NECMETTİN HACIEMİNOĞLU ve TÜRK EĞİTİM SİSTEM
Şuayip KARAKAŞ 01 Ocak 1970
1970’lerin baında lisede örenciydim. O dönemde, kısaca YIBA
denilen Ankara’daki Yıldırım Bayezıt Çarısının üst katında, yanlı
hatırlamıyorsam iki haftada bir konferanslar veriliyordu. Bir grup arkada,
bu konferansları heyecanla takip ediyor ve Türkiye’nin gündemini tekil
eden konular hakkında bilgi sahibi olmaya çalııyorduk. Ben, Necmettin
Bey’i ilk defa orada gördüm, orada dinledim. Aynı ekilde birçok gazeteci,
yazar ve ilim adamını, hatta Necmettin Bey’in aziz dostu Mustafa Kafalı
Bey’i de ilk defa orada görmü ve dinlemitim.
Necmettin Bey, söz konusu konferansında milliyetçi eitim sistemini
anlatmıtı. Daha sonra, kitap hâlinde yayımlanan bu konferans, pek mehur
olmutu. Hoca, Türkiye’yi ehir ehir, kasaba kasaba dolaıyor, her gittii
yerde salonları dolduran dinleyicilere, bıkmadan usanmadan milliyetçi
eitim sistemini anlatıyor ve onun bu konferansları gazetelerde haber konusu
oluyordu. Türkiye’nin “Iık Ordusu” olarak yücelttii eitim camiasına
büyük önem veriyor, konferanslarının dıında, 1970’li yıllarda çeitli gazete
ve dergilerde neredilen ve hemen her konuda kaleme aldıı pek çok
yazısıyla bir neslin fikir dünyasını ina ediyordu. Bu konferansta, her zaman
tartıma konusu olan Türk eitim sistemini etraflıca deerlendiriyor, onun
yerine, “Milliyetçi Eitim Sistemi” adını verdii yeni bir sistemi teklif
ediyordu. Zira mevcut sistem, ihtiyaca cevap vermek öyle dursun,
Türkiye’nin geleceini tehdit eden unsurlar yetitiriyordu.
Necmettin Hacıeminolu, 1974 yılında, “Milliyetçi Eitim Sistemi”
adıyla kitap hâlinde yayımlanan ve bugün de büyük önem arz eden
konferansında, özetlemek gerekirse, evvelâ Türk toplumunun son yarım
asırda, birbiri ardınca gelen dört mühim merhale geçirdiini bildirerek, bu
merhalelerin her birinin millî hayatımızda da büyük ölçüde tesiri olduunu
söyler. Sonuçları bakımından birer sosyal gelime olan bu merhalelerin asıl
mahiyetlerinin en açık ekilde eitime aksettiini belirten Hacıeminolu,
Cumhuriyet devri Türk eitim sistemini buna göre dört devreye ayırarak
inceler.
1923-1938 devresi:
Atatürk’ün ölümüne kadar süren bu on be yıllık dönemde Türk
millî eitimi, bazı hatalara ramen son elli yılın en parlak çaını yaamıtır.
Millî mücadele devrinin Türkçülük, ülkücülük, istiklâl akı ve çada
medeniyete balılık duygularının canlı bir ekilde devam ettii bu yıllarda,
Türk millî eitiminin ana gayesi ve felsefesi, o günkü ruhun gelitirilerek
devam ettirilmesinden ibarettir. Her eyin özünde Türk milliyetçilii, Türk
istiklâlinin ebedîlii fikri vardır. Ümmetçi anlayıtan milliyetçi görüe
geçilmitir. Dilde, tarihte, edebiyat, sanat ve kültürde Türklüe dönü
hareketi, Cumhuriyet millî eitiminin de asıl muhtevasını tekil etmitir. Bu
vatanın bölünmezlii fikri ile üstünlüü münakaasız kabul edilen Batı ilim
ve tekniine ulama azmi, 1923-1938 dönemi millî eitiminin çerçevesini
oluturur. Bu çerçeveyi tekil eden deerler, ilk Cumhuriyet neslinin yarına
ümitle bakan, azimli, ülkücü ve kendine güvenen fertler olarak yetimesini
salamıtır.
Hacıeminolu, bu dönemde ilmî gerçeklere uygun ve objektif tarih
öretimi yapılmadıını söyler. Ona göre, “Türklerin Müslüman olmadan
önceki tarihleri masal ve efsaneye kaçan bir hava içinde okutulurken,
muhteem bir cihan imparatorluu ve zengin bir kültür vücuda getiren
Selçuk ve Osmanoullarının an, eref ve zaferlerle dolu tarihleri ihmal
edilmi veya haksız yere kötülenmitir.”
Onuncu asırda balayıp kısa zamanda yayılarak zirveye ulaan Türk-
________________________________________
slâm medeniyetinin toptan inkârı, zengin millî kültür ve sanatımızın
küçümsenmesi, nesillerin millî gurur ve imanını zedelemitir. Bizim de
zengin muhtevalı ve seviyeli bir edebiyatımız olduu, bizim de mimarî ve
musiki sahalarında mucizelerimiz bulunduu, bizim de bir zamanlar devrinin
ölçülerini aan ilim ve tefekkür meydanlarında dolatıımız, yetien gençlere
öretilmemitir.
Lâiklik adına, eskiden dinsizlere yapıla gelen sosyal ve kanunî baskı
kalkmı, fakat buna mukabil dindar zümrelere baskı yapılır olmutur.
Böylece dinsizlie hürriyet tanınırken, dindarlık sınırlandırılmıtır. Bu
yüzden, Cumhuriyet nesli, çou milliyetçi oldukları hâlde, dine karı souk
ve ürkek bir tavır almıtır. Bu devir aydınından çounun iman yönü, manevî
dünyası zayıf ve eksiktir. Bunların bir kısmı geri kalıımızın sebebini
Müslüman oluumuza balayacak kadar ileri giderken, bazıları da
Batılılamak için Hıristiyanlıın kabulünü bile teklif etmitir. Neticede,
Türkiye’de birbirine yan bakan, güvenmeyen, saygı duymayan iki ayrı
zümre meydana gelmitir. Bunlar,
a. Dine, millî geleneklere, millî zevke yabancılamı aydınlar,
b. Dinine, geleneklerine, millî zevklerine balı halk zümresidir.
1938-1950 devresi:
Atatürk’ün ölümü ile balayan bu devrede, Türk millî eitim sistemi
eski kusurlarını devam ettirdii gibi yeni ve daha derin yaralar da almıtır.
Bu dönemde, Atatürk zamanındaki Türk milliyetçilii ruhu tamamen
söndürülmütür. Onun yerini,
________________________________________
smet
________________________________________
nönü ve Hasan Âli Yücel’in açtıı
hümanizm (milliyetçilik yerine insaniyetçilik) ve materyalizm
(maneviyatçılık yerine maddecilik) anlayıı almıtır. Millî Eitim Bakanlıı,
Avrupalıların Rönesans devrinde yaptıkları gibi, eski Yunan ve Lâtin kültürü
ile materyalist dünya görüünü zihinlere yerletiren bir tercüme faaliyetine
girimitir. Okullarda, milliyetçilik uuru, millî kültür ve manevî duygularla
ilgili en ufak bir ıık kalmamıtır. Sınıflarda imanla, namus, hayâ ve eref
duyguları ile alay edilmi; bu insanî meziyetlerin bo, lüzumsuz ve zararlı
olduunu telkin eden kitaplar okutulmutur.
