« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

10 Eki

2011

CAHİT SITKI TARANCI’NIN ŞİİR ANLAYIŞI

Prof. Dr. Olcay Önertoy 01 Ocak 1970

Bu yıl Cahit Sıtkı Tarancı’yı yitireli elli yıl oldu. Ne denli çabuk geçiyor zaman. CahitSıtkı denilince usumuza ilk gelen Otuz Beş Yaş şiiri oluyor. Nasıl Ahmet MuhipDıranas denilince Fahriye Abla, Ahmet Haşim denilince Merdiven, Orhan Velidenilince Rakı Şişesinde Balık Olsam şiirlerini anımsıyorsak, Cahit Sıtkı da Otuz BeşYaş’la bütünleşti.Aslında Otuz Beş Yaş 1945’te şairin otuz beşinci yaşında yayımlanmış bir şiir. Amaonun şiir serüveni 1930’da başlıyor. Henüz yirmi yaşındayken serbest bir biçimdeyazdığı Gidiyorum başlıklı şiiri yayımlanıyor.GidiyorumÇölde bir yolcu gibi, yalnızlığın içindeKavrulup gidiyorum.Serseri bir rüzgâr gibi hep ganimet peşinde
Savrulup gidiyorum.Serçe kadar pervasız, bir günden ötekineAtlayıp gidiyorum.Bütün kumaşlarımı açtığım gibi yineKatlayıp gidiyorum.Bir kış güneşi gibi ben keyfimin esiriGörünüp gidiyorum.Ne belli bir yerim var, ne de sevdiğim biriSürünüp gidiyorum.1Gençler Diyorlar ki2 başlıklı söyleşide, şiirlerini önce içtihat dergisine AbdullahCevdet’e götürdüğünü, onun şiirlerini okuduktan sonra şiire yeteneği olduğunu, amayayımlatmaktan vazgeçmesini söylediğini belirtiyor. Daha sonra Baudelaire’iokuduğunu, bir defter dolusu şiirini Servet-i Fünun dergisinin yazı işleri müdürü HalitFahri’ye götürdüğünü, bir şiirinin yayımlandığını söylüyorsa da adını vermiyor. Bunedenle ilk yayımlanan şiiri olarak Gidiyorum’u aldık.Cahit Sıtkı, yazına karşı ilgisinin ilkokulda, Namık Kemal, Tevfik Fikret ve MehmetEmin okuyarak başladığını söylüyor. Ancak şiir yazma dürtüsünü geliştiren Baudelaireolmuştur.“........bende edebiyata bilhassa şiire karşı hakiki ve köklü denilebilecek ilk alakaGalatasaray onuncu sınıfta sıra arkadaşım Ziya Osman Saba’nın delaletiyle tanıdığımBaudelaire’le başlar. Bu Fransız şairini içime sindire sindire okuduktan sonradır ki şiiryazmak benim için teneffüs etmek, yemek içmek kadar tabii bir hayat faaliyeti oldu.”3Baudelaire’in onda, yaşamını Baudelaire’den önce ve sonra diye ikiye ayıracak denlietkisi olmuştur. Ancak bu etkileniş, ele aldığı temalar bakımından değil, söyleyişbakımındandır. 1 Akademi Mayıs 19302 Yücel, C.2, S.10, s.141-1443 Cahit Sıtkı Tarancı ile Bir Konuşma, Varlık S.368, 1 Mart 1951 S.6 2
“Yaşadığının farkına varmak için” şiir yazdığını söyleyen Cahit Sıtkı, “Şiirlerinizinasıl yazarsınız?” sorusuna şu yanıtı veriyor:“Yolda giderken, yemek yerken bir dize geliverir. O dize kılavuzunuz olur.Yazacağınız şiiri, konusunu, biçimini o belirler. Şiir bitinceye değin, işgal altında birülke gibisinizdir. Kalbinizin, sinirlerinizin, kafanızın, dahası kollarınızın veayaklarınızın bir işbirliği halinde çalıştığını görürsünüz. Gerçekten güzel şiirlerdekihayatiyet belki de buradan geliyor.”4Aynı konuşmada şiirin nereden doğduğunu “..........şiir insanoğlundaki yaşadığınıyeniden yaşamak, yaşadığı anı uzatmak, hasılı yaşadığını teyid etmek ihtiyacındandoğmuştur.” Biçiminde ifade eden şair, şiiri de “Bir çığlıktır, bir ümittir, birkurtuluştur.” Biçiminde tanımlıyor.Cahit Sıtkı’nın şiirleri bir çığlık mıdır? Genelde insanlardan kaçış, yalnızlık ve ölümtemalarını işleyen şairin şiirlerinde yakınmalar bir çığlıktır.Örneğin; Anne Ne Yaptın? başlıklı şiirinde çığlığı açıkça duyuyoruz.Anne Ne Yaptın?Anne sana kim dedi yavrunu doğurmayı?Sanki karnında fazla yaramazlık mı ettim?Sende istemiyordum ne tacı ne sarayı;Karnında yaşıyordum, kâfiydi saadetimBir kere doğurdunsa, sonra niçin büyüttün?Kundakta, beşikte de bir zahmetim mi vardı?Koynundan niçin attın yavrunu bütün bütün? 4 Cahit Sıtkı ile Şiir ve Şair Hakkında Konuşma, Kaynak S.2/14 s. 48-51 3
