« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

02 May

2011

YUNUS EMRE'NİN FELSEFESİ

Prof.Dr. İbrahim Agah ÇUBUKÇU 01 Ocak 1970

Yunus Emre, 14. yüzyılın ilk çeyreğinde yaşamını kaybetmiş bir

Türk ozamdır. Türklerde çoğu kez felsefe ve bilgelik şiirle anlatılırdı.

Eski kamlar nasıl toplumun manevı önderi ise, İslamıaşmış Türklerde

de kimi tasavvufçular bilgelikte önder sayılıyordu'. IOll'de yapılan Malazgirt

savaşından sonra Türklerin Anadolu'ya kesin"olarak yerleşmeleri,

hoşgörü sahibi bilgelerin önemini burada daha da a~tırdı. İnsanlara hir

gözle hakan ve her türlü mezhep tutuculuğunu aşmış bulunan tasavvuf.

çu bilge kişiler, Anadolu halkının kaynaşmasına da yardımcı oldu. Bun'.

lar, kendilerine özgü felsefeyi kimi zaman şiir halinde dile getirerek hu

işi kültürde başardılar. ] 2. yüzyıl Türk düşünürü Ahmet Yesevi'nin de

Divanı-ı Hikmet adlı yapıtı ile bu çığırı Orta Asya'da geliştirdiği hilinmektedir.

İşte Anadolu'da yükselen en özgün seslerden hirisi Yunus Emre'

nİn sesidir. Çoğumuz Yunus'u bİr ozan olarak biliriz ve severiz. Oysaki

Yunus'un ölmez1iğinİ sağlayan asıl öğe, onun felsefesi ve varlığa bakışıdır.

Kuşkusuz Yunus'un felsefesini yorumlamak ve anlatmak için cİltler

doldurmak gerekir. Biz burada onun felsefesinın" bir hölümüne kısaca

değinmeklc yetineceğiz. Hiç değilse, Yunus'un felsefede ne denli özgün

hir düşünür olduğunu vurgula,yacağız.

Kuşkusuz felsefesinin ,haşlıca konuları arasında varlık bilimi, bilgi

kuramı, özgürlük've insanm değeri sorunları vardır. Yunus bütün bu

sorunlar üzerinde durduğu gibi, ayrı~a kendine özgü varoluşçuluk da

yaratmıştır. Şimdi k\saca onun görüşlerine eğilelim:

Yunus ve Varlık

Yunus, ontolojisinde özneyi, nesneden i)nce kabul etmektedir. Ona

göre varlıkt~ esas olan, hilinç sahib~ insandır. Evren var olmadan önce

de insan vardı. Ancak var olan bu insan, Tanrı'mn zihından uzakta değildi.

İnsan bilinç salıibi hir varlık olarak hem kendi varlığını biliyordu,

hem de yüceliğine aşık olduğu Tanrı ile var olmuştu. Bu var oluş, ruhsal

bir var oluştu. Bakınız Yunus kimi deyişlerinde bu d~rumu şöyle açık •.

lamıştır:

Adem yaratılmadan

Can kalıba' girmeden

Şeytan lanet olmadan

Arş idi seyran bana "I"

Yer gök kayim durduğu

Denizler meve vurduğu

Cennet-u hıır olduğu

Cümle sana bahane

Dahi yer gök yoğ idi

Cümle söz mensıih idi

Aşıklar tapar idi

O pi-nişan Subhana "2"

Yoğ idi hem levh-ukalem

Ne on sekiz bin bu alem

O demde Havva vü Adem

Ne ad-u ne sanda idi

Geldik bu mülke bahane

Seyreyledik hoş şahane

Sefer kılarız uş yine

Vatanımız anda idi "3"

Aklın ererse sor bana, ben evvelde kandaydım

. Dilersen deyiverem, ezeli vaıandaydım

Kalıi Bela söylenmeden, tertip düzen ilenmeden

Hak'tan ayrı değildim, ol ulu divandaydım "4".

Yunus böylece insanın bedeninden önce varlığını ve değerini vurgulamıştır:

Var olmanın nedenini ve zamanını araştll'mıştır. Varlığın

Tanrısal bir yönü bulunduğunu vurgularken, insanın ruhsal açıdan evrenden

önce olduğunu belirtmiştir. Ancak insanın evrenden önceliği bedensel

bir öncelik değildir. İnsan, bilinç olarak evrenden öncedir. Tanrı

ile başbaşadır. Hatta Tanrı'da duyularla açıklanamayacak biçimde

dağılmışur. Bu açıdan insanda tanrılık güç de olmuştur. İnsan bir yönü

1 Yunus Eml'e, Bütün Şiirleri, Hazırlayan: Cahit Öztelli, 8. 88, Milliyet Yayınlan 1911.

2 Yunus Emre, Bütün Şiirleri, 8. 124.

3 Yunus Emre, Bütün Şiirleri, s. 163.

4 AmIan Yapıt, s. 245.



ile Tanrı'dan gelmiştir. Öteki yönü ile onda dağılarak varlığının en yüksek

noktasına crmiştir. Bu en yüksek noktaya, başka bir deyimle Tanrıda'

dağılma noktasına aşkla ulaşmıştır. Aşk insanı öyle yakmıştır ki kendini

Tanrı'dan ayrı görmemiştir. Kimi zaman insan, hu vecd sonucunda

Tanrı'dan aldığı tanrısal güçle düşünmüş ve konuşmuştur.

Ancak, Yunus, belli bir süreçtcn sonra bedensel yaratmayı ve evrenin

oluşunu doğı:ulamıştır. Bu oluş ta insanın da özel bir yeri vardır:

ol kadir-i kün feyekun

Lütfedici rahman benim

Kesmeden rızkını veren

eümlelere sultan benim

Dört türlü nesneden hasıl

Bilin benim işte delil

Od ile su toprak yel

Bünyad kılan Yezdan benim

Kün deminde nazar eden

Bir nazarda dünya" düzen

Kudretinden han döşeyen

Aş nöbetin vutan benim "6".