1950-1960 devresi:
Bu dönemde bilhassa sosyal ve iktisadî sahalarda gözle görülür
gelimeler olmutur. Ancak, bu on yıllık dönemde Türk millî eitimi gerek
kalite yönünden, gerekse millî kültür bakımından feci bir düü göstermitir.
Bu devirde de mazi dümanlıı, millî kültür aleyhtarlıı, hümanist ve
materyalist dünya görüü, ilmî düünceye aykırı öretim usûlleri devam
ederken, bir de ciddiyetsizlik, lâubalilik, seviye ve kalite düüklüü ortaya
çıkmıtır. Öretmene, okula ve bilgiye saygı kökünden sarsılmıtır. Bu
devirde, her derecedeki okul, diploma daıtmak dıında, kurulu gayesine
uygun hiçbir vazifesini yerine getirememitir.
________________________________________
dareciler, “bir müdür ve bir
mühür” anlayııyla Millî Eitim Bakanlıı’nı bir çeit “diploma daıtma
bürosu” seviyesine düürmütür. Hacıeminolu’na göre, 1960-1970’li
yıllarda yüksek öretim kademesindeki baarı oranının çok düük oluu bu
sebepten ileri gelmektedir.
1960-1972 devresi:
Eskiden beri devam eden kusur ve hatalara bu dönemde bir yenisi
daha eklenir. Eski zaafların hiçbiri giderilemedii gibi, ideoloji ile günlük
sokak siyaseti de millî eitime bulamıtır. Yeni anayasanın saladıı
hürriyet havasından faydalanarak yer üstüne çıkan Marksizm propagandası,
akıllara durgunluk verecek bir süratle öretmenlerle üniversite gençliini
tesiri altına alır. Sadece bu netice bile göstermektedir ki, Cumhuriyet devri
millî eitimi temelinden bozuk ve sakattır. Eer böyle olmasaydı, bir fırtına
hâlinde gelen komünizm propagandası, en derin yarayı okul ve öretmen
çevrelerinde açamazdı. Eer zihinler bu fikirlerin yeermesine müsait hâlde
olmasaydı, baka ülkelerde bin bir usûlle halka yutturulamayan Marksizmi
Türk aydınlarımız hiç yadırgamadan benimsemezlerdi. Demek ki, millî
eitim çarkı yıllardan beri ters dönmekteydi. Türk milletinin deil, yabancı
ve düman çevrelerin menfaatlerine göre ayarlanmı olup, tam ve
memleketçi aydın yerine, çıkarcı yarı aydın yetitirilecek ekilde
ilemekteydi. Bunun neticesi olarak kafalarda tam mânâsiyle bir “fikir
boluu” meydana gelmitir.
Türk millî eitim sistemi, kurulduu yıllardaki meziyetlerini
muhafaza edip, kusurlarını düzeltecek yerde, tam tersine, her geçen yıl
meziyetlerinden sıyrılmı ve eski kusurlara yenisini ekleyerek tam bir çökü
noktasına gelmitir. Tekâmül edemeyen organizmaların yaayamayacakları
bir fizik kanunudur.
Eitim sisteminde artık kaliteye bakılmaksızın sadece istatistik
rakamlara göre hüküm verilmektedir. Müfredat programı ve ders kitapları,
artık her yıl en geri zekâlı çocuun “diine göre” ayarlanmaktadır. Eitim
sisteminde, gençlere millî tarih, millî kültür, millî dil namına hiçbir ey
öretilmemekte, millî ülkü namına hiçbir ey verilmemektedir. Bu sistemde
milliyetçilik, maneviyatçılık, dindarlık, kusurdur, suçtur. Sadece yabancı
hayranlıı, Avrupa taklitçilii, beynelmilelcilik ve solculuk meziyet
sayılmaktadır. Aynı ekilde, ilkokul öretmeninden üniversite rektörüne
kadar herkes ve her ey sol ideolojiye bulamı, siyasete batmıtır. Devlet
otoritesine, kanuna, hukuka, âmire ve büyüe saygı kalmamı, vazife ve
mes’uliyet duygusu kaybolmutur. Bu söz konusu edilen, 1972 Türkiye’sinin
eitim sistemidir. Böyle bir sistemin ise sadece adı “millî eitim”dir. Temel
yapısı, ileyii ve muhtevası ise, tamamen gayri millîdir. Çünkü millî
hedeflere yönelmemitir ve millî dâvâlara hizmet etmemektedir.
Nitekim ülkenin beyni sayılan üniversitelerden, mülkün temeli
demek olan adalet tekilâtına kadar her kurumda görülen çökü ve hıyanetin
sorumlusu, bu bozuk eitim düzenidir. Bunun neticesinde halkın aydına,
okula ve devlete karı güveni sarsılmıtır. Bu sebeple, Türkiye’nin yegâne
kurtulu çaresi, mevcut eitimin kökten deitirilerek, yüzde yüz Türk
görüünün hâkim olduu bir temele oturtulmasındadır. Bu, milliyetçi eitim
sistemi adını alacak ve Türk milliyetçiliinin damgasını taıyacaktır.
Necmettin Hacıeminolu, eserinde, Türk milli eitim sisteminin
kusurlarını ve bu kusurların dourduu neticeleri böylece tespit ettikten
sonra, bunların telâfisi için yeni bir sistem teklif etmektedir. Kendisi buna
“Milliyetçi Eitim Sistemi” adını vermektedir. Teklif edilen yeni sistem,
ancak milliyetçi kadroların i baına gelmesiyle tatbik edilebilecektir.
Muhtevası, hedefleri ve tatbik imkânları teferruatlı bir ekilde aratırılan söz
konusu sistemin prensipleri, esas itibariyle aaıda hülâsa edildii gibidir.
Milliyetçi Türkiye’de Eitim:
Hacıeminolu, teklif ettii sistemi izah etmeden önce, bunu
uygulayacak kadronun hangi vasıfları taıması gerektiini bildirir. Ona göre,
bir ülkeyi ancak bilgili, faziletli, milliyetçi ve çalıkan insanlar
kalkındırabilir. Bu vasıftaki insanları da, ancak millî hedeflere yönelmi,
Türkiye’nin imkân ve ihtiyaçları ile çaın icaplarına göre kurulmu ülkücü
bir millî eitim sistemi yetitirebilir. Esasen yurdun ve devletin hem gerçek
sahibi, hem de aslî varlıı olan insanlar fert fert yetiip kalkınmadıkça,
milletin de kalkınması mümkün deildir. Bir millet, her ferdini millî ülkü ile
besleyen bir eitimden geçirmedikçe, çaın gerektirdii geni adımları
atamaz. Bu sebepledir ki, Türkiye’nin kalkınması ve ayakta kalabilmesi, her
eyin merkezini tekil eden millî eitim sisteminin Türkiye’nin millî
hedeflerine göre yeniden düzenlenmesine balıdır. Hacıeminolu, bunu Türk
toplumunu kemiren dier bütün hastalıklardan daha önemli görmektedir.
Baka bir ifadeyle, hem geri kalmılıın, hem de Türkiye’yi tehdit eden
yıkılma tehlikesinin asıl sorumlusu olarak eskiden beri devam edip gelen
bozuk ve sakat gayri millî eitim politikasını iaret etmektedir. Buna göre,
gerçekletirilmesi gereken ilk milliyetçi hareket, bu eitim düzeninin
kökünden deitirilmesidir.
