`Gün Sazak'ı Batılı servisler öldürttü`
Ceyhun BOZKURT 01 Ocak 1970
Efsane Gümrük ve Tekel Bakanı Gün Sazak'ın Başmüfettişi Necati Can, suikast ve Gün Sazak dönemi ile ilgili çok çarpıcı açıklamalar yaptı.
Gün Sazak… Ya da MHP’lilerin tanımlamasıyla “Gün Bey”… 27 Mayıs 1980’de bir suikast sonucu hayatını kaybetti. Suikastı, Dev- Sol adlı terör örgütü üstlendi ama “sır” perdesi aralanmadı! Neden mi?
Gün Sazak, 21 Temmuz 1977 yılında kurulan 2. Milliyetçi Cephe Hükümeti’nin dışarıdan atanan Gümrük ve Tekel Bakanı’ydı. Sazak ve ekibi işte bu dönemde, Türkiye’de kaçakçıların “tekerine çomak sokmuştu”… Ve Sazak suikasta uğramadan 15 gün önce İstanbul’da bir otelde yakın çalışma arkadaşlarıyla bir görüşme yapmış ve bu görüşmede dikkat çekici cümleler kurmuştu! Nereden mi biliyoruz? Çünkü, Gün Bey’in o dönem Başmüfettişi “Rumeli Beylerbeyi” Necati Can o görüşmenini canlı tanığıydı ve o görüşmeyi GAZETE 5’e anlattı…
1980’de yaşanan suikastlara ışık tutacak bu röportajın mimarı Necati Can bugün Yurt Partisi Genel Başkan Yardımcısı…
TANIŞMA ANI
CEYHUN BOZKURT- Gün Sazak’la nasıl tanıştınız?
NECATİ CAN- Gümrüklerde 15’e yakın bakanla çalıştım ve bunlardan bir tanesi de Gün Bey’di (Gün Sazak). Gün Sazak benim tanıdığım bakanların içerisinde bambaşka kişiliği ve politikası olan insandı. Kimdi Gün Sazak? Önceki bakanlar Başbakanlar tarafından tespit ediliyor, kurulu bir düzen var ve o düzene dokunmadan devam ediyorlar. Gün Bey, milletvekili de değil, dışarıdan bakan olmuş bir isim. Devlet tecrübesi yok ama hedefi var. Diyor ki: “Gümrük teşkilatı stratejik bir kurum. Eğer ben bu kurumu toparlayıp, bir noktaya getirebilirsem, Türkiye çok değişik bir noktaya gelir.”
Yıl 1977. Ben Gün Bey’i tanımıyordum daha önce. Kapıkule’de genç bir müfettiştim, Teftiş Kurulu’nda 5. yılım. Kapıkule’ye bir soruşturma için gittim. Dediler ki “Bakan Bey geldi”…
C.BOZKURT- Tanışma anı...
N. CAN- Gün Bey daha bir aylık bakan. Biz de hoşgeldine, genç müfettiş muavini stajyer bir arkadaşımızla Gün Bey’i görmeye gittik. Karşısında oturduk, Gün Bey beni süzüyor. İnceliyor! 15 dakika sonra dedi ki, “Ben Necati Bey’le özel görüşmek istiyorum.”… Şaşırdım tabi… Herkes çıktı odadan. Bir dosya çıkardı çantasından: “İpsala’da 370 mavzer silah yakalanmış. Bu çok önemli. Bunu kim organize edebilir. Maksat nedir? Ben bu konuda hemen inceleme ve soruşturma istiyorum. Bir haftada bilgileri toparlayıp, rapor haline getirirsen memnun olacağım.” Bu ilk defa oluyor! Silah kaçakçılığı oluyor ama mavzer ilk defa… Mavzer başka bir hedef içindir. Ben hemen İpsala’ya gittim. Gerçekten çok ilginç bir konu. Belçika’dan (Brüksel’den) yüklenen mavzer silahları bütün Avrupa’dan geçerken “silah” diye geçiyor ama Türkiye’den geçerken “lamba ayağı” diye beyan ediliyor. Bir şoför getiriyor, gümrük işlemleri yapılırken, şoför korkup Yunanistan tarafına kaçıyor.
