« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

07 Kas

2011

Mustafa Kemal Atatürk ( 23.04.1881)- (10.11.1938)

01 Ocak 1970

TÜRKİYE CUMHURİYETİ 1.CUMHURBAŞKANI

GÖREV SÜRESi: 29 EKİM 1923- 10 KASIM 1938

1881 yılında Selanik'te doğdu. İlk öğrenimini ve askeri öğrenci olarak orta öğreniminin bir kısmını Selanik'te yaptı. Manastır Askeri Lisesi'ni bitirdi. 1902 yılında Kara Harp Okulu'ndan, 1905 yılında Harp Akademisi'nden mezun oldu. Orduda çeşitli vazifeler aldı. 1913 yılında Sofya'da Ataşe Militer olarak bulundu.

Birinci Dünya Harbi sırasında, Çanakkale Muharebelerinde Tümen Komutanı olarak görev yapıı. 1916 yılından itibaren, Doğu ve Güney cephelerinde Kolordu ve Ordu Komutanlığı yaptı. Bitlis ve Muş'u düşman işgalinden kurtaran kuvvetlerin başındaydı. Filistin ve Suriye cephelerinde görev aldı.

Mondros Mütarekesi'nden sonra Sevr Anlaşması hükümlerine dayanılarak ülkenin yabancılar tarafından işgali üzerine, son Osmanlı padişahı Vahdettin Han tarafından Anadolu'ya gönderildi. 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkarak Türk milli mücadelesini başlattı. Amasya Genelgesi, Sivas ve Erzurum Kongrelerini topladı. Askerî görevlerinden istifa ederek, 23 Nisan 1920'de Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni topladı. Meclis Başkanı seçildi. 5 Ağustos 1921'de Başkomutanlık görevini üstlenerek, Anadolu'nun Yunan işgalinden kurtarılması için mücadele etti. Sakarya Meydan Savaşı'nı kazandı. 19 Eylül 1921'de Meclis tarafından kendisine Mareşal ve Gazi ünvanı verildi.

26 Ağustos 1922'de işgalci Yunan kuvvetlerine karşı Büyük Taarruz'u başlattı. Beş gün sonra 30 Ağustos 1922'de Başkomutanlık Meydan Savaşı kazanıldı. Lozan Barış Konferansı'ndan sonra, 11 Ağustos 1923'de toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından yeniden Başkan olarak seçildi. 9 Eylül 1923'de kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi'nin Genel Başkanlığı'na seçildi.

29 Ekim 1923'de Cumhuriyet'in ilan edildiği gün, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanı oldu. Dört dönem üst üste seçildi. 10 Kasım 1938 tarihinde öldü.

--------------------------------------------------------------------------------


ESERLERİ:

Atatürk'ün Özel Mektupları
Mustafa Kemal Atatürk
Kaynak Yayınları / Siyasal Tarih ve Türkiye Dizisi

"Atatürk'ün Özel Mektupları", ilk kez Sadi Borak tarafından derlenmiştir. 1961 yılında ilk basımı yapılan eser, kısa sürede tükenmiş, 1970'te ikinci ve 1980'de üçüncü basımı yapılmıştır. İlk basımı 42, ikinci basımı ise 80 mektubu kapsayan eser, üçüncü ve elinizdeki dördüncü basımında 157 mektubu içermektedir.

Atatürk'ün bu mektupları, yaşadığı dönemin ve içinde bulunduğu siyasal ve toplumsal olayların birer aynası gibidir. Ayrıca Atatürk'ü tüm yanlarıyla bu mektuplarda bulmak da mümkündür: Sevgileri, tutkuları, hatta kıskançlıklarıyla... Mektuplar, tarihimiz ve Atatürk'ün biyografisiyle ilgili birçok materyali de içermektedir. Bu eserde yer alan mektuplar, öyküleriyle birlikte birçok olayı aydınlığa kavuşturmaktadır. Yakın tarihimizin kimi olayları belge ve bilgi yetersizliği nedeniyle tarihimize yanlış olarak yansımıştır. Kimi olaylar da aynı nedenle birtakım gerçek dışı varsayımlar üzerine kurulmuştur. Bunlar arasında kasıtlı olarak saptırılan olaylar da vardır: Fevzi Çakmak'ın Anadolu'ya geçişi, Sovyet yöneticileriyle yazışmalar, Ardahan Milletvekili Hilmi ve Ali Galip olayları vs...