Milliyetçi Eitim Sisteminin Ana Prensipleri:
Türk millî eitimi deimez iki esas üzerine kurulacaktır. Bu esaslar:
A - Hedefi ve karakteri bakımından millî,
B - Metodu ve muhtevası bakımından ilmî olacaktır. Böylece;
1. Milliyetçi Türkiye’de eitimin her kademesi millî hedeflerin
gerçekletirilmesi yönünde ileyecektir. Bunun için Türk gençleri önce
devlete, millete ve vatana candan balı aydınlar olarak yetitirileceklerdir.
2. Millî eitim politikası, tıpkı millî savunma politikası gibi, iç
politikanın dıında ve üstünde tutulacaktır.
________________________________________
ktidarlar, hükûmetler ve
bakanlar bu politikayı deitiremeyeceklerdir.
3. Her derecedeki okul kalite, liyakat, milliyetçilik ve iyi ahlâklılık
esasına göre ileyecektir.
4. Türkiye’nin imkân, ihtiyaç ve artları hesap edilmeden hiçbir
yabancı memleketin eitim sistemi model olarak alınmayacaktır.
Eitimin Genel Hedefleri:
Eitim ve öretimin ana gayesi, en büyük millî servet olan insan
unsurunu,
a. Aratırıcı ve yaratıcı beyin gücü,
b. Üretimi artırıcı bilgi ve beden gücü,
c. Ülkücü, milliyetçi ve çalıkan vatandalar olarak yetitirmek
suretiyle, onları Türk milletine hamleler yaptıracak manevî güç hâlinde
hazırlamak ve organize etmektir.
Bu hedeflere ula [1]abilmek için eitim te [1]kilâtının
gerçekle [1]tirmesi gereken görevler ise [1]unlardır:
1. Toplumun sahip olduu maddî ve manevî kıymetlerin bütünü olan
millî kültürü bir nesilden dierine fire vermeden aktarmak, böylece bu
kültürün her nesilde canlı ve uurlu bir ekilde yaamasını salayacak millî
ve tarihî devamlılıı temin etmek.
2. Fertleri, sadece verilen bilgileri örenip muhafaza eden otomatlar
olarak deil, düünen, üphe ve münakaa eden, aratıran, fikirleri tenkit,
terkip ve telif edebilen yaratıcı birer ahsiyet seviyesine yükseltmektir.
Türkiye’de eskiden beri yürürlükte olan eitim sistemi, bu
görevlerden hiçbirini tam olarak yerine getirememitir. Çünkü mevcut sistem
kalite esasına deil, sayı esasına dayanmaktadır. Bu eitim sisteminden,
hakiki mânâda yetimi adam deil, “diplomalı okur-yazar” yetimektedir.
Eitimin Millî Kültür Hedefleri:
Bütün öretim kademelerinin müfredat programında yer alacak olan
millî kültür prensipleri unlardır:
1. Her Türk çocuu, ana dili olan Türkçeyi mükemmel bir ekilde
örenecektir. Bu topraklarda Türkçe konumayan vatanda kalmayacaktır.
Bir ilkokul mezunu, yakın klâsiklerimiz sayılan Ziya Gökalp’ı, Ömer
Seyfettin’i, Mehmet Âkif ve Yahya Kemâl’i okuyup anlayacak seviyede
yetitirilmi olacaktır.
2. Her Türk çocuu, millî uur ve millî gururla dolu olacak ekilde
eitilecektir. Böylece, nesilleri taklitçilie sevk eden aaılık duygusu ve
yabancı hayranlıı ortadan kalkacaktır. Bu da ancak onlara büyük bir
milletin evlâtları oldukları öretilmek suretiyle salanacaktır.
3. Her Türk çocuu, millî geleneklerin çaa uydurulmu ekli içinde
terbiye edilecektir. Bu, maddî temele dayanan menfaatçilik ve bencillik
duygusu yerine, maneviyatçı esasa dayanan fedakârlık ve özgecilik ruhunu
aılayan millî ahlâktır.
4. Her Türk çocuu mutlaka ilmî zihniyetle ve hür düüncenin
faziletine inandırılmı olarak yetiecektir. Hiçbir fikri münakaasız kabul
etmeye alıtırılmayacaktır. Ancak bu sayede geni ufuklu, aratırıcı ve
yaratıcı olabilir.
5. Türk çocuu millî kültür, terbiye, nezaket ve ahlâk anlayıı
bakımından ailesine göre farklı deer ölçülerine sahip olmayacaktır. Yani
her okuyan genç, bugünkü nesillerde görüldüü gibi, önce aileden, sonra
milletten, sonra da yurdundan ve tarihinden kopmayacaktır. Eitim, gençleri
millete yabancılatırmayacaktır. Millî birlik ve beraberlii uurlu hâle
getirecektir. Her genç okuldan Türk ve Müslüman olduunun uuruna
varmı olarak çıkacaktır. Örfünü, millî ahlâk ve zevkini terk etmeyecektir.
Böylece, Türk milleti, halkı ve aydını ile dilde, imanda ve ülküde bir olan
fertlerden teekkül edecektir. Teklif edilen eitim sisteminde, fertler
birbirlerine menfaat baları ile deil, dil, iman, ahlâk, ülkü ve gönül birlii
ile balanacaklardır.
6. Bütün okullarda, Türk tarihi, bilinen ilk devirlerinden itibaren
günümüze kadar kesintisiz ve bütün olarak ele alınacaktır. Türk milletinin
kurmu olduu büyük devletler ayrı ayrı deil, aynı milletin kurduu
devletler zincirinin birer halkası olarak takdim edilecektir.
7. Bütün okullarda corafya dersleri yeniden düzenlenecektir.
Müfredata, bugünkü “Türk dünyası” mutlaka ayrı bir konu olarak
konulacaktır. Bu derste, dı Türklerin yaadıkları bölgeler, nüfusları, siyasî,
iktisadî ve kültürel durumları ilenecektir. Türk çocukları, Türkiye dıındaki
soydalarımızın her bakımdan bizden farksız olduklarını anlayacaklardır.
Edebiyat ve dier sanat derslerinde de aynı ekilde hareket edilip, dı
Türklerin edebiyat, musikî ve sanat eserlerinden örnekler verilecektir.
8. Bütün öretim kademelerinde Türklüün ve milliyetçiliin
dümanı olan ideolojiler hakkında bilgiler verilerek, nesillerin bu zararlı
akımlara karı muafiyet kazanması salanacaktır.
9. Türk çocukları, manevî ve dinî terbiyeyi mutlaka okullarda
alacaktır. Dinin esasları ile ona sonradan kasten karıtırılmı hurafe ve bâtıl
inançların ayrı eyler olduu nesillere anlatılacaktır. Müslümanlıın çaın
icaplarına uymaa asla engel olmadıı, çalımayı, aratırmayı, temizlii, iyi
ahlâkı, adaleti, vatanseverlii ve sosyal yardımlamayı emrettii
öretilecektir. Böylece hem aydınlar milletin dinî inancına saygılı olacak,
hem de siyaset adamının din istismarı önlenecektir.
10. Türk çocukları, tarihi boyunca millete hizmet etmi bütün Türk
büyüklerini, fikir ve sanat adamlarını, birini dierine tercih etmek lüzumunu
duymadan sevecektir. Onları tanıyacak ve kendisine örnek edinecektir.
Hepsinden manevî güç alacaktır. Türk aydını artık sadece Batının ilim ve
sanat adamlarına hayran kalmayacaktır.
