Ilımlı değil bağımlı İslam
HASAN ÜNAL 26 Haziran 2007
AKP ile Milli Görüş’ün aynı kökenden geldiği ve aynı olduğu tezi doğru değildir. Milli Görüş adı üzerinde millî bir harekettir. Ekonomiden dış politikaya, her alanda millî politikalardan yanaydı ve hâlâ da öyledir.
Örneğin Milli Görüş hareketi her zaman ağır sanayi hamlesini savunmuş ve iktidarda olduğu yıllarda da bunu yapmak için canhıraş mücadele etmiştir. Ekonominin her alanında millî davranmış; Anadolu’da fabrikalar açılması için uğraşmış; bu çabasında belirli oranlarda da başarılı olmuştur.
AKP elde avuçta ne varsa satıyor...
AKP ise ekonomide tam anlamıyla gayri millî ve işbirlikçi politikalar izliyor. AKP döneminde telekomünikasyon sektörünün tamamı yabancılara peşkeş çekildi. AKP iktidara geldiği zaman sadece bir cep telefonu firmasında yüzde elli oranında yabancı sermaye vardı. Orada bile yönetim yabancılarda değildi.
Kısa sürede o firma yabancıların kontrolüne geçti. Ardından Türk Telekom üç yıllık kârına ve telekom işiyle o zamana kadar pek az ilgilenmiş olan netameli bir Ortadoğu’lu aileye satıldı. Sonra Telsim Vodafone’a gitti. Üstelik Telsim Vodafone’a devredilmeden aylar evvel, Yunanistan’da, aynı şirketin yani Vodafone’nun çok kapsamlı bir telefon dinleme casusluğu yaparken yakalandığı ortaya çıktı.
Söz konusu şirket, Yunanistan’da yüz milyon dolara yakın cezaya çarptırıldı. Ama AKP Hükümeti her şeye rağmen söz konusu firmaya Türkiye’nin ikinci büyük cep telefonu operatörünü devretmekte hiç beis görmedi. Hatta bu şirketin Türkiye’ye gelirken Yunan bir ortak ve Yunan yöneticiler getirmesi de AKP Hükümeti’ni caydırmadı. Çünkü onlar babalar gibi satıyorlardı.
Bankalar AKP Hükümeti zamanında birbiri ardına yabancılara satıldı. AKP yetkilileri bunu da ekonomik başarı gibi gösterdiler. Bu hükümet zamanında Türkiye’nin bütün stratejik sektörlerinde yabancı payı hızla arttı. Bankacılıkda yüzde kırk ikiye dayanan yabancı payı, AKP yeniden iktidara gelirse, devlet bankalarının satılmasıyla yüzde seksen beşlere çıkacak. AKP’nin mantığına göre bütün sektörler ve her şey yabancılara satılabilir. Tarım arazileri, mülkler her şey ama her şey satılabilir ve nitekim satıldı. Bu örnekler bile AKP’nin Milli Görüş geleneğinin takipçisi olmadığını göstermeye yeterli...
Dış politikada durum daha da vahim...
AKP ile Millî Görüş hareketinin dış politika açısından mukayesesi daha da çarpıcı sonuçlar verecektir. Çünkü Millî Görüş hareketi dış politikasında anti emperyalist, millî ve Türkiye’nin çıkarlarını koruyan bir anlayışa sahip. Allah için, Kıbrıs, Irak ve diğer konularda AKP’nin sergilediği teslimiyetçi ve işbirlikçi politikalara Erbakan Hoca nasıl onay verirdi?.. Düşünmek bile mümkün değil...
Üstelik AKP, Amerika ile İsrail’in Ortadoğu’ya ilişkin kirli projeleri en vahşi ve en kanlı biçimde uygulamaya konulurken bu ikilinin basit bir taşeronu gibi olmayı içine sindiriyor. Irak’dan gelen görüntüler kimin içini sızlatmaz, AKP polit bürosundan gayri?.. Bunlara Erbakan Hoca razı olur muydu? Kıbrıs’ın elden çıkarılmasına aracılık edecek politikaları Erbakan Hoca’ya uygulatmak mümkün müydü?..
AKP, Amerika ve İsrail’in bağımlı İslam’ı
AKP’NİN Millî Görüş hareketine benzetilmesinin sebebi, Erdoğan ve arkadaşlarının laiklik taraftarlarını rahatsız edecek bazı girişim ve açıklamaları olsa gerek. Oysa o girişim ve açıklamalar meselenin sadece şekli tarafı; özü değil. İslamcı hareketler bütün Ortadoğu coğrafyasında ve İran’da anti emperyalist ve temelde Batı karşıtıdırlar. En azından Batı’nın emperyalist ve İsrail yanlısı tutumlarına karşı mesafelidirler. Özde bağımsızlık yanlısıdırlar.
AKP’yi diğerlerinden ayırmak için farklı bir tabirin kullanılmasına ihtiyaç vardır. Çünkü AKP özde diğer anti emperyalist ve bağımsızlık yanlısı İslami hareketlerden ve bilhassa Millî Görüş hareketinden bütünüyle ayrılmış ve farklılaşmıştır. ‘Ilımlı İslam’ tabirinin kullanılması da bu ihtiyaçdan doğmuş olsa gerektir. Ancak kullanılan tabirin yanlış olduğu ortada. Doğrusu ‘bağımlı’dır. Özde Amerika ve İsrail’e bağımlı bir anlayış ve onlara bağımlı bir siyasi hareket.
Bağımlı İslami hareket Amerika ve İsrail’in Ortadoğu projelerinin uygulanabilmesine yardımcıdır. Amerika Irak’da 700.000’den fazla insanı ya öldürmüş ya da ölümüne sebep olmuş; İsrail bu dönemde bir yandan Filistinlilere öte yandan da Hizbullah’a karşı pervasız saldırılarını hızlandırmış; ama Bağımlı İslami hareket BOP’un eşbaşkanı olmakla övünmüştür. Bu hareketin İslami bir tarafı olduğu kesin; ama bu, bize yönelen saldırıları püskürtmek için bu milleti harekete geçiren İslami ruh değil; Amerika ve İsrail’in Ortadoğu’da yaptıklarını meşrulaştırmaya çalışan ve tercüme bürosu gibi hareket eden Bağımlı İslam. AKP’ye destek veren güya İslami gazetelerin yayın politikaları bunu gayet güzel göstermiyor mu?