EĞİTİMCİ ZİYA GÖKALP
Cevat ALKAN 01 Ocak 1970
HAYATI
Ziya Gökalp 1876 yılının Mart ayında Diyarbekir”de doğmuştur. 1
Doğmunda kendisine Mehmet Ziya adı verilmiştir. Babası Mehmet
Tevfik; Efendi, annesi Zeliha hanımdır. Ailesinin kamu hizmetinde
seçkin bir yeri _vardır. 1882 yılında Memedin imescidindeki Elifbâ ve
Amme cüzüne “başlamış, 1883 de mahalle mektebinde Kuran-ı.Ke-
rim okumuş ve yazıyı çöğrenmiştir. Küçük yaşlarda sürekli olarakki-
tap okumaya başlamıştır.
1886 yılında Mekteb-i Rüşdiyye-i Askeriyye'nin birinci sınıfına
yazılmış ve 1890 yılında bu okuldan mezun olmuştur. Amcası Hacı
Hasip Efendiden doğu felsefesi, arapça ve farsça dersleri almış ayrıca,
bir yıl kadar özel öğrenim görmüştür. 1891 yılında Diyarbekir İdadi-
Mülki'_nin ikinci sınıfına girmiş ve 1894 ve tasdiknamesini alarak okul-
'dan ayrılmıştır. İlk ve Orta öğreniminiDiyarbekir°de yapan Gökalp
edebiyat, tarihi ve matematiğe aşırı bir ilgi duymaktadır. Gençlik
yıllarında içinde bulunduğu güçlükler ve kendisini yetiştirme hususun-
daki engeller nedeniyle karamsarlığa kapılmış ve intihar girişiminde
bulunmuştur. A - '
A A Gökalp lisedenisonra 1885 yılında siyasi ve kültürel yaşam 'mer-
kezi olan İstanbul'a gitmiştir. Mali olanaksızlıklar nedeniyle başka
seçeneği olmadığından yarışma sınavlarını kazandığı baytar mekte-
binde (Veteriner Fakültesi) yüksek öğrenime başlar. Devrimci etkin-
liklerde bulunması› nedeniyle bir süre sonra fakülteden uzaklaştırılır.
Tu-tuklanarak bir yıllık bir mahkumiyetle cezalandırılır, 1899-1900.
Mahkumiyetinden sonra Diyarbekir”_e sürgünlgönderilir. `
~ramları ve Öğretim Bölümü Öğretim Üyesi. V '
1` Doğum tarihi konusunda değişik kaynaklarda farklı görüşler ileri sürülmektedir.
Doğum yılı olarak genellikle 1875 ve 1876 arasında, gün olarak da 23 ve 24- Mart arasında
farklı değerlendirmeler vardır. ' '
. Amcası I,-Iacı Hasip efendinin ölümünden sonra. ve onun vasiyeti
doğrultusunda kızı Vecihe hanımla evlenir ve dört çocuk babası olur.
Bu sıra özellikle fransızca, felsefe, psikoloji ve sosyoloji olmak üzere,
arapça, farsça, metafizik, pedagoji, biyoloji ve tıpla ilgili yüzlerce
eseri incelemiştir ve bat-ıyı sistematik olarak etüd etmiştir. Ayrıca
.bu çalışmaları yanında siyasi sürgünlerle görüşmekte, ihürriyetçi,
meşrutiyetçi derneklerle, ilgilenmekte keyfi sömürü ve baskı altındaki
Diyarbekir köylülerinin haklarının savunması için- halkla birlikte mü-
cadele etmekte, Mahalli basında (“Peyman” gazetesi) yazıları çık-
maktadır. - ' İ `
(C
V -Gökalp, Diyarbe.kir'de bulunduğu, bu günlerde Diyarbekir
Meclis-i İdâre-i Vilayet Başkatibi Refiki Is/eMülkiye Müstantıklığı”;
“Ticaret Odası Baş`katipliği”; “Estel ve Şemhane (mum imalathanesi)
muharrirliği”; “Osmanlı, İttihat ve` Terakki Cemiyeti Diyarbekir Şu-
besi Mesul Murahhaslığı”-°; “Diyarbekir Vilayet Gazetesi Muharrir-
liği”; "İttihat ve Terakki Cemiyeti, Van, Diyarbekir veBitlis Vilayet-
leri 1\/Iüfettişliği”'; “Fransızca ve Kitabet muallimlikleri” gibi çeşitli
görevlerde bulunmuştur. Askeri Rüştiyede Fransızca öğretmenliği
sınavını kazandığı halde sakıncalı kişi sayıldığından öğretmenliğe ka-
bul edilmemiştir. Öte yandan, Darulfunun Edebiyat Şubesi, İlm-i
Ruh ve fUlum'-i' Diniyye-i Aliye” muallimliği vekaletine muakkatan
tayin edilmiş, fakat bu görevi dekendisi kabul etmemiştir. ,Bu sıralarda
Diyarbekir Valisi Hasan Fehmi (Paşa) kendisine olan takdir ve hay-
ranlığını ifade etmek için ona '“Ziyaeddin adıyla hitap etmektedir.
Diyarbekir Vilayet Maarif Müfettişliğine tayin edilir fakat bir müd-
det sonra (5 ay) bu görevden ayrılır. Yine bu günlerde› (1909) İttihat
ve Terakki Fırkası Viran şehir kongresinde müfettiş olarak bulunmuş
v'e “Viran şehir havalisinin temin-i umram” hakkında hazırladığı
“I4” maddelik layiha merkezcei beğenilmiş; kabine üyeleri ve me-
buslara duyurulmuş ve kendisine bir teşekkürname yazılmıştır.,
1908iTemmuz”unda Meclisi Mebusanfın yeniden açılması üze-
rine çalışmalar daha serbest bir ortamda başlamıştır. Gökalp Diyar-
bekir'de İttihat ve Terakkinin seçkin bir lideri olarak görülmektedir.
