Bir Ömer Lütfi Mete geçti bu dünyadan
Ahmet Hakan 01 Ocak 1970
ÇOKTANDIR hastaydı... Ağır hasta...
Yaşaması bile mucize deniyordu...
Ziyaretine gidecektim...
“Hafızası yerinde değil, bazen tanıyor, bazen tanımıyor” dediler, vazgeçtim.
Koca Ömer Lütfi’yi o halde görmek istemedim galiba...
Ömer Lütfi Mete çok önemlidir benim hayatımda...
Televizyonculuk denilen gayya kuyusuna ilk onun yanında düştüm.
Ömer Lütfi Mete’nin öncülüğünde İsmail Güneş, Eyüp Can, Abdurrahman Çapar, Kutlu Esendemir, Ali Kıdık gibi isimlerle bir haber programı yapıyorduk...
Gençtik. Acemiydik. Yeni başlıyorduk.
Fakat Ömer Lütfi Mete, hepimizle eşit ilişki kuruyordu. Ortama girdiğinde başat unsur olan ama bu konumunu asla kullanmaya kalkmayan türden biriydi o.
MHP’ye yakın deniyordu ama hiç MHP’liye benzemiyordu. “İslamcı” desen, tam olarak o da değildi...
“Tarikatçı” sözünün olumsuz çağrışımları da uymuyordu ona...
Ama şurası kesindi:
Şefkat abidesiydi... Acayip cömertti... Hoş sohbetti...
Anlayışlıydı... Yargılamazdı... Yadırgamazdı...
Hakkı yenmiş bir yazardı...
İyi bir yazardı ama fark etmek kimsenin işine gelmediğinden fark edilemedi.
“Deliyürek” ve “Kurtlar Vadisi” gibi popüler dizilerde senaristlik yaptı...
O dizilerin ruhuna sinmiş bir derinlik varsa, bunda Ömer Lütfi Mete’nin katkısı büyüktür...
Bir ara aynı işte çalıştık yine: Sabah Gazetesi’nde bir ara beraber yazdık...
Hiç unutmam: Sabah yazarlarına Reina’da bir yemek verilmişti... Orada birbirimize bakıp acemiliğimize gülmüştük...
Hiç ilişkimiz kopmadı Ömer Lütfi Mete ile... Hep dost olduk... Hep arkadaş...
Eğer bir anlamı varsa...
Ben yürekten şahidim:
İyi bilirdik... İyi bilirdik... İyi bilirdik...
Allah rahmet etsin...