"Atatürk'ün Özel Mektupları", yakın tarihimizin bilinmeyen ya da az bilinen kimi olaylarını açıklığa kavuşturmuş olması bakımından her zaman başvurulması gereken kaynak bir yapıt niteliğindedir.


--------------------------------------------------------------------------------


Atatürk Konuşuyor
"Nutuk Öncesi"
Mahmut Soydan, Falih Rıfkı Atay
Tekin Yayınevi

Bu kitap için anılarını kağıda döken Falih Rıfkı Atay ve Mahmut Soydan'a Atatürk'ün özel demeci "Benim anlattıklarım ve anlattıklarımı değerlendirmek için size verdiğim
belgeler okunduktan sonra, bütün Türk milletini, özellikle Türk aydınlarını vicdan ve fikir hesaplaşmasına çağırmak isterim. "Anılar" diye size anlattığı bu hikayelerin, zamanımıza kadar birtakım Devlet büyüklerinin anılarını yayımlamak sevdasına benzer bir eğilimden doğmuş olduğunu sanmayınız. Eğer ben, bu gerçekleri size söylüyorsam ve milletimize ulaştırıyorsam, elbette bundan, büsbütün başka bir amacım vardır. Bu amaç ne olabilir?... Bunu burada açıklayamam. Fakat benim tasarladıklarımı, düşüncelerimi içtenlikle ulaştıran bu yazılar okunduktan sonra, kuşku duymam ki milletim, kendi kendine durumu öğrenecek, değerlendirebilmek için gerekli belgelere sahip olacaktır.

Dediklerimi, olaylar eylemlerle kanıtlamamış olsaydı, bu sözlerimin kapsadığı gerçeği -güç anlaşılabilir düşüncesiyle-, bir zaman daha yayımlamakta ağır
davranmaya belki gerek görürdüm."


--------------------------------------------------------------------------------


HAKKINDA YAZILANLAR

Atatürk'ten Anılar
Kemal Arıburnu
İnkılap Kitabevi / Atatürk İle İlgili Kitaplar

Atatürk'ün düşüncelerini ve kişiliğini ortaya koymak ve değişik yönleriyle anlatmak çabasını güderken, çok dar bir çerçeve içinde de olsa, O'nu anlatanların da bu ortam içindeki yerlerine ve kişiliklerine de değinmiş bulunuyorum.Her anı ve izlenimin büyük bir değeri vardır. Uzun ve görkemli bir dönemin güçlü komutanları, tarihçileri, şairleri, yazarları, romancıları, müzisyenleri ve halk ozanları hep O'nu anlatmaya, ressamları O'nu çizmeye, heykeltraşları O'nu yontmaya çalışmışlardır. Bu anlatılanlar, hep gönüldeki Atatürk'tür. O'nu
gönüllerinde duymayanlar, davasına baş koymayanlar, başlarını omuzlarının üzerinde bir yük gibi taşıyanlar O'nu anlatamazlardı ki...


--------------------------------------------------------------------------------


Anılarla Mustafa Kemal Atatürk
İsmet Kür
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / Atatürk Dizisi

İsmet Kür, "Yazın bir bütündür... Diyelim ki, bir ulu ağaçtır. Bu ağacın her dalında ürün vermiş olmaktan mutluyum." diyor. Yayınlanmış 17 kitabı ve bunların arasında 9 baskı yapmış olanları var. Yazarımızın kitapları, -hatta günlük gazetelerde yayınlanmı kimi makaleleri, köşe yazıları bile- daima ses getirmiştir. Yazılanların tümünde vurgulanan, İsmet Kür'ün kendine özgü sürükleyici, rahat yazış biçimi; alışılagelmişten biraz farklı, hatasız, ustaca kullandığı dil olmuştur. Psikolojik irdelemelerindeki etkileme gücü de, yazılarının, üstünde durulan başka bir özelliğidir.

--------------------------------------------------------------------------------


Atatürk'ten Anılar
Kazım Özalp, Teoman Özalp
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / Atatürk Dizisi ...