C.BOZKURT- Böyle mi ortaya çıkıyor?
N. CAN- Özel bir yakalama yok! Şoför kaçıp gitmese belki de “lamba ayağı” diye geçip gidecek. Ben düşünüyorum. Böyle bir soruşturmayı ilk kez yapacağım. Kimse yok! Şoför yok! Şirket yok! “Silahlar Suudi Arabistan’a gönderiliyor” diye yazılı.
PKK'NIN SİLAHLARI NATO'NUN MERKEZİ'NDEN
C.BOZKURT- Gönderen kim?
N. CAN- Faturaların hepsi sahte. Niye? Hemen baktım, Almanya, Avusturya, Yunanistan üzerinden geliyor, geçerken “mavzer silahı” diye beyan edilmiş. Ve bu belgeler şoförün koltuğunda kalmış. Ama Türkiye’de silah beyanı yok! LAMBA AYAĞI… Kamyonun kapısını açtım… Bakarken şoför mahalinde bir kağıt gözüme ilişti. Brüksel’den Diyarbakır’a kadar gideceği noktalar belirtilmiş. Harita değil ama yazılı, isim isim noktalar yazılmış. Diyarbakır’da son! Belçika Büyükelçiliği’ni devreye soktuk ama onlar gizliyorlar. PKK daha kuruluş aşamasında! PKK’nın eğitim silahları olduğunu tespit ettim ben. Bu iş Avrupa Birliği’nin başkenti Brüksel’den yönetiliyordu.
C.BOZKURT- PKK sol söylemlerle, Markist söylemlerle kurulmuş bir örgüt… Ama Batı’nın desteği var o zaman…
N. CAN- NATO’nun, Avrupa’nın merkezinden silahlar gidiyor. Amerikan solu işte bu! PKK o zaman “Kürtçü” olarak çıksa bu kadar güçlenmesi mümkün değil. İlk önce, Türk toplumunu Amerika, sağ- sol diye bölüyor. Çatıştırıyor! 12 Eylül’den önce 5000- 6000 genç, seçme insanlar katlediliyor. Nasıl, neden öldürüldü bu gençler? Kimse bunları konuşmuyor! Türkiye’nin 30- 40 yıl sonra bölünüp parçalanması için başlatılan bir operasyon.
C.BOZKURT- Brüksel’den gelen silahları tespit ettim diyorsunuz…
N. CAN- Raporda öyle yazdım: “Türkiye’nin bölünmesine yönelik bir kaçakçılık faaliyeti.” O zaman bunu gördüm.
GÜN SAZAK'IN NECATİ CAN'A VERDİĞİ UNVAN
C.BOZKURT- Gün Sazak bu rapor için ne dedi?
N. CAN- Bir hafta içinde raporu yazdım ve Ankara’ya döndüm. Gün Bey’le konuştuk. Çok zeki bir insan. O arada başka bir ihbar geldi. Yine silah kaçakçılığıyla ilgili. Ordu’da “Alucralı Sami”nin yaptığı olay. Bu da çok önemli bir kaçakçılıktı ve ikinci bir örneği yok. Devler arşivlerinde vardır… Bir baktık ki biz, Türkiye’ye her yerden her türlü silah, eşya geliyor ve karşınızda bir güç yok! Gün Bey bunu gördü. Bana “Necati Bey Teftiş Kurulu Başkanı, Gümrükler Genel Müdürü ya da İstanbul Baş Müdürü ol” dedi. Ben “en genç müfettişim olmaz” dedim. Ama bana bir görev vermek istiyor! En önemli yerlerden biri Edirne Baş Müdürlüğü’ne bağlı sınır kapıları. Kapıkule vs… Ricasını kıramadım. Bana bir unvan verdi: Rumeli Beylerbeyi. (Gülüyor)
C.BOZKURT- O zaman mı çıktı bu unvan?
