Alıştıra alıştıra
BEHİÇ KILIÇ 07 Ağustos 2007
MEMLEKETİN dahilindeki!.. Türkiye Cumhuriyeti Devleti nüfus kağıdı taşıyıp da, bu devlete karşı harekete geçmiş güçlerin militanlarına, elemanlarına, PKK-Barzani takımına, devlet içerisinde devlet kovalayanlara karşı bir sözüm yoktur!..
İşlerini yapıyorlar..
Bu ülkeyi, Atatürk’ün mirası çerçevesinde idare ettiklerini söyleyip duran, son elli yılın değerli siyasetçilerinin açtıkları yoldan ilerleyip, hayalini kurdukları “ele geçirme” hareketini adım adım yürütüyorlar.
Benim sözüm “Bu ülkeye sahip çık ey millet” diye kendimizi yırttığımız ve bu yüzden küfür kafir fırça yediğimiz malum mensubiyetedir.
Hani şu, biz “Memleket, ABD-Musa rotasında elden çıkıyor, kıblenize dikkat edin” dedikçe.
“Vay, İslam düşmanı, Siyonist uşağı bozguncu.. 22’sinde görürsün ebenin burnunu!..” diye göğüslerini efendilerine siper eden ve de kendilerini..
“Müslüman Türk evladı” diye takdim edenleredir sözüm.
Açtığınız yol, aydınlattığınız ışık mübarek olsun. “Müslüman Türk evladı” olarak verdiğiniz destekler sayesinde, Haçlı’nın taşeronları TBMM içerisinde boy gösteriyorlar ve sizin omuzladıklarınıza “Türkiye’nin dönüşümü” için gerekli desteği vereceklerini söylüyorlar..
Bu çerçevede, ben olacakları şimdiden aktarayım değerli “Müslüman Türk” kardeşlerim.. Kıblenizi, Washington, Brüksel, Vatikan hattında tutabilirseniz, Müslümanlığınız, size uygun görülen çerçevede devam edebilir de, artık “Türk” falan olmaktan pek dem vurulamayacaktır efendim!.. Yani verdiğiniz destek bu şuur üzerinden devam ettiği sürece.. Malum istikrar ve borsa meselesi yüzünden yani.
Ve Aziz “Müslüman Türk” oy sahibi kardeşlerim. Sayın Başbakan’ın çizdiği yol ve buyurduğu çerçevede yaşayacağız..
Yani “Terörle yaşamaya alışacağız!” zira bu iş böyle imiş!..
Olabilir, nasılsa bizde “ana kuzuları” boldur, kınala kınala gönder dağlara!.. Çünkü efendim bu bir yüksek siyaset-diplomasi meselesidir. Hallediyorlar işte, ABD’yi yola getiriyorlar, bir gün mutlaka ikna olacak, eşkıyayı desteklemekten vazgeçecek!.. Diplomasi yoluyla, kan ter içinde boğuşuyor işte büyüklerimiz.. Bu arada şehitler ardı ardınaymış, olabilir diplomasi de böyle durumlar, yan gelip yatmayacaksın, şehit başında da kafanı kaldırıp isyan etmeyeceksin, polis alır götürür ona göre!..
Demokrasi var, diplomasi var..
Hele şu yemin töreni de bir geçiversin. Bu noktada da sözüm size “Müslüman-Türk” kardeşlerim, sizlerin de desteği ile açılan yolda emin adımlarla ilerleyip TBMM’ye dalan PKK’lı kızları ve de başlarındakileri.. Apo’nun fedailerini, sayenizde huşu içerisinde seyredeceğiz, onlar “yemin” ederken. Belki de o gün, “Zafer günüdür, bugün silah patlatmayalım” der ise PKK çetesi, günü şehit vermeden atlatırız da, bu da bizim kârımız olur!..
Şaka gibi değil mi?.. Ne yazık ki değil!..
Bakın bir durum daha size şaka gibi ama şaka maka olmayan..
2006’da ABD Senatosu’na adaylığını koyan, yazar Steve Tafaii, bir köşe yazısında Başbakan Tayyip Erdoğan’a seslenmiş;
“Leyla Zana’yı Cumhurbaşkanı yapın, AB kapıları açılsın” demiş!.
İşte bu kadar..
“Bu dallama bu cüreti nereden bulur demeyin hiç..” Şöyle bir olan biteni tahlil edin cevabın basit olduğu görülebilir.. Diyor ki; “Türkiye’nin Avrupa yolculuğuna fazla gayret sarfetmeden barış içinde başlayabilir. Önerim kabul edilirse, Leyla Zana da tarihte Türkiye’nin ilk Kadın Cumhurbaşakanı olma teklifini kabul eder”
Şöyle bir yakın geçmişe bakalım.. Aklımıza hayalimize gelmeyen, çıkıntılıklara “olmaz böyle şey” dediğimiz hassasiyetleri hatırlayınca nelerin gerçekleştiğini hep gördük.
Vatan elden gidiyor ve bu işte günahınız vardır, bir kısım “Müslüman-Türk” kardeşlerim kusura kalmayın, işin doğrusu budur...
