Prof. Dr. Osman Turan'ın Ardından Büyük Türk Tarihçisi Prof.Dr. Osman Turan'ı Anarken...
Şeref Şaban KESKİN 01 Ocak 1970
Merhaba sevgili dostlar diyerek başlıyorum…
Çaykaramızın yetiştirdiği ünlü şahsiyetleri sizlerle paylaşmak istedim. Biz Çaykaralılar birbirimize çok tutkunuz, veya öyle gözüküyoruz. Aslına bakarsanız biz birbirimize tutkun falan değiliz, sadece dışarıya şirin görünmek için öyle tutkun görünmek zorundayız. Eskiden böyle değildik, birbirimize gerçekten çok tutkunduk. Fakat şimdi öylemi kesinlikle değil. Eskiden köylülerimizin, komşularımızın, akrabalarımızın ve arkadaşlarımızın bir ihtiyacı olsa hemen yardımına koşardık. Birlikte güzel etkinliklerde bulunurduk öyle değimliydi muhterem dostlarım. Ama günümüzde eskileri arar olduk. Diyeceksiniz ki durup dururken bu sitem niye, bu bir sitem değil maalesef acı bir gerçek;
Milliyetçi geçinen biz Çaykaralılar geçmişimizi ne kadar biliyoruz, yada geçmişimize ne kadar sahip çıkıyoruz. Şimdi sorsak kendi kendimize Çaykara’dan yetişen cevherlerin ne kadarını tanıyoruz. Benim kanımca % 80’ini tanımayız. Tıpkı Prof.Dr. Osman TURAN’ı tanımadığımız gibi, üzülerek tanımadığımız gibi demek zorundayım. Çünkü 17 Ocak 2008 günü Prof.Dr. Osman TURAN’ın 30. Ölüm yıldönümü. Fakat görüyorum ki ne koca Trabzon’umuz da ne de Çaykara’mız da Osman TURAN ile ilgili hiçbir faaliyet yok, sadece Ankara’da Türk Ocakları tarafından 19 Ocak 2008 tarihinde bir konferans verilecek. Belki diyeceksiniz ki kim bu Osman TURAN, isterseniz kalemimin elverdiğince Prof.Dr. Osman TURAN’ın hayatını ve kişiliğini araştırabildiğim kadarıyla sizlere anlatmaya çalışayım.
Prof. Dr. Osman Turan, 1914 yılında Trabzon'un Çaykara ilçesine bağlı Soğanlı köyünde ailesinin 3. çocuğu olarak doğdu. Soyu, Kuranoğulları ailesinden gelmektedir. Dedesi Abdullah Ağa, babası ise Birinci Dünya Savaşı’nda Kafkas Cephesinde Erzurum Kandilli'de şehit olan Hasan Ağa’dır. Annesi Şahsenem Hanım’dır. İlkokulu dayısının himayesinde Çaykara'da, ortaokulu ailesinin taşındığı Bayburt'ta okudu. Liseyi ise Trabzon'da başlayıp 1935 yılında, Ankara Erkek Lisesi'nden mezun olarak bitirdi. Ankara Üniversitesi Dil-Tarih ve Coğrafya Fakültesinden 1940'ta mezun oldu. "On iki Hayvanlı Türk Takvimi" adlı eseriyle doktor oldu. Doktora jürisinin başkanı Prof. Dr. Fuat Köprülü idi. 1944 'de doçentliğe, 1951'de de profesörlüğe yükseldi.1948'de Paris'te toplanan Şakiyatçılar Kongresine "Selçuklu Türkiye'sinde Toprak Hukuku" adlı tebliği ile katıldı. 1948-1950 yılları arasında Londra ve Paris'te incelemeler yaptı. 