Bu ifadelerden Yunus'un yaratılışı kabul ettiğini anlıyoruz. Ne var

ki Yunus'un felsefesinde insan, yer yer Tanrı ile özdeşleşiyor ve her şeyde

Tanrı ile birleşmiş göıünüyol'. Bununla birlikte var olma hikmeti Tanrı

tarafından verildiği için insanın ayrı bir bilinci de vardır. İnsan Tann'ya

aşıktır ve O'na yaklaştıkça olgunluğa erer.

O halde Yunus'a göre insan ruhsal yönü ile tanrılık bir varlıktır ve

evrenden öncedir. Dünyaya bedenselolarak gelen insan, tasa ile kucaklaşmıştır.

Ancak insan, yücelttiği ve sevdiği yaratan Tanrı'nın iradesine

boyun eğriıiştir. Evren yaratılmış ve insan dünyada sınavlarla karşılaşmıştır.

Yunus, insanın evren yaratılmadan önceki durumunu bir şiirinde

şöyle anlatıyor:

Bu cihana ben gelmeden sultan-ı cihanda idim

Sözü gerçek, hükmü revan, ol hükm-ü sultanda idim

Halayık bunda gelmeden, gökler melayık dolmadan

Bu mülke bünyad olmadan mülk-ü Yaradanda idim

Gussa beni görmez idi, kaygu eli ermez idi

Endişe şehrinden taşra bir yüce mekanda idim ""'.

5 Yunus Emre, Bütün Şiirleri, So 2720

6 Anılan yapıt, So 236.

7 Bak., Anılan yapıt, 9. 2550



Çarh-ı felek yok idi

Canlarımız var iken

Biz o vakit dost idik

Azrail ağyar iken

Çalap aşkı candaydı

Bu bilişik andaydı

A-dem Havva kandaydı

Biz onunla yar iken

Canlar orda bilişti

O dem gönül ilişti

Alem halkı karıştı

Denizler kaynar iken

Ne gök vardı ne yer

Ne zeher vardı ne zir

Komşu idik cümlemiz

Nur dağın yaylar idik

Ne oğul vardı ne kız

Ervah idik orada hiz

Yunus dosttan haber ver

Aşk ile göynür iken "8".

Yunus Emre'nin felsefesinde varlığın başlangıcı Tanrı'ya uzanmaktadır.

Her şeyin nedeni O'dur. Varlıkda daha sonra insan bulunmaktadır.

İnsan sevgisi ve olgunluğu derecesinde Tanrılık güçten payını

almaktad'ır. Bu sevginin coşkusıı ile insan kimi zaman kendini Tanrı

gücünde duymaktadır. İnsan, bilinci Ue kendini öteki nesnelerden ayıracak

güçtedir. Evren yaratılmadan önce i~san ruhsal açıdan huzur içindeydi.

Evren yaratılınca insan bedeni ile de var oMu. Tasa ve sıkıntılarla

kucaklaşmaya başladı. Her nesneyi Tanrı yarattı. Ancak dünya

geçicidir. Onemli olan insanın olgunluğudul'.

Yunus ontolojisinde yaratmayı şöyle ifade etmiştir:

Hak bir gevher. yarattı kendinin kudretinden

Nazar kıldı gevhere eridi heybetinden

Yedi kat yer yarattı o gevherin tozundan

Yedi kat gök yarattı o gevherin buğundan "9".

xx

8 Bak., Yunus Emre, Bütün Şiirleri, 9. 306.

9 ~ıık., Anılan yapıt, s. 305.



Yarattın ay-u günü gökte nişan eyledin

Emrini veribidin gövdede can eyledin

Yarattın bu kuşları, birisi bulmaz diri

Birisi ete bakmaz adın doğan eyledin

xx

Bir nice kullarına kemha donlar giydirdin

Birisi bulma? gömlek eiğerin kan eyledin

Yazın akan suları buzlar ile bağladın

Kışın kara yerlere çayır çimen eyledin

Düz ettin bu yerleri, akıbet yıkacaksın

Andın Kur'an içinde "men aleyhafan" ettin "10".



YUNUS EMRE VE TASA



Batı varoluşçuluğunda varlık özden önce gelir. Bu goruş Hegel'in

felsefesine uymamaktadır. Çünkü Hegel'e göre ideada olan gerçekte

vardır. Gerçekte var olan da ideaya uygundur. Bunu biraz açıklarsak

düşünce varlığa, varlık da düşünceye uygundur demektir.

Batı varoluşçuluğu Aristute1es'ten beri önem verilen özün yani bilincin

varlıktan önce geldiği düşüncesine de terstir. Çünkü ötedenberi

özün, realitede bulunmayan varsayımlara yönelmesi geçerliydi. Daha

doğrusu insan düşüncesinin bilinç sayesinde varlıkları da aşdığı doğrulanmıştı.

Oysaki Kierkegaard'la başlayan Batı varoluşçuluğu varlığın

özden önce olduğu ilkesini getirmiştir. Kierkegaard'tan az çok aynmlı

varoluşçuluk yapan Martin Heidegger, Gabriel Mareel, Jaspers ve

Jean-Paul Sartre gibi düşünürler de bu ana ilke doğrultusunda fe1sefelerini

geliştirmişlerdir. Batı varoluşçuluğuna göre varlık insan bilincini

etkiler. O halde düşünce de bir ölçüde varlığa bağlıdır. Bilinç varlıktan

sonra gelir. .

1320 yılında yaşamı sona eren Türk düşünürü Yunus Emre'nin

varoluşçuluğu Batılı filozoflarınkinden temelde ayrımlıdır. Yunus Emre

varlığı üç dereceli görmektedir: 1- Tanrı, 2-Jnsan, 3- Evren.

Ancak Yunus'un felsefesinde insanın durumu çok ilginçtir. Çünkü

insan bir yönü ile tanrısaldır. Öteki yönüyle özdekseldir (maddMir).