Dil Meselesi:
Milliyetçi Türkiye’de önemle ele alınacak ilk konu, Türkçeyi bozan,
yıkan, karıtıran ve delik deik eden uydurmacılık akımıdır. Türkiye’de
Türkçeyi sadeletirme maskesi altında yürütülen bu hareketin üç sinsi ve
hain maksadı vardır:
1. Bugünkü nesilleri bilgi, kültür ve düünce bakımından, kendinden
önceki bütün nesillerden ve millî tarihten koparmak; onları, düne ait, yani
millî edebiyat ve kültüre ait hiçbir eseri okuyup anlayamaz hâle getirmek.
Böylece, yüzde yüz Hıristiyan, Yahudi ve Marksist kültürle beslenmi
köksüz, yozlamı sözde aydınlar yetitirmek.
2. Türkiye’de uydurma bir dili yazı dili hâline getirerek, Türkiye
Türklüü ile sınırlarımız dıındaki dünya Türklüünü birbirine balayan
yegâne baı, dil birliini koparmak. Böylece, Türkiye Türklüünün, Türkiye
dıındaki soydaları ile anlaabilmesini önlemek. Bunun sonunda, Türkiye
dıındaki Türklerle soy birliinin olmadıını, Türkiye Türklerinin
Anadolu’da yaamı baka bir “halk”tan geldiini iddia etmek. Yani,
uydurmacılıın sinsi maksadı, Türkiye Türklerini hem millî maziden, hem de
dünya Türklüünden koparmaktır.
3. Nesilleri, sayıca yetersiz ve uydurma kelimelerle okuyup yazmaya
zorlayarak, onların örenme ve düünme melekelerini dumura uratmaktır.
Üniversite ve Yüksek Öretim:
Türkiye’nin imkânları ile ihtiyaçları arasında tam bir denge
kurularak, yüksek öretim meselesi öyle düzenlenecektir:
Üniversite ve yüksek okullarda öretim üyeleri için “tam gün
çalıma”, bir mecburiyet olacaktır. Öretim üyeleri bütün zaman, emek ve
enerjilerini ilmî aratırmaya, öretime ve eser neretmeye ayıracaklardır.
Öretim üyelii, toplumun en erefli, en itibarlı, fakat o nispette de çetin ve
çileli bir meslei hâline gelecektir. Kimse az çalııp çok kazanmak, hiçbir
ilmî aratırma yapmadan akademik unvan almak imkânını bulamayacaktır.
Milliyetçi Türkiye’de üniversite ve yüksek okullar imdiki gibi
“fildii kule” olmaktan kurtarılacaktır. Toplumdan ve memleket
gerçeklerinden kopmu bir öretim kurumu, milliyetçi eitim anlayııyla
badaamaz.
Ayrıca, hiçbir üniversite ve yüksek okul Türkçeden baka bir dil ile
öretim yapamayacaktır.
Türk Medeniyeti Dersleri:
Millî Eitim tekilâtının en önemli vazifelerinden biri de yetitirdii
aydın nesiller arasında, bunların meslekleri ne olursa olsun, ortak bir dünya
görüü ve bir ülkü birlii salamaktır. Onları, millî meseleler üzerinde
düünürken, esas noktalarda mutlaka birleebilecek vasıfta yetitirmektir. Bu
da ancak okullarda örencilere normal bilgi dıında, Türk kültür, sanat ve
medeniyeti hakkında da yeterli bilgiyi kazandırmakla mümkündür. Çünkü
aynı bilgiye sahip olanlar deil, fakat aynı kültür ve sanat zevkini
paylaanlar birbirleriyle anlaırlar. Aralarında hemen bir “fikir ve gönül
birlii” teekkül eder. Yüksek öretim sıralarında bütün örencilere toplu
hâlde Türk Medeniyeti dersi okutulacaktır.
1750 sayılı üniversiteler kanunu, bu durumu âdeta mecbur
etmektedir: “Örencileri millî tarih uuruna sahip, vatanına, örf ve âdetlerine
balı, milliyetçi ve salam düünceli aydınlar ve salam karakterli
vatandalar olarak yetitirmek.”
________________________________________
te bu sebeple, yüksek örenim gençliine,
onları “millî tarih uuruna” ulatıracak Türk Medeniyeti dersleri
okutulmalıdır. Bunun için üniversite ve yüksek okulların ilk iki sınıfında
Umumî Türk tarihi, Türk düünce tarihi, Türk mimarisi, Türk musikîsi ve
sanatları, Türk töresi ve sosyal yapısı gibi konularda yeterli bilgi verilecektir.
Yabancı Okullar ve Kültür Emperyalizmi:
Kültür emperyalizmi, bir milleti gürültüsüz-patırtısız, topsuztüfeksiz, kendi içinden fethetmek demektir. O milleti tekil eden fertlerin
kafasının içini boaltıp bo bir kabuk hâline getirdikten sonra, yeniden baka
bir kültürle, bir yabancı kültürle doldurmak demektir. Bu metot sayesinde,
hâkim millet, sömürmek istedii millete kendi kültürünü o ekilde telkin
eder ve aılar ki, uygulama baarıya ulaınca, o milleti artık ilelebet kendi
emrinde, kendi hizmetinde bir köle gibi kullanabilir.
Kültür emperyalizmi baarılı olduu takdirde, kale içinden
fethedilmi, kafalar uyanamaz hâle gelmi, zihinler emperyalist milletin
arzusuna göre ayarlanmıtır. Kendiliinden o milletin arzusu istikametinde
hareket eden otomatlar hâline gelmitir. Yani sömürgeciler, sömürmeye
karar verdikleri milletlerin millî kültürünü yıkmakla, onları zaten kendi
saflarına çekmilerdir.
Kültür, bir millete ahsiyet kazandıran deerler manzumesidir.
Meselâ dil, tarih uuru, din, edebiyat, musikî ve her türlü güzel sanat; zevk,
elence, yaayı tarzı, insanî münasebetler, aile baları; nezaket, saygı ve
dostluk ifade eden hareketler; kullanılan eya, yerleme ekli gibi. Hâsılı
döemeden, giyim-kuamdan misafir aırlamaya, hasta yoklamaya; düün
dernekten cenaze merasimine varıncaya kadar, bir milletin yalnız kendisine
ait olan davranı tarzı, o milletin kültürünü tekil eder. Onun içinde hem
maddî muhteva, hem de manevî muhteva mevcuttur.
________________________________________
te milletlerin bu
kendilerine has olan ve ahsiyetlerinin esasını tekil eden muhtevayı
deitirmek, kültür emperyalizminin tek hedefidir. Ancak, bir milleti bundan
mahrum etmek için bazı gizli metotlar ve vasıtalar kullanmak icap
etmektedir. Bu istilâ emellerini Batılı emperyalist milletler, Türkiye’deki
üsleri vasıtasıyla gerçekletirmeye çalımaktadırlar. Fakat bu üsler ne askerî
hava üssüdür, ne de deniz üssüdür. Bunlar kültür üsleridir. Yani “Yabancı
okullar”dır.
Ara [1]tırma Enstitüleri:
Uzmanların ilmî inceleme ve aratırma yapabilecekleri tek yer,
üniversitelerdeki enstitülerdir. Türkiye bu bakımdan çaın medenî ülkeleri
ile mukayese edilemeyecek kadar geridir. Bunun iki sebebi vardır:
1. Türkiye’deki üniversiteler, üstlenmi oldukları öretim ve
aratırma yapma vazifesini tam olarak yerine getirememektedir. Zaman,
emek ve tahsisatlarını daha ziyade öretim için harcamakta ve aratırma
yapma vazifesini ihmal etmektedir Bu, üphesiz, sosyal zaruretler yüzünden
böyle olmaktadır. Türkiye’deki üniversiteler, örenci sayısının çokluu,
maddî imkânların azlıı, ilim adamının toplumda lâyık olduu itibarı
görememesi ve ilmin zaman zaman politikaya ba emek zorunda
bırakılması yüzünden birer aratırma merkezi hâline gelememitir. Herhangi
bir yüksek okul gibi daha çok öretim yapan ve meslek adamı yetitiren
kurumlar seviyesinde kalmıtır.
