SADRİ MAKSUDİ'NİN ÖLÜMÜNÜN 50. YILI ANISINA: SADRİ MAKSUDİ'NİN HAYATI VE MAKSUDİ'NİN AZ BİLİNEN `MAİŞET` ROMANI HAKKINDA
Ayşen Uslu BAYRAMLI 01 Ocak 1970
ÖZ
Araştırmanın Temeli: Bu araştırma, Sadri Maksudi'nin hayatı, fikirleri, Rusya Müslümanlarının
hürriyet mücadelesindeki katk›lar› ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş yıllarındaki hizmetleri ile tek
edebi eseri olan Maişet adlı romanı esas alınarak yapılmıştır.
Araştırmanın Amacı: Türkiye'de bilim adam›, hukukçu ve siyasetçi olarak tan›nan ve Türk kültür ve
siyaset hayat›nda önemli hizmetleri bulunan Sadri Maksudi'nin hayat›m ve hizmetlerini vefat›n›n 50. y›l›
anısına Türk okuyucusuna yeniden hatırlatmak ve bugüne kadar gizli kalmış edebiyatçı kimliğini ortaya
ç›karmak.
Veri Kaynaklan: Başta kızı Adile Ayda'nın Sadri Maksudi Arsal'ın hayatı ve yaptıkları hakkında yazdığı
biyografi olmak üzere, Maksudi hakkında Tataristan'da ve Türkiye'de yayınlanmış yazılar ve
Maksudi'nin Arap harfli Tatarca yayınlanmış Maişet adlı romanı.
Ana Tartışma: Maksudi, Sorbonne Hukuk Fakültesi'ni bitirip Kazan'a dönüşünden devnm sonrası
Rusya'y› terk etmek zorunda kalmas›na kadar geçen sürede Rusya Müslümanlar›n›n hak ve hürriyetleri
için çalışır. Her ne kadar Rusya Müslümanlarının hürriyetleri için siyasi hizmetleri bulunsa da Tatar milli
kimliği oluşturma fikrinden hiç vazgeçmemiştir. Maişet romanını, Tatar edebi dili ve milli Tatar edebiyatı
meydana getirme niyetiyle yazdığını romanın önsözünde açıkça ifade eder. Roman, Tatar milli
kimliğinin inşasında önemli rol oynamıştır.
Sonuçlar: SadriMaksudi, hayatı boyunca farklı coğrafyalarda Türkler ve Türklük için mücadele etmiş
bir fikir ve devlet adamıdır. Rusya Müslümanlanna yaptığı hizmetler yüzünden devrim sonrası Rusya'yı
terk etmek zorunda kalmış ve bir daha doğduğu topraklara dönememiştir. Türkiye Cumhuriyeti'nin
kuruluş yıllarında Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu'nun kurulmasında önemli rol oynamış,
milletvekili olarak üç dönem mecliste görev yapmıştır.
Sadri Maksudi'nin Maişet adlı romanı modern Tatar romanının ilk örnekleri arasındadır. Fakat Maksudi,
Rusya Müslümanlarının hak ve hürriyetleri mücadelesinde aktif rol aldığından dolayı Maişet adlı romanı
Sovyet dönemi edebiyat tarihlerinde yer almamıştır. Maksudi'nin Tatar milli kimliğinin inşasmda büyük
etkileri olan Maişet romanına Tatar edebiyatı tarihi eserlerinde hak ettiği yer geç de olsa verilmelidir.
1. SADRI MAKSUDİ'NİN HAYATI
Sadri Maksudi Arsal, 5 Ağustos 1879'da Kazan'a bağlı Taşsu köyünde
doğar. Babası Taşsu köyünün imamı Nizamettin Molla, annesi Meftuna han›md›r.
İlk eğitimini 1888 yılına kadar babasının idare ettiği Taşsu köyü mektebinde alan
Maksudi, 1888 yılında medresede okumak üzere Kazan'a gider. Ağabeyi Hadi
Maksudi, medreseden mezun olmuş ve hoca olarak çalışmaya başlamıştır. Sadri
Maksudi'nin hayatında Hadi Maksudi'nin çok önemli etkileri olmuştur.
Rusya müslümanlannın yayınlarını ve İstanbul'da basılıp Kazan'a gelen gazete ve
kitaplar› takip eden Hadi Maksudi, Kazan'daki büyük kitapç›lara giderken
beraberinde kardeşini de götürmeye başlar. Böylelikle Sadri Maksudi, küçük
yaştan itibaren İstanbul'dan gelen çocuk kitaplarını okuyarak Osmanlıca öğrenir.