1930'lu yıllarda çocuk yaşlarında olan, bugünün belirli yaş düzeyinin üzerindeki akranlarımdan bir kısmı, Atatürk'ü, bir kez uzaktan dahi görmüş olmayı, haklı olarak büyük bir mutluluk saymaktadırlar. Ben bu yönden gerçekten çok şanslı bir insanım. Babamın ona yakınlığı nedeniyle çok kereler Atatürk'le beraber olabilmek şansına eriştim. Bu ülkede yaşayan herkes, eğer Atatürk ile ilgili bir anısı varsa, bunu milletine mal etmeyi bir görev saymalıdır. Bu nedenle, her ne kadar çocuk yaşlarımdaki anılar da olsa, bazıları, büyük dersler alınacak değerdedir. Anılarımı bu kitap içerisinde ikinci bölüm olarak yayınlamayı mutlu bir fırsat sayıyorum. Ailemizin elinde bulunan ve bazıları bugüne kadar hiç yayınlanmamış olan fotoğrafların, bu yayına bir katkı sağladığı inancındayım. Kitabın birinci bölümünü oluşturan babamın anılarında, kendi yazdıklarına aynen sadık kalınmış, ancak o devirde kullanılmakta olan Arapça kelimelerin bazıları, gençlerin daha iyi anlayabilmeleri için, bugün kullanmakta olduğumuz şekilde Türkçeleştirilmiştir. Belirli bir tarihten sonraki anılarda, soyadları ve kullanılmaya başlanmış bulunan yeni kelimeler kullanılmıştır...

--------------------------------------------------------------------------------


Atatürk'ün Avrasya Devleti
İsmet Bozdağ
Tekin Yayınevi

Atatürk'ün gözünde Milli Misak'ın anlamı nedir? Milli Mücadele'de, Sovyetlerden, ne zaman ve ne kadar yardım aldık? İran'a 1923 yılında Uçak armağan ettik mi? Neden?...
Enflasyonun yüzde 250'lerde olduğu 1924 yılında 100.000 altın harcayarak: "Türkiyat Enstitüsü" kurduk, "Etnografya Müzesi"nin temellerini attık mı?..
Niçin?.. Dil Kurumu, Tarih Kurumu'nun kurulmasında gözetilen hedef nedir? Bu Hedef'den Kim ve niçin saptı?.. Atatürk ve İnönü hangi fikirde çatıştılar?.. Kim haklı idi?..
Atatürk, İnönü'nün çocuklarına okumalarını sağlamak için mirasından pay ayırdı mı?.. Niçin?.. Atatürk'ün "Siyasi Vasiyeti" var mı?.. Neydi ve uygulanmasını kim önledi?..
Atatürk, kimin Cumhurbaşkanı olmasını istiyordu? Kim oldu?.. Bütün bu soruların cevapları, bu kitapta!

--------------------------------------------------------------------------------


Atatürk'ün Fikir Sofrası
İsmet Bozdağ
Tekin Yayınevi

Atatürk'ün akşam sofralarına çok ilişildi; "Yaran sofrası" denildi; "Malum Zevat Sofrası" denildi; hatta "Sarhoş Sofrası" diyenler bile oldu. Bu kitap, Atatürk'ün akşam sofralarının gerçeğini, en sağlam kaynaklardan soruşturarak, onların verdiği bilgilerle yazılmıştır. Atatürk'ün en yakınlarından alınan her bilgi, aynı olayın görgü tanıkları ile pekiştirilmiş, hafıza yanlışları düzeltilmiş ve gerçeğe en yakın biçime dönüştürülmüştür.

Atatürk sofralarını en iyi anlatan söz, yine Atatürk'ün sözüdür: "Hükümet Uyandı; Hadi Biz Artık Yatalım!"

--------------------------------------------------------------------------------

Atatürk ve Pietro Canonica
Semavi Eyice
Eren Yayıncılık

--------------------------------------------------------------------------------


Mustafa Kemal ve Corinne Lütfü
Bir Dostluğun Öyküsü
Melda Özverim
Milliyet Yayınları

"Çarşamba akşamı, sizinle geçirdiğim günün tatlı hatırasıyla İstanbul'dan ayrıldım. Beni sizden uzaklaştıran tren tahmin ettiğim gibi 18.30'da değil 17.20'de hareket etti."
"Şu anda Hotel Bulgarie'deyim fakat bu otelden menun değilim, yarın değiştirmeyi düşünüyorum."

"Ertesi gün şehirde kısa bir tur yaptım. Ekseriya sefarethanede, büromdayım ve çalışıyorum. Fethi Bey'de başka bir şey yapmıyor."

