AKP’nin alternatifi nedir?
Cüneyt ÜLSEVER 01 Kasım 2006
ÜLKEDE önemli bir kitle AKP’yi iktidarda görmek istemiyor ama aynı kitlenin AKP’ye alternatif bulma yöntemi hakkında kafası karışık.
Maalesef, çareyi hálá TSK’da görenler var.
Ben onları artık muazzam bir azınlık olarak görüyorum ve ciddiye almıyorum.
* * *
AKP’ye panzehir olma iddiası taşımak isteyenlerin hem yakın tarihe, hem de sosyolojinin temel bir kuralına kulak kabartmaları gerekir.
Önce sosyolojik kuralı vurgulayalım:
Kitleler kendilerinden (iç grup) saydıkları ama kendilerinden yine de farklı/üstün gördükleri insanları lider olarak kabul ederler.
İnsanlar liderin illa ki kendilerinden farklı/üstün olmasını istiyorlar ama kendilerinden görmedikleri (dış grup) insanları hiçbir koşul altında lider olarak kabullenemiyorlar.
* * *
Bu kuralı yakın tarihimize uygularsak, şöyle bir gerçeklikle karşılaşıyoruz.
Kitleler kendi değerlerine sahip çıkan (muhafazakár) ama statüko ile açık kavga veren liderlere (devrimci) sahip çıkıyor.
Somut konuşursak; millet Adnan Menderes’e, Süleyman Demirel’e, Turgut Özal’a ve en son Recep Tayyip Erdoğan’a birbiriyle çelişir gibi görülen bu iki niteliğe birden sahip çıktıkları veya öyle algılandıkları için sarılmışlardı.
Bunun en belirgin örneği muhakkak ki Turgut Özal’dır. O hem muhafazakár nitelikleri, hem de devrimci/değişimci duruşu ve statükoya kafa tutması ile temayüz etmiştir.
* * *
Bugüne döndüğümüzde Recep Tayyip Erdoğan’a alternatif olma durumundaki liderin Recep Tayyip Erdoğan’dan tamamen farklı niteliklere sahip olmasını beklemek yapılacak en büyük yanlıştır.
Fark; toplumun tümünü kucaklamaya engel ideolojik saplantı dışına çıkmak, donanım itibarıyla daha dolu olduğunu göstermek, esnekliği fıtratında benimsemiş olmaktadır.
* * *
Milletin sahip çıktığı değerlere saygılı olarak algılamadığı bir insanı Erdoğan’a alternatif görmesi mümkün değildir. Ama, aynı liderin toplumun tüm katmanlarını kucaklayabilmek için statükoyla mücadele edecek cesarete sahip olması gerekir.
Alternatif lider adayının şu üç meselede açık, anlaşılır, samimi ve tabuları sorgulayan tavrı olması lazımdır:
1) PKK terörüne zerre kadar taviz vermeden Kürt meselesini tek bir pota altında (Türkiye Cumhuriyeti) eritebilmelidir.
2) Yok sayılan Alevi meselesini tanıdığını beyan edebilmelidir.
3) Dini hassasiyeti yüksek Sünni vatandaşlar ile onlara karşı laikçilik nöbeti tutan ve devlet aygıtına egemen olan statükoculuğu barıştırmak zorundadır.
* * *
Bu üç konuda paralel yürüyecek ve her bir konuda muhataplarla aynı mesafede duracak bir lidere ülkenin ihtiyacı her zamankinden çoktur.
Dini hassasiyeti yüksek olanlar ile laiklik hassasiyeti yüksek olanlar arasında taraf tutacak veya iki arada bir derede kalacak bir insanı toplumun geniş katmanlarının lider olarak benimsemesi mümkün değildir.
Bugün Recep Tayyip Erdoğan da, Deniz Baykal da, birbirine ters yönde, ancak ortak olarak bir tarafa daha yakın durma zannı altındadırlar.