Mithat Paşa ve Yıldız Mahkemesi
İlter Gözkaya 01 Ocak 1970
Salı akşamları Ulusal Televizyon kanalı Tarihten Güncelliğe adında bir yayın yapıyor. Yayını Merdan Aslan yönetiyor.
Cumhuriyet Gazetesi yazarlarından Meriç Velidedeoğlu'nun konuk olduğu bir programda, 13 Ağustos 2009 tarihinde konu Ergenekon mahkemeleri ile Mithat Paşa ve Yıldız Mahkemesi'nin benzerlik ve farklılıklarıydı.
Mithat Paşa Aydın Valisi iken Padişah II. Abdulhamit zamanında bir bakanla davet edilerek Yıldız Saray'ına getiriliyor. Abdülaziz'in intihar ettiği bilindiği halde, Mithat Paşa Padişah Abdülaziz'i öldürtmekle suçlanıyor.
Bazı kitaplarda darbe sonunda tahttan uzaklaştırıldığı ve intihar süsü verildiği yazıyor. Hatta bazan aynı kitapta çelişkili ifadeler yer alıyor. Amaç tarihi iyi anlamaktır. Şayet tarihte yapılan hatalar tekrarlanıyorsa, geçmişi anlamadık, demektir.
Ahmed Şefik Mithat Paşa, 18 Ekim 1822'de İstanbul'da doğdu. Babası Mehmet Eşref Efendi Rusçuk'ludur. Bu nedenle çocukluğunu Vidin ve Lofça'da geçirdi. Çok iyi eğitim gördü. Arapça, farsça ve fransızca biliyordu.
1834'te Divan-ı Humayün Kaleminde kâtip olarak göreve başlıyarak 1881 yılına kadar, yani tam 47 sene devlet hizmetinde çalıştı.
Divan kâtibi, adliye nazırı ve bir çok valilikler olmak üzere sadrazamlığa kadar yükseldi. Çok başarılı reformlar yaptı. Eğitim ve maliye nizamnamelerini hazırladı. İstanbul emniyet sandığının ve sanayi mektebinin kurulmasına öncülük etti. Ziraat Bankası'nın çekirdeğini oluşturan Memleket Sandığı'nı kurdu.
Meclisin idari ve yargısal işlevlerini birbirinden ayırarak Şura-yı Devlet ve Divan-i Ahkâm-ı Adliye'yi kurdu.
Padişah Abdülaziz (1861-1876) döneminde savunduğu reform politikalarıyla tanınmış ve iki kez sadrazamlık yapmıştır.
1876'da Abdülaziz tahtan indirilmiş, ihtilâl ölümüyle neticelenmiştir. Aynı yıl psikolojik sorunları olan
V. Murat'ta tahtan indirilip yerine II. Abdulhamit tahta geçirilmiştir. Bu olaylarda Mithat Paşa'nın etkisi olduğu varsayılıyor.
Tanzimat reformlarını gerçekleştiren kuşağın öncülerinden birisidir.
1876'da Kanun-u Esasi'yi Mithat Paşa hazırlamıştı, az bir değişiklikle II. Abdulhamit ilk anayasa olarak ilân etmişti.
Bütün bu başarılarına rağmen kısa sürede gözden düşer ve 1881'de Yıldız Sarayı'nda kurulan mahkemede ölüme mahkum edilir. İdam cezasını ulema ve o zamanın meclisi de tasdik etmiştir.
Avrupa'nın takdir ettiği bir sadrazam idi. Bilhassa ingilizlerin baskısı ile ölüm cezası yerine, Taif'e sürgüne gönderilir. Sürgündeyken bile düşüncelerinden korkulur. Orada muhafızlar tarafından 8 Mayıs 1884'de boğularak Öldürülmüştür. Öldürme emrinin Padişah II. Abdulhamit'in verip vermediği tartışma konusu olmuştur.
Mahkeme duruşmaları Yıldız Sarayı'nda yapıldığı için Yıldız Mahkemesi adını alıyor.
Duruşmaların yapıldığı çadır ilk defa bu mahkeme için yapılmış olup, bu tarihten sonra Padişah'a muhalif edenlere korku ve entrika merkezi olarak tanıtılmış. Hatta bu dönem Yıldız kelimesi, politik anlam taşır diye, yasak edilmiştir.
Çadır ipek örtülerle süslenmiş, davetlilere içecek, yiyecek ikram edilip, duruşma bir şova dönüştürüldüğünden olsa gerek gittikçe gelen gazeteci sayısı düşmüştür.
Bir duruşma esnasında şahitlerden birisine Padişah Abdülaziz'in hangi gün öldürüldüğü sorulunca şahit Cuma günü der, halbuki Abdülaziz Pazar günü öldürülmüştür.
İşin garibi ihtilal korkusundan, denizden tehlike gelir diye Dolmabahçe Sarayı'ndan Yıldız Sarayına taşınan II. Abdulhamit'in yine darbe neticesinde 31 Mart 1909 tarihinde tahttan indirilmesidir.
Saray yağmalanırken Abdulhamit'e jurnal vermiş veya polis ajanı olarak çalışmış olan kişilerin kendilerine ait evrakı arayarak yok etmiye çalıştıkları rivayet edilir.
Sürgüne giderken yanına almak istediği bavulu bir türlü Mithat Paşa'ya ulaşmaz.
Zamanın padişahı II. Abdulhamit (1876 - 1909), paşanın eşine gönderdiği mektupları teker teker kendişi okur, içeriğinde şikâyet olmayanları eşine gönderiri, diğerlerini yok etmez, devlet arşivine verir.
Yıldız Sarayı'nın bulunduğu arazi Kanuni (1520 - 1566), döneminden başlamak üzere padişahların avlanma yeri olmuştur.
Yıldız Sarayı, ilk kez III. Selim'in (1789 - 1807) annesi Mihrişah Sultan için yapılmıştır. II. Abdulhamit zamanında ana saray olarak kullanılmıştır. Bundan sonra değişik zamanlarda, ihtiyaca göre birçok bina eklendiğinden bir kompleks haline gelmiştir. Hükümet binaları, Şale, Malta ve Çadır köşkleri vardır.
Yıldız Tiyatro ve Opera Evi, Saray Müzesi ve İmparatorluk Porselen Fabrikası aynı bahçede bulunuyordu.
Yıldız Saray Bahçesi halkın dinlenme yeri olup, bir köprü ile Yıldız Sarayı'nı Boğaz Üstünden Çırağan Sarayı'na bağlıyordu.
Sevgili okurlarım, yukarda bahsettiğim televizyon yayını her hafta başka bir konu ile tarihten öğrenerek, günceli anlamamıza yardım amacı ile yapılıyor. Konularla ilgili kitaplar tanıtılıyor. Fakat bu konuda kitap tanıtımı ya unutuldu, ya da ben kaçırdım.
Hoşça kalın, ama tarihi okuyarak, dinleyerek.