1909 da partisinin Sel_anikte”ki kongresine Diyarbekir temsilcisi olarak
davet*edilir ve merkez konseyi üyesi olarak seçilir. Selanik'in batıya-
dönük kozmopolit ortamında aradığı ve özlediği bilim çevresini bul-
muştur. Selanik'e yerleşir. Avrupa felsefe ve sosyolojisine yakın ilgi
duymaktadır. Bu sıralar, Demolin, LePliy'e ilaveten; A. Fouiller
(Faye),`Foui1let, Tarde (Tard), Durkheim, Gustov Le Bon ve.Berg-
son”u inceler. Çağdaş çevrelerde muntazam konferanslar vermektedir.
Sultani de felsefe ve sosyolojiöğretmeni olarak ders verir. Sosyal ve
'kültürel sorunlarla sistemli_ biçimde ilgilenmektedir, Selanik'te Fran-
sızca, felsefe ve sosyoloji kitaplarından oluşanbir kitaplık kurar, Fikir
hareketlerine öncülük etmektedir; bilimsel dergi çıkarmakta, Türk
Yurdu'nda yazılar yazmaktadır. Ergani Madeni Sancağından mebus
seçilir (1912). Tüm bu çabaları sonucu Gökalp artık ulusal düzeyde
ün kazanmıştır. ç
1912 yılında Balkan Savaşfnın başlaması üzerine Partinin genel
merkezi Selanikitenv İstanbul”a .nakledilir. Gökalp”ta ailesiyle birlikte
İstanbula yerleşir. Burada Türk ulusculuğunun entellektüel merkezi
olan “Türk Kalbi” klübünün etkin bir üyesi ve ayrıca parti üyesi
olarak yasal, sosyal ve kültürel sorunlarla yakından ilgilenmektedir.
Bu günlerde yaptığı çalışmalar arasında: Türk loncalarının, 'ta-
rihi, derviş tekkelerinin gelişimi ve azınlıkların sorunları konularında
incelemeler; ulusal eğitim hakkında rapor hazırlama; kitaplıkları
düzenleme çalışmaları; telif ve tercüme işleriyle ilgili komisyon oluş-
turulması; “İlmi istilahlar encümeni” oluşturulması ile ilgili çalışma-
ları; “İçtimaiyat Darülmesa-isi”›ni kurması; İstanbul Üniversitesinde
ve medreselerdeki çalışmaları; 1917 sonbaharında medreselerin kapa-
tılması ve lıalifeliğin kaldırılmasını öneren kapsamlı bir ınuhtırayı
»parti kongresine sunması; medeni hukuk konusunda ve vakıf sistemin-
de köklü yenileştirme önerileri gibi çalışmalar diğerleri arasında kayda
değer etkinliklerdir. Birinci Dünya Savaşı sırasında önerilerin büyük
bir kısmı parti tarafından benimsenmiş ve hükümet tarafından uygu-
lanmıştır. ` ç i e
Gökalp bu yıllarda kendisine yapılan “Maarif Nazarlığı” teklifi-
ni redetmiştir (1913). Ancak bir Üniversite öğretim üyesi olarak genç
kuşakları etkilemiştir. Üniversite Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümüne
Sosyoloji dersleri koydurtmuştur. Medresedeki sosyoloji öğretmenli-
ğinden sonra 1915 de İstanbul Üniversitesinde sosyoloji profesörü ola-
rak görev yapmıştır. Üni/versiteye yetenekli genç doçentler kazandır-
mış, lise ve üniversite öğrencilerine burs verdirmiştir. Birinci Dünya
Savaşı”na kadar Türk fikir yaşamının önder kişilerinden biri olmuş-
tur. Buarada “Türk Yurdu” dergisinde çalışmış, “Yeni Mecmua”yı
yayınlamış; “Yeni Hayat” şiir kitabı ile “Türkleşmek-İslamlaşmak-
Muasırlaşmak” adlı eserini yayınlamıştır. A V
Gökalp üniversitedeki görevine devam ederken l919, Osmanlı
İmparatorluğu'nun Birinci Dünya Savaşında yenilgiye uğraması üze-
rine İttikat ve 'Terakki”nin diğer ileri gelen üyeleri ile birlikte Malta'
ya sürülmüştür. Sürgünde ailesiyle muntazaman. mektuplaşmış, kon-
feranslarıııa devam etmiştir. Bir anlamda sürgünde bir hocalı bir üni-
versite gibi etkinlik göstermiştir. _ .,
' Atatürlöün önderliğinde kazanılan Kurtuluş Savaşı'nı izleyen
günlerde sürgünden İstanbu.l'a dönmüş (1921). Bir ay kadar sonrada
Samsun”a ve oradan da Ankara”ya geçmiştir. İstanbul'a dönüşünde
Üniversiteye alınmıyor. Ankara”da “l\/Iaarif Vekaleti ve İlim Encü-
meni” üyeliği ve “Âli Dersler” hocalığı yapıyor. Dergi çıkarma girişi-
mi maddi olanaksızlık nedeniyle gerçekleşemiyor. - `
Geçim güçlükleri nedeniyle önce/ Ankara°dan Kayseri'ye oradan
da Diyarbekir°e memleketine dönmüştür (1921). Diyarbekirdeki bu
dönemde de milli bilinci uyandırma ve geliştirme çabalarını sürdürmüş-
tür. Sınıflarda; salonlarda dersler ve konferanslar ve İlkokullarda'ye-
tişkinlere 'gece dersleri vermiştir. A V
_ “Gençlik Derneğini” kurmuş; Muallim Mektebinde felsefepsi-
koloji ve edebiyat dersleri okutmuş ve “Küçük Mecmuayı” yayınla-
mıştır. Bu arada “Kürt Aşiretleri Hakkında Sosyolojik Tetkikler”
adlı eseri hazırlamıştır (1922). . A
1922 yılı sonunda Telif ve Tercüme Bürosu Başkanlığına atanmış
ve Ankara'ya gelmiştir. Bu görevde bulunduğu sıralarcladaha sonraki
Talim ve Terbiye Dairesi”ni geliştirmiştir. “Heyeti İlmiye”yi sık sık
toplamış; yapılan çalışmalar sonunda “Sultani” adı “Lise”ye, çevril-
miş liselere felsefe, sosyoloji ve Türk Medeniyeti Tarihi gibi dersler
konmuş, programlar yeniden hazırlanmıştır. Dünya klasiklerinin çev-
rilmesi girişiminde bulunulmuştur. .