"Robinson Crusoe"nun Osmanl›ca çevirisini okuyup o kadar etkilenir ki, daha 14
yaşındayken bu eseri Kazan Türkçe'sine çevirir ve bu çeviri yay›nlan›r (Ayda,
1991, s. 14-15). 1895 yılına kadar eğitimini Kazan'da medresede sürdüren Sadri
Maksudi, Gasp›ral› taraf›ndan Zincirli Medrese'de hocal›k yapmak üzere davet
edilen ağabeyi Hadi Maksudi ile birlikte 1895 yılında Bahçesaray'a gider. K›r›m'da
geçirdiği bir yıl ve Gaspıralı ile tanışması Sadri Maksudi'nin hayatında çok önemli
rol oynar. Gaspıralı'ya duyduğu saygı ve hayranlığı "Benim manevi babam İsmail
Gasp›ral›'d›r. "(Ayda, 1991, s. 20) diyerek her f›rsatta ifade eder. Sadri Maksudi,
1895-1896 öğretim yılında Zincirli Medrese'deki derslere devam eder (Tahirov,
2000, s. 73). Zincirli Medrese'de Kazan'daki medreselerden farkl› olarak Rusça
dersi okutulmaktadır. Kırım'da bulunduğu süre içinde Rusça öğrenen Sadri
Maksudi, yeniden Kazan'a döndüğünde Tatarlar tarafından fazla ilgi görmeyen
hatta Ruslaşma tehdit! ve tehlikesi olarak kabul edilen bir okula, Rus Öğretmen
Okulu'na kaydolur. 1901 yılında öğretmen Okulu'ndan mezun olduktan sonra
ailesinin yanına Taşsu köyüne giderek eğitimine devam etme isteğini ailesine
açıklar. Babası Nizamettin molla: "Hadi ağabeyin akıllıdır. O neyi münasip
görüyorsa onu yap" diyerek bu konudaki karan çok güvendiği büyük oğlu
5Maksudi, Ahmet Hadi (1868-1941): Pedagog, dil alimi, yay›ncı. Sadri Maksudi'nin ağabeyi. Kazan'a
bağlı Taşsu köyünde molla ailesinde dünyaya gelir. Kazan'da Kulboyu medresesinde okur. 1894 yılında
İstanbul'a gider, orada altı yıl okur. Dönüşünde Kırım'da bir müddet kalır, Bahçesaray'da bulunan Zincirli
Medresesi'nde Arap Edebiyatı okutur. Burada İsmail Limanov'tan (1871-1942) Rusça dersi al›r.
Limanov'a da Osmanlı (Türk) dili dersi verir. 1902 yılında Kazan'a geri döner. Rus Dili Öğretmenliği için
imtihana girer. 1906-1918 y›llar›nda "Yuld›z" gazetesinin yay›nc›sı ve başyazarıdır. Rusça, Fransızca ve
Arapça öğretmek üzere ders kitapları hazırlar. 1927-1928 y›lllannda Rusça-Arapça-Tatarca terimler
sözlüğü Fenni Kamus isimli 500 sayfal›k kitab› bas›l›r. 1941'de Kazan'da vefat eder (Remi, 1993, s. 81-
82).İsmail Gaspıralı: 21 Mart 1851'de Avcıköy'de dünyaya gelir. İlk eğitimini Bahçesaray'da bulunan
Hacı İsmail Efendi'nin yanında muhtemelen Zincirli Medrese'de alır. 10 yaşında Akmescit'te askeri
koleje girer ve burada iki yıl okur. Sonra Varonej şehrindeki ve Moskova'daki askeri liselere devam eder.
Mezun olmadan 1868 yılında Bahçesaray'a döner ve Zincirli Medrese'de öğretmenlik yapmaya başlar.
