MHP neden kazandı?
Nursel Dilek 31 Temmuz 2007
AK Parti’nin seçim zaferi, oylarını yüzde 70 oranında artıran MHP’nin başarısını gölgeledi. Peki MHP bu başarıyı nasıl yakaladı? MHP’nin politikaları, Türkiye’nin demokratik yürüyüşünde kilit rol oynayacak.
22 Temmuz seçimlerinde oylarını artırarak kilit parti haline gelen MHP’nin sevinci AK Parti’nin açık ara zaferiyle gölgelendi. Seçim gecesi MHP genel merkezinde, niçin üçüncü parti olduklarından çok, halkın niye AK Parti’yi tercih ettiği tartışıldı. Onlara göre AK Parti’nin başarısı büyük bir kırılmaydı. “Tek başına iktidar” sloganıyla yola çıkan MHP, bu amacına yaklaşamasa da bazıları için Meclis’in sürpriz partisi oldu. 3 Kasım 2002 seçimlerinde yüzde 8,35 oy oranıyla baraj altında kalan parti, oylarını bu seçimde 6 puan artırarak yüzde 14,3’lük oranla yeniden TBMM’ye döndü. Peki bu önemli artışın sebepleri neydi? MHP kimlerden, nerelerden oy alabildi?
İTİDAL MİSYONU, OYLARI ARTIRDI
Seçimden bir gün sonra parti genel merkezinde sessizlik hâkimdi. Ancak parti kurmayları sonuçtan memnun olduklarını belirttiler. Genel seçimlerde tek başına iktidar olan bir partiyle yarıştıklarını söyleyen MHP Genel Sekreteri Cihan Paçacı buna rağmen oyunu en fazla yükselten parti olduklarına dikkat çekiyor. Devlet eski bakanı ve Devlet Bahçeli’nin Başdanışmanı Gürcan Dağdaş ise partisinin oy artışını MHP’nin bugüne kadar taşıdığı misyona bağlıyor. Dağdaş, MHP’nin üç yıldır Türkiye’yi sokakta çatıştırmak isteyen çevrelerin önündeki en büyük engel olduğunu belirterek, bunun da toplumun vicdanında karşılık bulduğunu açıklıyor. Eski Bakan, bunun da oylarını artırdığına inanıyor.
Oy oranındaki artışa rağmen bu seçimlerde propaganda çalışmalarına en az önem veren partiydi MHP. 22 Temmuz öncesinde diğer partilere göre daha az miting yapan ve en az para harcayan partilerden biri olmasına karşın seçimden başarıyla çıktı. Siyaset bilimciler, MHP’nin bu seçimlerdeki başarısını siyasi şartlara bağlıyor. Onlara göre ne liderin karizması ne de partinin seçim programı MHP’nin başarılı olmasında tek başına etken. Selçuk Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Birol Akgün’e göre MHP’nin barajı aşmasında iki önemli faktör var. İlki AB sürecinin oluşturduğu Avrupa karşıtı milliyetçilik dalgası. İkincisi PKK terörü ile şehit cenazelerinin beslediği güvenlik sorunu.
HALKIN İNCE AYARI
Akgün, özellikle şehit cenazelerinin MHP’nin oy artışında etkili olduğu görüşünde. Ayrıca Doç. Akgün’e göre DTP’li bağımsızların girdiği bir Meclis’te, Türk milliyetçiliğinin öncüsü bir partinin meclis dışı kalması hazmedilemezdi. Birol Akgün, bu sonucu “halkın ince bir ayarı” şeklinde yorumluyor. Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ömer Faruk Gençkaya ise MHP’deki oy artışını şu şekilde değerlendiriyor: “MHP uzun süre sessiz bir muhalefet izledi. Kampanyaları çok etkili olmamasına rağmen adaylar arasındaki önemli isimler dikkat çekti. Duygusallık, milliyetçilik, vatanseverlik, terör, MHP’nin seçimi kazanmasında etkili oldu.”
Seçim sürecinde partinin eleştirildiği noktalardan biri, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Erzurum mitinginde terörist başı Öcalan’ın asılması için “ip atması” olayıydı. Doç. Dr. Akgün ve Doç. Dr. Gençkaya, bu hareketin parti üzerinde olumsuz etki meydana getirdiği, oyları bir iki puan düşürdüğü kanaatinde.
BARAJI GEÇTİ, KALELERİNİ KAYBETTİ
Dikkate alınması gereken bir başka husus ise MHP’nin oyunu artırmasına karşın İç Anadolu’daki kalelerinde umduğunu bulamaması. Yozgat, Tokat, Kırıkkale gibi eski kalelerinde hayal kırıklığına uğrayan MHP’nin yüzünü sadece iki il güldürdü: Bahçeli’nin memleketi Osmaniye ve Türkmen nüfusunun yoğun olduğu Mersin. Buna karşın MHP oy deposu olarak gördüğü Yozgat, Nevşehir, Çankırı, Kırıkkale, Erzurum gibi Anadolu kentlerinde birinci parti olamadı. Daha önceki seçimlerle karşılaştırıldığında MHP’nin 13 ilde oylarının azaldığı görülüyor. Bu illerin 8’i Doğu Anadolu, 4’ü Güneydoğu Anadolu bölgesinde. Batı bölgelerinden ise sadece Yalova’da oylarının düştüğü dikkat çekiyor.
Bir zamanlar MHP’nin oy deposu olarak görülen İç Anadolu, 1999 genel seçimlerinde bu partinin en yüksek oy oranına ulaştığı bölge. Ancak, 2002 seçimlerinde en yüksek oy kaybı bu bölgede yaşandı. 2007 seçimlerinde ise MHP’nin oylarını artırdığı bölgeler sıralamasında İç Anadolu beşinci sırada yer alabildi. Oy ortalaması sıralamasında ise birincilikten üçüncülüğe geriledi.