Gökalp 1923 'de İkinci devre _l\{Iillet Meselesinde Diyarbekir me-
busudur; ve yeni hükümetine yanında yer almıştır; Gumhuriyet Halk
Partisi'-nin Atatürk tarafından oluşturulan programının temel esasla-
rının analizini ve açıklamasını yapmıştır. Bu konuda “Doğru Yol,
Hakimiyeti Milliye ve Umdelerin Tasnifi, Thalil ve Tefsiri” adlı bir
buroşür yayınlanmıştır.
O sıralar, Atatürk*ün Ankara İstasyonunda Kalemi mahsus
binasında yaptığı ve;“Vagon Toplantıları” olarak adlandırılan ve
Türkiye'nin Resmi doktrini ve İnkılaplarının tartışıldığı toplantılarda
(1923) Ziya Gökalp Cumhuriyet ve Demokrasiyi savunmakta; Marx'
ın tarihi materyalizm ve tarihi determinizm konusunun analizve
eleştirisini yapmaktadır. Türkiye Büyük Millet .Meclisi'nde Anaya-
sayı hazırlayan komisyonda ve diğer çeşitli komisyonlarda çalışmakta-
dır. Eğitiın ve öğretimin geliştirilmesi ve öğretim birliği, köy okulları-
nın açılıp geliştirilmesi onunaüzerinde önemle 'durduğu konulardır.
Etnografya müzesinin kurulması teklifini benimsemiş ve karara bağ-
lanmıştır. Mahkemelerin birliği, aile hukukunun düzenlenmesi konu-
larıyla uğraşmıştır. A _ ı
Kısaca Gökalp, Türkiye için ekonomik çöküntü, moral ve fikir
yönünden kargaşa, ve_ülkenin köklü bir yeniden düzenlenme gerek-
sinimi duyduğu yıllar' olarak simgelenebilecek bir yaşam döneminde
yeni Cumhuriyetin düşünsel esaslarını bilimsel olarak belirlemeye ça-
lışmış ve Atatürk”ün sevgi, saygı ve güvenini kazanmıştır. Zamanın
başyazarlarından birinin “Gökalp Küçük Mecmua'daki fikirleriyle bizi
ve fikir hayatımızı Diyarbekir”den idare ediyor” sözü ile Atatürk”ün
İtalyan. diplomatlarından Comte Sforza'ya söylediği: Bedenimin ba-
bası Ali Rıza, hislerimin Namık Kemal, fikirlerimin “Ziya Gökalp'tir”
sözü bu konuda Gökalp”in Türk ulusu”nun yeniden doğuşu ve Türkiye
Cumhuriyetinin yeniden kuruluşundaki katkısını açıkça ifade etmek-
tedir. e T ı › i
İdealist ve..gözü- pek* Gökalp'in yaşamı; sıkıyönetimlerde idam
tehditleri altında yargılanmalar, sürgün, yoksulluk ve intihara teşeb-
büse kadar uzanan güçlüklerle dolu ama o derece onurlu ve mücadele
dolu bir öykünün simgesi olarak ölümsüzlük yolunda 25 Ekim 1924
de noktalanmaktadır. Yaşamında; kişiliği, yakınççevresi, eğitimi ve
içinde bulunduğu ortam; mistisizm, teoloji ve doğa ibilimlerinin bir-
birleriyle mücadelelerine yol açmıştır. Sonraları bunlar onun entel-
lektüelleşmiş yazım terminolojisinde “Kültür” “Islam”,ve “Çağdaş
Uygarlık” olarak belirginleşmiştir. Böyle bir ortamda büyüyüp geli-
şen Gökalp Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyetini kurarken gerçekleştir-
diği ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel yeniliklerin en etkili aydın
önderlerinden biridir.
EĞİTİM GÖRÜŞÜ
Ziya Gökalpfin eğitim görüşünü ve eğitimci kişiliğini anlayabil-
mek için yaşadığı ortamın özelliklerini ayrıntılarıyla bilmenin yanın-
da onun bilim adamı kişiliği ile sosyolojik kavramlarının da iyi anlaşıl-
ması gerekir objektif bir değerlendirme için onun eğitimle ilgili görüş-
lerinin bu üç boyutlu referans çevçeresinde ele alınması gerekir.
Bilim Adamı Özelliği: Gökal'p”e göre tüm bilimsel araştırmalar
objektif olmalıdır. Bununla beraber, kendisi sosyal sorunları inceleíne-
de herzaman tüme varım yöntemi uygulamamıştır. Fikirlerini halk
önderlerinin izlemesi için bir “Doğma” formunda vermeyi tercih et-
mektedir. Genellikle önce bir kuram-geliştirip sonra bunu destekle-
mek üzere-kanıtlarını ya da izahını aradığı izlenimini vermektedir
(tümden gelim). İlgilendiği konuların çoğu güncel sorunlarla o kadar
iç içedir ki kendisi için “bilim adamı”, “politikacı” ve “gazeteci”
işlevlerini birbirinden ayırmak olanaksızdır. “Ayrıca araştırmalarında
kuram ve uygulama boyutlarının her ikisi ile de ilgilenmektedir. Tüm
eksikliklerine karşın batı anlamında bilimsel araştırmaları Türk ay-
dınları üzerinde olumlu etkiler yapmıştır.