İnsan öz olarak, bilinç ol~ak Tanrı ile vardır. Ancak insan, varolma

nedenini Tanrı'dan alır. İnsan Tanrı katında mutludur; bedensel gereksinimlerin

ötesindedir; Tanrı'ya aşıktır; huzur ve coşku içindedir, Ne

10 Bak., Anılan yapıt, s. 320.



var ki Tanrı'nın dileğiyle belli bir süreçten sonra evren yaratılmıştır.

Evren öyle yaratılmıştır ki Tanrı'nın iradesi, gücü ve bilgisi ışığında

oluşmuştur. Bu nedenle evren de gerçekte Tanrı'dan gelen bir varlıktır.

Evren'in yaratılmasiyle insan ruhsal aeundan koparılmış ve yer yüzüne

bedensel yapısiyle gelmiştir. Eski huzurunu ve mutluluğunu yitirmiştir.

İnsan Tanrı'da varken özüyle yani bilinci ile O'nun yüceliğini biliyor,

O'nu seviyor ve mutlu oluyordu. İnsanın yeryüzüne beden kalıbına girerek

inmesiyle huzuru kaçmıştır.

Görülüyor ki Yunus'da öz-varlık ilişkisini kesin biçimde ayırmak

güçtür. Bilinç başka bir deyimle insanın ruhsal yönü bedenden önce ve

Tanrı katında mutluluğa ermiştir. Yer yüzünde ise daha önce var olan

bilince yani ruh8al öze beden eklenmiştir. Ancak sonradan öze eklenen

bu bedensel varlık insanı etkilemiştir. İnsan, böyle ikili varoluşun 80-

nucu olarak huzurunu yitirmiştir. Çünkü insanın bedeni beslenme ister.

Gereksinme insanı çıkar ilişkileri içine iter. İnsanın özü ise Tanrı

katındaki mutluluğa ulaşmak ister. Hiç değUse bedensel tutkuları aşarak

yüksek değerler alanına yükselmek ister. Bu çatışma insam tasaya

ve sıkıntıya sürükler. İnsan yer yüzünde gariptir ve özlem çekmektedir.

Bunun nedeni varlığındaki ikili durumdur. Başka bir deyimle öz - beden

çekişmesidir. Kimi zaman insan, bu dünyaya niçin getirildiğini d~ Tanrı'ya

sormak ister. Böyle anlaşılmaz dünyada kendini sallantıda sayar.

Bir takım mümkinlerle çevrili olduğunu görür. Her an ayağının kayma

olasılılığı olduğunu düşünür. Hiçlikle kucaklaşır gibi olur. Tasa, sıkıntı

ve boğuntu peşini bırakmaz. Bırakmaz ama var olduğunun da bilincindedir.

O halde bu açmazlar, bu düğümler ve bu açıklanması güç durumlar

içinde insanın kaderi nedir? Bütün bunlar Yunus'un tasaları arasındadır.

Ancak O, kimi zaman tasadan kendini kurtararak sevgi yöntemini

izler. Coşku ile Tanrı'yı başka bir deyimle daha önce var olduğu

öncesiz aeunu düşünür. Böylece tasayı yenmeğe çalışır. Ancak yine de

Yunus, yer yüzünden çoğu kez yakınmaktadır. Bu yakınma kimse aleyhine

değildir. Kendi varlığındaki ikili durumdan doğan"bir yakınmadır.

Bu, öyle bir yakınmadır ki sevgi kıvılcımları arasında boğulur. Yunus'un

tasasını biraz da kendi şürlerinde görelim:

Bu dünya dönmüş zindana

Koydular bizi zindana

Zindanda gülmek mi olur

Yürüyeyim yana yana

Dünyada dertsiz baş olmaz

Derdolanın ahı dinmez

Yanar yüreğim söyünmez

Yaram erişmiştir cana

Ben bir garipçe bülbülüm

Gülüstan'a güle geldim

Dilerdim avunam gülem

İnlemem doldu eihana

Yunus Emrem bu dünyada

Kim güldü ki sen gülesin

Külli hep ağlayı geçti

Kim geldi ise e.ihana "ll".

xx

Deniz oldu bir kaç kadeh, susaIığım kanmaz benim

İniltilerim kesilmez, gözüm yaşı dinmez benim

Gel varalım bizim ile ki giresin bahçeIere

Daim öter bülbüllerİ, gülistaıum solmaz benim "12".

xx

Dolap niçin inilersİn

Derdim vardır inilcrim

Ben Mcvlil'ya aşık oldum

Onun içİn iniIerim

Benim adım dertli dolap

Suyum akar ya)ap yalap

Böyle emreylemiş çalap

Derdim vardır inilerim

Yunus bunda gel~n gülmez

Kişi muradına ermez

Bu fanıde kimse kalmaz

Derdim vardıl" inilerim "13"

XX

EeeI büke belimizi

Söyletmeye dilimizi

Hasta iken halimizi

Soranlara selflm olsun

77

II Bak., Yunu. Emre, Bütün ŞiirIeri, Ha~;rlayan: Cahit Öztelli, s. 93. Milliyet Yayınlan

1971.

12 Bak., Aynı yapıt, s. 278. .

13 Bak., Yunus Emre, Bütün şiirleri, Hazırlayan: C/ılıit özteııi, s. 279.

\



Tenim ortaya aç~la

Yakasız gömlek biçile

Bizi bir asan veçhile

Yuyanlara selam olsun

Dünyaya gelenler gider

Hergiz gelmez yola gider

Bizim halimizden haber

Soranlara selam olsun

Miskin Yunus söyler sozun

Yaş doldurmuş iki gözün

Bizi bilmeyen ne bilsin

Bilenlere selam olsun "i4".



YUNUS VE OLUŞ

Herakleitos'dan beri oluş felsefesi dikkati çekmiştir. Gerçekte her

şeyin aslını Logos'da gören Herakleitos, evrenin devamlı bir ol,uş halinde

bulunduğunu söylemiştir. Ona göre her şey deviriim içindedir.

