YUNUS EMRE'NİN FELSEFESİ
Prof.Dr. İbrahim Agah ÇUBUKÇU 01 Ocak 1970
Yunus Emre, 14. yüzyılın ilk çeyreğinde yaşamını kaybetmiş bir
Türk ozamdır. Türklerde çoğu kez felsefe ve bilgelik şiirle anlatılırdı.
Eski kamlar nasıl toplumun manevı önderi ise, İslamıaşmış Türklerde
de kimi tasavvufçular bilgelikte önder sayılıyordu'. IOll'de yapılan Malazgirt
savaşından sonra Türklerin Anadolu'ya kesin"olarak yerleşmeleri,
hoşgörü sahibi bilgelerin önemini burada daha da a~tırdı. İnsanlara hir
gözle hakan ve her türlü mezhep tutuculuğunu aşmış bulunan tasavvuf.
çu bilge kişiler, Anadolu halkının kaynaşmasına da yardımcı oldu. Bun'.
lar, kendilerine özgü felsefeyi kimi zaman şiir halinde dile getirerek hu
işi kültürde başardılar. ] 2. yüzyıl Türk düşünürü Ahmet Yesevi'nin de
Divanı-ı Hikmet adlı yapıtı ile bu çığırı Orta Asya'da geliştirdiği hilinmektedir.
İşte Anadolu'da yükselen en özgün seslerden hirisi Yunus Emre'
nİn sesidir. Çoğumuz Yunus'u bİr ozan olarak biliriz ve severiz. Oysaki
Yunus'un ölmez1iğinİ sağlayan asıl öğe, onun felsefesi ve varlığa bakışıdır.
Kuşkusuz Yunus'un felsefesini yorumlamak ve anlatmak için cİltler
doldurmak gerekir. Biz burada onun felsefesinın" bir hölümüne kısaca
değinmeklc yetineceğiz. Hiç değilse, Yunus'un felsefede ne denli özgün
hir düşünür olduğunu vurgula,yacağız.
Kuşkusuz felsefesinin ,haşlıca konuları arasında varlık bilimi, bilgi
kuramı, özgürlük've insanm değeri sorunları vardır. Yunus bütün bu
sorunlar üzerinde durduğu gibi, ayrı~a kendine özgü varoluşçuluk da
yaratmıştır. Şimdi k\saca onun görüşlerine eğilelim:
Yunus ve Varlık
Yunus, ontolojisinde özneyi, nesneden i)nce kabul etmektedir. Ona
göre varlıkt~ esas olan, hilinç sahib~ insandır. Evren var olmadan önce
de insan vardı. Ancak var olan bu insan, Tanrı'mn zihından uzakta değildi.
İnsan bilinç salıibi hir varlık olarak hem kendi varlığını biliyordu,
hem de yüceliğine aşık olduğu Tanrı ile var olmuştu. Bu var oluş, ruhsal
bir var oluştu. Bakınız Yunus kimi deyişlerinde bu d~rumu şöyle açık •.
lamıştır:
Adem yaratılmadan
Can kalıba' girmeden
Şeytan lanet olmadan
Arş idi seyran bana "I"
Yer gök kayim durduğu
Denizler meve vurduğu
Cennet-u hıır olduğu
Cümle sana bahane
Dahi yer gök yoğ idi
Cümle söz mensıih idi
Aşıklar tapar idi
O pi-nişan Subhana "2"
Yoğ idi hem levh-ukalem
Ne on sekiz bin bu alem
O demde Havva vü Adem
Ne ad-u ne sanda idi
Geldik bu mülke bahane
Seyreyledik hoş şahane
Sefer kılarız uş yine
Vatanımız anda idi "3"
Aklın ererse sor bana, ben evvelde kandaydım
. Dilersen deyiverem, ezeli vaıandaydım
Kalıi Bela söylenmeden, tertip düzen ilenmeden
Hak'tan ayrı değildim, ol ulu divandaydım "4".
Yunus böylece insanın bedeninden önce varlığını ve değerini vurgulamıştır:
Var olmanın nedenini ve zamanını araştll'mıştır. Varlığın
Tanrısal bir yönü bulunduğunu vurgularken, insanın ruhsal açıdan evrenden
önce olduğunu belirtmiştir. Ancak insanın evrenden önceliği bedensel
bir öncelik değildir. İnsan, bilinç olarak evrenden öncedir. Tanrı
ile başbaşadır. Hatta Tanrı'da duyularla açıklanamayacak biçimde
dağılmışur. Bu açıdan insanda tanrılık güç de olmuştur. İnsan bir yönü
1 Yunus Eml'e, Bütün Şiirleri, Hazırlayan: Cahit Öztelli, 8. 88, Milliyet Yayınlan 1911.
2 Yunus Emre, Bütün Şiirleri, 8. 124.
3 Yunus Emre, Bütün Şiirleri, s. 163.
4 AmIan Yapıt, s. 245.
ile Tanrı'dan gelmiştir. Öteki yönü ile onda dağılarak varlığının en yüksek
noktasına crmiştir. Bu en yüksek noktaya, başka bir deyimle Tanrıda'
dağılma noktasına aşkla ulaşmıştır. Aşk insanı öyle yakmıştır ki kendini
Tanrı'dan ayrı görmemiştir. Kimi zaman insan, hu vecd sonucunda
Tanrı'dan aldığı tanrısal güçle düşünmüş ve konuşmuştur.
Ancak, Yunus, belli bir süreçtcn sonra bedensel yaratmayı ve evrenin
oluşunu doğı:ulamıştır. Bu oluş ta insanın da özel bir yeri vardır:
ol kadir-i kün feyekun
Lütfedici rahman benim
Kesmeden rızkını veren
eümlelere sultan benim
Dört türlü nesneden hasıl
Bilin benim işte delil
Od ile su toprak yel
Bünyad kılan Yezdan benim
Kün deminde nazar eden
Bir nazarda dünya" düzen
Kudretinden han döşeyen
Aş nöbetin vutan benim "6".