Gökalp”in bilim adamı olarak özelliği eğitim ve öğretime önem
vermesidir; Bu bağlamda yakınları onu, temel amacı kitleleri eğitmek,
kuramda ve uygulamada ulusal yenilenme için uğraş vermek olan on-
dokuzuncu yüzyıl filozoflarıııa benzetirler. Gerçekten de o, şiir ve
masallarıyla,ibilinçli bir ulus halinde birbirleriyle bütünleşmek iste-
yen kitlelere, ulusfsevgisi ve milliyetçilik idealini aşılamak isteyen bir
eğitimci düşünürdür. Kişiliğini kanıtlayan yapıtlarıyla eğitimin sosyal
ve kültürel temelleri üzerinde fikir ve görüşler ortaya koyan eğitimci
düşünür. ' ` e
Gökalp aynı`zamanda bir üniversite profesörü, gazeteci, parle-
menter ve gençliğin ve halkın sevgi ve güvenini kazanmış bir düşü-_
nürdür. Yazar olarak yapıtları çağdaş Türk ulusçuluğunun başta
gelen iç sorunlarını-sarsılan ulusal saygınlık ve güvenin yeniden ka-
zamlmasını-etkin ve açık biçimde yansıtmaktadır. Kendisi gerçek an-
lamda bir filozof olmamakla beraber, sosyal düşüncesinin temelinde
bir felsefe vardır. Ona göre Türk aydınlarının esas görevi ülkelerinin
hayati önemi olan içive dış sorunlarının çözümü için yollar ve yöntem-
ler bulmak olmalıdır. Bu nedenle kendisinin başta gelen iuğraşısı sos-
yal ve siyasal sorunlardır İlgilendiği temel felsefi konu,-oluşturmak is-
tediği yeni sosyal düzeni yönlendirecek, yeni değerler yaratacak,
halkın durumunu yüceltecek yeni bir kuram bulma konusuydu. Bu-
nun için onsekizinci yüzyıl düşünürlerinden kaynaklanan “Tanzimat
Rasyonalizmi”nden ondokuzuncu yüzyılın romantik düşünce tarzına
geçmiştir. Toplumsal devrim için yeni değerler araştırmalarında Re-
nauvier, Boutroux ve Fouillée ile Durkheim°den etkilenmiştir. Bunun-
la beraber kendisi daima bireyi değil toplumu önde gelen bir etken
olarak gördüğünden, batının “bağımsız kişilik" kavramını hiç bir
zaman tamamen benimsememiştir. ›Bu sorunun “teklik_ ilkesini ve
herkes için aynılık kararcılığını” redetmekle çözümleneceğine inan-
maktadır. ' _
So.sj›oloji/c Ifavramlar, Pozitivist-Gökalp'e göre idealler duygusal
yönden yoğunlaşmış kollektif fikirler olarak tanımlanabilir. Toplumun
tüm üyelerini bireylerin iradesinden bağımsız olarak birleştiren yega-
ne değişmeyen güç toplumun duygu, düşünce ve eyleminde belirlenen
toplumsal bilinçl_iliktir. Bu bir “halk duygusu”, (Örf) dur. Gökalp”in
görüşü, toplum yapısının nitelik ideğiştirmesiyle “örf”ün değişeceği
yönündedir. Bu nedenle kristalize örf demek olan “yasa” da buna
koşut olarak değişmelidir. e
İdealler, toplumun kendisi hakkındaki bilgisi, kollektif bir takdir
ve istek durumundan kaynaklanır. Bu takdir ve istek ateşinde çözüm-
lenen eriyen bireyin benliği sosyal kişiliğe dönüşür. Birey, kültürü
kendi özüyle doğrudan bütünleştirebildiği ölçüde orijinal 'kişiliğe sa-
hiptir. Gökalp°e göre “toplum kutsaldır. Bireycilik, ideallerde azalma-
ya_ şüpheciliğe, moral istikrarsızlığa ve hayal kırıklığı ile çöküntüye
yol, açar. _ _ , _ `
Ziya Gökalp”e göre, ulus insanlığın gelişiminde en yüksekaşa-
madır. Kendisi; ilkel, etnik, dini ve kültürel olmak üzere dört top-
lumsal aşamaya inanmaktadır. Bir toplumun değer yapısının temeli
ulusal ideallerdir. Onun ulus kavramının temelini kültür oluşturmak-
tadır. Çağdaş toplumun nihayi gerçeği ulustur._ Kültür ve uygarlık
kavramları onun düşüncesinde önemli bir yer işgal etmektedir. O,
kültür ve uygarlığın birbirlerini tamamladıklarına ve birlikte çağdaş
ulusların yaşamlarını belirlediklerine inanmaktadır. Ona göre, uygar-
lık evrensel, kültür ise ulusal bir kavramdır. Bu anlayışta tüm duygu-
lar, yargılar ve idealler kültürün ägelerz; rasyonel ve bilimsel bilgiler,
yöntemler ve teknoloji ise uygarlık ägelerz' dir.
Gökalp kültür ve ideallerin kaynağını halkta bulmaktadır. Bu-
nunla beraber halk sadece ulusun oluşacağı ham gereçtir. Halkın bi-
linçaltı duygu ve ideallerine ışık tutmak ulusal bir kültür sentezi oluş-
turmak eğitilmiş aydınların görevidir. Bu nedenle Gökalp eğitilmiş
aydınlara önemli bir sorumluluk vermektedir. Gökalp, kurtuluş ara-
yışında batı uygarlığının Tü.rkiye°ye yayılmasının tarihi bir zorunlu-
luk olduğu sonucuna varmıştır. Batı uygarlığı kurucularının Türkler
olduğunu, bunun Akdeniz uygarlığının bir devamı olduğunu savun-
maktadır. Gökalp'in din kavramı; İslar'n'ın, tüm yasal ve sosyal ku-
rallardan ayrı olarak tamamen ahlaki bir 'din olduğu şeklindedir. Bu
savı için Gökalp, yeni bir “İslami kurallar yasası kuramı” geliştirmiş-
tir. Bu kurama dayalı olarakda :din ve devlet ayarımı ile din ve doğu
uygarlığını birbirinden ayrı düşünmeyi amaçlayan dini reformlar öner-
mektedir.