N. CAN- Evet. Evet… Gün Bey’in evine gittiğimde eşi hanımefendiye derdi ki “Rumeli Beylerbeyi geldi. Bir çay yapalım”… Gün Bey, Türkiye’nin durumunu iki ay içerisinde gördü. Gümrüklerin ne kadar önemli olduğunu tespitlerimizden sonra daha iyi anladı. “Ne yapacağız?” dedi. O zaman Müsteşar Namık Kemal Zeybek. O da dürüst bir insan. Para peşinde, makam peşinde olmayan insanlar. Bu kişiliklerine uygun olarak gümrüklerde dürüst, temiz ve işlerinin ehli insanları seçtiler. Seçerken de ideolojilerine bakmadılar. Mesela ben müdür seçtim, sol görüşlü Hıdır Gündüz. Gümrük Muayene Memuru Erdal Çelik’i müdür yaptım, o da sol görüşlüydü. Seçiyoruz, sol görüşlü arkadaşlar çıkıyor! Müfettiş olarak zihniyetlerini sormadık kimsenin. Şikayet ediyorlar “Necati Can sol görüşlüleri getiriyor, ülkücüleri getirmiyor” diye. Gün bey de “Biz Necati Bey’e görev verdik, neticeyi görelim” dedi ve arkamızda durdu. Hakikaten biz 1 ay 1.5 ay içerisinde KINTEX olayını ortaya çıkardık.
UĞUR MUMCU NEYE İNANAMADI?
C.BOZKURT- KINTEX nedir?
N. CAN- Bulgaristan’dan Türkiye’ye yönelik, silah, sigara ve her türlü kaçak ürünün gönderildiği bir firma. ABD’nin kontrolünde, Batı’nın desteğiyle kaçakçılık yapan şirket KINTEX. Bulgar firması.
C.BOZKURT- Bulgaristan o zaman sosyalist ülke olarak biliniyor...
N. CAN- Rahmetli Uğur Mumcu’yla bizi Sayın Sadettin Tantan tanıştırdı. Tantan’ın Mumcu’yla arası iyiydi. Tantan “Uğur Bey’e söyle bu olayları yazsın” dedi. Biz o zaman bunları Mumcu’ya yazdıramadık. O zaman Uğur Mumcu, Bulgaristan’ın, Amerikan Marlboro sigarasını kaçak yollarla Türkiye’ye göndereceğine inanmadı. Sonrasındaysa Mumcu dürüst bir gazeteci olduğu için durumu anladı ve yazmaya başladı. Kısacası, Gün Bey zamanındaki operasyonları anlatmaya kalkarsam bitmez! Sonuçta bir baktı ki, iş görüldüğü gibi değil. O zaman döviz kıtlığı var, sanayicilerin bir bölümü kaçak çalışıyor. KINTEX, Abuzer Uğurlu, Bekir Çelenk gibi isimler işin içindeler. Gün Bey’den rahatsız olanlar bir araya geldi ve “11’ler olayı” yaşandı. Hükümet’i yıktılar. 11 vekil Adalet Partisi’nden istifa ettirildi ve rahmetli Bülent Ecevit orada fena kullanıldı. Ecevit, Tuncay Mataracı’yı Gümrük ve Tekel Bakanı yaptı. Rezalet bir dönem başladı. O dönem Gün Bey bana çok destek oldu. Kamyonlar benim görevden ayrılmamı bekliyorlar. Kamyonlar kuyrukta. Biz gidince kaçakçılık devam edecek! O zaman bir bakanın kardeşi bile kaçakçılık yapıyor. Saat soruşturması! Gün Bey destek veriyor olaya ben el koyuyorum ama bu süreçte hedef oluyoruz! Sonra MİT’ten bize bilgi geliyor: “İstanbul’u terk et. Sizi götürecekler.” Hem mafya hem sol örgütlerden bu tehdit. Beni öldüremiyorlar, iki üç tane gümrük memuru arkadaşımızı öldürdüler.