Bu ifadelerden Yunus'un yaratılışı kabul ettiğini anlıyoruz. Ne var
ki Yunus'un felsefesinde insan, yer yer Tanrı ile özdeşleşiyor ve her şeyde
Tanrı ile birleşmiş göıünüyol'. Bununla birlikte var olma hikmeti Tanrı
tarafından verildiği için insanın ayrı bir bilinci de vardır. İnsan Tann'ya
aşıktır ve O'na yaklaştıkça olgunluğa erer.
O halde Yunus'a göre insan ruhsal yönü ile tanrılık bir varlıktır ve
evrenden öncedir. Dünyaya bedenselolarak gelen insan, tasa ile kucaklaşmıştır.
Ancak insan, yücelttiği ve sevdiği yaratan Tanrı'nın iradesine
boyun eğriıiştir. Evren yaratılmış ve insan dünyada sınavlarla karşılaşmıştır.
Yunus, insanın evren yaratılmadan önceki durumunu bir şiirinde
şöyle anlatıyor:
Bu cihana ben gelmeden sultan-ı cihanda idim
Sözü gerçek, hükmü revan, ol hükm-ü sultanda idim
Halayık bunda gelmeden, gökler melayık dolmadan
Bu mülke bünyad olmadan mülk-ü Yaradanda idim
Gussa beni görmez idi, kaygu eli ermez idi
Endişe şehrinden taşra bir yüce mekanda idim ""'.
5 Yunus Emre, Bütün Şiirleri, So 2720
6 Anılan yapıt, So 236.
7 Bak., Anılan yapıt, 9. 2550
Çarh-ı felek yok idi
Canlarımız var iken
Biz o vakit dost idik
Azrail ağyar iken
Çalap aşkı candaydı
Bu bilişik andaydı
A-dem Havva kandaydı
Biz onunla yar iken
Canlar orda bilişti
O dem gönül ilişti
Alem halkı karıştı
Denizler kaynar iken
Ne gök vardı ne yer
Ne zeher vardı ne zir
Komşu idik cümlemiz
Nur dağın yaylar idik
Ne oğul vardı ne kız
Ervah idik orada hiz
Yunus dosttan haber ver
Aşk ile göynür iken "8".
Yunus Emre'nin felsefesinde varlığın başlangıcı Tanrı'ya uzanmaktadır.
Her şeyin nedeni O'dur. Varlıkda daha sonra insan bulunmaktadır.
İnsan sevgisi ve olgunluğu derecesinde Tanrılık güçten payını
almaktad'ır. Bu sevginin coşkusıı ile insan kimi zaman kendini Tanrı
gücünde duymaktadır. İnsan, bilinci Ue kendini öteki nesnelerden ayıracak
güçtedir. Evren yaratılmadan önce i~san ruhsal açıdan huzur içindeydi.
Evren yaratılınca insan bedeni ile de var oMu. Tasa ve sıkıntılarla
kucaklaşmaya başladı. Her nesneyi Tanrı yarattı. Ancak dünya
geçicidir. Onemli olan insanın olgunluğudul'.
Yunus ontolojisinde yaratmayı şöyle ifade etmiştir:
Hak bir gevher. yarattı kendinin kudretinden
Nazar kıldı gevhere eridi heybetinden
Yedi kat yer yarattı o gevherin tozundan
Yedi kat gök yarattı o gevherin buğundan "9".
xx
8 Bak., Yunus Emre, Bütün Şiirleri, 9. 306.
9 ~ıık., Anılan yapıt, s. 305.
Yarattın ay-u günü gökte nişan eyledin
Emrini veribidin gövdede can eyledin
Yarattın bu kuşları, birisi bulmaz diri
Birisi ete bakmaz adın doğan eyledin
xx
Bir nice kullarına kemha donlar giydirdin
Birisi bulma? gömlek eiğerin kan eyledin
Yazın akan suları buzlar ile bağladın
Kışın kara yerlere çayır çimen eyledin
Düz ettin bu yerleri, akıbet yıkacaksın
Andın Kur'an içinde "men aleyhafan" ettin "10".
YUNUS EMRE VE TASA
Batı varoluşçuluğunda varlık özden önce gelir. Bu goruş Hegel'in
felsefesine uymamaktadır. Çünkü Hegel'e göre ideada olan gerçekte
vardır. Gerçekte var olan da ideaya uygundur. Bunu biraz açıklarsak
düşünce varlığa, varlık da düşünceye uygundur demektir.
Batı varoluşçuluğu Aristute1es'ten beri önem verilen özün yani bilincin
varlıktan önce geldiği düşüncesine de terstir. Çünkü ötedenberi
özün, realitede bulunmayan varsayımlara yönelmesi geçerliydi. Daha
doğrusu insan düşüncesinin bilinç sayesinde varlıkları da aşdığı doğrulanmıştı.
Oysaki Kierkegaard'la başlayan Batı varoluşçuluğu varlığın
özden önce olduğu ilkesini getirmiştir. Kierkegaard'tan az çok aynmlı
varoluşçuluk yapan Martin Heidegger, Gabriel Mareel, Jaspers ve
Jean-Paul Sartre gibi düşünürler de bu ana ilke doğrultusunda fe1sefelerini
geliştirmişlerdir. Batı varoluşçuluğuna göre varlık insan bilincini
etkiler. O halde düşünce de bir ölçüde varlığa bağlıdır. Bilinç varlıktan
sonra gelir. .
1320 yılında yaşamı sona eren Türk düşünürü Yunus Emre'nin
varoluşçuluğu Batılı filozoflarınkinden temelde ayrımlıdır. Yunus Emre
varlığı üç dereceli görmektedir: 1- Tanrı, 2-Jnsan, 3- Evren.
Ancak Yunus'un felsefesinde insanın durumu çok ilginçtir. Çünkü
insan bir yönü ile tanrısaldır. Öteki yönüyle özdekseldir (maddMir).