Bilmiyor muydun ki o yalnızlıktan korkardı.Sütünden tatlı mıdır, anne, sanki bu hayat?Bana sorsana anne yaşamak bir hüner mi?El aç, yalvar gündüze, geceye boyun uzat.Bu uğurda bir ömür çürütme değer mi!Karnında yaşıyordum, kâfiydi saadetim!Anne istemiyordum ne tacı, ne sarayı!Anne, karnında fazla yaramazlık mı ettim!Anne, sana kim dedi yavrunu doğurmayı?Şiirlerine seçtiği temalarda toplumsal bir kaygı taşımayan, kendi duygulanışlarını dilegetiren şair en çok ölüm temasını işlemiştir.Ölüm kimi zaman “Ölüm sinsi ölüm” dizesinde olduğu gibi, sinsidir. Kimi zaman“Ölmek, olacak o başka bir haz” dizesinde olduğu gibi bir hazdır. Kimi zaman ölümderhal gelebilir, kapısı açıktır. “Derhal gelebilirsin ölüm; / Kapı açıktır, lâmba sönük.”Kimi zaman ölüme kapı açılmaz. “Kapımı çalma ölüm / Açmam; / Ben ölecek adamdeğilim.” Kimi zaman da “ölüm kapıda sabırsız kişner.”Düşten Güzel’de toplanan, evlendikten sonra yazdığı şiirlerinde, yaşama sevinciningüçlendiğini görüyoruz. Düşten Güzel, Bahar Hikâyesi, Kış Gecesi Rüyası, GönülSarhoşluğu, Müjde, Sabah Duası, sevdiğim, İyimserlik, Karanlıktaki Hazine deyaşama sevincini yansıttığı şiirleri.Cahit Sıtkı Tarancı, 1940’lı yıllarda roman ve öyküde egemen olan toplumcugerçekçiliği eleştiriyor, bu temaları işleyen şairleri de “sözde şairler” olaraknitelendiriyor.. 4
“Sözde şairler diyeceğim bu adamlardan kimisi, güzel şiir yazmak endişesindenziyade, mahalli motifler işler. Yerli mevzular terennüm eder, vatanperver, milliyetçigörünmüş olmak için, memleket, bozkır, bayrak, mehmetçik gibi, aslında birer tedai(çağrışım) hazinesi olan kelimelere bir şair idraki ve muhabbetiyle değil, çıkarınıarayan bir adam temahiyle tasarruf eder. Maksat şiir ve şairlik yoluyla bir mevki veservet sahibi olmaktır.”Dahası, onları şiiri yakalayamamakla suçlar:“Yazılarında cemiyet dertlerinden bir vaiz edasıyla bol bol bahsedilse de hakii şiirerastlanmaz. Topluluğa dalkavukluk ederek ondan alkış ve itibar beklediklerinden,söyleyişten fazla söylenen şeye ehemmiyet verdiklerinden şiiri yakalayamamalarıgayet tabiidir.”5Cahit Sıtkı Tarancı’nın şiirde ölçü konusunda, belli bir ölçüye saplanıp kalmaktanyana olmadığını görüyoruz. Bu konuda “Şiirde Vezin Taassubu”6 başlıklı yazısındaşunları söylüyor:“Şair, şiirinin müştak olduğu (türediği) vezni keşfedebilen adamdır. Hece vezniyleyazılmış öyle şiirler vardır ki, okurken: ‘Keşke serbest vezinle yazılsaydı.’ deriz. Bunamukabil serbest vezinle yazılmış nice şiirler vardır ki: ‘Benim vezinli kafiyeliyazılmam icap ederdi.’ diye bar bar bağırır.Bunun için vezne saplanıp kalmak, her nebatın her toprakta yetişebileceğini iddiaetmekten farksızdır. Ve hakiki bir şairin bu kadar gaflet içinde olabileceğine ihtimalvermiyorum. O halde, şiirde vezin taassubu gösteren şairin şairliğinden şüphe ettiğimisöylemekten çekinmeyeceğim.”Belli bir ölçüyle şiir yazan şairlerin, kendi kullandıkları dışında ölçüyle yazılan şiirleredeğer vermeyişlerini de “dar bir şiir anlayışıyla hareket etmek” olarak nitelendiriyor. 5 Sözde Şairler, Vakit 1 Şubat 1944 (Haftalık sanat ve edebiyat eki) S.1 s.16 Yücel, C.13, S.78 Ağustos 1941. s.250-251 5
