« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

26 Haz

2007

Tehlikeli sular

Mahir KAYNAK 26 Haziran 2007

Bugün tehlikeli sularda yelken açacağım ve demokrasi dediğimiz kutsala ısınamadığımı söyleyeceğim. Hemen demokrasi dışı bir rejim peşinde olmakla itham edileceğimi biliyorum ama buna karşı kırk katırla kırk satırdan başka seçeneğimiz yok mu diyeceğim. Liderlerin, olumsuz hava şartlarına rağmen, canlarını dişlerine takıp halkla bütünleşme çabaları olarak adlandırdıkları gayretlerini görmezden gelip sürecin tümünü anlamsız saymamın bir haksızlık olarak algılanması bir yana, halkı ve onun iradesini küçümsemekle itham edileceğimi de biliyorum. Seçimlerde liderlerin tayfasını iktidara taşıdığımız gerçeği de sistemi eleştirmek için yeterli değil.

Seçimler iki konu etrafında şekilleniyor. Birisi halkın iradesini temsil eden Meclis’in cumhurbaşkanı seçmesinin engellenmesi diğeri terör. Bir sihirli el ‘Her iki sorunu da çözüyorum, istediğiniz kişi seçilecek ve terör yarın sabah duracak’ dese seçim sonuçlarının çok farklı olacağından hiç şüphe yok ama Türkiye’de değişen hiçbir şey olmayacak. Kimse terörü yönlendiren iradeyi ve amacının ne olduğunu bilmiyor. Genel kanı kandırılmış bir avuç insanın kötü niyetli bir ya da birkaç kişinin peşine takılıp ülkeyi bölmek istediği biçiminde. Bunun doğru olamayacağını, Türkiye’nin dünyadaki dengelerde önemli bir yeri olduğunu ve kaderinin bir avuç kişiye bırakılamayacağını söylerseniz ‘mikroplar gözle görünmeyecek kadar küçüktür ama bir insanı öldürebilir’ cevabıyla karşılaşırsınız. Ancak, bu benzetmeye rağmen, ne vücudun direncini artıracak tedbirler alınır ne de ilaç kullanılır. Her mikrop tek tek bulunmalı ve imha edilmelidir.

Cumhurbaşkanlığı simgesel bir makamdır ve iktidarda hangi parti olursa olsun sadece kendisini değil tüm ülkeyi temsil edecek bir kişiyi bu makama getirmesi gerekir. Yani cumhurbaşkanı onlardan biri değil herkesten biri olmalıdır. Ama sayımız yeterli, bu fırsatı bulan elinin tersiyle itmez, diğerleri de aynısını yaptı ve şartlar oluşunca kendini o makama attı derseniz diğerlerinin hatasını tekrarlamış olursunuz.

İtiraz eden çözümünü de söylemelidir. Benim modelim şudur: Bir ülkeyi kişiler değil düşünceler yönetir ya da yönetmelidir. Bu nedenle tartışmalar kişilik üzerinde olmamalı önce ülkenin bir tanımı yapılmalı ve nasıl bir gelecek tasavvur edildiği belirlenmelidir. Bu yazılı bir metin değildir ve ülke hakkında fikri olan, etkileme gücü olan kişilerin buluştukları bir ortak düşüncedir. Asıl sorun böyle bir buluşmanın gerçekleşmemesidir ve demokrasiyi savunanların yapması gereken ilk iş bu ortak noktaya götüren tartışmaların ve düşüncelerin önünü açmaktır. En büyük eksiğimiz buradadır ve halkımızı yönlendiren, çoğu dışarıda oluşturulan fikirlerin önü açık tutulurken içerden yeşeren filizlerin boynu kırılmaktadır.

Gelecek geçmişin üzerine kurulan bir binadır ve bizim geçmiş algılamamız geleceği inşa etmemize uygun değildir. Hiçbir temel kendiliğinden oluşmaz, o da inşa edilir ama sağlam bir zemine oturtulması gerekir. Zemin sağlam, temel çürük, üzerine bina inşa edeceğini düşündüğümüz siyasetçiler gecekondudan başka bir şey bilmiyor. ‘Yakında Barzani ve Talaba’niyle evlenirler, çiçekler de İmralı’dan gelir’ diyerek muhteşem bir anıt yapmak mümkün mü? Oysa bu topraklara anıtların en güzeli az gelir.

Ziyaret -> Toplam : 125,33 M - Bugn : 93838

ulkucudunya@ulkucudunya.com