İnsan öz olarak, bilinç ol~ak Tanrı ile vardır. Ancak insan, varolma
nedenini Tanrı'dan alır. İnsan Tanrı katında mutludur; bedensel gereksinimlerin
ötesindedir; Tanrı'ya aşıktır; huzur ve coşku içindedir, Ne
10 Bak., Anılan yapıt, s. 320.
var ki Tanrı'nın dileğiyle belli bir süreçten sonra evren yaratılmıştır.
Evren öyle yaratılmıştır ki Tanrı'nın iradesi, gücü ve bilgisi ışığında
oluşmuştur. Bu nedenle evren de gerçekte Tanrı'dan gelen bir varlıktır.
Evren'in yaratılmasiyle insan ruhsal aeundan koparılmış ve yer yüzüne
bedensel yapısiyle gelmiştir. Eski huzurunu ve mutluluğunu yitirmiştir.
İnsan Tanrı'da varken özüyle yani bilinci ile O'nun yüceliğini biliyor,
O'nu seviyor ve mutlu oluyordu. İnsanın yeryüzüne beden kalıbına girerek
inmesiyle huzuru kaçmıştır.
Görülüyor ki Yunus'da öz-varlık ilişkisini kesin biçimde ayırmak
güçtür. Bilinç başka bir deyimle insanın ruhsal yönü bedenden önce ve
Tanrı katında mutluluğa ermiştir. Yer yüzünde ise daha önce var olan
bilince yani ruh8al öze beden eklenmiştir. Ancak sonradan öze eklenen
bu bedensel varlık insanı etkilemiştir. İnsan, böyle ikili varoluşun 80-
nucu olarak huzurunu yitirmiştir. Çünkü insanın bedeni beslenme ister.
Gereksinme insanı çıkar ilişkileri içine iter. İnsanın özü ise Tanrı
katındaki mutluluğa ulaşmak ister. Hiç değUse bedensel tutkuları aşarak
yüksek değerler alanına yükselmek ister. Bu çatışma insam tasaya
ve sıkıntıya sürükler. İnsan yer yüzünde gariptir ve özlem çekmektedir.
Bunun nedeni varlığındaki ikili durumdur. Başka bir deyimle öz - beden
çekişmesidir. Kimi zaman insan, bu dünyaya niçin getirildiğini d~ Tanrı'ya
sormak ister. Böyle anlaşılmaz dünyada kendini sallantıda sayar.
Bir takım mümkinlerle çevrili olduğunu görür. Her an ayağının kayma
olasılılığı olduğunu düşünür. Hiçlikle kucaklaşır gibi olur. Tasa, sıkıntı
ve boğuntu peşini bırakmaz. Bırakmaz ama var olduğunun da bilincindedir.
O halde bu açmazlar, bu düğümler ve bu açıklanması güç durumlar
içinde insanın kaderi nedir? Bütün bunlar Yunus'un tasaları arasındadır.
Ancak O, kimi zaman tasadan kendini kurtararak sevgi yöntemini
izler. Coşku ile Tanrı'yı başka bir deyimle daha önce var olduğu
öncesiz aeunu düşünür. Böylece tasayı yenmeğe çalışır. Ancak yine de
Yunus, yer yüzünden çoğu kez yakınmaktadır. Bu yakınma kimse aleyhine
değildir. Kendi varlığındaki ikili durumdan doğan"bir yakınmadır.
Bu, öyle bir yakınmadır ki sevgi kıvılcımları arasında boğulur. Yunus'un
tasasını biraz da kendi şürlerinde görelim:
Bu dünya dönmüş zindana
Koydular bizi zindana
Zindanda gülmek mi olur
Yürüyeyim yana yana
Dünyada dertsiz baş olmaz
Derdolanın ahı dinmez
Yanar yüreğim söyünmez
Yaram erişmiştir cana
Ben bir garipçe bülbülüm
Gülüstan'a güle geldim
Dilerdim avunam gülem
İnlemem doldu eihana
Yunus Emrem bu dünyada
Kim güldü ki sen gülesin
Külli hep ağlayı geçti
Kim geldi ise e.ihana "ll".
xx
Deniz oldu bir kaç kadeh, susaIığım kanmaz benim
İniltilerim kesilmez, gözüm yaşı dinmez benim
Gel varalım bizim ile ki giresin bahçeIere
Daim öter bülbüllerİ, gülistaıum solmaz benim "12".
xx
Dolap niçin inilersİn
Derdim vardır inilcrim
Ben Mcvlil'ya aşık oldum
Onun içİn iniIerim
Benim adım dertli dolap
Suyum akar ya)ap yalap
Böyle emreylemiş çalap
Derdim vardır inilerim
Yunus bunda gel~n gülmez
Kişi muradına ermez
Bu fanıde kimse kalmaz
Derdim vardıl" inilerim "13"
XX
EeeI büke belimizi
Söyletmeye dilimizi
Hasta iken halimizi
Soranlara selflm olsun
77
II Bak., Yunu. Emre, Bütün ŞiirIeri, Ha~;rlayan: Cahit Öztelli, s. 93. Milliyet Yayınlan
1971.
12 Bak., Aynı yapıt, s. 278. .
13 Bak., Yunus Emre, Bütün şiirleri, Hazırlayan: C/ılıit özteııi, s. 279.
\
Tenim ortaya aç~la
Yakasız gömlek biçile
Bizi bir asan veçhile
Yuyanlara selam olsun
Dünyaya gelenler gider
Hergiz gelmez yola gider
Bizim halimizden haber
Soranlara selam olsun
Miskin Yunus söyler sozun
Yaş doldurmuş iki gözün
Bizi bilmeyen ne bilsin
Bilenlere selam olsun "i4".
YUNUS VE OLUŞ
Herakleitos'dan beri oluş felsefesi dikkati çekmiştir. Gerçekte her
şeyin aslını Logos'da gören Herakleitos, evrenin devamlı bir ol,uş halinde
bulunduğunu söylemiştir. Ona göre her şey deviriim içindedir.