C.BOZKURT- Hangi örgütler bunlar?
N. CAN- Türkiye’de sol yok! Dev- Sol deniyor o zaman. Bu örgütlerin içerisinde başka unsurlar var. Yabancı servisler var. Türk çocuklarını kullanıyorlar bu servisler. Bunlara suikast görevi verilmiş. Verenler de kaçakçılığı yapan servislerin kullandığı isimler. Bir baktık ki, sadece sol kullanılmıyor, sağda da kullanılanlar var!
GÜN SAZAK SUİKASTI KİMİN İŞİ?
C.BOZKURT- Gün Sazak suikastı öncesi en son ne zaman görüştünüz?
N. CAN- Gün Bey suikasta uğramadan 15 gün evvel, o zamanki ismiyle Sheraton (Bugünkü adıyla Ceylan Otel) Otel’de bir araya geldik. İstanbul’a geldiğinde telefon açtı ve otelde buluştuk. Koruması Hüsamettin Korkmaz vardı. Sonra Yılma Durak’ı çağırdılar, o da geldi. Yılma Bey dedi ki, “Terörün önü alınamazsa, hiçbirimizin can güvenliği kalmayacak. Bu bizim dışımızda olay. Taraf gösteriliyoruz ama…” Gün Bey, “Kim bunlar?” diyerek sözü aldı ve silahını gösterdi bana. Smıth Wesson. Belide ağrıyormuş. “Necati Bey ben bu silahı taşıyacak birisi değilim ama o kadar kötü durumdayız ki…” diye serzenişte bulundu. Hedeftik hepimiz… Ben uzun zaman İstanbul dışında gezdim. Beni de öldürmek istediler, üç kez kurtuldum suikasttan. Gün Bey’in sözü şu, “Bizim bu organizasyonlardan parti olarak da grup olarak da haberimiz yok. Terörün durması için muhatap bulamıyoruz ama bu terör dışarıdan organize ediliyor”…
C.BOZKURT- Kimi işaret etti Gün Sazak?
N. CAN- Batılı servisler. Bu işi başlatırken servisler, Türkiye için hep plan yaptılar. ABD için de böyle Rusya için de böyle.
C.BOZKURT- Gün Sazak’la konuşmanızda silahı gösterdi dediniz…
N. CAN- Silahı taşımaktan çok rahatsızdı. “Yaptığım görevi mi düşüneceğim, suikastları mı? Ölenler hep bizim çocuklarımız. Kim bunları organize ediyor? Söyle Yılma. Bugün de iki üç suikast var. Türkeş’le de konuşuyorum, bu işi çözmeye çalışıyoruz. Bu organizasyonları kim yapıyor, anlayamıyoruz” diye bizlere de sorular soruyordu.
GÜN SAZAK, SADETTİN TANTAN'A HANGİ GÖREVİ TEKLİF ETTİ?
C.BOZKURT- Sizin çomak soktuğunuz yerler önemli.
N. CAN- Kaçakçılar için sol veya sağ önemli değil. Parayı kim veriyorsa silahı ona satıyorlar. Gün Bey’den önce hedef olması gereken birçok kişi var. Ama Gün Bey’in hedef olmasının sebebi Gümrük ve Tekel Bakanı olması. Başarılar! Gün Bey herkese bir şey gösterdi: Eğer devlet ciddi yönetilirse, ciddi Bakanlar Kurulu olursa, bu ülke kısa sürede toparlanır.
