HATTAT, MUSİKİŞİNAS, HAFIZ KEMAL BATANAY
Kâmil Büyüker 01 Ocak 1970
FERİKÖY MEZARLIĞINDA BİR ÇELEBİ YATAR
İstanbul’un Cumhuriyet dönemi en eski mezarlıklarından birisi olan Şişli ilçesinde bulunan Feriköy mezarlığında pek çok önemli isim metfundur ama bunlar arasından birisi var ki hem çelebi, hem hezarfen bir zattır. Bu isim Hattat, Musikişinas Hafız Kemal Batanay’dan başkası değildir.
HATTAT, MUSİKİŞİNAS, HAFIZ KEMAL BATANAY
Onun şöhreti sadece bir saha da değil. Hem ta’lik hattatı, hem tanburi, hem bestekar, hem şair, hem hafız. Bu isim, bugün çoktan unutulmuş ancak erbabınca bilinen bir üstaddan başkası değil: Hafız Kemal Batanay. Üstad’ın sadece hattatlık yönünü ele alan kapsamlı bir eser geçtiğimiz senelerde neşredildi. İTO ve Kubbealtı Neşriyatın ortaklaşa projesi olan eseri yayına hazırlayan yine Kemal Batanay hocadan icazetli Marmara İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhittin Serin. Serin Hoca, Picasso`nun “Benim resimde varmak istediğim son noktayı İslam yazısı çoktan bulmuş.” sözünden hareketle “Bizim de Picasso`larımız, Rodin`lerimiz var.” diyerek, Şeyh Hamdullah, Hafız Osman, Şevki Efendi ve Mustafa Rakım gibi önemli hattatları gösteriyor. Ve kitabı hazırlarken ilginç bir anısını da dile getiriyor: “Kemal Batanay ile yazı meşk ettiğim 1967 senesi bir perşembe günü, Süheyl Ünver beni karşısına alıp, “Oğlum geçmişte üstatlara en büyük ihaneti kim yapmıştır biliyor musun? Ders ve feyiz aldıkları hocalarının hayatları, sanatları, iç dünyaları ve çalışma tarzları hakkında hiçbir bilgi nakletmeyen talebeleri… Sen hocasına ihanet edenlerden olma.” diyerek beni uyardı ve o günden itibaren Kemal Batanay ile ilgili gözlemlerimi yazmaya başladım.”
Değerlerimizi unutmayalım, hatırlayalım
Neden değerlerimize bu kadar bîvefayız? Tanımaya onların kabirlerinin izini sürerek onlarla tanışarak, halleşerek başlayabiliriz. İşte Şişli Feriköy mezarlığında ana kapıdan girdiğinizde 50-100 metre ötede anne ve babasıyla birlikte yatan Hafız Kemal Batanay, 7 Şubat 1893'te İstanbul’un Fatih semtinde dünyaya gelir. Ba¬bası Kayserili Müridoğulları soyundan imam Mehmed Ziyâeddin Efendi, anne¬si Ayşe Hanım’dır. Babasının yanında hıfza çalışarak on dört yaşında hafız oldu. Zamanın meşhur hocalarından Tevfik Efendi ve Manisalı Mustafa Efendi’den Arapça, Farsça ve dinî ilimler tahsil etti. İdadi¬nin son sınıfında iken Dârü’l-hilâfeti’l-aliyye Medresesi sahn kısmına da devam etti. Medresenin beşinci sınıfında iken Darülfünun İlahiyat Fakültesi’ne girdiy¬se de I. Dünya Savaşı sebebiyle askere alındığından devam imkânı bulamadı. Bu savaşta İstanbul, Bandırma ve Çanak¬kale’de üç yıl yedi ay sureyle levazım za¬biti olarak görev yaptı. Savaştan son¬ra İlahiyat Fakültesi lağvedilince yüksek tahsilini yarıda bırakmak zorunda kaldı. 1920'de girdiği Şirket-i Hayriyye Tâdât Kalemi’nde altı yıl çalıştıktan sonra İs¬tanbul Ticaret Odası’na geçti. II. Dünya Savaşı sırasında on dokuz ay yedek-subay olarak görev yaptı. 1958'de Ticaret Odası’ndaki vazifesinden emek¬liye ayrıldı. 1976'da başladığı İstanbul Türk Mûsikisi Devlet Konservatuvarına repertuvar hocalığını vefatına kadar sürdürdü. Bu arada 1971-1980 yılları arasında Kubbealtı Mûsiki Enstitüsü’nde Münir Nu¬rettin Selçuk’la birlikte dersler verdi. 22 Haziran 1981 Pazartesi günü vefat etti ve Feriköy Mezarlığı’na defnedildi.