Bu oluş karşıtlann birbirine dönüşü biçiminde devam eder. Tıpkı sıcaklığın
soğukluğa dönüştüiPi gibi. Maddenin ilk aslı olan Logos gerçekte
ateştir. Her şey en sonunda bu ateşe dönüşecektir. EVrendeki bu
akış bir nehrin suyuna benzer. Akan aynı suda iki kez yıkanmak olanaksızdır.
Ancak Herakleitos'un oluşu fizikseldir.
Yunus'un varoluşçuluğunda oluş, vardır. Yunus'a göre oluş hem
evrende, hem de insanda vardır. İnsandaki oluş da ikiye ayrılır: 1- Fiziksel
(bedensel) oluş, 2- Felsefi oluş. Bu ikinci anlamda oluşa ruhsal
oluş ya da manevı oluş d~ diyebiliriz.
Yunus için önemÜ olan felsefi oluştur. İfadelerinde hep Lu oluşun
önemini dilc.getirmeğe"çalışır. Fiziksel oluşu anlat1l'ken de felsefi oluşun
anlamına dikkati çeker. İnsanın bedenini aşan bir şeyin var olduğunu,
bedenin geçici bulunduğunu vc bu dünyadaki yaşamın sınlrlı hir süreç
niteliği taşıdığını dile getirir. Devinim halindeki bu süreçte insan, Tanrı
katındaki yerine yükselmeğe çalışmalıdır. çünkü insan ilk yurdundan
kopmakla garip olmuştur. Kendine yabancılaşınıştır. Bir 'durumdan
ötekine geçerken adımını iyi atmalıdır. Bu adımı iyi atamazsa ilk yurduna
başka hir deyimle tanrısal kattaki kutsal yerin,e erişemez. İnsanı
oluş halinde de aşk kurtarabilir. Şimdi onun bu düşüncesini dizelerinde
görelim:
/
14 Bak .• Aynı yapıt, ~. 328-329.
Ey aşk eri aç gozunu
Yer yüzüne eyle nazar
Gör bu latif çiçekleri
Bezenübeİı geldi geçer
Her bir çiçek bin naz ile
Över Hakk'ı niyaz ile
Bu kuşlar hoş avaz ile
O padişahı zikreder
Rengi döner günden güne
Toprağa dökülür gine
İbretdürür anlayana
Bu ibreti arif duyar
Ne gelmeğin gelmekdürür
Ne gülmeğin gülmekdürür
Son menzilin ölmekdürür
Duymadınsa aşktan eser "IS".
X
Bülbülem, uş öte geldim
Dilde menşur tuta geldim
Burda miskin sata geldim
Geyiğim otlağım orda
Kim ne bile ne kuşum ben
Şol ay yüze tutaşım ben
EzeHden sdrhoşum ben
İçmişim ayağım orda "16"
Yetmiş ömrün ahÜ" olmuş
Nazik tenin leke olmuş
Gözlerin göğü sararmış
~enzin de solmuş ola mı
Fani dünyanın beyleri
Giyerler türlü donları
Yatmışlar kara toprağa
Gözleri dolmuş ola mı "17".
XX
79
15 Bak., Yunus Emrc, Bütiin Şiirleri, Hazırlayan: Cahit Öztelli, s. 335-336, Milliyet Yayınıa~,
197ı.
16 Bak., Ayııı yapıt, s. 79.
17 Bak., Yunus Eınre, Bütün Şiirleri, s. 144.
Kanda hulam isteyiberi, ey gönül senikandasın
Kanda viriine var ise valIl gönül andasm
Ey gönül sana uyaldan kalmadı yüzümün 'suyu
Rahmet geIe ta ki sanıi kanda isen divanesin
Bir liihza olursun ruşen, bir dem yürürsün perişan
Alemlere! nam-u nişan, derde esir, dermandasın
Bir dem iibid, bir dem ziihit, bir dem asi, bir dem muti
Bir dem gelir ki ey gönül ne dinde, ne imandasm
Aşk başımdan aşıeağız, meve vuruhan taşıcağı,,;
Bir dem geIir ki ey gönül meseit ile Kur'an'dasın
Kayseri, Tebriz-u Sivas, Naheıvan, Maraş-u Şiraz
Gön,ül "ana Bağdat yakm alemlere diviinesin
Yunus imdi tapdur hemin, alutma gözünün nemiu
Eğer bugün, eğeryarın çün Hak için kurb~ndasm "IS".
YUNUS VE KABAHATLİ OLMAK
Yunus;a göre insall metafizik elem le doludur. Bu düuyadaki hayatı
seçmekle mutsuzluğu da seçmiş olur. İnsan, bu hayattan kopmak istemez
ama sonlu bir varlık olduğunu da bilir. Bir yandan düuyadan göçmekle
y.ükiimlii olmak, öte yandau' yaşanun gereklerine bağlı kalmak
iusanda ruhsal hir huzursu7.luk doğurur. Bu hU7.Ursuzluğun ve bu burukluğun
nedenini ınsamn ikili varlığında aramalıdır. Bir yanda Tanrısal
katta mutluluğaermek istey~n bilinç, öt~ yanda }JilinCiııiçinde yaşadığı
bedemel zarf vardır. Beden besleumı~ ve yaşama istediği içiu kimi
zaman bilinci geçici nesneIere sahip olmağa yöneltir. 'Böylece de kabahadilik
ve metafizik elem doğar. Bu durumdan kurtulmanın tek çaresi
Tanrı aşkıdır. Ancak tanrısal kata ulaşmak uasıl olacak? Dünyadaki
kararlı yaşama geliş uiçin? ,Tutkulardau kurtulmak her zaman olanaklı
mı? Niçin iusan kimi zamau kendisini mut:suz edecek aldanmalara yöueliyor?