C.BOZKURT- Milliyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abdi İpekçi de destekliyordu sizleri…
N. CAN- Abdi Bey’le görüşüyorlardı. İpekçi, Gün Bey’in bakanlıktan ayrılmasına ve 11’ler olayına çok karşı çıktı. Abdi Bey solcu ama gerçeği görüyor. İnsanlar farklı düşünebilir ama “beyaza beyaz” demelidir. Abdi Bey de böyle biriydi. Hürriyet’ten Ülkü Armağan vardı, Uğur Mumcu vardı. Destek verdiler hep Gün Bey’e. Uğur Mumcu’ya Sayın Tantan bilgiler veriyordu Gün Bey’le ilgili ve Mumcu da samimi bir gazeteci olduğu için, kaçakçılığa karşı olduğu için Gün Bey’i destekliyordu. Bu arada unutmadan şunu da söylemek isterim: Gün Bey o dönem Sadettin Tantan’a da İstanbul Gümrük Muhafaza Müdürü olması için teklifte bulunmuştu ama Sayın Tantan kibarca Emniyet’te önemli görevleri olduğunu söylemişti.
GÜN BEY İLERİDE BAŞBAKAN OLURDU
C.BOZKURT- Siz neden istifa ettiniz?
N. CAN- Benim istifa raporum var. 22 sayfalık. 12 Eylül oldu ve can güvenliğimizin geldiğini düşünmüştük! Ama Kenan Evren önemli bir işadamıyla görüşmeye başladı… O zaman döviz yok, bütün sanayi hammaddeleri kaçak geliyor, getiren de Bekir Çelenk, Abuzer Uğurlu gibi isimler. Bir baktık ki, eskiden TIR kaçakçılığı diyorduk, ama 1800 tane gemi boşaltılmış. Bu soruşturma bana geldi. İşte benim istifa başlangıcım bu soruşturmadır. Biz Sayın Tantan’la Abuzer Uğurlu soruşturmasını yapıyorduk. Tantan, Uğurlu’nun el yazısıyla ifadesini alıyor ve “En son nereye getirdin tırı?” sorusuna şu yanıtı veriyor: “…lik’e getirdim…” Bu ifade bende mevcut. Bekir Çelenk’in kardeşinin ifadesini aldım bana şifayen “Abim Türkiye’ye gelecek ifade verecek. O Türkiye’ye hizmet etti. Siz kaçakçılık diyorsunuz ama ağabeyim olmasa fabrikaların hepsi kapanmıştı. Hammaddeleri Varna’dan gönderen Bekir Çelenk’ti” dedi.
Onlar olaya öyle bakıyorlar. O sırada bakan değişti. Gümrüğün başına Ali Bozer geldi. Bozer, Teftiş Kurulu Başkanı’nı değiştirdi. Biz de soruşturma yapamıyorduk çünkü elimizde var olan önemli soruşturmaların önüne başka dosyalar koyuyorlar, biz de Abuzer Uğurlu, Bekir Çelenk dosyalarını araştıramıyorduk. Ben de Ali Bozer’e telefon açtım ve “Sizin ne yapmak istediğinizi öğrendim. Normal bir müfettiş sizinle çalışamaz” dedim. Ben istifa ettim. Benden sonra Ali Bozer’in oğlu Abuzer Uğurlu’nun el yazısıyla verdiği ifadedeki şirkette yönetici olmuş. (Gülüyor) Sistem böyle. Ben baş müfettişken istifa ettim. Abuzer Uğurlu gemi, Bekir Çelenk tır boşaltmış. Dilekçe yazdım ve ayrıldım. 22 gün düşündüler ve karar verdiler. Sonra o dosyaları kapattılar!
C.BOZKURT- Son olarak Gün Bey’le ilgili ne demek istersiniz?
N. CAN- Gün Bey neden hedef seçildi? Rahmetli Alparslan Türkeş, Agah Oktay, gibi isimler varken neden Gün Bey hedefti. Çünkü böyle bir bakanı Türkiye görmedi! Sorunlu bir kurum nasıl işler hale gelir, Gün Bey döneminde ortaya çıktı. Batılı servisler, Gün Bey ileride başbakan olur diye Türkiye’nin kaderini değiştirir diye rahatsız oldular. Ve suikast yapıldı.