EGE VE MARMARA’DA NİÇİN YÜKSELDİ?
Dini hassasiyetin yüksek olduğu bölgeler olarak bilinen Doğu ve Güneydoğu’da ise MHP sadece 2002 seçimlerinde değil bu seçimlerde de oy kaybetmeye devam etti. 2002’de yüzde 8,8 aldığı Bingöl’deki oyu yüzde 2,5’e düştü. Diyarbakır’daki 1,5’lik oy potansiyeli bu seçimlerde 2,19’a çıktı. Urgan hadisesinin yaşandığı Erzurum’da oy oranının yarı yarıya düşerek yüzde 13,6 olması ise düşündürücü.
MHP’nin oylarını açık şekilde artırdığı iki bölge var; Ege ve Marmara. Bir zamanlar MHP’ye en uzak bölge olarak görünen Ege bu seçimlerde MHP’nin oy oranını en fazla arttırdığı yer oldu. Marmara ise 1999 yılına göre kıyaslandığında 2002 seçimlerinde oyunu artırdığı tek bölge. Üstelik, AK Parti lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın kalelerinden İstanbul’da daha önce yüzde 3-6 bandında gezen MHP, bu kez yüzde 10 barajının üstüne çıkan oyuyla şaşırttı.
Tanar Araştırma’nın sahibi İbrahim Kalemci, oy artışını kararsızların tercihinin MHP’den yana olmasına bağlıyor. Kalemci, MHP’nin kalesi olarak bilinen yerlerdeki oy düşüklüğünü şu şekilde yorumluyor: “Dinî hassasiyetlerin az olduğu yerlerde MHP oyunu arttırdı. Bana göre MHP’nin yeni oluşumunu eski ülkücüler sevmedi ve zamanla kalesi olan yerlerde oy kaybetti. Mühim olan, MHP’nin oy oranını artırması değil, kalelerindeki oy oranını neden kaybettiği. Parti asıl bunu düşünmeli.”
Peki MHP bundan sonra 70 sandalye ile temsil edildiği TBMM’de nasıl bir strateji izleyecek, ana politikalarını neyin üstüne kuracak? MHP’nin hem seçim öncesi hem seçim sonrası aklından çıkartmadığı acı bir tecrübe var. Parti, 18 Nisan seçimlerinden (1999) sonra DSP ile kötü bir koalisyon geçmişi yaşadı. 2002 seçimlerinde baraj altında kalması da eklenince 22 Temmuz seçimleriyle partinin ve kurmaylarının daha dikkatli bir politika izleyecekleri öngörülebilir.
Meclis’in kilit partisi konumundaki MHP, ilk açılımı bizzat Devlet Bahçeli’nin ağzından 367 konusunda yaptı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Meclis’te yerlerini alacaklarını söyleyen Bahçeli’nin yeni cumhurbaşkanı adayının siyasi sorumluluğunu AK Parti’ye atarak, Erdoğan’a telefonla dönüş yapmayacağını söylemesi ise “kontrollü gerilim” muhalefetinin ilk sinyalleri.
MHP TOPLUMSAL MUHALEFETİ TEMSİL EDECEK
Cihan Paçacı, milletin kendilerine muhalefet görevi verdiğini belirterek, MHP’nin kendi inandığı değerler üzerinden denetim görevini en etkin şekilde yapacağını belirtiyor. Gürcan Dağdaş ise bugüne kadar iki partili mecliste ‘tahterevalli siyaseti’ izlendiğini vurgulayarak MHP’nin mecliste ‘toplumsal muhalefeti’ temsil edeceğine dikkat çekiyor. AK Parti’nin attığı her adımın MHP tarafından sorgulanacağını söyleyen Dağdaş, “AKP’nin bundan sonra işi zor!” diyor.
MHP’nin AK Parti iktidarını en fazla eleştirdiği konulardan biri Avrupa Birliği ve ABD ile olan ilişkiler. Partinin Meclis’te genellikle bu konular üzerinde muhalefet etmesi bekleniyor. Kuzey Irak operasyonu, AK Parti’nin özelleştirme politikaları, Kerkük meselesi ise MHP’nin muhalefette sesini yükselteceği diğer konular.
MHP tabanının ve halkın beklentisi MHP’nin Meclis içinde CHP ile değil, rejim ve demokratik sürece bağlılık konusunda kritik noktalarda AK Parti ile birlikte hareket etmesi. Ancak gerek urgan atma konusu, gerekse 99 seçimlerinden sonra Bahçeli’nin izlediği siyasi çizgi, MHP’nin müstakbel çizgisi hakkında bazı soru işaretleri de doğurmuyor değil. MHP’nin yer yer CHP’ye yakın ‘devletçi’ bir çizgide politika izleyebileceği, hatta AK Parti’yi DTP’lilerle işbirliğine mecbur bırakacak politikalar üreteceği iddia ediliyor. MHP’yi uzlaşmaya zorlayacak en büyük siyasi sebep ise Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin başarısız olması durumunda erken seçim yaptırımının olması. Siyaset bilimci Doç. Dr. Gençkaya, MHP’nin Meclis’te dayatmadan çok uzlaşma yönünde bir politika izleyeceğini düşünüyor.
Görünen o ki meclis, bu dönem hem renkli, bir o kadar da tartışmalı günlere sahne olacak. Kilit parti konumundaki MHP’nin Köşk krizinin aşılması yolunda “Meclis oturumuna katılma” hamlesi büyük takdirle karşılandı. Ancak oy patlaması yapan MHP ile iktidar partisi arasındaki ince siyasi satrancın önümüzdeki dönemde nelere gebe olduğunu şimdiden kestirmek oldukça güç.