2. Türkiye’de, Batı ülkelerinde görüldüü gibi, sırf ilmî aratırmalar
yapmak ve uzmanlar yetitirmek üzere kurulmu enstitü pek azdır.
Mevcutların da çalıma imkânları sınırlıdır. Bütçe ve kadroları yetersizdir.
Bu yüzden Türkiye’nin birçok meselesi iyi bilinmemektedir. Maddî
kaynaklar ve millî kültür tam olarak deerlendirilememektedir. Sosyal
meselelerin çözümünde yabancıların fikir ve tavsiyelerine muhtaç olmaktan
kurtulmak mümkün olmamaktadır.
________________________________________
te bunun için, Milliyetçi Türkiye’de çeitli aratırma enstitüleri
kurulacaktır. Bunları yurdun dört bucaına serpitirmek suretiyle, her
bölgenin sosyal, iktisadî ve kültürel meseleleri yerinde incelenecektir.
Devletin alacaı her tedbire, yapacaı her icraata bu enstitüler ıık tutacaktır.
Batı ülkelerinde, birer laboratuar gibi çalıan sayısız resmî ve özel enstitüler,
devletin gözü, kulaı ve eli durumundadır. Onun en güvenilir müaviri ve
yardımcısıdır.
Bugün Türkiye’de böyle enstitülere örnek olabilecek vasıfta bir tek
kurulu vardır: Türkiye Bilimsel ve Teknik Aratırmalar Kurumu.
TÜB
________________________________________
TAK adı ile anılan bu kurum, gerçekten, bünyesinde topladıı deerli
bilgin ve uzmanlarla, övülmee lâyık çalımalar yapmaktadır. Ancak,
TÜB
________________________________________
TAK, adından da anlaılacaı gibi yalnız teknik ve müspet ilimler
sahasında çalımaktadır. Hâlbuki bir toplum sadece teknik veya fizik-kimya
ile kalkınamaz. Zarurî olan yalnız müspet ilim deildir. Toplumların, en az
teknik kadar, matematik veya fizik kadar, sosyal ve manevî ilimlerle kültür
ve sanat sahasında da aratırma yapıp ilerlemeye ihtiyaçları vardır. Hele
Türkiye, belki her ülkeden daha çok buna muhtaçtır. Üstelik teknik ve
müspet ilim sahasında da henüz gereken seviyeye gelmedii için, artık
ikisini birden hızlandırmak zorundadır.
Bu itibarla, Milliyetçi Türkiye’de;
a. TÜB
________________________________________
TAK’ın imkânları daha da artırılarak Türkiye’nin teknik ve
müspet ilimler sahasında çada seviyeye süratle yükselmesi salanacaktır.
b. Sosyal ve manevî ilimler sahası için de TÜB
________________________________________
TAK’ın bir benzeri
olan Türkiye Manevî ve Sosyal
________________________________________
limler Aratırma Kurumu (TÜMASAK)
kurulacaktır.
c. Hâlen mevcut olup, çalıma ve imkânları yeterli seviyeye
ulaamamı bulunan TÜRK KÜLTÜRÜNÜ ARA [1]TIRMA ENST
________________________________________
TÜSÜ
yeniden tekilâtlandırılarak, uzman kadrosu ve bütçesi ihtiyaca uygun
duruma getirilip, çalıma sahası geniletilecektir. Bu enstitü, Türk
kültürünün aratırılıp gelitirilmesi ve yayılması konusunda dünyanın en
yetkili organı seviyesine yükseltilecektir.
ç.
________________________________________
stanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne balı olarak kurulmu
bulunan TÜRK
________________________________________
YAT ENST
________________________________________
TÜSÜ de her türlü maddî imkânlar salanarak,
Türkoloji sahasındaki aratırma, çalıma ve neriyatın, ilim âlemindeki tek
merkezi hâline getirilecektir.
d. Millî eitim sisteminin ana prensipleri ve muhtevası, Türk
milletinin tarihî tecrübesi, kültürü, dünya görüü, ahlâkı, töresi ve
gelenekleri birinci derecede dikkate alınarak tespit olunacaktır. Hiçbir
öretim kurumu ve sistemi, hazır elbise satın alınır gibi yabancılardan
alınmayacak, taklit ve kopya edilmeyecektir. Türkiye’nin, günün deien
artlarına göre ortaya çıkan ihtiyaçlarına cevap verecek yeni sistem ve
kurumlar, yabancı uzmanların tavsiyesiyle deil, Türk aydınlarının
aratırmalarına göre hazırlanacaktır.
e. Türk millî eitim sistemi, sadece “bilen” ve “yapan” insan
yetitiren bir çark olmayacak, aynı zamanda, hatta daha çok “düünen” ve
“aratıran” beyinlerle yaratıcı zekâların yetitii geni bir meydan olacaktır.
* *
*
Vefatının üzerinden on üç yıl geçmi bulunan Necmettin
Hacıeminolu’nun tam otuz be yıl önce kitap hâlinde yayımlanan
“Milliyetçi Eitim Sistemi” adını taıyan konferansı, esas itibariyle yukarıda
hülâsa edilen tespit ve teklifleri ihtiva etmektedir. Konferansın
yayımlanmasından bugüne kadar geçen süre deerlendirilecek olursa, eser,
tespit ve teklifleri bakımından bugünkü Türk eitim sistemi için de önemini
muhafaza etmektedir. Zira Türk millî eitimi geçen süre içinde eskisinden
daha fena yönetilmi, eski hatalara yenileri ilâve edilmitir.
1970’li yıllarda Türk millî eitimi ideolojik uygulamalara teslim
olmu, günlük siyaset bütün kadroları esir almıtır. Siyasî istikrarsızlık ve
Marksist faaliyetler sebebiyle birçok yüksek örenim kurumu örenci
boykotlarına sahne olarak yıllarca eitime kapalı kalmıtır. Bu durum orta
öretime de sirayet etmi, aynı ekilde liselerde de eitim yapılamaz hâle
gelmitir. Siyasî ve ideolojik yandalık her eyin önüne geçirilmi, aralarında
lise diplomasına sahip olmayanların bile yer aldıı on binlerce genç, “Hızlı
Öretim” adı verilen özel surette uydurulmu kırk günlük ideoloji
kurslarından geçirilerek öretmen tayin edilmitir. Yine bu yıllarda
Türkiye’yi bir sovyet cumhuriyeti hâline getirme faaliyetleri her türlü
kontrolün dıına çıkmı, eitim kurumları ile birlikte içi sendikalarını da
esir almıtır. [1]ehirler ideolojik temayüllere göre mahallelere ayrılmı, bazı
ehir ve kasabalar “Türkiye’den kurtarılmı bölge” ilân edilmitir. Bu
yıllarda Türkiye’de salıklı bir eitim yapıldıını söylemek asla mümkün
deildir.