1954 yılında Trabzon'dan milletvekili seçildi. Milletvekilliği 27 Mayıs 1960'a kadar sürdü. Türk Ocaklarını Genel merkezinin Ankara'ya nakli üzerine 1959'da yapılan Kurultayda Genel Başkan oldu. Türk Yurdu Mecmuasını yepyeni bir muhteva ve ruhla çıkardı. Türkiye'nin en çok okunan fikir dergisi yaptı. Yassıadaya sevk edilince bir süre Türk Ocaklarından ayrı kaldı. Yassıada'da 17 ay tutuklu kaldı. Beraat etti. 1964'te Adalet Partisi Genel başkan Yardımcısı seçildi. 1965'de tekrar Trabzon'dan milletvekili oldu, 1966 da Hamdullah Suphi Tanrıöver'in ölümü üzerine yapılan kurultayda Türk Ocakları Genel Başkanı oldu.Prof. Dr. Osman Turan'ın Genel Başkanlığı döneminde Türk Ocakları her bakımdan şahsiyetini kazanmış, itibarlı, fikir ve kanaatleri cemiyetin her kesiminde kabul gören bir kuruluş olarak vasıflandırıldı. Prof. Dr. Osman Turan, Adalet Partisi’nde Genel Başkan Yardımcılığı'na kadar yükselmesine rağmen parti yöneticileriyle fikri ayrılıklar içerisindeydi. Nihayet, Osman Yüksel Serden geçti ile birlikte AP.’den ayrıldı ve 12 Ekim1969 tarihinde yapılan milletvekili genel seçimlerinde Trabzon’da MHP listesinden ilk sıradan aday oldu. Seçimlerden sonra ise siyasetten kesin olarak çekildi. Prof. Osman Turan’ın ağırlıklı bir şekilde kitap neşriyatına başlaması ikinci defa Türk Ocakları Genel Başkanı olmasından sonradır. Selçuklular tarihi ve Türk İslâm medeniyeti (1965), Türk cihan hakimiyeti mefkuresi tarihi (I, II. 1969, 1971), Selçuklular zamanında Türkiye (1971), Doğu Anadolu Türk devletleri tarihi (1973) gibi eserlerini bu dönemde verdi.
Bu eserleri dışında metin, vakfiye, vesika neşri yanında; İslâm Ansiklopedisi'ne yazdığı geniş maddeler; yabancı dergilerde yayımlanan makaleleri de büyük bir yekûna ulaşmaktadır. Başta Yeni İstanbul Gazetesi olmak üzere bir çok dergi ve gazetede yayımladığı günlük makale ve fıkralar da hayli kabarıktır (Bu makale ve fıkraların bir kısmı vefatından sonra yayımlanmıştır). Merhum son yıllarında «Ortaçağda Türkiye iktisat tarihi» üzerinde çalışmaktaydı. Ne yazık ki ömrü vefa etmedi.
İngilizce, Fransızca, Arapça ve Farsça bilen Prof. Dr. Osman Turan, 17 Ocak 1978 tarihinde İstanbul’daki evinde ilmi çalışmalarına devam ederken geçirdiği bir beyin kanaması neticesi Hakk'ın rahmetine kavuştuğu zaman ilim dünyası bir yıldızını daha kaybetmiş oldu. Cenazesi, Silivri Mezarlığı’nda toprağa verildi.
Prof. Dr. Osman Turan'ı, meslektaşları "Ciddi ilim adamı formasyonu, sağlam karakteri, yüksek medeni cesareti, doğruluğu ve tok sözlülüğü, çok geniş fikri ihata kabiliyeti, Türklükle ilgili geniş ve sağlam bilgisi, muktedir kalemi ile tanınmış bir ilim adamı" olarak tarif ediyorlar.
Prof. Dr. Osman Turan, İngilizce, Fransızcı, Arapça ve Farsça biliyordu.