Bu sorunlar iıısanda metafizik bulantı uyandırır. -Yunus için
bUnlar, yanıtı verilmesi ve aşılması gereken sorunlardır. Bakalım keudisi
şiirlerinde bu konuya nasıl değiniyor:
.Ömrüm heni sen aldattın
Alı uicleyim ()mrüm seni
Beni deprenemez kodun
Ah' nideyim ömrüm seni
18 Bak., AlUlan yapıt, s. 306.
- ,
Benim varım hep sen idi n
Canım içinde can idin
Hem bana sultan idin
Ah ni deyim ömrüm seni
Gönlüm sana eğler idim
Gül deyüben yıylar idim
Garipseyip ağlar idim
Ah nideyim ömrüm şeni
Gider imiş 'bunda gele'n
Dünya işi cümle yalanı
Ağlar ömrün yavı kılan
Ah ni deyim ömrüm seni
Hayrım şerrim yazılısar
Ömrüm ipi üzüliser
Gidip suret bozuhsar
Ah nideyim ömrüm seni
Bari kapıdan kaçmasın
Göçgüncü gibi göçmesin
Ölüm şarabın içmesin
Ah nideyim ömrüm seni
Bir gün ola sensiz kalam
Kurda kuşa öğün olam
çürüyülıen toprak olum
Ah nideyim ömrüm seni
Miskin Yunus bilmez mısın
Yoksa nazar kılmaz mısın
Ölenleri anmaz mısız
Ah nideyim ömrüm seni "19"
XX
Ey hana derviş diyen
Nem ora derviş benim
Dervişlik yaylasında
Hareket.im kış heıtim
Derviş adın edindim
Derviş donun donandım
81
19 Bak.'Vıınus Emre, Bütün Şiirleri, Hazırlayan: Calıit Üztelli, 5.176-177, Milliyet Va-
)'nlan, 1971.
"20"
Yola baktım utandım
Hep işim yanlış benim
Hırkam taClm gözlerim
Fasit işler' işlerim
Her yanımdan gizlerim
Binbir fasit iş benim
Yoldan haber sorarlar
Söylerim inanırlar
Kalbim safi sanırlar
Vay ne düşvar iş benim
İçerime bakarsan
Buçuk pulluk nesne yok
Taşramın kavgasından
Alemler dolmuş benim
Yunus eydür, yarenler
Ey gerçeğim erenler
Bu yolda olan haller
Allah'a kalmış benim
XX
Ey bana iyi diyen
Adımı sMi koyan
Acep sM! mi olur
Hırkaile taç giyen
Başıma taç vurundum
Halka sMi göründüm
Dışıma hı~ka giydim
İçim bir kuru kovan
Bu dilim zikir söyler
Gönlüm fesat fikreyler
~iç böyle mi zikreyler
Hakk'ı aşk ile seven
Gözüm yolun gözetmez
Kulak işitir t,utmaz
Dilim yerinde yatmaz
i Davalar kılar yalan
/
20 Bak" Yunus Emre, Bütün Yapıdan, Hazırlayan: Cahit ÖztelIi, s. 275-276, Milliyet
Yayınlan, 1911.
Yun~s gürnansız bilir
Yalançı yolda kalır
Bir gün maksudun bulur
Gerçeklik ile yalan "21".
YUNUS" VE AŞKIN BEN
Yunus Emre'nin felsefesinde iki türlü "Ben"den sö? edildiği görülmektedir:
1- Kişisel olan ben ki biz buna nefs de diyebiliri?. Kişisel l?en/ insamn
subjektif yönü ile ilgilidir. İnsan yer, içer, tutkular peşinde koşar.
İnsan doğruya da yanlış, yararlı ya da zararlı, haklı ya da haksız davramşlarda
bulunabilir. İnsanın kişisel ben'i bedensel gereksinimlerin
doyurulmasında önemli etkendir. Bu ben herkeste ayrı ayrıdır.
2- "Aşkın ben" ki biz buna kendi kendini düşünen ben de diyebiliriz.
Aşkın ben kendi varlığı hakkında düşünen ve kendini öteki nesnelerden
ayıran bir bilinç halidir. Ancak "aşkın ben", bir yandan tanrılık
bir yapıya sahiptir,'öte yandan bedenle ilgi kurmuştur. Yunus kendisini
Tanrı'da görürken nesne ile olan ilgisinden de yakımr. Ancak aşkın ben'.
in coşkulu durumlarında varlıkda Tanrı'dan başka birşey görmemektedir.
Bununla, birıikte "varlık Tanrı demektir", gibi bir savı da yoktur.
Bütün sorun, insamn aşkın beni ile Tanrılık bir Varlık olduğunu bilmesi,
buna karşın kendi dışındaki nesnelerin ayrı yapısının bulunmasıdır.
Yunus, aşkın benin tanrılık yapısiyle bütün evreni Tanrı'da görmektedir.
Görüşü "böyledir ama kişisel benin tutkuları da insam zaman zaman
bunalıma sokmaktadır. İşte böyle durumlarda Yunus ne. tuhaf bir dünyada
yaşadığını kendi kendine sormaktadır. Adeta düny~ya yabancılaşmaktadır.
Böylece bulantı Ye ruhsal buruklukla içiçe kalmaktadır.
, Bilincin aşkın durumu insana kendini aratmakta, kişisel ben ise bencil
tutkulara götw-mektedir. Yunus'a göre kurtuluş ve mutluluk, aşkın
hen'in Tanrıda coşkusundadır. Bu da Tanrısal aşkın ve bilinçsel varlığın
en yüksek derecesidir. Bakalım sözünü ettiğimiz bu "ben" hallerini
Yunus şiirlerinde nasıl anlatnı~ştır:
Ey aşk delisi' olan, ne kaldın iJerakende
O seni deli kılan gene sendedir sende
Dünya ahiret 01 Hak, yer gök doludur mutlak
Hiç gözlere görünmez, kim bilir ne nişanda
21 Bak., Anılan Yapıt, s. 307.
Ger meyhaneye vardım, onsuz yer gÖreniedim
Yine ona sataştım, girdim ise külhanda
Her kim aradı cismin, cisminde buldu hasmm
Ne dünya A.hret ona, ne assı, ne ziyand~
Bir nicesine kaç der, bir nicesine tut der
Kaçanla bile kaçar, bile durur duranda
Bir nice kullarını giriftar eden oldur
Medet edip erişen oldur gene zindanda
AydurIar ~iskin Yunus niçin deli oldun sen
.Ne akl-u fehim kalsın iş bu sırrı duyanda "22".
xx
Yunuslayın kemter kul
Değmez Tanrı'ya bir pul
Onun değil, bu usUl
Üstat var can içinde "23".
xx
Severim ben seni, candan içeri
Yolum vardır bu erkandan içeri
Beni bende demem, bende değilim
Bir ben var bende, benden içeri
Nereye bakar isem dopdolusun.