"İşte Arıburnu'nda İngilizlerle savaştayım. Düşmanın esaslı kuvvetini ezdim. Geri kalanı cesur kıtalarım tarafından sahile, donanmanın himaye ettiği bir noktaya sürüldü."
--------------------------------------------------------------------------------


Sınıf Arkadaşım Atatürk
Okul ve Genç Subaylık Anıları
Ali Fuat Cebesoy
İnlilap Kitabevi / Atatürk İle İlgili Kitaplar

Mustafa Kemal'i altmış yıl önce bir cuma akşamı tanımıştım. Harp Okulu'nda ve Harp Akademesi'nde sınıf arkadaşımdı. 1905 yılı başlarında birer Kurmay Yüzbaşı olarak şanlı Türk Ordu'suna katıldık. Önce Suriye'de Beşinci, sonra da Makedonya'da Üçüncü Ordu'larda kurmay stajlarımızı birlikte yaptık. İttihat ve Terakki Cemiyeti'nde aynı safta bulunduk. Mücadelelerimiz ortaktı. Hürriyet hareketlerinde de birlikte çalıştık.Bu kitap, okul ve genç subaylık hayatımızın anılarını içine almaktadır. -Ali Fuat Cebesoy-

--------------------------------------------------------------------------------

Gazi ve Latife
İsmet Bozdağ
Tekin Yayınevi

Atatürk, "Gazi Mustafa Kemal" günlerinde, İzmir'de bir genç kızla tanıştı ve evlendi. 2 yıl, 6 ay, 4 gün birlikte yaşadılar. 25 Ağustos 1925 günü, Latife Hanım: "Latife Gazi Mustafa Kemal" olarak çıktığı İzmir'den; sadece "Latife" olarak yine İzmir'e dönüyordu.

Nasıl tanıştılar, nasıl yaşadılar, niçin ayrıldtılar?

Bu konuyu çok insan yazmaya heveslendi. Başaramadılar. Çünkü Latife Hanım: "Özel hayatımdır, yayınlayamazsınız" diye girişimleri, mahkeme kararı ile durduruyordu. Biz, bütün kaynakları kullanarak bu kitabı yazdık ve Hürriyet Gazetesinde yayınladık. Latife Uşaklıgil yayını durdurma girişiminde bulundu: "Biz, sizin hayatınızı değil, Atatürk'ün evlilik hikayesini yazdık ve yayınladık" savunusu ile yayını sürdürdük ve bu yayın -kitap olarak- bugün elinizdedir.Bu kitabın bir başka özelliği daha var.

Kitap, Atatürk'ün bütün özelliklerini: Tutalım, sigara içerken, ne zaman halka yaptığını, ne zaman yapmadığını; yatağına pijama ile mi, gecelikle mi girdiğine varıncaya kadar titiz bir gerçekçilikle saptanmış ve işlenmiştir.Bu kitapta: İnsan Mustafa Kemal var.

--------------------------------------------------------------------------------


Yaveri Atatürk’ü Anlatıyor
Salih Bozok
Doğan Kitapcılık İstanbul 2001

"Atatürk'le birlikte yaptığım seyahetlere dair bazı defterde notlarım olduğu gibi, Atatürk'ün bana gönderdiği çok kıymetli mektupları vardır. Bunları neşretmek için benden satın almak isteyenler olmuştur, fakat Atatürk buna müsaade etmedi ve 'Bunları biz öldükten sonra neşretmek üzere çocuklarına miras bırak' dedi. Ben de onun için hepsini muhafaza ederek size miras bıraktım".
İşte Salih Bozok'un bu mirası, ölümünün 60. yıldönümünde oğlu Muzaffer Bozok tarafından yayımlıyor.
Esir aldığı Trikopis'e Napolyon'u örnek gösteren...
İzmirde kendisine diklenen İngiliz konsolosu odasından kovan...
Annesinin mezarının başında ulusal egemenlik yemini eden bir Mustafa Kemal bulacaksınız.
Tabiî Latife Hanım'la evlenmelerinin ve boşanmalarının öyküsü,
İnönü ile küslüklerinin içyüzünü, sofrada kopan kimi kavgaların ilginç ayrıntılarını ve Atatürk'ün hastalığının perde arkasını da...

