Bir Japon'un Şok Eden Türkiye Tesbitleri. Türkiye Vatandaşlığı mı?!..
MURAT ERDEM 17 Temmuz 2007
Kısa bir aradan sonra tüm okuyuculara tekrar merhaba.
Geçtiğimiz hafta anavatandaydım japon misafirlerimle
beraber. Türkiye’yi baştan başa gezdik diyebilirim.
Boğaz, başkent, karadeniz sahilleri derken 5 günde
2000 kilometre yol teptik anlayacağınız üzere. Benim
en çok merak ettiğim şey "Japon iş adamlarının
Türkiye’yi nasıl buldukları ve nelerin en çok
dikkatlerini çektiği idi".
Sizi fazla meraklandırmadan “Japonların Türkiye
tesbitlerini aktaracam şimdi”.
-Türkiyeyi Nasıl Buldunuz?
Japonlara göre Türkiye tabii dokusu ve çevre düzeni
korunduğunda gerek iklim gerek lokasyon ve gerek tarih
açısından “Cennetin ta kendisi!.”
-Türk halkını nasıl buldunuz ?
Japonlara göre Türkler “çok temiz geçinmekte olmakla
beraber” (lütfen şok olmayın!) “temizlik anlayışını
yanlış algılayan insanlar”.
-Neden diye sorduğumuzda?
Sokaklar yol kenarları çöpten geçilmiyor. Insanlar
çöplerini gelişigüzel yerlere atıyorlar. Belediye
denen "yerel yönetimi halkın hizmetçisi
zannediyorlar"?? Oysa ülkeyi temiz tutmak kısıtlı
sayıdaki görevlinin ne haddine!!. ( Sivrisinekleri
öldürmeye çalışıyorsunuz ama bataklığını kurutmaya
kimse çaba göstermiyor)
-Türkiye’de hizmet kalitesini nasıl buldunuz?
Japonlara göre bu konuda Türkiye 3.Dünya ülkeleri
seviyesinde. Esnaf henüz müşteriyi müşteri olarak
görmüyor. İş ilişkileri henüz ciddiyet ve
sorumluluktan çok "eş-dost, abi-abla, kardeş
ilişkileri seviyesinde". Kısaca “Müşteri her zaman
haklıdır kuralı Türkiye’de geçerli değil”. Dahası
sektörlerde böyle bir dert yok. Buda tabii ki “Türk
mallarının kalitesini kısıtlıyor”.
-Türk yemeklerini nasıl buldunuz?
Japonlardan bir şok açıklama daha! “Türk halkı
maalesef henüz bilinçli beslenme konusunda çok
gerilerde”. İnsanlar uzun ve sağlıklı yaşama kriterini
tamamen bir kenara itip sadece lezzet-odaklı
besleniyorlar. Bir başka detay ise yemek servis
porsiyon büyüklükleri ileri Avrupa ülkelerinin
(Fransa, İngiltere, İsveç, Finlandiya vb) 2-3
Japonya’nın ise dört katı büyüklüğünde. Yani aşırı
yemek yeniyor ve obezit insanlar çoğalıyor.
-Türk Belediyeciliği ve Şehir Planlaması hakkında ne
düşünüyorsunuz?
Yerel belediyeleriniz "acizlik içinde". "Şehir
sakinleri üzerinde devletin kontrolü ve yaptırım gücü
yok ki arabalar gelişigüzel park edilebiliyor yarım
kalmış inşaat halindeki sıvasız boyasız binalar ruhsat
alabiliyor ve halk bu yarım binalarda ikamet
edebiliyor". Oysa “belediyeler tüm vatandaşların
hakkını korumak adına yanlış yerleşimlere dur
demeliydi”.
-Türkler sizce milliyetçi mi?
Hayır! Türkler bireysel menfaatleri ve ferdiyetçiliği
ortak milli çıkarların üzerinde tutuyor. Ben kazanayım
batsın dünya anlayışı hakim.Bunu işşizliğin hakim
olduğu ülkede lüks tüketim mallarına olan talepten
anlamanız mümkün. Ama Türkler farkında olmadan kendi
ayaklarına sıkar durumdalar. Millet herkesin aynı
gemide olduğunu unutmuş durumda. Daha çok yolsuzluk
devletin daha da borçlanması demek buda daha çok vergi
ve daha çok borç demek. Yani sonuç = halkın kendi
kendini fakirleştirmesi.
Türkiyenin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Öncelikle halk ve devlet arasında güven ve müşterek
hareket iletişimi kurulmalı. Halk toprağına sahip
çıkmalı. Japonya’da mahalle sakinleri nöbetleşe
mahallelerini kendileri temizler. Japonlar
vatanlarının her karış toprağına kendi tapulu
mallarıymış gibi sahip çıkar. Kendilerine ait olmayan
sokakları, caddeleri temizler tamir ederler.
"Belediyelere nasıl yardımcı olabiliriz bilinci
hakimdir". Belediye ve halk bir bütündür. Devlet ve
halk da bir bütündür. Siyasi çatışmalar ve bölünmeler
değil siyasi görüşü ve dini ne olursa olsun “Türkiye
Vatandaşlığı” anlayışını ilk sıraya koymazsanız
ülkenizin gelişmesi mümkün değildir.