12 Eylül 1980 ihtilâli ile birlikte Türkiye yeni bir döneme girmitir.
Yıllardan beri Türkiye’yi esir alan anari ve terör sona ermi, bununla
birlikte yeni bir eitim anlayıı uygulamaya konulmutur. Artık örenim
çaındaki genç nüfusu zararlı ideolojilerden uzak tutmak adına her türlü
fikirden uzaklatırma, meseleler üzerinde düündürmeme ve okutmama
dönemi balamıtır. Etkilerini bugün de devam ettiren bu dönemde, kitap
âdeta zararlı bir eya muamelesi görmü, madde her türlü fikir ve idealin
önüne geçirilmi, yeni nesiller okumak ve meseleler üzerinde düünmek
yerine sadece yaamayı düünür hâle getirilmitir.
________________________________________
htilâli takip eden yıllarda üzerinde en çok durulan konu,
Atatürkçülük olmutur. Her zaman ve zeminde sadece Atatürk’ten ve
Atatürkçülükten söz etmek, her eyi Atatürkçülük adına deerlendirmek, her
eye Atatürkçülüe uygunluu nispetinde deer vermek art sayılmıtır.
Atatürkçülük, âdeta bir din gibi dayatılmıtır. Ancak, bunlar yapılırken,
Atatürkçülüün mahiyeti ortaya konulmamı veya konulamamı, herkes
kendi merebine göre bir Atatürkçülük tutturmutur. Atatürk’ün adı, istismar
edilmek suretiyle âdeta bir ticaret metaı hâline getirilmitir. Bu durum,
Türkiye’de yeni bir kargaaya yol açmıtır. Tepkilere yol açan lüzumsuz
dayatmalar, toplumda güvensizlik duygusu ve fikir boluu yaratmıtır.
Üniversitelerin Yüksek Öretim Kurulu (YÖK) çatısı altında
birletirilmesi, kurumlar arasında koordinasyonu salamı, çok sıkı bir
kontrol mekanizmasını da harekete geçirmitir. Büyük ehirlerde faaliyet
gösteren üniversitelerin yanında yeni üniversiteler açılarak yüksek örenim
daha geni çevreye yayılmaya çalıılmıtır.
Türk millî eitim sistemi, 1980’den sonra önemli bir deiiklie
uramıtır. Orta öretimde yabancı dil öretmek yerine, yabancı dil
(
________________________________________
ngilizce) ile öretmek yolu tercih edilmi; önceleri sadece Ortadou ve
Boaziçi üniversitelerinde
________________________________________
ngilizce ile eitim yapılırken, bu dönemde açılan
vakıf üniversiteleri ile dier bazı devlet üniversiteleri de bu eitim yolunu
benimsemitir. Herkeste
________________________________________
ngilizce örenmek merakı bir isteri hâlini almı, bu
merakı tatmin için ülke genelinde mahalle ve küçük kasabalara varıncaya
kadar her yerde
________________________________________
ngilizce öreten resmî ve özel dil kursları açılmıtır.
Yabancı dil, üniversitelerde akademik yükselmenin birinci artı sayılmıtır.
Bir YÖK bakanı tarafından Türkçenin ilim dili olmadıının iddia edilmesi,
bütün Türk toplumunu
________________________________________
ngilizceye ve Amerikan kültürüne mahkûm etmitir.
Artık bu dili biliyor olmak, en büyük meziyet kabul edilmitir. Böylece
örenim çaındaki herkes, Amerikan kültür emperyalizmine karı açık hedef
hâline getirilmitir. Amerikan hayat tarzını benimsetmek maksadına hizmet
eden sonu gelmez dizi filmler de kültür emperyalizminin ııklı penceresi
olarak bizim dünyamızı igal etmi; bunun tabiî sonucu olarak yaayı
tarzımızı, ahlâkımızı, zevkimizi ve dünyaya bakıımızı önemli ölçüde
deitirmitir.
________________________________________
lk ve orta dereceli okullarda okutulan ders kitapları, bu dönemde,
bilgi ve millî uur kazandırmak bakımından hep ikâyet konusu olan eski
kitapların seviyesinin de altında kalmı, iaretlemeyi yeterli sayan test
sistemi yüzünden örenciler, kendi dillerini kullanamadıkları için
düünemeyen, hayal edemeyen ve meramını basit cümlelerle dahi
anlatamayan zavallılar durumuna düürülmütür. Bu uygulama ile
liselerimiz hayata hazırlayan kurumlar olmaktan çıkarılmı, yeni yetien
nesilleri vasıfsız, meziyetsiz, ruhsuz, idealsiz olarak sokaa döküveren
kurumlar hâline getirilmitir. Eitimin tek hedefi, “AB’ye uyum salamak”
düüncesiyle vasıfsız ve meziyetsiz yetimelerine aldırmadan daha çok
örenciye hiçbir deeri bulunmayan diplomalar daıtmak olmutur.
________________________________________
statistik
rakamları, eitimin kalitesini belirleyen tek ölçü kabul edilmitir. Daha
ziyade Amerikan kaynaklı olmak üzere, baka milletlerin kendi ihtiyaç ve
artlarını dikkate alarak özel surette gelitirdikleri eitim sistemlerini anlatan
tercüme eserlerin besledii bir sistem kurulmaya çalıılmıtır. Bu mantıktan
hareketle, Millî Eitim tekilâtının öretmen ihtiyacını karılayan Eitim
Fakültelerinde asıl bran bilgilerinin kazanıldıı bölüm programları,
“güncelletirmek” bahanesiyle altüst edilmi, böylece “öreteceini
örenmeden öretmeyi örenmek” anlayııyla kendi branını bilmeyen,
fakat biliyormu gibi davranan öretmenler yetitirilmitir. Bütün bu
uygulamalar, Türk eitim sistemini içinden çıkılmaz hâle getirmitir.
1950’li yıllardaki “bir mühür-bir müdür” anlayııyla donanımsız ve
kadrosuz lise açma zihniyeti, bu dönemde, “bir mühür-bir rektör” eklinde
hortlamı; böylece gerekli hazırlıklar yapılmadan öretim üyesi, ders
anlatacak sınıfı, laboratuarı, kütüphanesi, örencilerini barındıracak yurdu
bulunmayan pek çok üniversite açılmıtır. Bu sebeple üniversiteler, kurulu
“gerekçe”lerinin altında ezilmi, kendilerinden ümit edilen hizmeti
verememitir. Üniversitelerde, ciddi bir öretim üyesi yetitirme
programının olmaması, mevcut hocaları sabahtan akama kadar deil, hatta
gece yarılarına kadar ders vermek mecburiyetinde bırakmıtır. Bu durum
karısında öretim üyesi, kendisini günün artlarına göre gelitirmek,
literatürü takip etmek, ilmî aratırma yapmak, eser vermek imkânından
mahrum kalmı, sadece hazır bulduu eski bilgileri doru olup olmadıını
aratıramadan nakleden kii durumuna düürülmütür. Sınıfları büyük
kalabalıklar hâlinde dolduran üniversite örencileri ise, dıarıda
barınabilmek için, sadece para kazanmak veya ideolojik maksatlara hizmet
etmek düüncesiyle açılmı bulunan kontrolsüz ve hiçbir güvenlii
bulunmayan kötü pansiyonlara teslim edilmitir.
1970’li yıllarda kırk günlük “Hızlı Öretim”den geçirilip öretmen
tayin edilen lise mezunları, 1980’lerde lisans tamamlama kurslarına alınarak
dört yıllık fakülte mezunu öretmenlere denk sayılmılardır. Bu öretmenler,
takip eden yıllarda, hizmet süreleri ve özel ilikileri sayesinde Millî Eitim
Bakanlıı’nda idareci seviyesine yükseltilmiler, lise ve millî eitim müdürü
tayin edilmiler, hatta bakanlık merkez tekilâtında bütün Türkiye için karar
verme mevkilerine getirilmilerdir. Bu uygulamalar, baka faktörlerle
birlikte öretmenlii toplumun gözünde küçük düürerek en itibarsız meslek
hâline getirmitir. Bu faciayı, 1990’lı yıllarda baka bir facia takip etmitir.