Seni nere koyam tenden içeri
Beni sorma bana bende değilim
5uretim hoş yürür dondan içeri
Benibenden alana ermez elim
Kadem kim basa sultandan içeri
Senin aşkın beni benden alıpdur
Ne şirin dert bu delmandan içeri
Şeriat, tarikat yoldur varana
Hakikat, marifet andan içeri
Süleyman kuş dilin bilir dedilcr
Süleyman var Süleymandan içeri
Unuttum din diyanet kaldı benden . i
Bu ne mezhepdürür dinden içeri
/
22 Bak., Yunus Emre, Bütün Şiirleri, Hazırlayan: Cahit Öztelli, s. 107-108, Milliyet YayınIan,
ı'n 1.,
\ 23 Bak., Anılan yapıt, s. II ı.
\ '
Dinin tcrkedenin küfürdür i~i
Bu nc küfürdür imandan içeri
Geçer iken Yunus şeş oldu dosta
Ki kaldı kapıda andan İçeri "24".
Görülüyor ki Yunus, felsefesini kurarken din, mezhep vc gösteriş
noktasından değil, gerçeği ve varlığın as!ını araştırma noktasınd~n hareket
ctmiştir. Her şeyden önce de insan bilincini betimlemeye önem vcrcrck
amacına ulaşmak istemiştir.
YUNUS VE YABANCILAŞMA
Yunus Emre, bu dünyaya kcndini yabancı görmektedir. Kendi özü
/ ilc dünyanın yapısı ar'asında ayrımlar vardır. İnsan yaşadığını, varlığını
ve düşündüğünü bilmcktcdir. Öteki nesnelcI'de ise bu gihi özellikler yoktur.
Görünüşte dünyada sallantılı durum vardır. Elinizi toprağa koyduğunuz
zaman bir scs alamazsınız. Oysaki insan çcşitli yönleriyle ses vermekte
ve kendi kendini yöncten bir yapı sunmaktadır. Kıs;ıcası bilinçli
varlık insan ilc bilinçsiz nesneler eşit değildir. O halde insan kendisine
sorulmadan gdirildiği bu dünyada gariptir, yabancıdır. Kaldı ki insan
"aşkın beni" ile Tanrı katına yükselrnek istedikçe de dünyaya yabancılaşmaktadır.
Bu duygu, Yunus'u kimi zaman ağlatır, kiini zaman onu
kuşlar için nefes söyletir, kimi zaman da ben buraya niçin geldim dedil'-
tir. İnsan Tanrı katından anlaşılması güç bir dünyaya gelmiştir. Öyle
bir dünya ki insanın alın yazısında da yeri vardır. İnsan onun çekiciliğine
kapılırsa tökezleyehilir. Ancak böyle bir dirnyayı seçiş de, insanın
kendi iradesiyle olmamıştır. İnsanın hurayı hangi ko~ullarda terkede- .
_ceği de belli değildir. Dünya geçici, aldatıcı, ancak ibretlerle dolu bir
durak gibidir. İnsan burada adeta çileli bir ı-ınav geçirmektedir.İnsanı
bu yabancılaşmadan ancak tanrısal sevginin coşkusu kurtarabilir. Böyle
coşkulu anlarda her şey tanrısal birliğe dönüşlir gibi olur. O vakit insan
da yalnızlıktan bir süre için kurtulur. Şimdi Yunus'un yabancılaşmasını
kendi deyişlerinde görelim:
Ben bir aeep ile geldim
Kimse halim bilmez benim
Ben söylercm, hen dinlere;;;
Kimstl dilim hilmcz henim
Benim dilim kuş dilidir
Benim ilim dost ilidir
Ben bülbülüm, dost güÜidür
Bilin, gülüm solmaz benim
24 Bak., Anılan yapıt, ,. 181-182.
o dost hana gelsin demiş
Sundum kadeh alsın demiş
Aldım kadeh içtim şarap
Artık gönlüm ölmez henim
Ne (lurum var ne durağım
Bir yerde yoktur karanm
lIakk'a mii,nacaat etmeğe
Belli yerim yoktur benim "25"
