Nazım'a tapmak
Ergün Göze 01 Ocak 1970
YAZMAK istemediğim konulardan birisi de bu Nazım Hikmet meselesidir. Nazım Hikmet'in, yurdunu bırakarak ve yurdu aleyhinde faaliyette bulunmak için Rus Komünist Partisi'nin gönüllüsü olarak iltica ettiği Sovyet Cumhuriyeti de, tarihin çöplüğüne atıldı. Fakat bizimkilerde hâlâ bir Nâzım Hikmet feryadıdır ayyuka çıkıyor. Cumartesi günkü Cumhuriyet'te, üçüncü sayfadaki bir haberin manşeti aynen şöyleydi:
- Gençlik Nâzım'a tapıyor.
Bu putperest söyleyiş, bu sun'i mistik hezeyanın hâlâ devam ettirilmesi insanı düşündürüyor. Bu akıl ve mantık dışı propagandaların elbette bir sebebi olmalıdır. Gençlik Nazım'a tapıyormuş. Hangi gençlik? Nerede bunlar? Entel barlarda takılan üç beş yüz tipten bahsediliyorsa bile, bu iddia mantıksız. Çoğu, Allah'a bile tapmıyor, Nazım'a niçin tapsın? Şiiri için mi? Ondan daha iyi Marksist şairler var... Nazım'ı tercih niye? Şiir deyince bir Fazıl Hüsnü Dağlarca, bir Ahmet Muhip Dranas, Nazım'ın şairliğini birkaç kere katlarlar. Daha Yahya Kemal'e, Necip Fazıl'a, Faruk Nafiz'e, Arif Nihat'a gelmedik. Nazım Hikmet'te bir Han Duvarları var mı?
Komünizmin ajanı
BAKINIZ ölçü nedir? Onu çıkardığınız takdirde edebiyatımız fakirleşirse, işte o imza gerçek değerdir. Han Duvarları çıkarsa Türk Edebiyatı çok şey kaybeder. Nazım olmazsa Türk şiiri fazla bir şey kaybetmez. Olsa olsa gizli emniyet dosyaları kaybeder. Nazım'a dünya şairi demek saçmalıktır. O milletlerarası komünizmin bir ajanı idi. Aragon gibi, sanat kumaşı olan bir komünist şair bile değildi.
Aragon'un Paris'in düşüşünü anlatan
"Her şey suskun, düşman gölgede dinleniyor / Bize, bu akşam Paris düştü deniyor / Nasıl unuturum nasıl gülleri leylakları / Beraber kaybettiğim her iki aşkı" mısralarındaki şiiriyet nerede, Nazım nerede?
Nazım'ın şiiriyle yaptığı ajanlığa ödenek olarak, emrine daça, otomobil ve metres veriliyordu. Yâni komünizm propagandası yapıp burjuva imkânlarına kavuşuyordu. Ne Necip Fazıl'ın, ne Yahya Kemal'in ne Peyami Safa'nın, ne de Nazım Hikmet tarafından çok insafsızca hakaretlerle hicvedilen büyük şairimiz Ahmet Haşim'in böyle imkânları oldu. Çünkü onlar vatan haini değillerdi. Bir ideolojinin ajanı da asla olmadılar. Sadece inançlarını ve sanatlarını yaşadılar. Kendilerini kullandırmadılar. Nazım da vatanına ihanet etmese "Beni Stalin yarattı" diyecek kadar köleleşmese, onun şiirine Ruslar metelik verir miydi?
Nazım Hikmet vatanından kaçıp başka bir ülkenin vatandaşlığını seçtiği için vatandaşlıktan çıkarıldı. "Gençlik Nazım'a Tapıyor" iftirasının gayesi de Nazım'ın vatandaşlığının iadesi imiş. Bu da masum bir görünüş. Ama hiç mâsum değil. Altında, Rus emperyalizminin âleti olmuş bulunan Marksizm'in, Bolşevizm'in, komünizmin tamamen meşru hale getirilmesi, üstelik Marksistler'in mazideki karanlık faaliyetlerinin üzerine de bir sünger çekilmesi, dolabının gıcırtısı sağır kulaklara bile gelmektedir. Nazım'ı Stalin yarattığına göre ona tapanlar öncelikle Stalin'e tapıyor olmazlar mı?
İlahi adalet tecellisi
NE var ki bir vakitler "Putları kırıyoruz" edepsiz nağrasıyla, Türk şiirinin zirvelerine, Namık Kemal'e, Haşim'e, Hamid'e bir edebiyat külhanisi edasıyla ve hışımla çatan Nazım'ın bugünün gençliği için bir put haline getirilmesi ise ibret alabilecekler için bir ilahi adalet tecellisidir.
Marksizm'in, sosyalizmin, Türk düşüncesine ve sanatına nasıl bir deli gömleği biçtiğinin göstergesidir.
Hiç kimseye vatan haini demek istemiyorum. Ama eğer Nazım Hikmet vatan haini değilse kimdir vatan haini söyler misiniz? Türk gençliği, bir vatan hainine mi tapıyor? Niçin? Bu akıldışılık niye? Bu ifrat ne için? Nâzım Hikmet "Evlat bir ölüyü koluna takıp dolaşma" diyordu. Onu kollarda taşıyıp dolaşmak şurada kalsın, tapınacak put haline getirmek midir bilimsel sosyalizm, Marksizm?
Türk gençliğine ve milletine, akla, mantığa, hür düşünceye ve şiire bundan büyük hakaret olmadı.