Kendisi şiirlerinde değişik nazım biçimleri ve hece ölçüsü kullanmış, bir ölçüyebağlanıp kalmamıştır.Örneğin: “Gitti gelmez bahar yeli;Şarkılar yarıda kaldı.”7 dizelerinde sekiz hece kullanmış.“Kimdir bana gülümseyen yeşillik balkonundanDemek gecelerden sonra nihayet gün doğuyor”8dizeleri on beş heceyle yazılmış.Kimi zaman da bir şiirde değişik ölçüler kullanır.“Ne bileyim benKimdi Amerika’yı keşfedenNe eder beş kere beşGüneyden mi kuzeyden mi doğardı güneş”9Cahit Sıtkı’ya göre şiir bir yandan da “kelimelerle güzel şekiller kurmak sanatıdır.Başka bir şey değildir.”10Ayrıca şiirde, sözcükleri kullanmayı da bilmek gerekir.“Şairin hisleri, fikirleri, hayalleri, dünya görüşü, felsefesi, şahsiyeti, her şeyi şiirdebelli olur. Şu var ki kelimeleri tanımak, sevmek, okşamasını bilmek lâzım. Hangikelime, hangi kelime ile yan yana geldiğinde nasıl bir ışık peyda olur? Bunu bilmeklâzım.”11 7 Sanatkârın Ölümü8 Serenat9 Fikr-i sabit10 Yeni Türkçe Kelimelere Dair Vakit S.9330 8 Şubat 194411 Şiir Üzerine Düşünceler, Varlık S.442 6
İşte Tarancı’nın şiirlerinde yaptığı sözcük oyunları, değişik söyleyiş ve benzetmelereyol açıyor.Sayısız siyah telli bir kemanaNe kadar benziyor şimdi kuduran yağmur.(Yağmur)Pırıl pırıl yanan karanlıklara dal;Ve geceler gibi bilmecelerle kal!(Bilmecelerle Kal)Gece akasya dalında asılı gölgeydi.(Sen Yoksun ki)Ben aşkın ağaçta çatlattığı nar(Nar)Gitti gelmez bahar yeli;Şarkılar yarıda kaldı.Bütün bahçeler kilitli;Anahtar Tanrı’da kaldı.Sanatkârın Ölümü)Birdenbire kalbi titreten bir bülbül sesi,Dağ ardından doğan mehtap gibi vurdu suya.(Bir Uykusuzluk Gecesi)Öyle dalmışım ki bu akşam üstü,Komşu arsadadır gözümde gökyüzü(Öyle Dalmışım ki) 7
Her ne kadar “Konuşma dilinden ayrı bir şiir dili benim şiir anlayışıma göre olmaz.”12dese de verdiğimiz örnekler onun bir şiir dili yarattığını gösteriyor.!930’da basılan şiirinden başlayarak verdiğimiz örneklerde Türkçe sözcüklere oldukçayer veren Tarancı, dilin Türkçeleşmesinden duyduğu sevinci “Yeni Türkçe KelimelereDair”13 başlıklı yazısında şöyle dile getiriyor:“Dilimizin yabancı kelimelerden silkinip kökü Türk olan kelimeler kazanmakyolundaki kalkınmasına Türkçeyi seven bir vatandaş sevinirse de yalnız edebiyatçıbayram eder.”Fuzuli’nin, Ahmet Haşim’in, Halit Ziya’nın, o günün gençlerince anlaşılmayışının,Türkçenin o yıllardaki karmaşıklığı yüzünden olduğundan, bu durumun o şair veyazarların bahtsızlığı olduğundan söz ettikten sonra yeni sözcüklerin kabul edilmesininhalkın onayına bağlı olduğunu, eni sözcükleri toplumun oldurduğunu, şairin de onaşiirdeki yerini verdiğini belirliyor.Yazısını, Türk şairinin yeni sözcükler karşısındaki tutumunun ne olacağını belirleyenşu sözlerle bitiriyor: “......günümüzün Türk şairi, Türk halkı nezdinde (yanında) taliinideneyen yeni kelimelerin macerasına bugünlük seyirci kalacak, ancak tutunmayamuvaffak olanların aradan zaman geçtikten, bu kelimeler şarap gibi, dostluk gibieskidikten sonra sırası gelince şiir şerbetinde vişne veya şeker yerine kullanılacaktır.Ve nihayet bilinmelidir ki, eski yahut yeni her kelime, şiire girmedikçe ölmezliksırrına eremez.”Burada şairin, sözcüklerin ölmezliğe ulaşabilmeleri için şiire girmesi gerektiğinisöylemesi dikkati çekiyor. Gerçekten de 1940’lı yılların şairleri Türkçe sözcüklerişiirlerinde kullanmışlar ve okuyanları etkilenmişlerdir. Cahit Sıtkı da şiirlerindeelinden geldiğince Türkçe sözcüklere yer vermiştir. 12 Cahit Sıtkı ile Şiir ve Şair Hakkında Konuşma, Kaynak S.2/14 s.48-5113 Vakit S.9330 8 Şubat 1944 8
Şiirlerini 40’lı yıllarda yazıp yayımlamasına karşın, o yıllarda egemen olan toplumcugerçekçi şairlerin dışında kalan Tarancı, şiirlerinde ölümle birlikte yaşama sevincini deişleyerek kendi çizgisinde kalmış, kendisinden sonra gelenleri etkilemiş bir şairimizdir.

Ziyaret -> Toplam : 125,30 M - Bugn : 56037

ulkucudunya@ulkucudunya.com