Bu oluş karşıtlann birbirine dönüşü biçiminde devam eder. Tıpkı sıcaklığın

soğukluğa dönüştüiPi gibi. Maddenin ilk aslı olan Logos gerçekte

ateştir. Her şey en sonunda bu ateşe dönüşecektir. EVrendeki bu

akış bir nehrin suyuna benzer. Akan aynı suda iki kez yıkanmak olanaksızdır.

Ancak Herakleitos'un oluşu fizikseldir.

Yunus'un varoluşçuluğunda oluş, vardır. Yunus'a göre oluş hem

evrende, hem de insanda vardır. İnsandaki oluş da ikiye ayrılır: 1- Fiziksel

(bedensel) oluş, 2- Felsefi oluş. Bu ikinci anlamda oluşa ruhsal

oluş ya da manevı oluş d~ diyebiliriz.

Yunus için önemÜ olan felsefi oluştur. İfadelerinde hep Lu oluşun

önemini dilc.getirmeğe"çalışır. Fiziksel oluşu anlat1l'ken de felsefi oluşun

anlamına dikkati çeker. İnsanın bedenini aşan bir şeyin var olduğunu,

bedenin geçici bulunduğunu vc bu dünyadaki yaşamın sınlrlı hir süreç

niteliği taşıdığını dile getirir. Devinim halindeki bu süreçte insan, Tanrı

katındaki yerine yükselmeğe çalışmalıdır. çünkü insan ilk yurdundan

kopmakla garip olmuştur. Kendine yabancılaşınıştır. Bir 'durumdan

ötekine geçerken adımını iyi atmalıdır. Bu adımı iyi atamazsa ilk yurduna

başka hir deyimle tanrısal kattaki kutsal yerin,e erişemez. İnsanı

oluş halinde de aşk kurtarabilir. Şimdi onun bu düşüncesini dizelerinde

görelim:

/

14 Bak .• Aynı yapıt, ~. 328-329.



Ey aşk eri aç gozunu

Yer yüzüne eyle nazar

Gör bu latif çiçekleri

Bezenübeİı geldi geçer

Her bir çiçek bin naz ile

Över Hakk'ı niyaz ile

Bu kuşlar hoş avaz ile

O padişahı zikreder

Rengi döner günden güne

Toprağa dökülür gine

İbretdürür anlayana

Bu ibreti arif duyar

Ne gelmeğin gelmekdürür

Ne gülmeğin gülmekdürür

Son menzilin ölmekdürür

Duymadınsa aşktan eser "IS".

X

Bülbülem, uş öte geldim

Dilde menşur tuta geldim

Burda miskin sata geldim

Geyiğim otlağım orda

Kim ne bile ne kuşum ben

Şol ay yüze tutaşım ben

EzeHden sdrhoşum ben

İçmişim ayağım orda "16"

Yetmiş ömrün ahÜ" olmuş

Nazik tenin leke olmuş

Gözlerin göğü sararmış

~enzin de solmuş ola mı

Fani dünyanın beyleri

Giyerler türlü donları

Yatmışlar kara toprağa

Gözleri dolmuş ola mı "17".

XX

79

15 Bak., Yunus Emrc, Bütiin Şiirleri, Hazırlayan: Cahit Öztelli, s. 335-336, Milliyet Yayınıa~,

197ı.

16 Bak., Ayııı yapıt, s. 79.

17 Bak., Yunus Eınre, Bütün Şiirleri, s. 144.



Kanda hulam isteyiberi, ey gönül senikandasın

Kanda viriine var ise valIl gönül andasm

Ey gönül sana uyaldan kalmadı yüzümün 'suyu

Rahmet geIe ta ki sanıi kanda isen divanesin

Bir liihza olursun ruşen, bir dem yürürsün perişan

Alemlere! nam-u nişan, derde esir, dermandasın

Bir dem iibid, bir dem ziihit, bir dem asi, bir dem muti

Bir dem gelir ki ey gönül ne dinde, ne imandasm

Aşk başımdan aşıeağız, meve vuruhan taşıcağı,,;

Bir dem geIir ki ey gönül meseit ile Kur'an'dasın

Kayseri, Tebriz-u Sivas, Naheıvan, Maraş-u Şiraz

Gön,ül "ana Bağdat yakm alemlere diviinesin

Yunus imdi tapdur hemin, alutma gözünün nemiu

Eğer bugün, eğeryarın çün Hak için kurb~ndasm "IS".



YUNUS VE KABAHATLİ OLMAK

Yunus;a göre insall metafizik elem le doludur. Bu düuyadaki hayatı

seçmekle mutsuzluğu da seçmiş olur. İnsan, bu hayattan kopmak istemez

ama sonlu bir varlık olduğunu da bilir. Bir yandan düuyadan göçmekle

y.ükiimlii olmak, öte yandau' yaşanun gereklerine bağlı kalmak

iusanda ruhsal hir huzursu7.luk doğurur. Bu hU7.Ursuzluğun ve bu burukluğun

nedenini ınsamn ikili varlığında aramalıdır. Bir yanda Tanrısal

katta mutluluğaermek istey~n bilinç, öt~ yanda }JilinCiııiçinde yaşadığı

bedemel zarf vardır. Beden besleumı~ ve yaşama istediği içiu kimi

zaman bilinci geçici nesneIere sahip olmağa yöneltir. 'Böylece de kabahadilik

ve metafizik elem doğar. Bu durumdan kurtulmanın tek çaresi

Tanrı aşkıdır. Ancak tanrısal kata ulaşmak uasıl olacak? Dünyadaki

kararlı yaşama geliş uiçin? ,Tutkulardau kurtulmak her zaman olanaklı

mı? Niçin iusan kimi zamau kendisini mut:suz edecek aldanmalara yöueliyor?

