Bir siyaset dahisi: Nizamülmülk / Ayşenur Menekşe Çalıkçı
01 Ocak 1970
İran'da doğan siyaset dahisi uzunca süre Büyük Selçuklu Devleti'nin politikasına sirayet etmiştir.
10 Nisan 1018'de İran'ın Tus kasabasında doğmuştu Hâce Kıvâmüddîn Ebu Ali el-Hasan el-Tusi Nizam al-Mülk... Babası devlet memuru olduğundan kardeşi Ebül-Kâsım Abdullah ile birlikte çok iyi bir eğitim görmüştü. Fıkıh, hadis, edebiyat ve diğer ilimleri çok iyi tahsil etmiş, döneminin meşhur âlim ve edipleriyle devamlı görüşmüştü. Bu, onun idârecilik hayâtındaki kâbiliyet ve başarısının büyüklüğünde mühim bir rol oynayacaktı. Devlet hizmetindeki hayatı, babası ile beraber Gazne Devleti'nin Horasan valisi Ebü'l-Fazıl Es-Suri'nin hizmetinde bulunmakla başlamıştı. İlk önce Gazne saraylarında hizmet verecek sonra Selçukluların hizmetine girecekti.
1040 yılındaki Dandanakan Savaşı'ndan sonra Alp Arslan'ın Belh vâlisi Ali bin Şadan'ın maiyetine girmiş vilâyet işlerinin yürütülmesiyle vazifelendirilmişti. Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey'in vefatı ile Alp Arslan ve kardeşi Süleyman Bey arasındaki taht mücâdelesi sırasında görüş ve tedbirleriyle dikkatleri üzerine çekecekti. Bu onun bir süre sonra 1063'de Alp Arslan'ın yanında hizmete başlamasında etkili olacaktı. Alparslan'ın 1063'te tahta çıkmasıyla Selçuklu Devleti'ne vezir olarak atanacak (1064) Halife Kaim bi Emrillah tarafından Nizâmülmülk ünvanı ile taltif edilecekti.
Nizâmülmülk, vezir olduğu tarihten itibaren aralıksız yirmi dokuz sene Büyük Selçuklu Devleti'ne, adaletle hizmet etmekten vazgeçmeyecekti. Görevli olduğu için olduğu için katılamadığı Malazgirt Meydan Muharebesi hariç Bütün Selçuklu fetihlerinde yer alacaktı. Sultan Alp Arslan'ın vefatıyla veliaht Melikşah'ın tahta geçmesini sağlayacak düzen ve asayişin korunmasında öncü bir rol üstlenecekti. Melikşah'a muhalefet eden veya başkaldıran Selçuklu prenslerinin itaat altına alınmasında büyük hizmeti geçmişti. Bu durum Sultan Melikşah'ın, devletin idaresinde ona çok büyük ve geniş yetkiler vermesinde de etkili olacaktı. Nizâmülmülk'ün tedbirli ve adaletli tutumu sayesinde Melikşah devri Büyük Selçuklu Devleti'nin en parlak ve en şanlı devri olarak anılacaktı.
Büyük Selçuklu Devleti'ne; idarî, adlî, askerî, malî, sosyal ve kültürel alanlarda pekçok yenilikler ve değişiklikler getirecekti. Sarayı, merkezî hükümet teşkilatını, İslam esaslarına dayalı mahkemeleri, toprak sistemini sağlam esaslar üzerine yeniden düzenleyecekti. Onun kuracağı yeni sistemler bazı değişikliklere uğrasa da bütün Türk-İslam devletlerinde kabul görerek uygulanacaktı. Nizamülmülk, alim, edip ve kadirşinastı. Onun meclisi ilim ve sanat adamlarının buluştuğu bir yer olacak, birçok cami, mescit ve vakıf eserlerinin inşasında etkisi ve katkısı bulunacaktı.
Nizamülmülk zamanında yayılmaya ve kuvvetlenmeye çalışan bozuk fırkalara karşı, Ehl-i sünnet bilgilerinin sistemli bir şekilde öğretilmesi sağlayacak, Bağdat, Belh, Nişabur, Herat, İsfehan, Basra ve Musul'da kendi adıyla anılacak Nizamiye Medreseleri'ni X. yüzyılda kurduracaktı. Bu medreselerin en meşhurlarından birisi de, Bağdat'taki Nizamiye Medresesi'ydi ve çağının büyük alimlerinden birisi olan Ebû İshak-ı Şirazi burada ders vermekle görevlendirilecekti. Bu medreselerde Arapça, Edebiyat, Kelâm, Tarih, Hendese, Polemik, Mantık, Astronomi, Riyazât, Fıkıh, Hadis, Usul ve Tefsir gibi ilimler okutulmuş ve pek çok islam aliminin yetişmesine zemin hazırlanmıştı.
"Bir hükümdarın halkına vereceği en büyük ihsan adalettir. Halk adaletle yönetimden memnun olursa, o memleket yaşar ve her gün kudret ve güç kazanır. Memleket zulüm ile yaşayamaz. Hükümdar, zulüm görmüş olanların şikâyetlerini bizzat dinlemeli, zâlimden hakkı alıp zulüm görene vermelidir." diyerek geleceğin siyasetçilerine de hitap ettiği Farsça yazdığı "Siyasetname" adlı eseriyle Selçuklu Devleti'ndeki bütün düzenleme ve değişiklikleri araştıracak, devlet idaresinde kendi görüşlerini, yaptıklarını ve bunların gerekçelerini gelecek nesillere aktarma fırsatı bulacaktı.
Nizamülmülk, vezir olduğu 1064'ten, şehit edildiği 1092 senesine kadar aralıksız yirmi dokuz sene Büyük Selçuklu Devleti'ne adaletle ve sadakatle hizmet etmişti.
Ne var ki, saltanatının son yıllarında saray entrikalarından dolayı Melikşah, vezirine karşı tutumunu değiştirecek, adamları ve aile üyelerini ağır cezalara çarptıracaktı.
Nizamülmülk'ün aldığı önlemler sayesinde Ehli Bid'anın propagandası kırılacaktı ama bu durum menfaatleri zedelenen Hasan Sabbah'ın bu büyük devlet adamını ortadan kaldırmak için planlar yapmasına zemin hazırlayacaktı.
Nizam'ül-Mülk, Hasan Sabbah için; "Her devrin asileri vardır. Fakat hiçbirisi Batıniler kadar meş'um olamaz. Zira onların gayesi İslâmiyet'i ve bu devleti fesada vermektir. Bu sahtekârlar, bir de Müslümanlar arasında görünüyorlar. Ben öldükten sonra, bütün mümtaz insanları kuyuya attıkları, davul sesleriyle ortalığı çınlatıp, sırlarını açığa vurdukları zaman benim bu; sözlerim anlaşılacaktır." diyecekti ve zaman onu haklı çıkaracaktı. 15 Ekim 1092 yılında Nihavend yakınlarında kendisine dilekçe vermek bahanesiyle yanına gelen Hasan Sabbah'ın fedâisi bir bâtinî tarafından hançerlenerek şehit edilmiş, İsfahan'a getirilerek oradaki türbesine defnedilmişti.