Kemal Batanay, İlk mû¬siki bilgilerini küçük yaşta babasından edindi. Daha sonra Kasımpaşa’daki Kü¬çük Piyale Camii imamı Şeyh Cemal Efendi’den meşketti. I. Dünya Savaşı’nı ta¬kip eden yıllarda Galata Mevlevihanesi neyzenbaşısı Mehmed Emin Efendi (Ya¬zıcı). Yenikapı Mevlevîhanesi’nde Hafız Ahmed Efendi (İrsoy) ve Rauf Yekta Bey gibi musikişinaslarla tanıştı. Onlardan Mevlevî âyinleri ve dinî eserler meşket¬ti. Altı yıl Galata Mevlevihanesi’nde âyin-hanlık ve cuma imamlığı yaptı. Hamparsum notasını öğrendi. Rauf Yek¬ta Bey’in ölümüne kadar (1935) on altı yıl talebesi oldu. Bu arada Ömer Bey’den tanbur öğrenmeye başladı. Bu ko¬nuda Refik Fersan ve Kadı Fuad Efendi’den ayrıca istifade etti. Mûsikide fay¬dalandığı kişiler arasında Subhi Ezgi, Ahmet Avni Konuk ve H. Sadeddin Arel bilhassa belirtilmelidir. Başta Süley¬man Çelebi’nin mevlidinin bestesi, nik¬riz Mevlevî âyini ve dügâh na’t-ı Mevlânâ olmak üzere on bir dinî eseri mev¬cuttur. Bugün elimizde bulunan yegâ¬ne mevlid bestesi olması bakımından bu eser bilhassa önem taşımaktadır. Din¬dışı sahada ise otuz dört söz, dokuz saz eseri bestelediği bilinmektedir.
Özellikle ta’lik hattında şöhrete ulaşan Kemal Batanay’ın bu yazıdaki ilk hoca¬sı Bâb-ı Fetvâ’da Hasan Hüsnü Efendi’dir. Onun vefatından sonra Sultan Selim Camii müezzini hattat Mehmed Hulusi Efendi’den ders görerek 1918'de icazet¬namesini aldı. Sülüs, nesih ve rik’a yazı¬larını da Erkân-ı Harbiyye Matbaası baş hattatı Sofu Mehmed Efendi’den öğren¬di.
Kemal Batanay manzum tarih düşür¬mede de başarılı idi. Boğaz Köprüsü için hazırladığı manzum İnşa kitabesinin ta¬rih mısraı şöyledir:
“Târih-i ikmâlini tam söyledi yazdı Kemâl
Avrupa Asya bir ol¬du bağladık canipleri” (1973).
(Kemal Batanay’la ilgili daha geniş bilgi için Muhiddin Serin Hocanın eserine bakılabilir)
Ayrıntılar, hatıralar
Beşir Ayvazoğlu, Üstad Kemal Batanayla ilgili ilginç bir ayrıntıyı köşesine taşımış: İki kardeş:Biri Ressam ve heykeltıraş Zühtü Müridoğlu ile hattat, bestekâr, tamburî ve hâfız Kemal Batanay’ın kardeş olduklarını biliyor muydunuz? Soyadı Kanunu çıktığında babaları aile lâkapları olan Müridoğlu’nu soyadı olarak almak istemiş, fakat nüfus memuru, “Şeyh, mürid, derviş devri geçti!” deyince, çaresiz, nüfus kütüğüne “Ulueren” soyadını yazdırmış. Kemal Batanay, bir süre sonra bir sebeple soyadını değiştirmek için Kasımpaşa Nüfus İdaresi’ne gitmiş; kendisinden öncekinin “Doğanay” soyadını aldığını görünce, “Bizimki de ‘Batanay!’ olsun!” demiş. Küçük kardeşi Zühdü de daha sonra mahkeme kararıyla Ulueren soyadını Müridoğlu olarak değiştirmiştir “Batanay” soyadı, özellikle müzikseverler için özel bir anlam taşımaktadır. Bilindiği gibi, Kemal Bey’in eşi Naime Batanay ve oğlu Ercüment Batanay da tamburî idiler.
Yine ayrıntılardan biri de Kemal Batanay’ın, Mustafa Kemal Paşa ile aynı camide karşılaşmaları. Kemal Batanay, 1916'da Edirne’de askerlik yaparken Cuma Namazında müezzinlik yapmasıyla Mustafa Kemal Paşa’nın dikkatini çeker. Batanay’ın Üç Şerefeli Camii’deki Müezzinliğini ve Kur’an okumasını çok beğenen ve etkilenen Mustafa Kemal, onu her gittiği camide ezan ve Kur’an okumaya davet etti. Kemal Batanay da bu daveti kabul etti. Mustafa Kemal, kendisinden semailer dinlediği Batanay ile bir gece geç saatlere kadar musiki sohbeti de yaptı.
Bizden söylemesi Feriköy mezarlığı sakinlerinden Hafız Kemal Batanay muhiblerini beklemektedir. Unutmadan Fatma Aliye Hanım da mezarlığın girişinde karşınıza çıkarsa hiç şaşırmayın.