« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

26 Haz

2007

İslâm Dini, Büyüklerin Putlaştırılmasını Kabul Etmez

Mehmet Şevket EYGİ 26 Haziran 2007

ONDÖRT asırlık İslam tarihinde çok az sayıda mutlak müctehid çıkmıştır. Onlar bile muhtelefün fih mesailde yanılmış olabilirler. Muttefakun aleyh olan mesailde yanılmamışlardır. İlimleri onları böyle bir yanılmadan –biiznillah- korumuştur.

Kitab’ı, Sünnet’i, icma-i ümmeti temel kabul eden hiçbir fakih, hiçbir şeyh, hiçbir din âlimi İslam’ın esaslarında yanılmaz. Mesela “Namaz beş vakit değildir, üç vakittir” demez.

Din konusunda hata etmezlik Peygamber Efendimize mahsustur. Çünkü o Allah tarafından korunmuştur, onda ismet sıfatı vardır.

Zamanımızda bazı dinî cemaatler, başlarındaki zatın hiç hata yapmadığını, ne söylüyorsa doğru söylediğini, ne yaparsa isabetli yaptığını iddia ediyorlar. Böyle bir düşünce Ehl-i Sünnet İslamlığı ile uyuşmaz.

Hazret-i İbrahim’in Yahudi veya Nasrani olduğu iddiası büyük bir hatadır. Kur’an bu konuda “İbrahim Yahudi ve Nasranî değildi, o hanif ve müslimdi” buyuruyor.

Ehl-i Kitab ile Müslümanların âmentüde ittifak halinde oldukları iddiası da böyledir. Tevhid ile Teslis nasıl bir olabilir? Ehl-i kitab bütün Peygamberlere iman etmiyor, Müslümanlar ise HEPSİNE birden (istisnasız) iman ediyor. Nasıl olur da Hz. İsa’yı inkâr edenlerle, Hz. Muhammed’e yalancı diyenlerle Müslümanlar “Peygamberlere iman” konusunda ittifak halinde olabilirler?

Ehl-i kitab Kur’an’ı kabul etmiyor. İlahî kitaplar konusunda onlarla aramızda ittifak olabilir mi?

Bu gibi bozuk inançlara ve görüşlere sahip kişiler ne din âlimi sayılır, ne kâmil mürşid. Bağlılarının onu yanılmaz kabul etmeleri bir kuruntudan ibarettir.

Böyle kişileri tenkit etmek vaciptir. Bu uyarıcı tenkitleri yapanları zındıklıkla suçlamak çok çirkin bir harekettir. Güçleri, ilmî ehliyetleri varsa tenkitleri edep dairesinde çürütsünler. Zındıklıkla gerekçesiz olarak suçlamak acizliktir.

Hatemülenbiya Efendimizin risâletini, dâvetini, tebligatını, dinini inkar ve tekzib edenleri cennete sokmak isteyenler de gerçek din alimi değildir, mürşid değildir. Evet, Cennet, Müslümanların tekelinde değildir ama onların da tekelinde değildir. Cennet Allah’ın mülküdür, dilediğini oraya koyar. Kimleri koyacağını da Kur’an’da beyan etmiştir. Kur’an’ı Peygamber açıklamıştır. Bu konuda icma-i ümmet vardır.

Yüce kitabımız, bir kısım ruhbanlarını (din ulularını) tanrılaştıran, putlaştıran, erbab haline getiren Ehl-i kitabı yermektedir. Bazı Müslümanların bu duruma düşmeleri çok üzücüdür. Din büyükleri sevilir, onlara saygı beslenir ama kesinlikle bu zevat putlaştırılamaz.

Dinimizdeki büyük günahlardan biri de, Müslümanların paralarını toplayıp, o paraları İslam dininin öngördüğü şekilde harcamamaktır.

Gerçek din uluları, din âlimleri, tarikat şeyhleri, kâmil mürşidler, fisebilillah mücâhidler, Rabbanî rehberler; Resul-i Kibriya Efendimizin ahlakı ile ahlaklıdır. Onlarda benlik, nefsaniyet, ene/ego yoktur. Ben ben ben ben diyenler büyük değil, küçüktür.

Bir kimsede dünya ve riyaset şehveti, hırsı ve muhabbeti varsa o kişi maneviyat bakımından mahv olmuş demektir.

Şayet, İslam’ın ve Müslümanların azılı, harbî, militan, fanatik düşmanları islamî bir tâifeyi ve onun başındaki zatı destekliyor ve koruyorlarsa bu durum son derece şüphe vericidir.

Ziyaret -> Toplam : 125,33 M - Bugn : 90709

ulkucudunya@ulkucudunya.com