Bu sorunlar iıısanda metafizik bulantı uyandırır. -Yunus için

bUnlar, yanıtı verilmesi ve aşılması gereken sorunlardır. Bakalım keudisi

şiirlerinde bu konuya nasıl değiniyor:

.Ömrüm heni sen aldattın

Alı uicleyim ()mrüm seni

Beni deprenemez kodun

Ah' nideyim ömrüm seni

18 Bak., AlUlan yapıt, s. 306.

- ,



Benim varım hep sen idi n

Canım içinde can idin

Hem bana sultan idin

Ah ni deyim ömrüm seni

Gönlüm sana eğler idim

Gül deyüben yıylar idim

Garipseyip ağlar idim

Ah nideyim ömrüm şeni

Gider imiş 'bunda gele'n

Dünya işi cümle yalanı

Ağlar ömrün yavı kılan

Ah ni deyim ömrüm seni

Hayrım şerrim yazılısar

Ömrüm ipi üzüliser

Gidip suret bozuhsar

Ah nideyim ömrüm seni

Bari kapıdan kaçmasın

Göçgüncü gibi göçmesin

Ölüm şarabın içmesin

Ah nideyim ömrüm seni

Bir gün ola sensiz kalam

Kurda kuşa öğün olam

çürüyülıen toprak olum

Ah nideyim ömrüm seni

Miskin Yunus bilmez mısın

Yoksa nazar kılmaz mısın

Ölenleri anmaz mısız

Ah nideyim ömrüm seni "19"

XX

Ey hana derviş diyen

Nem ora derviş benim

Dervişlik yaylasında

Hareket.im kış heıtim

Derviş adın edindim

Derviş donun donandım

81

19 Bak.'Vıınus Emre, Bütün Şiirleri, Hazırlayan: Calıit Üztelli, 5.176-177, Milliyet Va-

)'nlan, 1971.

"20"



Yola baktım utandım

Hep işim yanlış benim

Hırkam taClm gözlerim

Fasit işler' işlerim

Her yanımdan gizlerim

Binbir fasit iş benim

Yoldan haber sorarlar

Söylerim inanırlar

Kalbim safi sanırlar

Vay ne düşvar iş benim

İçerime bakarsan

Buçuk pulluk nesne yok

Taşramın kavgasından

Alemler dolmuş benim

Yunus eydür, yarenler

Ey gerçeğim erenler

Bu yolda olan haller

Allah'a kalmış benim

XX

Ey bana iyi diyen

Adımı sMi koyan

Acep sM! mi olur

Hırkaile taç giyen

Başıma taç vurundum

Halka sMi göründüm

Dışıma hı~ka giydim

İçim bir kuru kovan

Bu dilim zikir söyler

Gönlüm fesat fikreyler

~iç böyle mi zikreyler

Hakk'ı aşk ile seven

Gözüm yolun gözetmez

Kulak işitir t,utmaz

Dilim yerinde yatmaz

i Davalar kılar yalan

/

20 Bak" Yunus Emre, Bütün Yapıdan, Hazırlayan: Cahit ÖztelIi, s. 275-276, Milliyet

Yayınlan, 1911.



Yun~s gürnansız bilir

Yalançı yolda kalır

Bir gün maksudun bulur

Gerçeklik ile yalan "21".



YUNUS" VE AŞKIN BEN



Yunus Emre'nin felsefesinde iki türlü "Ben"den sö? edildiği görülmektedir:

1- Kişisel olan ben ki biz buna nefs de diyebiliri?. Kişisel l?en/ insamn

subjektif yönü ile ilgilidir. İnsan yer, içer, tutkular peşinde koşar.

İnsan doğruya da yanlış, yararlı ya da zararlı, haklı ya da haksız davramşlarda

bulunabilir. İnsanın kişisel ben'i bedensel gereksinimlerin

doyurulmasında önemli etkendir. Bu ben herkeste ayrı ayrıdır.

2- "Aşkın ben" ki biz buna kendi kendini düşünen ben de diyebiliriz.

Aşkın ben kendi varlığı hakkında düşünen ve kendini öteki nesnelerden

ayıran bir bilinç halidir. Ancak "aşkın ben", bir yandan tanrılık

bir yapıya sahiptir,'öte yandan bedenle ilgi kurmuştur. Yunus kendisini

Tanrı'da görürken nesne ile olan ilgisinden de yakımr. Ancak aşkın ben'.

in coşkulu durumlarında varlıkda Tanrı'dan başka birşey görmemektedir.

Bununla, birıikte "varlık Tanrı demektir", gibi bir savı da yoktur.

Bütün sorun, insamn aşkın beni ile Tanrılık bir Varlık olduğunu bilmesi,

buna karşın kendi dışındaki nesnelerin ayrı yapısının bulunmasıdır.

Yunus, aşkın benin tanrılık yapısiyle bütün evreni Tanrı'da görmektedir.

Görüşü "böyledir ama kişisel benin tutkuları da insam zaman zaman

bunalıma sokmaktadır. İşte böyle durumlarda Yunus ne. tuhaf bir dünyada

yaşadığını kendi kendine sormaktadır. Adeta düny~ya yabancılaşmaktadır.

Böylece bulantı Ye ruhsal buruklukla içiçe kalmaktadır.

, Bilincin aşkın durumu insana kendini aratmakta, kişisel ben ise bencil

tutkulara götw-mektedir. Yunus'a göre kurtuluş ve mutluluk, aşkın

hen'in Tanrıda coşkusundadır. Bu da Tanrısal aşkın ve bilinçsel varlığın

en yüksek derecesidir. Bakalım sözünü ettiğimiz bu "ben" hallerini

Yunus şiirlerinde nasıl anlatnı~ştır:

Ey aşk delisi' olan, ne kaldın iJerakende

O seni deli kılan gene sendedir sende

Dünya ahiret 01 Hak, yer gök doludur mutlak

Hiç gözlere görünmez, kim bilir ne nişanda

21 Bak., Anılan Yapıt, s. 307.



Ger meyhaneye vardım, onsuz yer gÖreniedim

Yine ona sataştım, girdim ise külhanda

Her kim aradı cismin, cisminde buldu hasmm

Ne dünya A.hret ona, ne assı, ne ziyand~

Bir nicesine kaç der, bir nicesine tut der

Kaçanla bile kaçar, bile durur duranda

Bir nice kullarını giriftar eden oldur

Medet edip erişen oldur gene zindanda

AydurIar ~iskin Yunus niçin deli oldun sen

.Ne akl-u fehim kalsın iş bu sırrı duyanda "22".

xx

Yunuslayın kemter kul

Değmez Tanrı'ya bir pul

Onun değil, bu usUl

Üstat var can içinde "23".

xx

Severim ben seni, candan içeri

Yolum vardır bu erkandan içeri

Beni bende demem, bende değilim

Bir ben var bende, benden içeri

Nereye bakar isem dopdolusun.