--------------------------------------------------------------------------------


Cumhurbaşkanı Gazi M. Kemal Paşa'nın Sonbahar Gezileri
Nuri Onat
Çağdaş Yayınları / Tarih-Anı-Gezi-Olay Dizisi

Devrim tarihimizdeki yeri çok önemli bir kitap bu. O yılların ünlü deyimi ile "Gazi" Mustafa Kemal Paşa'nın 1924 güzünde, uzun süren bir yurt gezisindeki söyleşileri, demeçleri ve söylevleri yanında, geziden izlenimler, içten coşkulu, sevgi dolu karşılama ve uğurlamalar, vurucu bir dille anlatılmış...

--------------------------------------------------------------------------------


Hümanist Atatürk
Hamdi Ülkümen
Çağdaş Yayınları

İster günümüzde yaşasın ister tarihte yaşamış olsun, insanın sevdiği, saygı duyduğu, onu her anımsayışta heyecanlanıp mutlu olduğu insanlar vardır. Hamdi Ülkümen için Atatürk işte o büyük insandı. ... Yunus Nadi'nin de yakın dostuydu. Birlikte çalışmışlardır. Hamdi Ülkümen'in bir devrim lisesi açması üzerine, onun eğitimciliği ve okulculuğu üzerine Yunus Nadi'nin Cumhuriyet'e yazdığı bir başyazıyı da bu kitapçığın sonunda bulacaksınız.
--------------------------------------------------------------------------------
Atatürk ve Filistin
--------------------------------------------------------------------------------
Ortadoğu’nun Batı emperyalizminin oyun sahası olmasına müsaade etmeyeceğiz
--------------------------------------------------------------------------------
Atatürk’ün 27 Temmuz 1937 yılında TBMM’de yaptığı konuşma:
Arapların arasında mevcut olan karışıklığı ve hoşnutsuzluğu kimse bizim kadar bilemez. Biz vakıa birkaç sene Araplar’dan uzak kaldık.
Fakat, kendimize kafi derecede güvenip ve kudretimizi bildiğimiz için İslamiyetin mukaddes yerlerini Musevilerin ve Hristiyanların nüfuzunun altına girmesine mani olacağız.
Binaenaleyh şunu söylemek istiyoruz ki, buraların Avrupa emperyalizminin oyun sahası olmasına müsaade etmeyeceğiz.
Biz şimdiye kadar dinsiz ve İslamiyete lakayt olmakla ittiham edildik.
Fakat bu ittihamlara rağmen Peygamberin son arzusunu, yani Mukaddes
Toprakların daima İslam hakimiyetinde kalmasını temin için hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız.
Cetlerimizin, Selahaddin’in idaresi altında, uğrunda Hristiyanlarla mücadele ettikleri topraklarda yabancı hakimiyet ve nüfuzunun tahtında bulunmasına müsaade etmeyeceğimizi beyan edecek kadar bugün Allah’ın inayetiyle kuvvetliyiz.
Avrupa bu mukaddes yerlere temellük etmek için yapacağı ilk adımda bütün İslam aleminin ayaklanıp, icraata geçeceğine şüphemiz yoktur.

Türkiye Cumhuriyeti Dahiliye Vekaleti Matbuat Umum Müdürlüğü,
Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi, 27.7.1937 tr. Ve 438-A sayı

--------------------------------------------------------------------------------

HAKKINDA YAZILANLAR

Atatürk’ün soyağacı 85 yıl sonra yayımlandı
Sefa Kaplan
Hürriyet 2 Kasım 2009

85 yıldır ortada görülmeyen ve Atatürk’ün akrabalarından Ahmet Esmen’in elinde bulunan bu soyağacı, NTVTarih tarafından yayımlandı.

Soyağacı, başta Rıza Nur olmak üzere pek çok kişi tarafından Atatürk hakkında öne sürülen iddiaların niçin ciddiye alınmaması gerektiğini bir
kez daha seriyor gözler önüne.