Eğitim_Ií`az1ramlarz. Gökalp'e göre, toplumda mevcut entellektüel
karışıklık ve değerler sürtüşmesinin _kaynağı eğitimdir. Kendisinin
misyonu da vatandaşlarını batı uygarlığından esinlenmiş fakat kendine
özgü bir kültüre dayalı ulusçuluk anlayışı doğrultusunda eğitınektir.
Ona göre, ulusal kültür sentezi oluşturmada temel sorumluluk eğiti-
mindir. Esasen ülkede görülen buhranın kaynağı eğitim ile kültür ara-
sındaki kopukluğa dayanmaktadır. Bu nedenle eğitimi bir yönden
çağdaş uygarlıkla, diğer yönden de ulusal kültürle uyumlu ve tutarlı
hale getirmek gerekir; Gökalp”e göre eğitim bireylerin sosyalleşmesi
sürecidir. Diğer bir deyişle, eğitim sosyal bir olgudur. Bu olguda top-
lumun eğitimi ile eğitimin toplum üzerindeki etkisi olmak üzere iki
yönlü bir işlev söz konusudur. “Eğitim” ile “sosyal ve kültürel değiş-
me”-arası ilişki; bir yönden eğitimin değişen topluma göre şekillen-
mesi öte yandanda eğitimin toplumun şekilleıımesi 'üzerindeki etkisi
olmak üzere iki boyutlu bir özellik taşımaktadır. Çağdaş eğitim, çağ-
daş kültür gibi ulusun kendi yaşamının bir belirişidir. Eğitimci ulusal
kültürün bir temsilcisi olarak bireyleri içinde yaşayacakları çevrenin
kültürüne göre eğitmek durumundadır. Bu sosyolojik ve antropolojik
yaklaşımda eğitimin kültürel içeriğevdayandırılması esas alınmaktadır.
Gökalp”in sosyolojinin ve antropolojinin eğitime uygulanması girişim-
leri Türkiye'de eğitim çsosyolojisinin gelişmesinde öncü girişimlerdir.
Kendisi toplumdaki sosyolojik gözlem ve incelemeleri 'sonunda ülkede
o zaman uygulanmakta olan üç yönlü eğitim arasında (normal halk,
medrese, laik okul) .bütünlük sağlamadan gerçek bir ulus 'oluşturma-
nın mümkün olamıyacağı sonucuna varmıştır. ' -
Bu gözlemleri ışığında ulusun yeni yaşamının, Türk kültürünün
yeniden keşfedilmesi ve bu kültürel öze dayandırılmasıyla düzenle-
nebileceğine inanmaktadır. Ona göre eğitimin amacı bireylere milli
kültürü benimsetmektir, bireyleri mensup oldukları ulusu temsil ede-
bilecek kişilik sahibi yapmaktır. Milli kültür ise Türk halkının içinde
yaşamaktadır. Halk içinde yaşayan bu özü arayıp bulmak işlemek
okulda müsbet bilgi ile bütünleştirmek, genç kuşakları bilgili, iyi va-
tandaş ve iyi insan olarak yetiştirmek eğitimin başta gelen amacıdır.
Bunun için de çağdaş Türklerin eğitimi; Türkçülük, İslamcılık ve
,Çağdaşlık ilkelerine*dayanmalıdırf - ' ı ~ I r
Gökalp, önceleri gerçekçi ve liberal bir yaklaşımla ele aldığı ye-
nileştirmeyi, sonradan Atatürk'ün uyguladığı devrimsel bir yöntemle
değil, fakat evrimsel birlyaklaşımla gerçekleştirmeyi düşünmekteydi.
Bundan amaç halk_kitlelerinin eğitiminde zorunlu değişiklikleri yap-
maktı. Tüm yaşamını büyük bir özveriyle bu konuya vermiş olan
Gökalp”e göre: halk kitlelerinin kültürel ve ekonomik düzeyini yük-
seltmedikçe Türk ulusunun gelişmesifolanaksızdır. Geliştirdiği felsefi,
sosyolojik ve kültürel kavramlara dayalı olarak eğitimin temel amaç-
larına ilişkin -şu sonuçlara ulaşmıştır:
Q Eğitim bir kültürleme ve kültürlenme süreci olduğundan ve
kültür de ulusal-bir nitelik taşıdığından eğitim ulusal olmalıdır.
Q Türk çocuğunun temel eğitimi Tz`ı'rk ka'ltı`ı`rı'ı'ne uygun olmalıdır.