1883 yılında çıkarmaya başladığı Tercüman gazetesi Rusya müslumanlan tarafından en çok okunan
gazete olur. Usûl-i cedit hareketinin öncüsüdür. Rusya müslümanlannın eğitim, siyasi, kültürel hayatında
büyük rol oynayan fikir adam› Gasp›ral› 24 Eylül 1914'de Akmescit'te vefat eder (Akpmar, 2003, s. 15-
62)."Russko-Tatarskaya Uçitelskaya Şkola: Kazan Türklerine Rusça öğreten bir zümre yetiştirmek için
Rus hükümeti tarafından kuruldu. Mercani de, tanınmış Türkolog W. Radloff un teşviki ile burada din ve
tarih dersleri verdi. Okuldan Ruslara yardımcı olanlar yetiştiği gibi, milletine faydası dokunan şahıslar da
yetişti." (Devlet, 1985, s. 11)
Hâdi Maksudi'ye bırakır (Ayda, 1991, s. 25). Hadi Maksudi, kardeşinin İstanbul'da
eğitimine devam etmesini istemişse de, Gaspırah ilev edalaşmak üzere
Bahçesaray'a giden Sadri Maksudi'ye Gasp›rah Paris'e gitmesinin daha yerinde
olacağını söyler (Ayda, 1991, s. 27). Maksudi, 1901 yılında Paris'e gider. Fransızca
ve Latince öğrenerek geçirdiği ilk yılın sonunda imtihanlarda başarıl› olur ve çok
istediği Sorbon Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne kaydolur. Mezuniyetinden sonra
doktora yapmak istese de İdil-Ural Tatarlar›na ve Rusya müslümanlar›na hizmet
etme arzusu daha ağır basar, 1906 yılında Rusya'ya geri döner. 1907-1912 y›llan
aras›nda II. Ve III. Duma'da Kazan vilayetini temsilen vekil olarak görev al›r. 1910
yılında Şakir Remiyev'in kızı Kâmile hanım ile evlenir. Bu evlilikten Adile ve Naile
adında iki kız çocuğu dünyaya gelir. 19.1.1918 - 25.4.1918 tarihleri aras›nda "İç
Rusya ve Sibirya Türk-Tatarlan Milli İdaresi"nin Başkanlığı görevini üstlenir
(Devlet, 1985, s. 117). Bolşeviklerin iktidara geçmesinin ardından Rusya'yı terk
etmek zorunda kal›r ve Finlandiya'ya kaçar. 1919'da Paris'te düzenlenen Bans
Konferansı'na katılarak İdil-Ural'ın bağımsızlığı konusunda mücadele ettiyse de bir
sonuç alamaz. Bir müddet Berlin'de yaşar. 1923 yılı Ağustos'unda ailesiyle Paris'e
gelir.
2. MAKSUDİ'NİN TÜRKİYE'YE GELİŞİ VE TÜRKİYE'DEKİ HİZMETLERİ
Sadri Maksudi, 1923'de Sorbon Üniversitesi'nde Türk Tarihi dersi okutmaya
başlar. Türkiye'deki gelişmeleri de yakında takip etmektedir. Atatürk'le tanışmayı çok
arzu eden Maksudi, bu arzusunu gerçekleştirmenin yollarını aramaktadır. Paris'te
bulunduğu sırada bir Türk gazetesinde 23 Nisan'da Ankara'da Türk Ocaklan
Kurultayının toplandığı haberini okuyunca Türk Ocaklan sayesinde bu isteğinin
gerçekleşeceğini düşünür (Ayda, 1991, s. 149). Türk Ocaklanna bir mektup yazar,
davet edildiği takdirde Ankara ve İstanbul'da bir kaç konferans verebileceğini belirtir.
Türk Ocaklan başkanı Hamdullah Suphi Bey, Maksudi'yi davet etmekle şeref
duyacaklann› belirten bir mektup gönderir. 1924 Kas›m'mda ilk kez Türkiye'ye gelen
Maksudi, Atatürk'le görüşmek üzere randevu talebinde bulunur. Randevu 24 Kasım
1924 için verilir (Ayda, 1991, s. 149). Maksudi, 18 Kasım'da "Türk Birliği" ve 21
Kas›m'da "Türk tarihinde halk, kahramanlar ve hanedanlar" konulu konferanslar
verir. Büyük heyecanla beklediği Gazi ile tanışma 24 Kasım 1924'de Çankaya'da
gerçekleşir. Bu görüşmede Atatürk'ün Sadri Maksudi'ye sorduğu sorulardan
Maksudi'nin geçmişi hakkında bilgi edindiği anlaşılmaktadır (Ayda, 1991, s. 151).
Atatürk, Sadri Maksudi'ye yeni kurulan devlette vazife almak üzere Türkiye'ye
yerleşmesini teklif eder. Maksudi, hiç düşünmeden bu teklifi kabul eder. 1925 y›l›nda
'Şakir Remiyev, Orenburg'da altın madenleri işletmecisi, tanınmış, hayırsever Tatar zenginlerinden.
Remiyev kardeşlerin büyüğü. Kardeşi Zakir Remiyev, Şakir Remiyev'in aksine ticaretle uğraşmak yerine
edebiyatı, şiiri seçti. Derdmend mahlasıyla Tatar şiirinin en güzel örneklerini yazdı. Rusya müslümanlan
arasında en çok okunan ve Kazan Türklerinin hayatında çok önemli rol oynamış olan Vakit (1908-1918)
gazetesi ile Şura (1908-1917) mecmuası Remiyev kardeşlerin maddi katkıs›yla yay›nlan›yordu (Kurat,
1966, s.173).