Mustafa Kemal’in ailesi hakkında öteden beri, neredeyse tamamı dedikodu niteliğinde olan ve itibarını zedelemeyi amaçlayan söylentiler ortaya atılmıştır. Mustafa Kemal’in, 1924 yılında Bayındırlık Bakanı olan kuzeni Süleyman Sırrı Bey ile birlikte hazırladığı soyağacı, bütün bu iddialara cevap niteliği de taşıyor.
TÜRKİYE’de öteden beri Atatürk’le uğraşmanın en ucuz yollarından birisi, ailesi ile ilgili iddialar ortaya atmaktır. Bunlardan en ünlüsü ise Sağlık ve Eğitim Bakanlığı da yapan Dr. Rıza Nur tarafından ‘Hatıratım’da dile getirilmiştir. Cumhuriyet dönemi çalışan tarihçiler doğal olarak gülüp geçmişlerdir bu türden iddialara ama Atatürk’ü yıpratmayı yahut ismini zedelemeyi amaçlayanlar da bundan bir türlü vazgeçmemişlerdir.
İşte NTVTarih Dergisi’nin Kasım sayısında ilk kez yayımlanan Atatürk’ün soyağacı, bu türden iddialara da cevap niteliği taşıyor. Derya Tulga ile Ayşegül Parlayan’ın imzasını taşıyan haber, Atatürk’ün soyağacı konusunda yapılan çalışmaların genel bir özetini de veriyor. Ancak, asıl önemli olan, 85 yıl sonra ilk kez yayımlanan bu soyağacının doğrudan Mustafa Kemal tarafından hazırlanması. Dergide yer alan bilgilere göre, Mustafa Kemal, kendisi gibi Hacı Abdullah Ağa’nın torununun torunu olan ve Cumhuriyet’in ilk Bayındırlık Bakanlığı görevini yürüten Süleyman Sırrı Bey ile birlikte oturup soyağacını hazırlamaya başlıyor.
Dergiden takip ediyoruz:

MUSTAFA KEMAL HAZIRLADI

“Zübeyde Hanım dahil aile büyüklerinin peşpeşe hayata veda etmeleri, belki de bu kararın alınmasını etkilemiştir. Çalışmada diğer kağıtlara göre katlamaya biraz daha dayanıklı olan ve tuval olarak da kullanılan beyaz keten resim kağıdı seçilir. İş bittikten sonra Gazi, Süleyman Sırrı’ya kendisinden sonra bu şecereyi muhafaza etmesini tembihler. Fakat o sırada zor şartlarda çalışan Süleyman Sırrı Bey, 51 yaşında vefat eder. Böylece şecere, Süleyman Sırrı’nın ilk evliliğinden olan kızı Gülseren Hanım’la oğlu Fikri Ziya Aral’a miras kalır. Yeni kuşakların eski yazıdan anlamadıkları için şikâyet etmeleri üzerine Aral, 1987’de bunu Latin alfabesine çevirir, yeni kuşakları ekler ve kısa süre sonra vefat eder. Gülseren Hanım’a kalan aile emaneti 2009’da onun da vefatıyla tek çocuğu Ahmet Esmen’in eline geçer.”

SOYAĞACI AHMET ESMEN'DE

Peki ama bu kadar kıymetli bir belge, nasıl olmuş da bugüne kadar kütüphane raflarında kalmıştır? Ahmet Esmen şöyle diyor: “Durumu anlayabilecek yaşa geldiğimde annemle babam beni karşılarına alıp, ‘Tesadüfler bu kıymetli insanla aynı soydan gelmene sebep oldu. Senin bunda hiçbir marifetin yok. Ayrıca hepsinden önemlisi, akrabalığın verdiği bir mesuliyet var’ dediler.”

SOYAĞACI HANGİ YALANLARI ÇÜRÜTÜYOR

Dergİdekİ yazıda, 85 yıl sonra ortaya çıkan soyağacının bugüne kadar ortalıkta dolaşan pek çok iddiayı çürüttüğü de belirtiliyor:
“Pek çok yerde ortaya atılan Zübeyde Hanım’ın Hacı Sofiler’den olduğu iddiası bu şecereyle çürüyor. Çünkü bu aile Mustafa Kemal’in değil, şecerede görüldüğü gibi Hacı Sofilere gelin giden Gülsüm Molla yoluyla Süleyman Sırrı’nın sülalesi. Bazı kaynaklar, Zübeyde Hanım’ın babasının tam üç kere evlendiğini kaydetmesine rağmen şecerede bunu göremiyoruz. Israrla Atatürk’ün teyzesinin oğlu iddia edilen eski TKP liderlerinden Reşat Fuad Baraner de şecerede gözükmüyor, zaten şecereye göre Atatürk’ün teyzesi yok, iki dayısı var.”

Ziyaret -> Toplam : 125,36 M - Bugn : 125422

ulkucudunya@ulkucudunya.com