Q Türk eğitiminin temel amacı ulusal türde idealistler galiştirme
olmalıdır. '
Q Özverili,_ yurdunu seven, bencil olmayan, ulusuna önderlik
edbilecek insanlar yetı'ştı'ı'm‹gye özel bir özen gösterilmelidir. _ _
Görüldüğü gibi Gökalp, düşündüğü değerler ve inançlarla do-
nanık idealist bireyler yetiştirilmesini öngörmektedir. Ona göre, bu
tür insanı yaratmak demek ulusu yaratmak demekti. Bunun anlamı ise
aynı nitelikte bireysel kişilikler ,yaratmak demekti. Çünkü birey ancak
kendi kültürünün gerçek bir temsilcisi olduğunda orijinal bir kişilik
kazanabilir. Eğer bireyin anlamı kişilik ise ulusal eğitimin bireysel
gelişimi oluşturamayacağı savı yanlıştır. Eğitimin amacı kültürün ras-
yonel ve duygusal ögelerini özümlemiş ulusal tipteki insanı geliştir-
mektirğ Böylece hem insanlar hemde ulus yaratılmış olur. 'Bu konuda
Türk aydının.1n ana işlevi bu ideali dağınık ve karmaşık halk gele-
neklerindenoluşturmak ve yabancı kültürlerin etkisiyle kendi kabuğu-
na çekilmiş olan halkın manevi varlığını yeniden keşfetmektir. Bu aynı
zamanda bir “Yaşayan Ulusal Gelenek”in yeniden yaratılması demek
olan ve ulusun bilinçaltında var olan fikirlerinin uyanışı olarak tanım-
lanabilecek bir halk eğitiminin de amacıdır. e
Bu nedenle Gökalp”çi eğitim anlayışında, aydınların eğitimi özel
bir önem taşımaktadır ve eğitim reformlarında öncelik aydın yetişti-
ren okullara verilecek olursa toplum sağlam temeller üzerine oturtu-
labilir görüşü benimsenmektedir. Bu görüş, Türk folklorundaki “Tuba
Ağacı” kavramına dayanmaktadırğ Gökalp bu konuda Emrullah Efen-
di ile aynı görüştedir ve Üniversiteyi milli eğitimin kuruluşunda öncü
olarak görmektedir. Ona göre milli eğitim üniversiteden başlayarak
öğretmen okulları orta ve -ilk öğretime inecektir. Gökalp, eğitim ku-
rumlarının ulusun gerçek ve mükemmel üyelerini yetiştirebilmelerinin
ancak ulusun kalbinde yaşayan dini, ahlaki, hukuki, estetik v.b. de-
ğerlerin çocukların eğitiminde formel uygarlığın gelenekleriyle yer de-
ğiştirmesiyle mümkün olabileceğine inanmaktadır. Ve ona göre ancak
bundan sonradır ki, okullar ulusal bir kriz ortamında eğitim görevini
yerine getirebilirler. A
-Gökalp öngördüğü reformlara esas olmak üzere “kültür” ve “uy-
garlık” kavramları arası farklılığın belirginleşmesine yönelik analizini
eğitimde “eğitim” ve “öğretim” kavramları üzerinde uygulamakta-
dir. Ona göre eğitim ve öğretim birbirlerinden farklı kavramlardır.
Birincisi kültürle ikincisi de uygarlıkla ilgilidir, diğer bir deyişle bi-
rincisi “değer yargılarıyla” ikincisi ise “gerçek yargılarıyla” /ilgilidir.
Öğretim bireyi-doğal bilimlerle donatıp, onun doğal çevresine uyu-
munu sağlar, eğitim ise kültürel ve ulusal bilgilerle donatarak sosyal
çevresine uyumunu› sağlar. Öğretimin amacı temel bilgi ve beceri ka-
zandırmaktır. Ancak bunun yanında bireylerin .zihninde çıkarcı ol-
mayan, ve özveriye ilişkin duyguları kültürleme anlamında bir eğitsel
süreç de söz konusudur. A B . _ `
Gökalp'e göre eğitim değer yargılarının tümü demek olan kül-
türü özünileme işidir. Öğretim ise bireylere belirli teknikler ve gerçek
yargıları konusunda ders vermektir. Bu nedenlerle de kültürü özümle-
me anlamında eğitim ulusal olmalı, çocuklara rasyonel bilimsel bilgi
kazandırma anlamında da öğretim evrensel olmalıdır. Ulusal ,kültür
dahilerin düşünceleri ve büyük insanlarin eylemleriyle şekillenir. Bu iki
tür birey ulusal kültürü temsil eder ve aydınları oluşturur.
Gökalp; eğitimi “Bireyin ulusal' kültüre göre Yetiştirilmesi” ola-
rak .tan1mlarken, "Fransız :Uygarlığı eğitimi”, ve “İslam Uygarlığı
eğitimi” olarak ifade edilen _mevcut eğitim sistemine karşı çıkmaktadır.
Buna karşın o, “Kültür Eğitimi” olarak ulusal eğitimi önermektedir.
Kültür oluşturma anlamında bir toplumda çağdaş eğitimin varlığı o
toplumda çağdaş bir kültürün varlığı ile olasılık kazanabilir. Bunun
dışında, çağdaş eğitimi dışardan ithal etmek mümkün değildir.
Öte yandan çağdaşşöğretim tamaınen farklı bir durum arz et-
mektedir. Çağdaş öğretim bir ulusun üyelerini çağdaş teknolojialanın-
da yetiştirmektir. Bu teknoloji zorunlu olarak ve orijinal durumda ül-
kede olmayabilir. Dışarda bulunabilir veroradan alınabilir.
