Biz bu vatanı böldürmeyiz
H. Celal Güzel 01 Ocak 1970
Biz kim miyiz?..
Nüfusunun yüzde 97’sinin aidiyet bağı olan; Türküyle, Kürdüyle, Arabıyla bütünlük teşkil eden ‘Türk Milleti’yiz.
Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür.
Ortak ve resmi dilimiz Türkçe’dir.
Ay yıldızlı al bayrak, bayrağımızdır.
Türkiye vatanımızdır.
‘Tek Millet, Tek Devlet, Tek Vatan ve Tek Bayrak’ düsturumuz, sadece Anayasamızda değil gönüllerimizde yazılıdır.
Hiçbir zaman ‘ırkçı’ olmadık. Çünkü insanlık anlayışımıza, ‘Arap’ın Arap olmayana üstünlüğü yoktur’ ilkesi hâkimdir.
‘Türk’, ‘Türk Milleti’, ‘Türk Devleti’ derken kullandığımız ‘Türk’ sıfatı, etnik bir vasıflandırmayı değil, daha ‘üst kimlik’ ile ‘vatandaşlık’ sınırlarını ifade etmektedir.
Sokaktaki insanımızın ‘kimlik arayışı’ ve ‘kimlik sorunu’ yoktur. Etnik kökenimiz ne olursa olsun, biz kendimizi ‘Müslüman’ ve ‘Türk’ olarak tanımlarız. Azınlıkları da kendimizden ayrı tutmayız.
İşte, bu umdelere sıkı sıkıya bağlı 75 milyonluk ‘Türk Milleti’ olarak biz bu vatanı böldürmeyiz...
***
Türkiye’de etnik bir ‘Kürt Sorunu’ yoktur. Türkler ile Kürtler, bin yıldır bu topraklarda aynı milletin, aynı medeniyetin ve aynı kültürün mensubu olarak birlikte yaşıyorlar.
Türkiye bir mozaik değildir. Nüfusun yüzde 85’inin alt kimliği de Türk’tür. Kürt asıllı Türk Vatandaşları yüzde 10 civarındadır. Lâkin nüfusun tamamına yakın kısmı, Türk Milleti’ne, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ve Türkiye’ye aidiyet hissine sahiptir.
Irkçı-bölücü Kürtçülerin sayısı birkaç bini geçmemektedir. Sempatizanlarıyla beraber bu gürûhun oranı yüzde 3 civarındadır. Bölücülerin siyasi partileri, -baskı ve şiddet kullanmalarına rağmen- bugüne kadar yüzde 6’nın üzerine çıkabilmiş değildir.
Kürtler konusunda sekiz yıldır yazdıklarım ve kırk yıldır söylediklerim aynen vuku bulmuştur. Gene tekrarlarsak:
- Irkçı-bölücü Kürtçülerin nihai hedefi, Türkiye’yi parçalayarak ayrı bir devlet kurmaktır. Bunu gerçekleştirmek için, bir taraftan PKK terör örgütünün kanlı eylemlerini ve buna bağlı KCK’nın şehir eylemlerini; bir taraftan da BDP gibi sözde siyasi parti, özde PKK uzantısı örgütlerin ve Demokratik Toplum Kongresi (DTK) gibi legal zeminde bulunan kuruluşların faaliyetlerini kullanmaktadırlar.
- Irkçı-bölücü Kürtçüler, önce ‘barış ve demokrasi’ sloganıyla masumâne sayılabilecek sosyal ve kültürel taleplerde bulunmaktadırlar. Ancak bu talepler gittikçe ağırlaşmakta ve devletin üniter yapısını zedelemektedir. Bugün de ‘ana dilde eğitim’ ve ‘ikili dil’ olarak ortaya çıkmışlardır.
- Şimdi sıra ‘özerklik’ talebine gelmiştir. Aslında daha önce 2004’te Avrupa’da gazetelere ilânlar vererek bu talebi dile getirmişlerdi. Irkçı-bölücü Kürtçüler gemi azıya alarak son dönemde ‘demokratik açılım’ gibi iyi niyetli bir projeyi ve teröristbaşının sözde barış ve eylemsizlik kararını da kullanarak ‘özerklik’ safhasını başlatmışlardır. Ayrı bir devlet özelliği taşıyan, Anayasaya ve üniter devlet ilkesine tamamen aykırı bulunan bu talebe göre, ayrı bayrak, ayrı dil ve ayrı savunma gücü istenmektedir.
- Bundan sonra sıra son safhaya gelecek; Türkiye’nin önce ‘federatif devlet’ hâline gelmesi, sonra da federasyondan ‘özerk Kürdistan’ın ayrılarak ‘bağımsız Kürdistan’ın kurulmasına çalışılacaktır.
Bu, uluslararası bir plânın uygulanmasıdır. Hâlâ bu plânı anlayamayanlar ya aptal ya da haindirler.
***
Sadece ırkçı-bölücü Kürtçüler ve terör çeteleri değil; aydın geçinen, tâvizi demokrasi zanneden, eski solcu yeni liberaller, perde arkasından PKK’ya göz kırpan ulusalcı Ergenekoncular ve bölücü Kürtçülerin körü körüne uşaklığına soyunanlar bilsinler ki, biz bu vatanı böldürmeyiz.
Özerk yönetime ve federatif sisteme aslâ geçit vermeyiz. Resmi dilimiz Türkçe’dir. Herkes ana dilini serbestçe konuşabilir ama devletin yönetimi ve eğitimde Türkçe kullanılır.
Ayyıldızlı şanlı bayrağımız üzerinde başka bayrak dalgalandırmayız.
Artukoğulları’nın başkenti, bin yıllık Diyarbakır’ımızı kimselere vermeyiz.
İşte millet, işte devlet, işte vatan, işte bayrak!...
Bunları kabul edenleri kardeş bilir, bağrımıza basarız. Kabul etmeyip hukukun dışına çıkanları da adaletin terazisine havale ederiz.
Türk Milleti , binlerce yıllık devlet tecrübesine sahiptir. Bir avuç militana baş eğmez...
***
TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin son günlerde ‘iki dil’ ve ‘özerklik’ konusunda, milletin en yüksek temsilcisi sıfatıyla yaptığı konuşmalarla milletimizin hislerine tercüman olmuştur. Başbakan Erdoğan’dan da aynı mahiyette açıklamalar bekliyor, TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin’i gönülden tebrik ediyoruz.