Türk Ocakları Genel Başkanlığı yaptığı dönemler şöyledir:
1959–1960 / 1960–1961 / 1966–1973
ESERLERİ
Dünya çapında bir Selçuklu tarihi mütehassısı olan Prof. Dr. Osman Turan'ın yüzlerce makalesinin dışında şu eserleri vardır:
"On İki Hayvanlı Türk Takvimi (1941), Selçuklular Tarihi ve Türk İslam Medeniyeti (1965), Türk Cihan Hakimiyeti Mefkuresi Tarihi (iki cilt) (1969), Doğu Anadolu Türk Devletleri Tarihi (1973), Selçuklular ve İslamiyet (1971) Türkiye Selçukluları Hakkında Resmi Vesikalar (1958), Selçuklular Zamanında Türkiye (1971), Türkiye'de Manevi Buhran Din ve Laiklik (1964), Türkiye'de Komünizmin Kaynakları (1965) Vatanda Gurbet (1980), Türkiye'de Siyasi Buhranın Kaynakları (1980)"
BİR ANEKDOT:
Prof.Dr. Osman Turan'ın, Yassıada çilesinden bir anekdot:
"Güryay Fırsat Kolluyor
5 Temmuz Salı Ada kumandanı Tarık Güryay'ın Prof. Osman Turan'a diş bilediğini artık hepimiz biliyoruz.Bir pundunu beklediğinden de kuşkumuz yok. işte Güryay öğle üzeri
koğuşa girdiği zaman o fırsatı ele geçirdiğini sanmış ve pek keyiflenmişti.
Geçenlerde tutuklular havalandırmaya çıkarılırken,ameliyatlı olan Prof. Osman Turan hem ağır yürüyor, hem de sıranın çizgisine dikkat etmiyordu.Bunu gören yarbay bağırmış,Turan'ı azarlamaya kalkışmış. O da herkesin içinde "buraya Askerlik talimine mi geldik,esirsek açıkça söyleyin! demiş,ama yarbay,nedense beklenen tepkiyi göstermeyip homurdanmakla yetinmişti.
Kumandan koğuşa girdiği zaman Samsun milletvekili Necmettin Doğuyıldız ile Trabzon Milletvekili Prof. Osman Turan holde konuşuyorlardı. Doğuyıldız ayakta duruyor,
Turan ise iskemlede oturuyordu.Yarbay'ın girdiğini gördüğü halde konuşmasını sürdüren Prof.Turan'ın davranışı,daha doğrusu hiçbir davranışta bulunmayışı Tarık Güryay için sataşma gerekçesi idi.
"Hayrola Osman Bey" dedi."ayaklarına felç mi geldi?Prof Turan anlamamış göründü:"Yok" karşılığını verdi."Elhamdülillah,bir şeyim yok!".. konuşma şöyle sürdürüldü.:
"Madem bir şeyin yok,ben gelince neden ayağa kalkmadın.?"
"Siz buraya geldikçe ayağa kalkmak benim vazifem mi"
"Bir yerin amiri gelince,orada bulunanların onu selamlaması görevleri değil midir?"
"Sizi selamlamak,siz geldiniz diye ayağa kalmak benim vazifem değildir."
Sanki Profesör'ün bu karşılığını bekliyormuş gibi Yarbay Tarık mekanik bir hamle ile Prof. Turan'ın suratına bir tokat vurdu.O anda,daha şaşırtıcı bir şey oldu;o hasta profesör de aynı hızla yerinden fırladı ve Yaradana sığınıp Ada kumandanı Tarık Güryay'a daha şiddetli bir tokat vurdu.Ortalık birden karıştı.Yarbay'ın gölgeleri iki topçu teğmen silahlarına davranarak ileri atıldılar.Olayın tanıkları araya girdiler.Necmettin Doğuyıldız Yarbay'ın yere düşen şapkasını alıp başına koydu ve Güryay elindeki çoban sopası ile ileri bir iki hamle yapıp profesörün başına ve omuzuna vurduktan sonra gorillerine buyurdu: "Alın bu O.....çocuğunu zindana atın.."
Akay ve Teoman Trabzon Milletvekili Prof. Turan'ı kucakladılar,sürüklercesine adanın kayalarına oyulmuş Bizans zindanına götürdüler."
Olayın şahidi ve kaleme alan: Turhan Dilligil (gazeteci yazar,eski milletvekili) Kaynak:Gayri Resmi Tarih ( Orhan Gazi Aşiroğlu )
Türk dünyasının bu ünlü ustasını rahmet ve minnetle anıyorum. Ruhu şad olsun…