Seni nere koyam tenden içeri

Beni sorma bana bende değilim

5uretim hoş yürür dondan içeri

Benibenden alana ermez elim

Kadem kim basa sultandan içeri

Senin aşkın beni benden alıpdur

Ne şirin dert bu delmandan içeri

Şeriat, tarikat yoldur varana

Hakikat, marifet andan içeri

Süleyman kuş dilin bilir dedilcr

Süleyman var Süleymandan içeri

Unuttum din diyanet kaldı benden . i

Bu ne mezhepdürür dinden içeri

/

22 Bak., Yunus Emre, Bütün Şiirleri, Hazırlayan: Cahit Öztelli, s. 107-108, Milliyet YayınIan,

ı'n 1.,

\ 23 Bak., Anılan yapıt, s. II ı.

\ '



Dinin tcrkedenin küfürdür i~i

Bu nc küfürdür imandan içeri

Geçer iken Yunus şeş oldu dosta

Ki kaldı kapıda andan İçeri "24".

Görülüyor ki Yunus, felsefesini kurarken din, mezhep vc gösteriş

noktasından değil, gerçeği ve varlığın as!ını araştırma noktasınd~n hareket

ctmiştir. Her şeyden önce de insan bilincini betimlemeye önem vcrcrck

amacına ulaşmak istemiştir.



YUNUS VE YABANCILAŞMA

Yunus Emre, bu dünyaya kcndini yabancı görmektedir. Kendi özü

/ ilc dünyanın yapısı ar'asında ayrımlar vardır. İnsan yaşadığını, varlığını

ve düşündüğünü bilmcktcdir. Öteki nesnelcI'de ise bu gihi özellikler yoktur.

Görünüşte dünyada sallantılı durum vardır. Elinizi toprağa koyduğunuz

zaman bir scs alamazsınız. Oysaki insan çcşitli yönleriyle ses vermekte

ve kendi kendini yöncten bir yapı sunmaktadır. Kıs;ıcası bilinçli

varlık insan ilc bilinçsiz nesneler eşit değildir. O halde insan kendisine

sorulmadan gdirildiği bu dünyada gariptir, yabancıdır. Kaldı ki insan

"aşkın beni" ile Tanrı katına yükselrnek istedikçe de dünyaya yabancılaşmaktadır.

Bu duygu, Yunus'u kimi zaman ağlatır, kiini zaman onu

kuşlar için nefes söyletir, kimi zaman da ben buraya niçin geldim dedil'-

tir. İnsan Tanrı katından anlaşılması güç bir dünyaya gelmiştir. Öyle

bir dünya ki insanın alın yazısında da yeri vardır. İnsan onun çekiciliğine

kapılırsa tökezleyehilir. Ancak böyle bir dirnyayı seçiş de, insanın

kendi iradesiyle olmamıştır. İnsanın hurayı hangi ko~ullarda terkede- .

_ceği de belli değildir. Dünya geçici, aldatıcı, ancak ibretlerle dolu bir

durak gibidir. İnsan burada adeta çileli bir ı-ınav geçirmektedir.İnsanı

bu yabancılaşmadan ancak tanrısal sevginin coşkusu kurtarabilir. Böyle

coşkulu anlarda her şey tanrısal birliğe dönüşlir gibi olur. O vakit insan

da yalnızlıktan bir süre için kurtulur. Şimdi Yunus'un yabancılaşmasını

kendi deyişlerinde görelim:

Ben bir aeep ile geldim

Kimse halim bilmez benim

Ben söylercm, hen dinlere;;;

Kimstl dilim hilmcz henim

Benim dilim kuş dilidir

Benim ilim dost ilidir

Ben bülbülüm, dost güÜidür

Bilin, gülüm solmaz benim

24 Bak., Anılan yapıt, ,. 181-182.

o dost hana gelsin demiş

Sundum kadeh alsın demiş

Aldım kadeh içtim şarap

Artık gönlüm ölmez henim

Ne (lurum var ne durağım

Bir yerde yoktur karanm

lIakk'a mii,nacaat etmeğe

Belli yerim yoktur benim "25"

At<;'lbelinden bir zaman

Haktan bize destur oldu

Anasına düştü gönül

Hazineye düştü gönül

Orda beni ean eyledi

Dört-ü on gün deyieeğiz

Et-ü siiniik kan eyledi

Değzinmeğe düştü gönül

Yürür idim offla pinhan

Vatanımdan ayırdılar

Hak buyruğu vermez aman

Bu dünyaya düştü gönül "26",

xx

Taşdm yine deli gönül

Sular gibi çağlar mısın

Akdın yine kanlı yaşım

Yollarımı bağlar mısın

Nidem elim ermez yarc

Bulunmaz derdime çare

Oldum ilimden avare

Beni bunda eğler misin

YaVl kıldım ben yoldaş i

Onulmaz bağrımın başı

Gözlerimin kanlı yaşı -

ırmak olup çağlar mısın

25 Bak., Yunus Ernre, Bütün ŞiirIeri, s. 277.

26 Bak., Anılan yap:ı, 5.2\9-220.



Ben toprak oldum yoluna

Sen aşıh gözedirsin

Şu karşima göğüs gerip

Taş bağıılı dağlar mısın

Haram} gibi yoluma

Arkunu İnen karlı dağ

Ben yarimden ayrı düştüm

Sen yolurmı. bağlar mısın

Karlı dağların başında

Salkım salkım olan bulut

Saçın çözüp benim içil1

Yaşın yaşın ağlar mısıu

Esridi Yunus'un cam

Yoldayım illerİm ham

Yunus diişte gördü seni

Sayru musun, sağlar mısın

xx

Acep şu yerde var ın'ola

Şöyle garip bencileyin

Bağrı başlı, gözü yaşlı

Şöyle garip bencileyin

Söyler dilim, ağlar gözüın'