At<;'lbelinden bir zaman
Haktan bize destur oldu
Anasına düştü gönül
Hazineye düştü gönül
Orda beni ean eyledi
Dört-ü on gün deyieeğiz
Et-ü siiniik kan eyledi
Değzinmeğe düştü gönül
Yürür idim offla pinhan
Vatanımdan ayırdılar
Hak buyruğu vermez aman
Bu dünyaya düştü gönül "26",
xx
Taşdm yine deli gönül
Sular gibi çağlar mısın
Akdın yine kanlı yaşım
Yollarımı bağlar mısın
Nidem elim ermez yarc
Bulunmaz derdime çare
Oldum ilimden avare
Beni bunda eğler misin
YaVl kıldım ben yoldaş i
Onulmaz bağrımın başı
Gözlerimin kanlı yaşı -
ırmak olup çağlar mısın
25 Bak., Yunus Ernre, Bütün ŞiirIeri, s. 277.
26 Bak., Anılan yap:ı, 5.2\9-220.
Ben toprak oldum yoluna
Sen aşıh gözedirsin
Şu karşima göğüs gerip
Taş bağıılı dağlar mısın
Haram} gibi yoluma
Arkunu İnen karlı dağ
Ben yarimden ayrı düştüm
Sen yolurmı. bağlar mısın
Karlı dağların başında
Salkım salkım olan bulut
Saçın çözüp benim içil1
Yaşın yaşın ağlar mısıu
Esridi Yunus'un cam
Yoldayım illerİm ham
Yunus diişte gördü seni
Sayru musun, sağlar mısın
xx
Acep şu yerde var ın'ola
Şöyle garip bencileyin
Bağrı başlı, gözü yaşlı
Şöyle garip bencileyin
Söyler dilim, ağlar gözüın'
Gariplere göynür özüm
Meğer ki gökte yıldızım
Şöyle garip bencileyin
~ice bu dert ile yana ın
Ecel ere hir gün ö}em
Meğer ki sinimde bulam
Şöyle garip bencileyin
Bir garip ölınüş diyeler
Üç günden sonra duyalar
Soğuk su ile yuyalar
,Şöyle garip bencileyin
~{ey Emrcm Yunus biçarc
Bulunmaz derdine çarc
27 Hak. Anılan Yapıt, s. 316,-317.
87
88 İBRAHİM AGAH ÇUBUKÇU
Var imdi gez şardan şara
Şöyle garip' bencileyin "28"
xx
Sım bunda garip mi geldin
Niçin ağlarsm bülbül hey
Yorulmaz iz. mi yamldm
Niçin ağlarıim bülbül hey
Hey ne yavuz inilersin
Benim derdim venilersin J . ı
Dostu görmek mi dilersin
Niçin ağlarsm bülbill hey
N'oldu şu Yunus'a n'oldu
Aşkın deryasma daldı
Yine baharistan oldu
Niçin ağlarsm hülbül hey "29".
YUNUS VE ZAMAN
Yunus'a göre insan zamansal bir varlıktır. losan varlığı zaman
içinde etkin bir biçimde .dağılmaktadır. İnsanın dağılan ve yokluğa
dönüşen yönü bedensel varlığıdır. İnsanın bedensel yönü için zaman
sonludur. Ruhsal yönü öncesiz Tanrı katmdan gelmiştir. Bedenin dağılmasmclan
sonra da insan ruhu yaşar. Yunus dünyaya zaman içinde
gelişi şöyle vurguluyor:
Geldik idi dünyaya
Biz de zaman içinde
Ömrüm de geldi geçti
Güman yaman içinde
Gelin bir nazar eylen
Noldu cihan içinde
l\'iceler toprak oldu
Bu az ",aman içinde "31 "
Yunus'a göre ölüm, insanın sonlıı yönünü Ldirkycn her zaman
gözöniinde bulundurulması gerekli bir olaydır. Toplumda erdcme zıt
28 Bak. Anılan Yapıt, s. 326-327.
29 Bak. Anılan Yapıt, ,. 355-356.
30 Bak. Anılan Yapıt, s. 110.
31 Bak. Anılan Yapıt, s. llL.
davranışların kaynağında ölümgerçeği üzerinde dıırmamak gelir. Ölümden
korkmamak başka, insanın ölüIt\i~n ne olduğunu ve hiçliği kendi
kendine sorması oaha başkadır, İnsana sormadan İnsanı hir güç tüketmektedir,
Bu nedir? Bu tükenişten sonra insanın tinsel yönünün kaderi
nedir? Yunus, bütün bu konuları düş,ündükçe dünyanın sonluluğunu,
yaşamın g~çiciliğiııi ve somut varlıbrın insanııı aşkın henine yahaneılığını
daha çok duymuştur. İnsanın özüne bir karşıt tez gibi duran
diinyayı adeta küçümsemiş ve sonlu nesnelerin tutkularından sıyrılmağı
yeğlemiştir. Bu ereğe yönelmesinde ölümün anlamı, onu geniş ölçüde
etkilemiştir. Onun ölümle ilgili şiirlerinden bir kaç parç'a örnek vererek
konuyu metinlerle açıklamış olalım:
Ne, aeep olur şu £ıdem oğlam
Öleceğin hie g~lüne gele mi
A;ı:rail eımağın urup canına
Alacağın hiç gönlüne gele mi "3'''.
Anma mısın sen şol günü
Gözün nesne görme? ola
Düşe suretin toprağa
Dilin haber verme? ola "33"
Kefen donun olur yatak
Biter üstünde hem yaprak
Dolu gözlcrine toprak
Anadur ölmnğin aman "34"
xx
Teferrüç ı~yleyü vardım
Sabahın sinieri gör'diim
Karışmış' kara toprağa
Şu nazik tenleri gördüm
Yıkılmış sinieri dolmuş
Evleri belirsiz olmuş
Kamu cndişeden kalmış
Ne düşvar halleri gördüm
Yaylalar yaylamaz olmuş
Kışl~ılar kışlamaz olmuş
32 Bak. Amlaıı Yapıt, s. 167.
33 Bak. Amlan Yapıt, s. 87.
34 Bak. Anılan Yapıt, s. 294.
Bar tutmuş söylemez olmuş
Ağı7.da dilleri gördüm "35".
YUNUS EMRE VE İNSANIN DEĞERİ
Yunus Emre mal mülk savında olmamıştır. Mal tutkusunun imanı
evrensel düşiinlerden yoksun' bırakacağını vurgulamıştır. Ayrıca yoksul
kişilerin düşünülmesini 'salık vermiştir. İnsan için önemli öğenin kendi
özdeğerleri olduğunu ve Tanrı'yı sevdikçe insanın olgunlaşaeağım' belirtmiştir.