Buna göre, okullardaki öretmen ihtiyacını karılamak maksadıyla esasen
eitimleri bakımından öretmenlikle hiçbir ilgileri bulunmayan binlerce
farklı meslek mensubu, kısa süreli pedagoji kurslarından geçirilerek ilk ve
orta dereceli okullara öretmen tayin edilmilerdir.
Türk eitim sisteminin en acıklı taraflarından biri de üniversite
sonrası da dâhil olmak üzere ilkokulların ilk sınıflarından balayarak eitim
çaındaki bütün çocukların ve gençlerin önce iyi bir liseye, sonra iyi bir
üniversiteye ve nihayet herhangi bir ie girebilmek için dershanelere
mahkûm edilmi olmasıdır. Bu durum, dershanecilii, Türkiye’deki en
büyük ve en vazgeçilmez i kollarından biri mevkiine yükseltmitir. Gelinen
nokta itibariyle, bugün bütün Türkiye’deki dershane sayısı, herhâlde ilk ve
orta derecede eitim vermek üzere açılan resmî ve özel okul sayısından fazla
olmalıdır.
Vahi bir yarı hâlini alan sınav sistemi yüzünden Türk çocukları
akla gelebilecek her konu hakkında hazırlanmı test kitapları ile
boumaktan baını alamaz duruma gelmitir. Gece gündüz demeden, hafta
sonları, bayram, sömestr ve yaz tatillerinde bile kendilerine hayata
hazırlamak bakımından hiçbir ey vermeyen test kitapları ile uramaktan ve
sınav korkusu yüzünden, Türk çocuklarının ruh ve beden salıı tehdit altına
girmitir. Yeni yetien nesillerin bu artlarda kendi özel kabiliyetlerini
gelitirmeleri, güzel sanatlarla, sporla ilgilenmeleri, kendi millî tarihini,
kültür ve medeniyetini tanımaları, en önemlisi ana dilini örenmeleri,
düünme ve yazmaları, Türk olmaktan gurur duymaları, kendilerini güvende
hissetmeleri mümkün deildir. Kabul etmek gerekir ki, bugün liseden mezun
olan gençlerimiz,
________________________________________
stiklâl Marı’ndan baka bir marın adını dahi
bilmemektedirler. Millî heyecanları, yaama sevincini, gençlik akını,
dostluu, barıı, millet olarak yaamanın önemini veya istikbâl ümidini
terennüm eden bir iiri ezberden okuyamamaktadırlar. Son yüz yıla ait millî,
siyasî, sosyal veya ferdî hikâyemizi anlatan birkaç roman adı
sayamamaktadırlar. Aynı ekilde gençlerimiz, an ve ereflerle dolu Türk
tarihinin her sahada yetitirdii âbide ahsiyetleri, kahraman ahsiyetleri
tanımamaktadırlar. Hiç üphesiz bir milletin yetitirdii büyük ahsiyetler,
büyük iler baarmak isteyen yeni nesillerin kudret kaynaıdır.
________________________________________
tiraf etmek
gerekir ki, gençlerimiz, sadece kendilerine ait olan bu tarihî kudret
kaynaından maalesef habersiz olarak, ürkek ve ezik yetimektedirler.
________________________________________
stisnaları bulunmakla birlikte, bu i için ina edilmi mekânlara
sahip okullarda fiilî olarak artık ders yapılmaz olmu; eitim, pek çou
salıksız mekânlarda faaliyet gösteren dershanelere devredilmitir.
Okullarımız ise sadece örencilerin mezuniyetlerini belgeleyen kurumlar
hâline gelmitir.
________________________________________
in tuhaf olanı u ki, Türk çocuklarının eitimi, dolayısıyla
Türk milletinin gelecei hakkında karar verme yetkisine sahip bulunanlar, bu
faciayı sadece seyretmekte ve hiçbir tedbir almamaktadırlar. Hülâsa etmek
gerekirse, eitim sistemi, Türkiye’nin maddî zenginliini sömüren, insan
zenginliini körelten, millî heyecanlarını söndüren, ruh ve beden salıını
tehlikeye atan bir sistem olmutur. Bu durumda Türkiye’de asla bir millî
eitim sisteminin varlıından söz edilemez.
1980’den sonra takip edilen sistem, yeni nesillerin önüne millî bir
hedef koyamamıtır. Milliyet duygusu her gün biraz daha zayıflayan
gençlerimiz, ümitsiz ve heyecansızdır; artık kendine, milletine ve devletine
olan güvenini kaybetmitir. Son yıllarda fütursuzca yürütülen resmî dil ve
çok dilli eitim tartımaları, iftiradan beslenen tarihçilik pespayelikleriyle
Türklükten intikam alma hevesleri, eskiden beri çocuklarımızın her sabah
gurur ve heyecanla terennüm ettikleri “Milli Andımız”a, kendilerini bu
ülkede sııntı gibi hissedenlerin uursuzca saldırıları, giderek
________________________________________
stiklâl
Marımızın, bayraımızın ve hatta milletimizin ve devletimizin adının bile
sahiplenilmemesi, vatanın bölünmezlii ilkesinin bile göz ardı edilmesi, bu
güvensizlii en ileri noktaya vardırmıtır.
________________________________________
dealsizlik ve güvensizlik,
bugünkü eitim sistemimizin en bariz özellii hâline gelmitir. Hiçbir ilmî
temeli ve hiçbir millî hedefi bulunmayan bu sistemin yetitirdii
insanlarımız için artık çalımadan ve üretmeden zengin olmak, okumadan
bilgi ve fikir sahibi olmak ve nihayet bir yolunu bulup bir yere kapılanmak,
tek hedef olmutur.
* *
*
Buna göre Türkiye, hem de hiç vakit kaybetmeden mutlaka bu
ciddiyetsizlikten ve savrukluktan kurtulmalıdır. [1]artlar, ihtiyaç ve imkânlar
göz önünde bulundurularak, Türkiye’nin menfaatleri dorultusunda hedefi
bulunan ciddi bir eitim sistemi derhal uygulamaya konulmalıdır. Bunun
için, her eyden önce bugünkü feci manzaranın idrakine varmı irade
sahiplerine ihtiyacımız vardır. Buna balı olarak, eitim tekilâtının baında,
daima meslekten gelen ve problemleri bilen bir eitimci bulunmalıdır.
Eitim tekilâtı, ezeli hastalıımız olan siyasi yandalık zihniyetinin nüfuz
edemeyecei salam bir yapıya kavuturulmalı, her iktidar deiikliinde en
küçük memura varıncaya kadar bütün personelin tasfiye edildii bir kurum
olmaktan çıkarılmalıdır. Hedefi ve ileyi tarzı geni bir mutabakatla iyi
tespit edilecek olan eitim sistemi, gücünü iktidardan alan keyfi
uygulamalarla sık sık deiiklie uratılmamalıdır.
Tespit edilecek eitim sistemi, evvelâ lâubalilikten ve bo
vermilikten uzak, ciddi ve ihtiyacımız olan iyi vatandaları yetitirecek
millî bir sistem olmalıdır. Bu sistemde öretmene, öretmenlie, okula ve
bilgiye gereken saygı gösterilmeli, öretmenlik itibarlı bir meslek hâline
getirilmelidir.