Gariplere göynür özüm

Meğer ki gökte yıldızım

Şöyle garip bencileyin

~ice bu dert ile yana ın

Ecel ere hir gün ö}em

Meğer ki sinimde bulam

Şöyle garip bencileyin

Bir garip ölınüş diyeler

Üç günden sonra duyalar

Soğuk su ile yuyalar

,Şöyle garip bencileyin

~{ey Emrcm Yunus biçarc

Bulunmaz derdine çarc

27 Hak. Anılan Yapıt, s. 316,-317.

87

88 İBRAHİM AGAH ÇUBUKÇU

Var imdi gez şardan şara

Şöyle garip' bencileyin "28"

xx

Sım bunda garip mi geldin

Niçin ağlarsm bülbül hey

Yorulmaz iz. mi yamldm

Niçin ağlarıim bülbül hey

Hey ne yavuz inilersin

Benim derdim venilersin J . ı

Dostu görmek mi dilersin

Niçin ağlarsm bülbill hey

N'oldu şu Yunus'a n'oldu

Aşkın deryasma daldı

Yine baharistan oldu

Niçin ağlarsm hülbül hey "29".



YUNUS VE ZAMAN

Yunus'a göre insan zamansal bir varlıktır. losan varlığı zaman

içinde etkin bir biçimde .dağılmaktadır. İnsanın dağılan ve yokluğa

dönüşen yönü bedensel varlığıdır. İnsanın bedensel yönü için zaman

sonludur. Ruhsal yönü öncesiz Tanrı katmdan gelmiştir. Bedenin dağılmasmclan

sonra da insan ruhu yaşar. Yunus dünyaya zaman içinde

gelişi şöyle vurguluyor:

Geldik idi dünyaya

Biz de zaman içinde

Ömrüm de geldi geçti

Güman yaman içinde

Gelin bir nazar eylen

Noldu cihan içinde

l\'iceler toprak oldu

Bu az ",aman içinde "31 "

Yunus'a göre ölüm, insanın sonlıı yönünü Ldirkycn her zaman

gözöniinde bulundurulması gerekli bir olaydır. Toplumda erdcme zıt

28 Bak. Anılan Yapıt, s. 326-327.

29 Bak. Anılan Yapıt, ,. 355-356.

30 Bak. Anılan Yapıt, s. 110.

31 Bak. Anılan Yapıt, s. llL.



davranışların kaynağında ölümgerçeği üzerinde dıırmamak gelir. Ölümden

korkmamak başka, insanın ölüIt\i~n ne olduğunu ve hiçliği kendi

kendine sorması oaha başkadır, İnsana sormadan İnsanı hir güç tüketmektedir,

Bu nedir? Bu tükenişten sonra insanın tinsel yönünün kaderi

nedir? Yunus, bütün bu konuları düş,ündükçe dünyanın sonluluğunu,

yaşamın g~çiciliğiııi ve somut varlıbrın insanııı aşkın henine yahaneılığını

daha çok duymuştur. İnsanın özüne bir karşıt tez gibi duran

diinyayı adeta küçümsemiş ve sonlu nesnelerin tutkularından sıyrılmağı

yeğlemiştir. Bu ereğe yönelmesinde ölümün anlamı, onu geniş ölçüde

etkilemiştir. Onun ölümle ilgili şiirlerinden bir kaç parç'a örnek vererek

konuyu metinlerle açıklamış olalım:

Ne, aeep olur şu £ıdem oğlam

Öleceğin hie g~lüne gele mi

A;ı:rail eımağın urup canına

Alacağın hiç gönlüne gele mi "3'''.

Anma mısın sen şol günü

Gözün nesne görme? ola

Düşe suretin toprağa

Dilin haber verme? ola "33"

Kefen donun olur yatak

Biter üstünde hem yaprak

Dolu gözlcrine toprak

Anadur ölmnğin aman "34"

xx

Teferrüç ı~yleyü vardım

Sabahın sinieri gör'diim

Karışmış' kara toprağa

Şu nazik tenleri gördüm

Yıkılmış sinieri dolmuş

Evleri belirsiz olmuş

Kamu cndişeden kalmış

Ne düşvar halleri gördüm

Yaylalar yaylamaz olmuş

Kışl~ılar kışlamaz olmuş

32 Bak. Amlaıı Yapıt, s. 167.

33 Bak. Amlan Yapıt, s. 87.

34 Bak. Anılan Yapıt, s. 294.



Bar tutmuş söylemez olmuş

Ağı7.da dilleri gördüm "35".



YUNUS EMRE VE İNSANIN DEĞERİ

Yunus Emre mal mülk savında olmamıştır. Mal tutkusunun imanı

evrensel düşiinlerden yoksun' bırakacağını vurgulamıştır. Ayrıca yoksul

kişilerin düşünülmesini 'salık vermiştir. İnsan için önemli öğenin kendi

özdeğerleri olduğunu ve Tanrı'yı sevdikçe insanın olgunlaşaeağım' belirtmiştir.

Yunus böylece sosyal adaleti sağlamak için mal dağıtmamn,

insanı Tanrı katında daha değerli kılacağını ~nlatmak istemiştir. Bu

,konuda şu deyişleri dikkatle okumak yeter:

Korkar isen o tamudan

Alçak olgıl sen kamudan

O günü nicc Sırat'tan

Kamularla geçmek gerek

Geçip gitmek diler isen

Ya' düşmeyeyim der isen

Şu kazandığın malını

Tanrı için vermek gerek

Ka7.andığın veriben

Yoksulları hoş görüben

Hak hazretine varuben

Oddan ü kurtulmak gerek

Çünkü ahrete kavisin

Ko bu yalancı dfl'visin

Mal ve hazinc sevisin

Aşık isen nendir senin

Yeyip yedirgil fakire,

Eksilirse Tanrı yere

Bir gün tenin yere girc

Geri kalan npndir senin "37".