Fransa'dan Türkiye'ye gelip yerleşir. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun ilk
y llar ndan itibaren vefat na kadar geçen sürede bilim adam › › › ›, hukukçu ve siyasetçi
olarak pek çok önemli hizmette bulunur.
Gönül Pultar, Maksudi'nin Türkiye'deki hizmetlerini dört başlık altında
Sadri
değerlendirir: I. Hukuk hocalığı, II. Milletvekilliği, III. Türk Tarih Kurumu'na Maksudi'ni›
katk›lar›, IV. Dil devrimine katk›lar› (Pultar, 1996, s. 30). Ölümünün
S. MaksudiArsal, 1925 y›l›nda itibaren Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi, JQ4
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi
Tarih Enstitüsü'nde ders verir ve ordinaryüs profesörlüğe yükselir (Pultar, 1996, s.30).
Türkiye'de Türk Hukuk Tarihi disiplinini kuran kişi S. Maksudi'dir. Hukuk Tarihi
Dersleri (1938), Hukukun Umumi Esaslar› (1937), Umumi Hukuk Tarihi (1941),
Hukuk Felsefesi Tarihi (1946), Türk Tarihi ve Hukuk (1947) adh eserleriyle hukuk
alan›nda önemli katkılarda bulunmuştur.
Maksudi'nin Türkiye'de ilk kez siyasete girişi tamamen kendi bilgisinin
dışında, Atatürk tararından milletvekilliğine aday gösterilmesiyle olur. 1931-1935
yılları arası Şebinkarahisar, 1935-1939 y›llan aras›nda Giresun milletvekili olarak iki
dönem Cumhuriyet Halk Partisi'nden, 1950-1954 y›llan aras›nda bir dönem
Demokrat Parti'den Ankara milletvekili seçilerek meclise girer ( Tanyeri, 1996, s. 54-
55).
Türk Ocaklann›n 27 Nisan 1930 tarihli VI. Kurultay›nda bir konuşma yapan
Maksudi, "İlim ve Sanat Heyeti" dışında Türklüğün eski tarihini inceleyecek bir
"Tarih HeyerT'nin kurulmasm› teklif eder (Ayda, 1991, s. 165). Sözkonusu Tarih
Heyeti ilk kez Gazi Mustafa Kemal'in başkanlığında 4 Haziran 1930'da toplanır. Türk
Ocaklar›n›n kapanmas›n›n ard›ndan "Tarih Heyeti" 15 Nisan 193 l'den itibaren "Türk
Tarih Tetkik Cemiyeti" adını alır. Türk Tarih Kurumu'nun kuruşunda büyük rolü olan
Maksudi, bu hizmeti ile adeta "millet inşa eden tarihçi" (Pultar, 1996, s. 34) görevini
yerine getirmiştir.
Maksudi, 1928 yılında Milliyet gazetesinde "Lisan Islahı Meselesi" başlığı
altında yayınladığı yazılanın
Türk Dili İçin adl› kitapta toplayarak 1930 y›l›nda yay›nlar (Pultar, 1996, s.
36). Maksudi Türk Dili İçin adl› eserinde, Türk dilinin gelişmesini diğer Türk
lehçelerine bağlayan önemli görüşler ileri sürer (Ercilasun, 1996, s. 195)
1955 y›l›nda yay›mlanan Milliyet Duygusunun Sosyolojik Esaslar› adl› kitap,
Maksudi'nin son eseridir.
Sadri Maksudi 20 Şubat 1957 yılında İstanbul'da vefat eder.
3. SADRI MAKSUDİ'NİN MAİŞET ROMANI
Bilim adamı, hukukçu ve siyasetçi kimliğiyle yazdığı kitap ve makaleleriyle
Türk yaz›n tarihinde tan›nan Maksudi'nin 1900 y›l›nda Kazan'da yay›nlanan Maişet
roman› ne yaz›k ki fazla bilinmemektedir. Sovyet dönemi Tatar edebiyat tarihi
kitaplar›nda da Maişetten söz edilmez. Oysa Maişet, yaşından beklenmeyecek
olgunlukta fikirlere sahip, devrin ve cemiyetin problemlerinin fark›nda olan idealist
bir Tatar genci tarafından realist bir üslupla kaleme alınmış önemli bir eserdir.
