiklerin vatanı bir gün dahi iyi savunmadığını gösteriyor.

Yeni kimlik üretiyorlar

Laikliğin emperyalizmle ilişkisinin, emperyalist güçlerin Arap laikleri ümmetin kimliğini lekelemek ve bağımsızlık mücadelesindeki gücünü kırmak için kullandığının birçok kanıtı var. Britanya, Batı kültürüyle eğitilmiş bazı kişileri kullanarak Mısır'ı işgal etti. Emperyalizme direnip bağımsızlık isteyenler İslami eğilimliydi; Mustafa Kamil liderliğinde özgürlük ve bağımsızlığı savunan aydınların katıldığı Ulusal Parti aracılığıyla İslam birliğinin sağlanması gerektiğini düşünüyorlardı. Mustafa Kamil İslam birliğinin önemine ve ümmetin bağımsızlığının kaçınılmaz olduğuna inanıyordu. Bu doğrultuda, Britanya işgalinin meşruiyeti yoktu.

Dönemin Britanya temsilcisi, Batılılaşmış Mısırlı aydınları Millet Partisi'ni kurmaya sevk etti. Bu parti, Mısır'da İslam kimliğine alternatif bir kimlik üretti; firavun sembolleri kullanıldı, bu sembollerin ulusalcılıkla bağlantısı vurgulandı, eski Mısır tarihi yüceltildi, Mısır'ı ümmetten ayırmak için ülkenin sadece Mısırlıların olduğu vurgulandı.

Millet Partisi'ne bağlı laikler 1919 devriminde büyük rol oynadıklarını iddia etti fakat bu devrimi bütün Mısır halkı yapmıştı. El Ezher Üniversitesi'nin öğretim üyeleriyle öğrencilerinin önemli rolü vardı. Bu devrimi 'laik devrim' diye nitelemek tarihi saptırır.

Arap tarihini incelersek, İslamcı akımın bağımsızlık devrimlerinin öncüsü olduğunu görürüz. Bu akım Mısır'ı 1940'ların sonunda halk devrimine yaklaştırdı ve 1952 darbesi gerçekleşmeseydi bağımsızlık gelebilirdi. Cezayir'de de devrimi üreten, halkı devrime hazırlayan İslamcı akımdı. Filistin'deki bütün devrimlerde de İslamcıların güçlü varlığı hissedildi. İslamcı akım bağımsızlığı hedefleyen, kalkınma üzerine kurulu bir projeye sahipti. Yine de, laikler devrimler sonrası iktidarı 'çaldı'; onlara bu imkânı emperyalizm sağladı. Bu durum laiklerin İslamcılara neden şiddetle karşı çıktığını açıklıyor; zira, devrimlerdeki meşru hak sahibinin İslamcılar olduğunu biliyorlar.

Birinci intifada sonrasında Filistin'de yaşanan da buydu. İntifadayı İslamcı akım gerçekleştirdi. Hamas lideri Ahmet Yasin Ramazan'ın etkisi açıktı fakat Oslo Anlaşması sonrası Filistin'de iktidara laikler geldi. Kazanımları neydi? İslamcılara darbe vurdular, İslamcılar Filistin hapishanelerinde işkence gördü. Ardından bir laik, Cenin kampını basan İsrail'e tutukluları teslim etti. Şimdi de, Hamas'ı vurmak için İsrail ve ABD'yle işbirliği yapıyorlar. İsrail ve ABD'nin sağladığı silahları kullanacakları bir iç savaş çıkarıyorlar. Ulusalcılık nerede? Laiklerin vatanla bağlantısı maddiyata dayanır. Bedeli halkın aşağılanıp yoksullaşması olsa bile... Onlar emperyalizme bağlı kalmak istiyor; bir gün bile bağımsızlık için mücadele etmediler.

Türkler uyanıyor

Türkiye'yi 1920'lerden bu yana yöneten laikler de, ülkeyi İslam'dan ayırıp Avrupa'yla bağlantılı kılmak istedi. Fakat, yoksulluk ve yolsuzluktan başka bir şey getiremediler. Türkiye zayıf bir ülkeye dönüştü. Çoğu Türk'ün İslamcıları seçmesinin nedeni bu. Türklerin çoğu, İslam dünyasıyla bağlantılı, güçlü bir Türkiye istiyor ve bu dünyayla bağlantı kurmaya dayalı bir projeye sahip olan İslamcıları seçiyor. İslamcılar birkaç yıllık iktidarlarında, önemli ekonomik kalkınma sağladı, iş ve eğitim fırsatı sundu. Ülkelerine samimiyetle bağlı olan Türkler, bağımsızlık ve kalkınma istedikleri için İslamcıları seçiyor.

Filistinliler de Hamas'ı seçerek aynısını yaptı. Hamas'ı seçmeleri vatanseverlik ifadesiydi; Hamas, özgürlük için savaşan ve İslami kimliğe tutunan vatansever bir hareket.

Bütün Müslümanlar kendilerine özgür seçim fırsatı verildiğinde ulusalcılıkla çelişen laikliği reddederek vatan sevgilerini gösterecek. Müslümanlar, vatanın kimliğini inkâr eden, tarihiyle gurur duymayan, bağımsızlık için savaşmayan ve ABD-İsrail çıkarları için vatandaşlarını kahredenlerin vatansever olamayacağını biliyor. (Katar gazetesi Şark, 13 Haziran 2007)

Ziyaret -> Toplam : 125,26 M - Bugn : 19596

ulkucudunya@ulkucudunya.com