İlk `Bir Numara` Mithat Paşa
Avni Özgürel 01 Ocak 1970
Ergenekon’la yatıp Ergenekon’la kalktık geçtiğimiz hafta. Ortalık toz-duman. Devam eden soruşturmadan ne çıkacak, terör ve tedhiş baskısıyla askeri siyasete müdahaleye zorlamayı hedefleyen örgütlenmenin sorumluları yargılanabilecek mi bilmiyoruz. Tabii, en kritik sorunun, yani örgütlenmenin gerçek lider kadrosunun kimlerden oluştuğunun cevabını öğrenip öğrenemeyeceğimizi de.
Çeşitli vesilelerle yazdım, Türk tarihinin parçası olan Osmanlı tarihi bir bakıma darbeler, karşı darbeler tarihidir. Dolayısıyla şimdilerde Ergenekon örgütünün lideri için kullanılan ‘1 Numara’ tabirinin mazide sayısız karşılığı var. Orta boy bir telefon defterini dolduracak kalınlıktaki listeye Çandarlı Halil Paşa’dan başlayarak baktığınızda, Prens Sabahattin’e, Enver Paşa’ya kadar gelirsiniz. Ara yerdeki şehzadelerin, paşaların, valide ve hasekilerin kesin sayısını ancak Allah bilir.
Çayırdaki köşk
Veliefendi’nin devamı sayılabilecek, eskiden Ayazma da denilen Çırpıcı Çayırı İstanbullular için mesire yeri, Osmanlı ricali için ise gözden ırak istirahat mekânıydı.. Mithat Paşa da fazla göz önünde saydığı Erenköy’deki köşkünde rahatsız olup takip ve ziyaretçilerden uzak olmak için Çırpıcı’da konak yaptıran bürokratlarda biriydi.
Sultan Aziz’i reformlar açısından yeterince heveskar bulmayan Paşa, zaman içinde padişahtan iyiden iyiye umudu kesti, giderek radikal bir dönüşümü gerçekleştirmek için ilk iş olarak Sultan Aziz’in tahttan indirilmesi gerektiğine inandı.
1875 senesinde ekonomik krizin kıskacında kıvranan Osmanlı hazinesinin borç baskısını hafifletmek için aldığı ‘Tenzil-i faiz’ kararı Mithat Paşa’ya aradığı ortamı sağladı..
Ramazan ayında Sadrazam Mahmud Nedim Paşa kabine toplantısına ‘Tahvil faizlerini indirelim, bu yolla bütçe açığını kapatalım’ teklifini getirdiğinde, ne bunun mali skandal olacağını söyledi, ne itiraz etti. Daha ötesi kararnameyi hazırlamaysa memur komisyonda Adliye Nazırı olarak görev alıp, kararnamenin yayınından önce muhasebecisi eliyle borsada oynadı ve bu işten hayli para kazandı.
Kararname yayımlanıp hoşnutsuzluk ayyuka çıkınca Hüseyin Avni Paşa’nın bakanlıktan azledilip Bursa’ya sürgün edilmesini bahane edip görevinden istifa etti.
Çırpıcı Çayırı’ndaki köşküne çekilen Paşa burada asker/sivil bürokrasiden tanıdığı üst düzeyde kişilerle toplantılar yapmaya başladı. Veliaht Murad’ın bankeri Hristaki Efendi’yle görüşen Paşa, onun aracılıyla haberleşmeye başladı ve darbe sonrası şehzadeyi 5. Murad sanıyla tahta çıkarmak istediklerini anlattı.
Dönemin maruf isimlerinden ve Mithat Paşa’ya yakın birisi olan Tevfik Nureddin ‘Sultan Aziz’in hal’i ve İntiharı’ adlı eserinde durumu şöyle özetliyor:
“Hüseyin Avni Paşa ve Mithat Paşa re’s-i karda olmadıklarından ellerinde hiçbir kuvvet yoktu. Maksadın husulü için re’s-i kara geçmeleri lazımdı. Bu sebeple Mithat Paşa bazı ulemayı kendine celbe sa’yederek mevki- iktidara geçmek istedi. Hatta talebe-i ulumun ayaklandırıması rivayat-ı mevsukaya göre Mithat Paşa’nın Çırpıcı Çayırı’ndaki meşhur köşkünde düşünüldü.”