Sadri Maksudi, Maişeti 1899 yılında Rus Öğretmen Okulu'nda öğrenci
olduğu dönemde henüz 19 yaşındayken yazar. Rus Öğretmen Okulu'nda edebiyatla
ilgilenmeye başlayan Maksudi, okulda yakın arkadaşı Ayaz İshaki ile birlikte büyük
bir heves ve merakla roman okumakta, iki arkadaş birbirlerinden gizli roman yazma
denemeleri yapmaktadır (Ayda 1991, s. 22). Maksudi, Ayaz İshaki'den önce
davranarak roman›m yazar ve yay›mlar. Maişet, ilk kez 1900 y›l›nda Kazan'da bas›l›r.
Roman›n ikinci bask›s› 1914 y›l›nda Vakit matbaas› taraf›ndan Orenburg'da yap›l›r.
Maksudi, ikinci başlanın önsözünde Kazan'da 1902 yılında meydana gelen büyük
yang›nda roman›n ilk bask›n›n büyük bir k›sm›n›n, üç bin nüshadan iki bine yak›n›n›n
yanması yüzünden halk arasında yeterince dağılıp okunmadığını, bu bakımdan ikinci
baskıyı yapmaya gerek duyduğunu ifade eder. Maddi imkansızlıklar yüzünden ikinci
bask› gecikmiştir. Maişet'i yazma sebebini, "Ben Türkî diller arasında Kazan şivesinin
de bir edebî dil olmaya hakkı bulunduğunu, millî terakkimizin önemli şartı, mühim bir
basamağı olduğunu anlayanlardan idim. Bu millî edebiyat binasının temeline ben de
bir taş koyay›m diye Maişeti yazmaya cesaret ettim." (Maksudi, 1914, s. 1) şeklinde
açıklar. Maksudi'nin kullandığı "milli terakki", "milli edebiyat" ifadelerinden de
anlaşılacağı üzere onun bu romanı yazması bir gençlik hevesinden ibaret değildir.
Daha o y›llarda siyasete ilgi duyan Maksudi, Tatarca'y› edebi bir dil yapmak ve milli
Tatar edebiyatı meydana getirmek gibi büyük ideallere sahiptir. Tatar milli kimliğinin
oluşması için gerekli şartlar arasında Tatarca'nın edebi bir dil olması gerektiğini ve bu
dilde eserler yazılmasının şart olduğunu biliyordu.
Tuhfetullah Mamaliyev "Pantürkizm'in Doğuşu" adlı raporunda 1895-1900
yılan arasında öğretmen okulunun güçlü milliyetçi eğilimleri olan ve sosyalist
fikirlere ilgi göstermeyen birkaç öğrencisinin yeni Tatar edebiyat›nm izlemesi
gereken yolu araştırmak amacıyla bir grup oluşturduğundan bahseder. Bu grubun
üyeleri arasında Sadri ve Hadi Maksudi ile Ayaz İshaki de vardır. Raporda, bu
gençlerin Türk, Fars ve Rus edebiyatlarını inceledikleri ve İsmail Gaspıralı'nın
pantürkist ideallerini ve Rus edebiyat›nm medeni geleneklerini yeni bir Tatar
edebiyat› için model seçtikleri iddia edilir (Rorlich, 2000, s. 219).
Fakat Sadri Maksudi, bütün Rusya müslümanlar›n›n Türk ad› alt›nda birlikte
hareket ederek hak ve özgürlükler kazanacağı inancını taşısa da ayrı bir Tatar milli
kimliğine sahip olma fikrinden vazgeçmiyordu. Tatar milli kimliğininin oluşmasında
edebiyatın etkili bir yol olduğunu farkeden genç Maksudi, Maişet'i de bu niyetle
yazd›.
Tatar ve Rus Öğretmen Okulu'nda eğitim gördüğü dönemde başka milletlerin
edebiyatından örnekler okudukça milli edebiyatın gerekliliğine kuvvetle inanmaya
başladı. Îdil-Ural Türklerinde Tatar kimliğine dönüş çok da yeni bir mesele değildi.
Tatarcılık, Naşiri tarafından dile ilişkin bir mesele olarak ortaya atılmıştı fakat zamanla İdil Müslümanlanmn kimliklerinin aslî bir parçası haline gelmişti. Tatar ., , ,.,S .adri
Maksud› mn
edebî diline yöneliş, İslamî kimlikten yine İslamî ve fakat aynı zamanda millî Tatar Ölümünün
kimliğine geçişte belki bir kilit noktaydı (Rorlich, 2000, s. 144).
