İŞTE MİLLET OLUŞ BU!
Muhsin Bozkurt 01 Ocak 1970
Devamlı olarak milletin tabii / dogal olarak dogusta bir olanlarla bilhassa olusta ayni olanlarin birligidir, der dururum. Asil olanin nicelik degil, nitelik birligidir, diye yazar-çizerim. Bunda en önemli faktör ve etmenin, en kuvvetli bagin ise, müsterek / ortak lisan / dil etrafinda kenetlesmek oldugunu hep söylerim.
Tevekkeli Osmanli Türkleri, yetismesini istedikleri devsirme Hiristiyan çocuklarini evvel-emirde Anadolu ve Rumeli’deki Türk çiftçi ailelerin yanina bosuna göndermiyordu. Buralarda bu çocuklar 4 – 5 yil kadar kalir ve Türkçe ile Türk-Islam kültürünü ögrenirlerdi.
Iste bizim MILLET anlayisimiza, iste bizim MILLET mefhumundan ne kastettigimize müsahhas / somut bir örnek:
X
Prof. Dr.Muhammed Sabir, 1935 yilinda Hindistan’in Allahabad sehrinde dünyaya gelir. 1955 senesinde Pakistan’a hicret eder / göçer. Karaçi Üniversitesi’nde Islam Tarihi bölümünden mezun olur. Sonra doktora egitimi için Türkiye’ye gider.
Muhammed Sabirin Türkiye yillari 1958 yilinda baslar. Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin bursu ile Türkiye’de okuyacak iki Pakistanli talebeden biri olmaya hak kazanir. Istanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyati bölümüne kaydini yaptirir.
23 yasinda Türkiye’ye gelen Sabirin doktorasini yaptigi 1958 – 1961 yillari, Türk siyasi hayatinin en çalkantili dönemidir ayni zamanda.
Buna ragmen doktorasini tamamlar. Sonra Karaçi Üniversitesi’nde Türk Edebiyati ve Tarihi Kürsüsü’nün baskanligini üstlenir.
Uzun yillar ayni üniversitede Türkçe dersleri verir. Ali Sir Nevainin Hayretü’l – Esrar adli eserini günümüz Türkçesine çevirir.
Daha sonra Osmanli Tarihini Urduca dilinde yazar. Bu eseri Pakistan üniversitelerinde hem de zorunlu ders olarak halen okutulmaktadir.
Ilk Urduca – Türkçe sözlügü yayinlar.
Sn. Prof. Dr. Muhammed Sabir; Orta Asya Türk lehçelerini, Uygurcayi, Azeri Türkçesini, Osmanlicayi ve Istanbul Türkçesini bilir. Ayni zamanda Türkçeyi Latin, Kiril ve Arap harfleriyle yazip okuyabilmektedir. Ayrica Ingilizce ve Farsça da bilmektedir.
Evli ve sekiz çocuk sahibidir.
Sn. Muhammed Sabir Karasi Üniversitesi Türk Tarih Bölümü asistani ve dört büyük gazetenin muharriri / yazari olarak faaliyetlerini sürdürmüstür.
Bir mektubunda sunlari yazar:
Bu ay içerisinde Hindistan’da, Islamiyet’in ve Türklerin hakiki düsmani olan Siyonist ve kizil kâfirlere karsi dört makale nesrettim / yayinladim. Türk – Pakistan dostlugunun esas ve tarihi hakkinda da, Karaçi’de bir fikra nesrettim. Imam adli aylik bir gazetede, Rusya’da Mazlum Müslüman baslikli bir makale yazdim… Maksadim Islamiyet’e hizmet, Türk Edebiyatini tanitmak ve Türk düsmanlarina karsi yazmak ve çalismaktir…
Ey dostlarim! Türk – Pakistan dostlugu için çalisiniz. Komünistlerden agâh (onlara karsi uyanik) olunuz. Iftihar ederiz ki, Türkiye ile Pakistan, Bagdat Pakti muahedesinde serik (ortak) tir. Yolumuz Islamidir. Ne Arapçilik, ne Irancilik…der. ( Erkan Yigitsözlü – Islamabad, Yeni Asya, 1 Temmuz 2006 s.2 )
X
Pakistanli Türkolog Prof. Dr. Muhammed Sabir, kendi ifadesiyle, kendini bedenen Pakistanli, fakat ruhen TÜRK olarak hissediyor. Manen TÜRK oldugunu söylüyor.
Nitekim erkek çocuklarina koydugu: Alparslan, Balban, Tugrul, Timur, Sebuktekin ve Selçuk seklindeki Türk isimleri; bu hissiyatinin müsahhas / somut birer delili ve göstergesidir.
X
Sn Muhammed Sabir, Pakistan’da bir TÜRKIYE SEVDALISI olarak yasiyor. Türkiye ve Pakistan arasindaki dostluk köprüsü için, zamaninda önemli tesebbüs ve girisimlerde bulunmus.
Simdi bu bayragi ondan devralanlar, iki ülke arasindaki dostlugu pekistirmek için canla basla çalisiyor.
Sn. Muhammed Sabir de yillar önce hayallerini kurdugu dostluk köprülerinin genç nesiller tarafindan devam ettirilmesinden oldukça memnun. Karaçi’de emeklilik günlerinin tadini çikariyor. ( a.g. m.)
X
Simdi nasil olur da Sn. Muhammed Sabiri bagrimiza basmaz, onu Türk Milleti’nin mümtaz / seçkin bir ferdi / bireyi olarak görmeyiz?
Hatta nasil olur da onun Türk Milleti’ne, en az bizim kadar candan bagli oldugunu düsünmeyiz?
Iste Millet olus bu be dostlar!
Iste Millet: Böyle fertlerin; yani iste, fikirde ve ruhta aynilik gösterenlerin birligi ve bir aradaligidir be canlar!
Ya içimizde olup da kendilerini bu milletin ferdi olarak görmeyenlere ne demeli?
Dogustaki degil de olustaki birlik ve beraberlige katilmayanlara ne söylemeli? Ben hicap ediyorum böylelerine hitap etmeye Onlar hiç tinmiyor tavirlarindan utanmiyor bile