Sonuç olarak çağdaş kültür gibi çağdaş eğitim de bir toplumun
varlığından kaynaklanmaktadır. Diğer taraftan çağdaş öğretim çağdaş,
teknoloji gibi evrensel olan bir ııygarlıktan adapte edilebilir. Bu ne-
denle eğitim tamamen ulusal olmalıdır; Toplum* bu duruma erişti-
ğinde; yapısı ve türü ile çağdaş bir toplum olduğunda çağdaş bir ka-
rekter kazanır. Aksi halde, yani toplum çağdaş olmaktan uzak ise ço-
cuklara ve gençlere çağdaş bir eğitim verme durumu söz konusudu
olamaz. '
Çağdaş eğitimin, ulusal kültürü geliştirmekle gerçekleşebileceğine
inanan Gökalp, kültürel değerlerin ve eğitimin Avrupa”dan adapte
edilmesine karşıdır. Kendisi eğitimciyi bu konuda ulusun temsilcisi
ve çağdaşlaşmanın önderi olarak görmektedir. Ona göre, öğretim, üye-
leri ve öğretmenler hem eğitici, hem de öğreticidirler. Öğretim aynı
zamanda hem~ eğitsel, hem de öğretsel işleve sahiptir. Bu iki boyutlu-
luk ulusal bütünleşmeye ve çağdaş gelişmeye hizmet etmektedir. Eği-
timi ulusallaştırma ve öğretimi çağdaşlaştırma eğitim alanında iki te-
mel hedeftir. Öğretmenin misyonu, bu ilkeleri en iyi biçimde uygula-
mak ve sürekli olarak değişen uygar ortamda bu eğitim ideallerinin ile-
ri düzeyde gelişme olanaklarını araştırmaktır. ,
Görüldüğü gibi Gökalp”in “ulusal eğitim” görüşü ,eğitimin sosyal
ve kültürel boyutlarına, toplumun ve kültürün eğitim üzerindeki etki-
sine ilk defa geniş ve kapsamlı bir şekilde yer vermektedir. Kendi
kültürel analizlerinde oluşturduğu görüş “Halk kültürüne doğru”
ve “Çağdaş uygarlığa doğru” olmak üzere iki yönlü bir nitelik taşı-
maktadır. Uygarlığa erişmek için kültürü geliştirmek. Gelişme sağla-
mak için sağlametemellere dayanmak.. y
Gökalp halkı ve ulusu kültürel, siyasal ve ekonomik bir birlik ola-
rak görmekle Türkiye°yi bir ulus, ulusal bir devlet ve bir demokrasi
olarak benimseyen bir görüşün gelişmesine yol açmıştır. Türkiye”yi dini
bir topluluktan farklı bir toplum olarak ele almakla Türklerde laik-
lik, kültür ve uygarlık görüşlerinin oluşmasına öncülük etmiştir. Türk
kültürünün temelde batı uygarlığı ile uyum olasılığını vurgulamak
suretiyle dinamik bir politikanın oluşumuna zemin hazırlamış oldu.
G Fikirlerinin bu somut etkileri yanında Gökalp, sistematik bir eği-
tim kuramı oluşturmuştur. Kendisi batılı fikirlerin, uygulamaların
ve süreçlerin kendi ülkesinde en iyi biçimde nasıl uygulanabileceğini
görme yeteneğine sahip büyük bir düşünürdür. Gökalp, Türkiye
Cumhuriyetfnin temel eğilimlerini en iyi biçimde formüle eden en
ön.de gelen aydın olarak Türk düşün yaşamında hak ettiği yeri almış-
tır. Batılılaşma, demokrasi, siyasal ve ekonomik ulusal bağımsızlık ve
laiklik onun oluşturduğu temel ilkelerdir. _Türkiye Cumhuriyeti, ınilli
eğitiminin temel karakteri düşünsel olarak onun çizdiği ana çerçeveyi
yansıtmaktadır. ~ \ ' p g _
ESERLERI
Ziya Gökalp”in yazılarının büyük bir kısmı gazete ve dergilerde
yayımlanan makale ve şiirlerden oluşmaktadır. Bunların bir çoğu son-
radan kitap halinde basılınıştır. Yazıları, edebiyat, folklor, tarih, sos-
yoloji, eğitim ve kültür konularıyla ilgilidir. Birçok kurum ve kuruluş
tarafından orijinal yazıları derlenip toparlanmıştır. Orijinal olarak
Arap Alfabesiyle yayınlanmıştır. Kendisi hakkında yerli ve yabancı
literatürde zengin bir yayın vardır. e ç
1985 Şubat tarihiyle, Milli Kütüphanede kart kataloğunda adı
'altında “60” eser mevcuttur. Aynı kitaplıkta “Şahıs bibliyografyaları”
başlığı altında; Cavit OrhanlTütengil'in 1945, 1949 ve 1954- tarihle-
rinde_yayınlanan.“3”. Sami N. Özerdim”in hakkında yazılmış Türkçe
kitaplarla ilgili 1979 basımı “1” velsmet Binark ile Nejat Sefercioğlu”
nun birlikte hazırladıkları 1971 tarihli yayın olmak üzere beş eser bu-
lunmaktadır. -Ayrıca kendisi; Türk Ansiklopedisi Cilt XVII, Fasikül
136: Türk ve Dünya-Meşhurları Ansiklopedisi Sayfa 152 gibi birçok
ansiklopedik yayında yer almaktadır. i _
Bu yayınlardan anlaşıldığına göre; Ziya Gökalp'in kendisine ait
“4-50” civarında_yayınlanmış yazısı vardır. Bunların “46”sı ayrı baskı,
“292Ÿ” si dergi makalesi, “86”sı gazete makalesi, “9”u ölümünden
sonra yayınlanan yazı ve'“6”sı ölümünden sonra yayınlanan şiirdir.
Hakkında yazılan ve yayınlanan yazılar ise “f800” civarındadır. Bun-
ların “59”u hakkında yazılmış eser; “9”u kendisinden söz eden Türkçe
eser; “60?›”ü hakkında- gazete ve dergilerde yayınlanmış yazı;“29”u
yabancı ülkelerde hakkında yayınlanmış makaledir. Burada kendisi-
nin eğitimle doğrudan ilgili olan yazılarıyla, kendisi hakkında yayın-
lanan eserleri tanıtıcı mahiyettekibiyografiler, bibliyografya ve kro-
noloji gibi yayınlardan seçilmiş bir kaçına yer verilmektedir.