îlk Tatar hikâye ve romanlar› Tatarlar›n aktüel meselelerini ortaya koyma ve bunlara
çözüm yollan göstermede önemli rol oynad›lar. Ama bundan önemlisi, Tatar diline
itibar kazand›rd›lar. Bu romanlar ayn› zamanda Tatarlann bir edebiyat› olduğunu
bütün dünyaya ilan ediyordu. Millet olma sürecinde bu önemli bir ad›md›.
Musa Akyiğit'in 1886 yılında yayınlanan Hüsameddin Molla adl› roman›yla
başlayan, ardından Zahir Bigiyev'in 1887 y›l›nda UlûfYa Ki Güzel K›z Hedice ile 1890
y›l›nda yay›nlanan Günah-› Kebair ile devam eden Tatar roman›na 1900 y›l›nda
Maişet eklenir.
Maişet realist tarzda yazılmış didaktik bir eserdir. Romanın baş kahramanı
Halid Efendi, 60 yaşlarında bir deri tüccarıdır. Halime abıstay ile evlidir. Fatih ve
Hâdiye isminde iki çocukları vardır. Eşi hayatta olmasına rağmen Halid Efendi ikinci
bir eş almaya niyetlenir. Mahalle imamının tavsiye ettiği genç bir kıza, Rabia'ya talip
olur. Ne garip tesadüftür ki, oğlu Fatih de Rabia'yı görüp beğenmiştir. Rabia'ya
duygularını açmış ve bu duyguları karşılıksız kalmamıştır. Gizlice haberleşen gençler
evlenmeye karar verirler. Halid Efendi, Rabia'yı kendine ister. Rabia'nın babası, yaşlı
ve evli olmas›na rağmen mal varlığı yüzünden kızını Halid Efendiye vermeye razı
olur. Nikâhın yapılacağı gün Fatih'in, nikâhı kıyacak olan din adamına yazdığı
mektupta Rabia'nın "akidli zevcesi" olduğunu, bu bakımdan bir başkası ile
evlenmesinin yanlışlığını açıklaması üzerine nikâh yap›lmaz. Halid Efendinin evlilik
hayalleri suya düşer. Fatih, Rabia ile evlenir. Halid Efendi, Rabia'yı alamamanın
acısıyla evdeki hizmetçilere ve ev halkına sebepsiz yere bağınp çağırmaya ve kötü
sözler söylemeye başlar. Babasınm düşmanca tav›rlar›na dayanamayan Fatih evden
ayrılır. Halid Efendi, Fatih'in evi terketmesinden sonra bu kez Halime abıstaya bağınp
çağırmaya başlar. Halime abıstay da evi terkedip Fatih'in yanına gider. Yalmz kalan
»Ayaz İshaki (1878-1954): 10 Şubat 1878'de Kazan vilayetinin Çıstay ilçesine bağlı Yauşirme köyünde
dünyaya gelir. 1890 yılında Çıstay medresesinde okumaya başlar. 1893'te babasının izniyle okumak için
Kazan'a gider. 1898 yılında girdiği Tatar Öğretmen Okulu'ndan 1902 yılında mezun olur. Kazan ve
Orenburg'da Rus dili okutur. 1906 yılında Kazan'da "Tan Yıldızı", "Tan Mecmuası" ve "Tavış"
gazetelerini ç›kar›r. 1906 ve 1907 y›llar›nda Ç›stay ve Kazan hapishanelerinde k›sa sürelerle hapsedilir.
Arhangelsk'e üç yıllığına sürgün edilir. Sürgünden sonra Türkiye, Petersburg, Finlandiya ve Moskova'da
yaşar. Kazan'a dönmesine izin verilmez. 1919'da Rusya'dan ayrılır, Çin'de, Fransa, Almanya ve
Polonya'da yaşar. Almanya'da "Yeni Milli Yol" dergisini çıkarır. 1939 yılında Türkiye'ye gelir. 1954
y›l›nda Türkiye'de vefat eder. Pek çok hikâye, roman ve oyun yazmıştır. Eserlerinden bazıları: Kelepüşçi
K›z (Kazan 1900), Bay Oğlu (Orenburg 1903), İki Yüz Yıldan Son İnkıraz (Kazan 1904), Züleyha (Kazan
1904), Üyge Taba (Berlin 1938).Mamaliyev, Jitel kod ad›yla Ohrana hesab›na çalışan Tatar muhbir ve
ajan-provakatörlerden birisidir. Pantürkizm'in Doğuşu adlı raporu Ohrana için hazırlamıştır (Rorlich,
2000, s. 219).
Halid Efendi bir müddet sonra hastalanır ve ölüme yaklaştıkça hatasının farkına
vararak ailesinden af diler ve son nefesinde onlara nasihatta bulunarak hayata veda
eder.