Tevfik Nureddin’in anlattığı hadise 5. Murad’ın sarrafı Hiristaki Efendi ile gönderdiği parayı
Mithat Paşa’nın ulemadan bazı kişilere ‘Talebelerin İstanbul’da heyecan çıkarması bize yeter’ diyerek vermesiydi. Hüseyin Avni Paşa’yla yaptıkları plana göre medreselilerin öncülüğünde halkın yapacağı nümayiş esasen tedirgin bekleyen komutanları harekete geçirecek ve bu durum şeyhülislamdan padişahın hal’i için gerekli fetvayı almayı kolaylaştıracaktı.
Sultan Abdülhamid’in olaya koyduğu teşhis de farklı değildir: “Birtakım cahil hocalar arasında kadr-ü haysiyeti olmayan asker kaçkını yobaz makulesi birer mecidiyeye toplanarak..” diye anlatır.
Çırpıcı Çayırı’ndaki konakta yapılan toplantılara katılanla arasında Ziya Paşa, Agah Efendi, ulamadan Şirvanzade Ahmed Hulusi Efendi, Yenikapı Mevlevihanesi Şeyhi Osman Efendi, şehzade Murad’ın hususi doktoru Kapolyon Efendi, Baş-mabeyci Hafız Mehmet Bey’in ‘Şerrullah’ (= kötülük ilahı) sıfatıyla andığı sabık şeyhülislam Hayrullah Efendi gibi isimler vardır..
Dörtlü çete
Sultan Abdülaziz’in tahttan indirilmesiyle neticelenen sürecin mimarı Mithat Paşa ve Hüseyin Avni Paşa’dan ibaret değildir. ‘Erkân-ı erbaa’ (= dörtlü çete) diye anılan grupta sabık sadrazamlardan Mütercim Rüştü Paşa ve Şeyhülislam Hayrullah Efendi vardır..
Sultan Aziz’in Hüseyin Avni Paşa’ya zerrece sevgisinin olmadığını hatta Paşa’nın kadınefendilerden birinin de adının karıştığı skandala sebebiyet vermiş olması dolayısıyla padişahın onun saray çevresine yaklaşmasını yasakladığını unutmamak lazım... Keza Sultan Aziz’in saltanatında iki kez sadaret makamına gelmiş olan Mütercim Rüştü Paşa’nın ‘Onun ahd-i saltanatında onbir sene ma’zul (= azledilmiş, kovulmuş) bulundum’ diye alenen konuşacak kadar padişaha kinini açığa vurmuş biri olduğunu da...
Bu kadronun ‘marifeti’ malum... Talebe-i ulum ayaklandı... Sayısı bin kadar öğrenci ve bir miktar da başlarına sarık verilip ulema kılığına sokulmuş Rumeli göçmeni ‘Mithat Paşa’yı sadarette görmek isteriz.’, ‘Şeyhülislam Hasan Efendi’yi istemeyiz..’ bağrışlarıyla gösteriler yapmaya başladı.
Sultan Aziz önemsemedi ilkin hareketi. Talebelerin gönülleri kırılmasın diye merkez komutanına nümayişçilerin üzerlerine gidilmemesi emrini verdi. Ama saray önüne uzanan gösteriler bitmedi, öğrenciler gece de dağılmadılar. Bu sırada Mithat Paşa ve Hüseyin Avni Paşa, Dar-ı Şuray-ı Askeri (= yüksek askeri şura) reisi Redif Paşa ve Serasker ( = genelkurmay başkanı ) Süleyman Paşa üzerinde baskı kurup iki komutanı ikna etmişler; Hüseyin Avni Paşa’nın Kuzguncuk’taki köşküne çağırıp onlarla darbenin askeri cephesini ve darbe sonrası yapılacak görevlendirmeleri müzakere etmişlerdi.
Sonuç biliniyor. Sultan Aziz, Fetva Emini Filibeli Kara- Halil’in ‘Bu emr-i hayra çarşaf kadar fetva yazarım!’ diyerek kaleme aldığı fetvayla tahttan indirilip Dolmabahçe Sarayı’nın Feriye kısmında önce gözaltına alınıp sonra öldürüldü; veliahd şehzade 5. Murad ünvanıyla tahta çıkarıldı. Ardından 5. Murad’ın umdukları gibi çıkmayıp saltanat makamını bürokrasiye teslim etmemesine öfkelenen kadro bu defa da onu akıl hastası olduğu iddiasıyla tahttan indirdi. Mithat Paşa’nın bu süreçte Maslak’taki köşkünde kalan şehzade Abdülhamid’le pazarlığa oturduğu sır değil.
Yakın dönem siyasi tarihimizin ‘1 Numara’sı Mithat Paşa sonunda 2. Abdülhamid’in hışmına uğradı. Ünlü Yıldız Mahkemesi, bir dönemin darbecilerini ve Sultan Aziz’in katlini davası için toplandı.