Eğitimle İlgili Eserleri. Ziya Gökalp°in ahlak,- kişilik, aile ve beh-
zeri gibi eğitimle ilgili konulardaıçok sayıda yazısı mevcuttur. Ancak
doğrudan doğruya eğitimle ilgili olarak yayınlanmış onaltı yazısı
vardır. Bunlar İslam eğitimi, milli eğitim, eğitim sorunu, okullarda
- ödül ve ceza, eğitim ve kültür konuları ile ilgili yazılardır. Bu yazılar,
Islam Mecmuası, Muallim Mecmuası, ve Yeni Mecmua”da yayın-
lanmış makalelerclir. A , _ 7
“İslam Terbiyesinin Mahiyeti” İslam ıllecmuası. 'Cilt 1 Sayı 1.30
Ocak, 1913 İstanbul s. l4`-16. - I
' “Terbiye ve 'l\/İilliyet: Milli Terbiye 1”. Jlluallim Mecmuası Birinci
Cilt, Sayı: 1. 15 Temmuz 1916 ss.3-9. ~
“Terbiye ve Milliyet Milli Terbiye 2.” ılluallim Mecmuası. Birinci
Cilt, Sayı: 2. 15 Ağustos 1916. ss. 33-39.`
“Terbiye ve' Milliyet Milli Terbiye 3”. Terbiyenin Gayesi nedir?
F ert milyçksa Millet mi?” Muallim Mecmuası. Birinci Cilt, Sayı:
3,115 Eylül 1916 ss. 65-71. _ ~ İ
"Milliyet ve Terbiye: Milli Terbiye 4”, /Muallim Mecmuası, Birinci
~ Cilt, Sayı: 4-, 15 Teşrinevvel (Ekim) 1916. ss. 97-102.
/
“Terbiye Münakaşaları: Milli Terbiye 5”. Muallim Mecmuası. Birinci
~ Cilt, Sayı: 7, 15 Ocak 1916, -ss. 193-202. › '
“Terbiye Münakaşalarız Milli Terbiye 6”.f Muallim Mecmuası. Birinci
* Cilt, Sayı: 8, 1 Mart-1917. ss. 225-231., . _
“Terbiye Münakaşaları: Milli Terbiye 7”. Muallim Mecmuası. Birinci
Cilt, Sayı: 9, 1 Nisan 1917, ss. 264-72. ' ' ' * _
“Maarif Mes'elesi”e Muallim Ålecmuası. Birinci Cilt, Sayı: 11, 1 Hazi-
ran 1917, ss. 322-7. ¬ ' ,
“Maarif Mes'elesi” Muallim Mecmuası, Birinci Cilt, Sayı: 12, 1 Tem-
muz 1917, ss. 353-9. ' › _
“Terbiye _Meselesiı Mekteplerde Mükafat ve Mücazat”. Yeni Mec-
e mua, İkinci Cilt, Sayı: 32, 14 Şubat 1918, ss. 113-4. A .
. “Mükafat ve Mücazat Meselesine Dair_Bir Kaç. Söz” Yeni Mecmua,
İkinci Cilt, Sayı: 34, 7 Mart 1918, ss. 143-4.
“Mükafat ve Mücazat Meselesine Dair Yine Bir Kaç Söz”. Yeni Mec-
mua. İkinci Cilt, Sayı: 36, 21 _Mart 1918. ss. 183-185.
“Mükafat ve Mücazat Meselesine Dair Birkaç Söz Daha” Yeni Mec-
mua, İkinci Cilt, Sayı: 38, 4 Nisan 1918, ss. 222-5. , .
y “Münteşir ve Müteazzi Müeyyideler” Yeni Mecmua. İkinci Cilt, Sayı:
İ z.. 42, 2 Mayıs 1918, ss. 30.7-8. _ V 1 -
_“l\4aarif ve Hars” Yeni Mecmua. İkinci Cilt, Sayı: 52, 13 Temmuz
1918, ss. 502-503. Z
Ålilli Terbiye ve Maarif Meselesi. Ankara: 1964. Ankara Basım ve Ciltevi
_` 1374-13 S-8* “Diyarbakır” Tanıtma ve Turizm Derneği Yayın-
- ları l?›”. Gökalp Takvimi 1. Dizi 4. _
HAKKINDA YAZILAN ESERLER “
Binark, İsmet. ve Nejat Sefercioğlu. Doğumunun 95. Yıldönümü Müna-
sebetiyle ZİYA GÖKALP BİBLİYOGRAFYASI-Kitap-Makale. Türk
_ Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları: 38, Seri: X- Sayı:
A-İ Ankara 1971. ›
Heyd, Uriel. Foundations of Türkish' Nationalism, The life and Teac-
hings of Ziya Gökalp. -London: Luzac and Comp, and the Hor-
will Press. ltd. 1950. ›
Nirun, Nihat. Sistematik Soyoloji Açısından Ziya Gökalp. Kültür bakanlığı
Yayınları: 459. Ziya Gökalp Dizisi: 19 İstanbul: Murat Matbaa-
. cılık Koll. Şti. Haziran, 1981.
Özerdim, Sami N. ZİYA GÖKALP Hakkında Yazılmış Olan Türkşe
y Kitaplar. “Sosyoloji Konf`eransları”. Kitaptan Ayrı Basım. :İs-
İ tanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi.
Tanyu, Hikmet. Ziya Go'kalp”in Kronolojisi. Kültür Bakanlığı Yayın-
ları: 371, Ziya Gökalp Dizisi: ll. -Ankara: Ongun Kardeşler
` Matbaacılık Sanayi Kasım, 1981. .
Tütengil, Cavit Orhan. ZİYA GÖKALP BibliyograJj›ası. - Ölümünün
29. Yıldönümü Münasebeti ile- İŞ- Türkiye Felsefesi, Harsi ve
İ V İçtimai Araştırmalar Merkezi Kitapları, Seri-A-, Sayı-517, İs-
tanbul Milli Mecmuası Basımevi 1945. 5
---. ZİYA GOKALP Hakkında Bir Bibliyografya Denemesi.
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İçtimaiyat Enstitüsü Nes-
riyatından; No: 13, İstanbul Dersoy Matbaası, 1949.
-í. ZİYA GÖI{A«LP'in Diyarbekir Gazetelerindeki İlk Y azilari. Tür-
kiyat Mecmuası Cilt XI”clen ayrı basım. İstanbul. Osman Yalçın
Matbaası- 1954. ›