Maişette sadece ikinci eş almamn yanlışlığı ve bunun yol açabileceği felaketler
anlat›lmaz. Romanda eski-yeni çatışması, mektep ve medreselerin bozulması, bilgisiz
din adamlarının İslam dinine uygun olmayan yanlış uygulamaları, cahil halkın bu tür
din adamlar›na körü körüne inan›p itaat etmesi, ailelerin k›zlar›m zorla evlendirme
âdeti, kızların eğitimi, yeni usûlde eğitim gibi konular da işlenmiştir.
Romanın baş kahramanı Halid Efendi, eskiyi temsil eder. Milletin fakirliğinin
sebebinin yenilikler olduğunu düşündüğü için yeniliklere karşı çıkar. Eski olan her
şeyin daha iyi olduğunu savunur. Mahalle medresesinin hâmisi olan Halid Efendi,
doğru dürüst eğitim almadığı halde medresenin işlerine dahi karışır.
Halid Efendi'nin oğlu Fatih ise ceditçi (yenilikçi) dir. Osmanlıca ve Rusça
bilir. Her zaman "Tercüman" dan başka bir Rus ve bir Osmanlı gazetesi okur. Erkekler
kadar kızların da okumaya hakkı olduğuna inanır. Evlendikten sonra Rabia'ya
okuması için kitaplar getirir. Fatih'in Rabia'ya getirdiği kitaplar her zaman "maişef'e
dair, "terbiye" ve ahlâk" öğrenmede yararl›, k›zlarla kad›nlara toplum içinde
görevlerini, anne olacak genç kadınlara da gerekli "adâb"ı öğreten kitaplardır. Rabia,
bu kitapları büyük hevesle okur. Kısa zamanda İstanbul edebiyatım anlayacak düzeye
gelir. İstanbul gazete ve kitaplarını merakla bekler, okuduklar›m kendinden küçüklere
de anlatmaya başlar.
XIX. yy. sonlarında Rusya müslümanları arasında yenileşme hareketinin
öncüsü İsmail Gaspıralı Rusya müslümanlarının geri kalmasının en büyük sebebinin
cehalet olduğunu görür ve bunu değiştirmeye karar verir. Mevcut medreseler iyi
eğitim vermekten çok uzaktır ve zamanının çok gerisinde kalmışlardır. Gaspıralı,
savti usul adını verdiği kısa zamanda okuma yazma öğretecek bir metot geliştirdi. Bu
yeni metodun başarısı üzerine kısa sürede Rusya'nın diğer bölgelerinde de usul-i cedid
okulları açılmaya başlandı. Bu okullardan Maişet'in kahramanı Fatih gibi okuma
yazma bilen, Osmanlıca ve Rusça öğrenmiş, başka ülkelerdeki haber ve gelişmeleri
takip edebilecek kadar yabancı dil bilen, okumaya ve öğrenmeye hevesli gençler
yetişmeye başladı. Maksudi, Kırım'da geçirdiği bir yıl boyunca Gaspıralı'nın eğitim,
modernleşme ile ilgili fikirlerinden oldukça etkilenmiş ve bu fikirleri benimsemiştir.
Maksudi, Kırım'da kaldığı sürede Rusça öğrenir ve dönüşte Rus Tatar Öğretmen
Okulu'na kaydolur.
Maişette, çocuk terbiyesi ve eğitiminde annenin çok önemli olduğu
özellikle vurgulanır. Fatih ile Rabia'nın bir oğlu olur. Bu çocuğun küçüklüğünden
itibaren "terbiyeli" yetişmesi, "edepli" davranışlara tanık olarak ve güzel sözler
işiterek büyümesi, gelecekte büyük bir insan olması için Fatih'ten çok Rabia'da "bilim
' 'Abıstay: İmamın eşine verilen unvan. Zengin kimselerin eşleri için de kullanılır
ve terbiye" bulunması şartt ir. Fatih ve Rabia'mn oğlu Raşid, bu bakımdan çok
bahtlıdır. Çünkü Rabia, iyi bir abıstaydan okuma yazma öğrenmiş, evlendikten sonra
Fatih'in de teşviki ile okumasını ilerletmiş, faydalı kitapları ve gazeteleri okuma
alışkanlığı edinmiştir. Kız çocuklarının eğitimi konusunda başta Gaspıralı olmak
üzere yenileşme hareketinin öncülerinden Rızaeddin Bin Fahreddin gibi aydınlar pek , , , ~?, .
Maksudi n›n
çok yaz› kaleme alarak bu konuda Rusya müslümanlann› bilinçlendirme vazifesini Ölümünün
üstlenmişlerdir. Kız çocukları ilerde anne olup bir çocuk yetiştirecekleri için onların ---- ——----
eğitimli olmaları şarttır.
