« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

25 Tem

2007

TSK'nın katkılarıyla...

Avni Özgürel 25 Temmuz 2007

Bu seçimin iki galibi var; AKP ve MHP.

53 yıldır yaşanmamış bir tabloyu gerçekleştirip iktidardayken oylarını artırmış olması dolayısıyla AKP'nin başarısı herhalde inkâr edilemez.

Ancak unutmamak gerekir ki nisan ayı sonunda durum farklıydı. Anketlerde AKP yine birinci parti görünüyordu ama hatırlarsanız halkın gündelik hayatta yaşadığı zorlukların artmasının AKP'nin oylarını gerilettiğini Erdoğan da kabul ediyor, hatta gazetecilere yüzde 26 rakamını telaffuz ediyordu.

O günden sonra ne değişti derseniz cevabı malum: Türk Silahlı Kuvvetleri muhtıra niteliğinde bir bildiri yayımladı; TBMM'de cumhurbaşkanı seçimi gerçekleştirilemedi, anlaşmazlık Anayasa Mahkemesi'ne taşındı ve yüksek yargının oylamayı imkânsız hale getiren 'ilginç' kararının ardından 'haydi seçime' denildi.

Yaşananların tabloyu AKP lehine değiştireceğini, cumhurbaşkanı seçiminin TBMM'de uzlaşıyla çözülmesi gerektiğini söyleyen tek parti MHP'dir.CHP de DYP-ANAP ikilisi de aksi kanaatteydiler. CHP bu sürecin kendisini iktidara; DYP-ANAP birlikteliği Meclis'e taşıyacağı inancındaydı.

Olmadı. Evdeki hesap çarşıya uymadı. Halk demokratik sürece müdahaleyi onaylamadığını en açık şekilde gösterdi.

TSK adına yayımlanan muhtıra niteliğindeki bildirinin, yapılan açıklamaların Erdoğan'ı güçlendirdiğini 'Ordu AKP'yi mi istiyor' diyerek o günlerde yazmış ve hayli eleştiri almıştım...Umarım ve dilerim ki kendilerini Atatürkçü ya da laik olarak tarif eden kalabalıklar Dimyat'a pirince giderken eldeki bulgurdan olduklarını sonucu gördükten sonra anlamışlardır.

Su seçimin ikinci galibi MHP'dir elbette. Hengâmeli bir dönemde iktidar olup, ardından Meclis dışında kalmış partiler arasında sadece MHP'nin tabloyu tersine çevirmeyi başardığını göz ardı etmemek lazım. Bunu sadece kadrosunu yenileyip, farklı bir açılım sergileyerek gerçekleştirmedi MHP. Devlet Bahçeli'nin demokrasi dışı çözüm arayışlarına prim vermemek konusundaki kararlı tutumu ve kışkırtmalara kapılmaması sayesinde gerçekleştirdi.

Seçime iki gün kala Alparslan Türkeş'e ait olduğu iddia edilerek piyasaya sürülen Devlet Bahçeli'yle ilgili hayali mektubun ısıtılıp yeniden piyasaya sürülmesine; MHP'li eski bakan Koray Aydın'la ilgili mahkeme sürecinin her nasılsa siyasi propagandanın son gününe denk getirilmesine rağmen...

Şunu hemen söyleyeyim ki önemli sayıda milletvekiliyle TBMM'ye gelen MHP'de geçmiş yılların MHP'sini göreceğini sanan yanılır. Bu demek değil ki MHP ılımlı bir tavır içine girer, farklılaşır... Aksine geçen dönemde CHP'nin sergilediği tavır yüzünden meclis çatısında dilediği gibi at koşturup rehavete alışan AKP'nin gerçek manada muhalefetle karşılaşacağı su götürmez, Ama 1999 öncesinden farklı olarak bu kez MHP Meclis'e taşıdığı kadronun niteliği dolayısıyla gerek Genel Kurul çalışmalarında gerekse komisyon çalışmalarında AKP'nin karşısına sadece itirazcı olarak çıkmaz; tutulması gereken yolu gösteren, bunu gerçekleştirmek için ısrarcı olan bir tutum sergiler.

Bu noktada Başbakan Erdoğan'ın 'MHP ve DTP'lilerin aynı çatı altında olmasının çatışma doğuracağı' iddiası üzerinde de durmamak mümkün değil. Bağımsız milletvekili statüsünde Meclis'e giren ama DTP tabelası altında toplanacak gruptan söz edildiğinde MHP'nin bu grubun varlığına değil geçmişte sergilediği tavra itirazı olduğunu unutmamak lazım. Türkiye'yi ilgilendiren her konunun Meclis çatısı altında serbestçe tartışılmasından yana olduğunu söyleyen bir partinin içine sinmeyen fikirlerle karşılaştığında yumruğa sarılacağı iddiasının elle tutulur yanı yok. Aysel Tuğluk'un ya da başkaca bağımsız milletvekillerinin adaylık sürecinde dile getirdiği üslup DTP'ye hâkim olursa sorunlar çözülmez belki ama bakarsınız çözümün önü açılabilir.

Ziyaret -> Toplam : 125,31 M - Bugn : 65599

ulkucudunya@ulkucudunya.com