Yunus insanlara ayrım gÖ7.etmeksizin bir gözle bakmanın gerekliliği

üzerinde durmuştur. Renk, ırk, dil, zengin ve yoksul ayrımı yapmaksızın

insanlara sevgi kucağım açmıştır. İnsanın, kendi bilincinin farkında olan

35 Bak. Anılaİı Yapıt, s. 287.

36 Bak. Anılan Yapıt, s. 198.

37 Bak. Anılan Yapıt, s. 32ı.

i



onurlu bir varlık olduğunu vurgulamıştıl', Onun aşağıdaki şiirleri insaacd

duygularını ve insana verdibri değeri ne denli güzel dile getirmektedir:

Hass-u am, muti, asi, dost kuludur cümlesi

Kullar yol vermeyince şahı kim görebile

Dosta gidenin yolu gönül içinden geçer

Bir amel eylemedim, gireyid}m gönüle

Yetmiş iki milletin ayağın öpmek gerek

Onun için ma;ıuka, cümle millette bile "l8"

xx

Çalış, kazan, ye yedir, bir günül ele getir

Yüz kabeden yeğrektir bir gönül ziyareti

Kerametim, var diyen, halka salusluk satan

Nef"in müslüman etsin var ise kerameti "39".

xx

Gönül mii yeğ, Kabe' mi yeğ, ayıt bana aklı eren

Gönül yeğdüriir zira kim gönüldedür dost durağı "40':.

xx

Müdde-i bizi görmez, güzune girersevüz

Gerekse y.üz kez var5lnKahe'ye ulu hacca "41". " xx

Vuslat halin eydiserem vuslat halin bilenlere

Yedi türlü nişan gerek' hakikate erenlere

Evvel nişalU budurur, yermeye cümle milleti

Yerenler ye,rin kıldı yer değmedi yerenlere "42".

xx

Ak sakallı bir koca

Bilemez hali nice

Emek yemesin haeca

Bir gönül yıkar ise

Gönül çalabın tahtı

Çalap gönüle baktı

38 Bak, Anılan Yapıt, ~. i i 8-119,

39 Bak. Anılan Yapıt, s. 188-199, ~

40 Bak, Amlan Yapıt, g, 144,

41 Bak, A,,,lan Yapıt, s, 104.

42 Bak. Anılan Yapıt, s. 128.





İki cihan bedbahtı

Kim gön\il yıkar ise

Sen sana ne sanırsan

Ayrığa da onu san

Dört kitabın manası

Bud ur eğer var ise "43".

Yunus, bu deyişleriyle büyük dinlerin amacının ve anlamının bir

noktada birleştiğini düşünmüştür. Bu anlam da insan haklarına ve insan

kişiliğine saygıdır. Yunus, dinde biçimsel davralUşların yetersizliği,

tutkuları yenmenin gerekliliği ve gönül yapmamn önemi üzerinde de çok

durmuştur. Görü.nüşüne bakmaksızın insanlarla bütünleşmeyi ve onlara

içtenlikle davranmayı öğütlemiştir. Tanrı'ya giden yolun insana

verilen değerden geçeeeğine inanmıştır. Yunus'a göre özellikle kin güt-.

rnek, başkalarına yüksekten bakmak ve bencil olmak insanı küçültür.

Biz yine Yunus'un şiirlerine dönerek görüşlerini daha yakından izleyelim:

.

Adımız miskindir bizim

Düşmanımız kindir bizim

Bir kimseye kin tutmayız

Kamu ~ilem birdir bize "14".

Yunus eydür, halim yaman

Dağları bürüdüduman

İşte İneil, işte Kur'an

Seçebilirsen gel beri "45".

Yetmişiki millete, suçum budur hak dedim

Korku hiyanetedir, ya ben niçin kızaram

Şeriat oğlanları nice yol keser bize

Hakikat deryasında bahri oldıInı yüzerem

xx . Din-ü millet sorar ise aşıklara din ne haeet

Aşık kişi harab olur, bilmez'ne (lin, ne diyanet "47".

xx

43 Bak. Yunus Emre, Bütün Şiirleri, s. 130-131.

44 Bak. Anılan Yapıt, s. 133.

45 Bak. Anılan Yapıt, s. 179.

46 Bak. Anılan Yapıt, s. 237.

47 Bak. Aıulan Yapıt, s. 348.



Hakikat bir denizdir, şeriat onun gemisi

Çoklar girdi gemiye, denize dalmadılar

Şeriat oğlanları bahsedip dava kılar

Hakikat erenleri davfıya kalmadılar

Dört kitabı şerheden hakikatte fısıdir

Zira tefsir ukuyup manasın bilmediler "48".

Aşk imamdır bize, gönül cemaat

Dost yüzü kıbledir, daimdir salfıt

Dost yüzün görücek şirk yağmalandı

Anınçün kapıda kaldı şeriat

Kimse dinine biz hilfıf demeziz

Din tamam olıcak doğar muhabbet "49".

xx

Duymayanlar hfılimi dinin kodu der bana

Neyile din beslesin cansız gönülsüz kalan

Aşkın Eerhengi beni komadı hiç nesneden

Ne İslamda ne dinde amlmaz küfr-ü iman

Şart-u farz olmaz anda cam aşka kalanda

Cevapsız dil söylenür nice bilsin bu lisan "s~".

48 Bak. Amlan Yapıt, 8. 340.

49 Bak. Amlan Yapı!, s. 349.

50 Bak. Anılan Yapıl, 8. 290.

Ziyaret -> Toplam : 125,29 M - Bugn : 49127

ulkucudunya@ulkucudunya.com