Sadri Maksudi, Maişette büyük bir değişimden geçmekte olan Tatarlara
varlıklarını korumaları için gerekli olan ideallerin neler olduğunu anlatmaya çalıştı.
Bu idealler, aynı zamanda hayatı boyunca kendisinin de peşinden gideceği ideallerdi:
"Maişet*te ben ne anlattım? Maişet realist bir yolda yazılsa da 'fikir1 terakkimaksad› ile
okuyucuda 'emel' uyandırma düşüncesi ile yazılmış bir eserdir. Genç yazar›n millet
içinde yaymaya çalıştığı emelleri neden ibarettir? Bunu yazmaya hacet yok, hikâyeyi
okuyup bitiren herkese bu apaç›k görünecektir. Hikâyenin kahraman› Fatih, küçük
oğlu Raşid'in âlim, dindar, hamiyetli, devletli, milli bir insan olup millete ve dine dili,
davranışları ve malı ile fayda sağlayan bir insan olmasını Allah'tan diler. On dokuz
yaşındaki yazarın millet efradına dilediği emelleri, idealleri bundan ibaret Bu ideal,
Maişet yazarına şimdi de büyük idealdir." (Maksudi, 1914, s. 2)
Rusya müslümanlann›n siyasi mücadelesinin önemli temsilcilerinden Sadri
Maksudi'den Sovyet döneminde yay›nlanan Tatar edebiyat› tarihi kitaplar›nda
bahsedilmemiş olsa da, onun Maişet romam, Tatar milli kimliğini oluşturma
sürecinde rol oynamış eserlerden biri olarak Îdil-Ural Türklerinin haf›zalanndaki
yerini korumaya devam edecektir.
KAYNAKçA
Akpınar, Y. (2003). İsmail Gaspıralı: Hayatı. Y. Akpınar, B. Orak, N. Muradov (Neşre
haz›rlayanlar), İsmail Gaspırah-Seçilmiş Eserleri: I, Roman ve Hikâyeleri.
İstanbul: Ötüken Yayınevi Ayda,A. (1991). SadriMaksudiArsal.Ankara:
Kültür Bakanlığı Yayınlan. Devlet,N. (1985) Rusya TürklerininMilliMücadele Tarihi.
Ankara:TürkKültürünü
Araştırma Enstitüsü. Ercilasun, A. B. (1996). Türkiye'deki Türk Dünyas›
Aydınlanna Genel Bir Bakış.
Erciyes Üniversitesi, Türk Dünyası Araştırmaları Merkezi Yayınları, 2, 193-
196. Kurat, A. N. (1966) Kazan Türklerinin Medeni Uyanış Devri. A. Ü. Dil
ve Tarih- Coğrafya Fakültesi Dergisi, XXIV(3-4), 95-194. Maksudi, S. (1914).
Maişet.( 2. bask›)Orenburg:VakitMatbaas›. Pultar, G. (1996). SadriMaksudi Arsal'›n
Türkiye'deki Politik Faaliyetleri. Y. G.
Abdullin, F. Y. Gaffarova, M. Z. Zakiyev, R. F. Möhemmetdinov, R. M.
Emirhanov (Editörler), SadriMaksudi (29-39 ). Kazan: Tatarstan Fenner
Akademiyase.
12İdil-Ural bölgesinde eğitim varlıklı kimselerin katkılarıyla yürütülmekteydi. Zenginler yaşadıkları
yerde bulunan medreselerin ihtiyaçlarını karşılarlardı.
Remi, 1.(1993). Maksudi. Tatarstan, 6,81-82.
Rorlich, A. (2000) Volga Tatarlar›. Istanbul: İletişim Yayınevi.
Sadri Maksudi: Tarih Hem Hezerge Zaman (1999) Kazan: Tatarstan Fenner
Akademiyase Tarih İnstitutı. Tahirov, İ. (2000). Nizametdin Hezretnin
Keçe Uh Sadretdin (Sadri) Maksudi
Şecerese. Z. Gabdelhak (Editör), Maksud Baba Hem Maksudilar. ( 73-87).
Kazan: Tatarstan Kitap Neşriyatı. Tanyeri, C.(1996). SadriMaksudi Arsal'›n
Türkiye'deki Siyasi Hayat›. Y. G. Abdullin,
F.Y. Gaffarova, M. Z. Zakiyev, R. F.Möhemmetdinov, R. M. Emirhanov
(Editörler), Sadri
Maksudi (54-65). Kazan: Tatarstan Fenner Akademiyase.