Yunus böylece sosyal adaleti sağlamak için mal dağıtmamn,
insanı Tanrı katında daha değerli kılacağını ~nlatmak istemiştir. Bu
,konuda şu deyişleri dikkatle okumak yeter:
Korkar isen o tamudan
Alçak olgıl sen kamudan
O günü nicc Sırat'tan
Kamularla geçmek gerek
Geçip gitmek diler isen
Ya' düşmeyeyim der isen
Şu kazandığın malını
Tanrı için vermek gerek
Ka7.andığın veriben
Yoksulları hoş görüben
Hak hazretine varuben
Oddan ü kurtulmak gerek
Çünkü ahrete kavisin
Ko bu yalancı dfl'visin
Mal ve hazinc sevisin
Aşık isen nendir senin
Yeyip yedirgil fakire,
Eksilirse Tanrı yere
Bir gün tenin yere girc
Geri kalan npndir senin "37".
Yunus insanlara ayrım gÖ7.etmeksizin bir gözle bakmanın gerekliliği
üzerinde durmuştur. Renk, ırk, dil, zengin ve yoksul ayrımı yapmaksızın
insanlara sevgi kucağım açmıştır. İnsanın, kendi bilincinin farkında olan
35 Bak. Anılaİı Yapıt, s. 287.
36 Bak. Anılan Yapıt, s. 198.
37 Bak. Anılan Yapıt, s. 32ı.
i
onurlu bir varlık olduğunu vurgulamıştıl', Onun aşağıdaki şiirleri insaacd
duygularını ve insana verdibri değeri ne denli güzel dile getirmektedir:
Hass-u am, muti, asi, dost kuludur cümlesi
Kullar yol vermeyince şahı kim görebile
Dosta gidenin yolu gönül içinden geçer
Bir amel eylemedim, gireyid}m gönüle
Yetmiş iki milletin ayağın öpmek gerek
Onun için ma;ıuka, cümle millette bile "l8"
xx
Çalış, kazan, ye yedir, bir günül ele getir
Yüz kabeden yeğrektir bir gönül ziyareti
Kerametim, var diyen, halka salusluk satan
Nef"in müslüman etsin var ise kerameti "39".
xx
Gönül mii yeğ, Kabe' mi yeğ, ayıt bana aklı eren
Gönül yeğdüriir zira kim gönüldedür dost durağı "40':.
xx
Müdde-i bizi görmez, güzune girersevüz
Gerekse y.üz kez var5lnKahe'ye ulu hacca "41". " xx
Vuslat halin eydiserem vuslat halin bilenlere
Yedi türlü nişan gerek' hakikate erenlere
Evvel nişalU budurur, yermeye cümle milleti
Yerenler ye,rin kıldı yer değmedi yerenlere "42".
xx
Ak sakallı bir koca
Bilemez hali nice
Emek yemesin haeca
Bir gönül yıkar ise
Gönül çalabın tahtı
Çalap gönüle baktı
38 Bak, Anılan Yapıt, ~. i i 8-119,
39 Bak. Anılan Yapıt, s. 188-199, ~
40 Bak, Amlan Yapıt, g, 144,
41 Bak, A,,,lan Yapıt, s, 104.
42 Bak. Anılan Yapıt, s. 128.
İki cihan bedbahtı
Kim gön\il yıkar ise
Sen sana ne sanırsan
Ayrığa da onu san
Dört kitabın manası
Bud ur eğer var ise "43".
Yunus, bu deyişleriyle büyük dinlerin amacının ve anlamının bir
noktada birleştiğini düşünmüştür. Bu anlam da insan haklarına ve insan
kişiliğine saygıdır. Yunus, dinde biçimsel davralUşların yetersizliği,
tutkuları yenmenin gerekliliği ve gönül yapmamn önemi üzerinde de çok
durmuştur. Görü.nüşüne bakmaksızın insanlarla bütünleşmeyi ve onlara
içtenlikle davranmayı öğütlemiştir. Tanrı'ya giden yolun insana
verilen değerden geçeeeğine inanmıştır. Yunus'a göre özellikle kin güt-.
rnek, başkalarına yüksekten bakmak ve bencil olmak insanı küçültür.
Biz yine Yunus'un şiirlerine dönerek görüşlerini daha yakından izleyelim:
.
Adımız miskindir bizim
Düşmanımız kindir bizim
Bir kimseye kin tutmayız
Kamu ~ilem birdir bize "14".
Yunus eydür, halim yaman
Dağları bürüdüduman
İşte İneil, işte Kur'an
Seçebilirsen gel beri "45".
Yetmişiki millete, suçum budur hak dedim
Korku hiyanetedir, ya ben niçin kızaram
Şeriat oğlanları nice yol keser bize
Hakikat deryasında bahri oldıInı yüzerem
xx . Din-ü millet sorar ise aşıklara din ne haeet
Aşık kişi harab olur, bilmez'ne (lin, ne diyanet "47".
xx
43 Bak. Yunus Emre, Bütün Şiirleri, s. 130-131.
44 Bak. Anılan Yapıt, s. 133.
45 Bak. Anılan Yapıt, s. 179.
46 Bak. Anılan Yapıt, s. 237.
47 Bak. Aıulan Yapıt, s. 348.
Hakikat bir denizdir, şeriat onun gemisi
Çoklar girdi gemiye, denize dalmadılar
Şeriat oğlanları bahsedip dava kılar
Hakikat erenleri davfıya kalmadılar
Dört kitabı şerheden hakikatte fısıdir
Zira tefsir ukuyup manasın bilmediler "48".
Aşk imamdır bize, gönül cemaat
Dost yüzü kıbledir, daimdir salfıt
Dost yüzün görücek şirk yağmalandı
Anınçün kapıda kaldı şeriat
Kimse dinine biz hilfıf demeziz
Din tamam olıcak doğar muhabbet "49".
xx
Duymayanlar hfılimi dinin kodu der bana
Neyile din beslesin cansız gönülsüz kalan
Aşkın Eerhengi beni komadı hiç nesneden
Ne İslamda ne dinde amlmaz küfr-ü iman
Şart-u farz olmaz anda cam aşka kalanda
Cevapsız dil söylenür nice bilsin bu lisan "s~".
48 Bak. Amlan Yapıt, 8. 340.
49 Bak. Amlan Yapı!, s. 349.
50 Bak. Anılan Yapıl, 8. 290.