________________________________________
lk ve orta öretimde çalıan bütün öretmenler çok ciddi
hizmet içi eitim kurslarından geçirilmeli, bu kurslar tatil ve elence vesilesi
sayılmamalıdır. Türk millî eitim sisteminin artlarına uygun olmayanlar,
hizmet sorumluluu daha az olan kurumlara aktarılmalıdır. Bunun yanında,
çok önemli bir hizmeti yerine getiren öretmenler, maddi sıkıntıları
giderilerek toplum içindeki muhtaç insan görüntüsünden kurtarılmalı,
verdikleri hizmetin önemine uygun olarak hak ettikleri ücreti
alabilmelidirler. Böylece, ıık ordusunun mensupları olan öretmenlerimiz,
geçinebilmek için öretmenlikten baka bir i yapmak mecburiyetinde
bırakılmamalıdır.
Herkes çocuunu okulda hiçbir endieye kapılmaksızın
okutabilmelidir. Bu sistemde yetiecek kimseler, Türk milletinin deerlerini
benimsemeli ve onlara sahip çıkmalıdır. Vatanın ve milletin bölünmezlii,
istiklâl ve cumhuriyetin ebedîlii ilkesine gönülden balanmalıdır. Devletine
ve milletine güvenmeli, millî gururu örselenmemelidir. Gençlerimiz,
örenen ve örendiklerini hayata taıyan, aratıran, tartıan, yeni sonuçlar
üretebilen ahsiyetler olarak yetitirilmelidir. Eitimin kalitesine balı
olarak, okullarımız sadece diploma daıtan kurumlar olmaktan çıkarılmalı,
örenim çaındaki gençlere millî tarih, millî kültür, millî dil uuru
kazandırarak hayata hazırlayan kurumlar hâline getirilmelidir.
Ders kitapları, bilgi, ifade ve dil zevki yönünden çok
basitletirilmitir; bu sebeple seviyeli hâle getirilmelidir. Türkçe eitimi
tamamlanmadan asla yabancı dil eitimine geçilmemelidir. Yabancı dil
öretilmeli, fakat dorudan yabancı dille eitimin Türk dilinin aleyhine
sonuçlar dourduu da unutulmamalıdır.
________________________________________
lk ve orta öretim sınıflarında test
usulüyle sınav sistemi, örencinin kendi dilini kullanmasına engel tekil
etmektedir. Örenci, bilgi ve düüncesini yazılı ve sözlü olarak ifade
edebilme kabiliyetini gelitirememektedir. Bu usulün mutlaka bir disiplin
altına alınması ve sınırlandırılması gerekmektedir.
Dershaneler meselesi hakikaten utanç verici bir boyut kazanmıtır.
Okulun yanında dershaneye bu derecede yer verilmi olması, devletin eitim
faaliyetlerinden elini tamamen çektiini ve yeni nesilleri kendi kaderlerine
terk ettiini düündürmektedir. Eer öyle ise, okulların kapatılarak binaların
dershanelere devredilmesi gerekmektedir. Türk eitimine yön verenler, artık
bir karar vermek ve gereini yapmak zorundadırlar. Anne-babaların
dershaneye ödedikleri paranın, okul masraflarının çok üzerinde seyrettii
herkesin malumudur. Sınav sistemine bir çekidüzen verilerek gençlerimizin
ve ailelerin dershane mahkûmiyetinden kurtarılmaları icap etmektedir.
Gelinen nokta itibariyle, artık dershaneye gitmeyen bir örencinin iyi bir
liseye veya üniversiteye girmesi âdeta imkânsız hâle gelmitir. Ayrıca,
okullar arasındaki farklılıın yarattıı eitsizlik, dershanelerle birlikte bir kat
daha artmakta, bu da maddi imkânı dershaneye kâfi gelmeyen örencinin
üniversitede okuma ihtimalini tamamen ortadan kaldırmaktadır. Bu durum,
Türkiye’de bir eitim sisteminin olmadıını göstermektedir.
Üniversitelerin durumu, ilk ve ortaöretim kurumlarından daha iyi
deildir. Bugün imkânsızlıklar içinde kıvranan üniversiteler, daha ziyade
öretim faaliyetlerini sürdürmekte olup, ilmî aratırma merkezleri olmak
bakımından yetersiz durumdadır. Son yıllarda kurulan üniversiteler, öretim
üyesi kâfi gelmedii için bu hizmeti bile vermekten uzaktır. Bu sebeple,
üniversiteler için öretim elemanı yetitirme programlarına hız verilmelidir.
Öretim elemanı yetitirmek üzere yurt dıına eleman gönderme programı
gözden geçirilmelidir. Bilhassa sosyal bilimler alanında yüksek lisans ve
doktora için yurt dıına eleman gönderilmemelidir. Bu sahalar için ancak
doktora sonrası aratırma yapmak üzere yurt dıına eleman gönderilmelidir.
Son yıllarda, seçim yapılmasına ramen rektör ve dekanlar
belirlenirken devamlı tartıma konusu olan bir usulün benimsenmesi,
üniversite öretim üyelerini rahatsız etmekte olup, bu durum, kurumların
performansını da olumsuz yönde etkilemektedir. Siyasi iktidarların eskiden
beri mevzi kapabilmek için gayret sarf ettii bu meselenin, üniversitelerin ve
hatta kamuoyunun huzurunu ihlâl etmeyecek makul bir esas dâhilinde
halledilmesi gerekir.
Üniversitelerde, her türlü endieden uzak ve sadece ilmî
aratırmalarla megul olan enstitülere önem verilmelidir. Mevcut enstitülerin
çalıma imkânları artırılırken sosyal bilimler alanında çalıacak enstitüler de
mutlaka kurulmalıdır. Böylece Türkiye, herkesin her konuda fikir beyan
ettii bir ülke olmaktan kurtarılmalıdır.
Bilhassa baka ehirlerden gelen üniversite örencilerinin örenim
süresi boyunca barınma ihtiyacını karılayacak yurtlar ina edilerek,
gençlerimiz eitim dıı heveslere kurban edilmemelidir. Gençlerimize
yardımcı olmak isteyen kii ve kurumlar, bunu devlet eliyle yapmalı, hiç
kimseyi ileride bedel ödetmek üzere minnet altında bırakmamalıdır.
Necmettin Hacıeminolu’nun otuz be yıl önce kitap hâlinde
yayımlanan “Milliyetçi Eitim Sistemi” adını taıyan konferansında eitim
sisteminin muhtevası ve ileyii hakkındaki tespit ve tekliflerinin tamamı
bugünkü Türk eitim sistemi için de geçerlidir. Buna göre, kaynaını sadece
Türk kültüründen alarak sadece Türk milletinin istikbaline hizmet eden millî
bir eitim sistemine ihtiyacımız bulunmaktadır. Yukarıda sadece bir kısmı
söz konusu edilen ve aslında herkes tarafından bilinen yanlıların devam
ettirilmesi hâlinde Türkiye’nin nasıl bir felâketle karılaacaını tahmin
etmek zor deildir. Eitime yön verenler, Türkiye’nin artlarını, imkân ve
ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak millî hedefi olan ciddi bir eitim
politikası tespit etmek zorundadırlar. Herkesin gördüü, herkesin bildii ve
herkesin kabul ettii yanlılardan dönmek, bir millî irade meselesidir ve
zannedildii kadar da zor olmasa gerektir. Bütün mesele, zümre
menfaatlerini gözetmekte deil, millî olabilmekte ve millî kalabilmektedir.