Bahçeli'nin misyonu
Altemur Kılıç 21 Ağustos 2007
“Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı adaylığının en başta gelen sorumlusu, AKP’ye yüzde 46,7 oranında oy veren seçmenler ise, hemen ardından gelen diğer etken Bahçeli’dir... MHP Başkanı Bahçeli, kim aday olursa olsun 367’yi bulmak için, MHP’nin salona gireceğini açıklamasaydı, Gül bugün aday olamayacaktı... AKP’nin üst düzey bir yetkilisi, Gül’ün Cumhurbaşkanlığını tümüyle MHP’ye bağladı.
MHP’liler nedense bu konu açıldığında fena halde sinirleniyorlar. Sanki suç işlemişler de, kendilerini affettirmek istiyorlarmış gibi bir tutum içindeler. MHP’liler aslında, meydanlara ters düşmemek için bu şekilde hareket ettiklerini saklamıyorlar. Gül’ü engelleyecek bir tutuma girseler, bu defa kendi seçmeni tarafından ’türbana karşı tutum alınıyormuş’izlenimi doğacaktı. Bahçeli, bunu da istemiyor. Zira MHP seçmeni de türbandan yana. AKP ile aralarında pek büyük bir fark yok. Bazı konularda farklı tutum takınmalarına rağmen, MHP’yi gizli bir AKP yanlısı parti gibi de görebiliriz...” Bunlar benim değil, Mehmet Ali Birand’ın sözleri. Ama bu tespit, maalesef genelinde doğru! Sayın Devlet Bahçeli, seçim oturumuna katılmak kararını açıklamakla Abdullah Gül’e Çankaya’nın kapısını açmış ve de bunun başlıca sorumluluğunu üstlenmiş oldu. Tarih bunu böyle kaydedecektir! Sayın Bahçeli, mazeret olarak “Nasıl olsa olacaktı. Erkeklik bizde kalsın, MHP’nin uzlaşmacı bir parti olduğu, CHP’nin yedeğinde olmadığı anlaşılsın” diyor ve böylelikle, öteden beri kolladığı liboş medyanın gönlündeki yerini sağlamlaştırıyor, üstelik AKP ile daha organik bir “uzlaşmanın” zeminini hazırlamış oluyor! AKP’nin Bahçeli’ye methiyelerine bakılırsa, bir “al gülüm-ver gülüm” havası başlarsa, şaşırmamalı! Bahçeli’nin, seçimlerdeki yenilgiye Genelkurmayın “e-muhtırasının” sebep olduğu ve milletin bu muhtıraya karşı “muhtıra” verdiğini söylemesi de bir işareti... Ancak, acıdır söylemesi; bu “oportünizm” değilse bile, hatalı bir yaklaşımdır. Seçim oturumuna katılmak hatasının kılıfı da, seçimde MHP’li aday göstermek! Daha önce TBMM Başkanlığına Tunca Toskay, şimdi de Cumhurbaşkanlığına da Sabahattin Çakmakoğlu. Bu, bile bile lades oyununda iki değerli kişi konu mankeni olacaklar!
Ve CHP
Bahçeli’nin bu hareketine karşılık, CHP -Baykal- ,Gül’ün Cumhurbaşkanlığı konusunda, ilkeli davranıyorlar. Açıkladılar: “CHP seçim oturumuna katılmayacak, ayrıca Cumhuriyet resepsiyonlarına ve dış gezilerine de katılmayacak. Yani Cumhurbaşkanı Gül’ü protesto ve boykot edecek.”
Yalakalar, şimdi, Bahçeli’yi överken, CHP’nin bu ilkeli davranışını “Ülke seçimlerle umutlu bir döneme girmişken bozgunculuk” diye tenkit ediyorlar. Oysa asıl yanlış olan AKP’ye, zihniyetine, bundan sonra yapacaklarına, payanda olmaktır. Ve tarih bunu da yazacaktır. “Mümkün olanı yapmak gündelik politikacılık, mümkün olmayanı yapmak ise devlet adamlığı!” CHP protestosunun -boykotunun-, MHP için de varit olması icap eden gerekçeleri var: “Gül’ün vaat edildiği halde, istişare yapılmadan, Erdoğan tarafından, tek taraflı olarak aday tayin edilmesi... Gül’ün ” milli görüş “ kökeni, geçmişteki sözleri: Mesela ” Hürriyet rejimi halka zorlamayla dayatılmıştır... Ne mutlu Türküm lafını yaza yaza Türkiye ilkelleşmiştir. Moral değerleri açısından Türkiye’ye en çok zarar veren şey laiklik olayıdır. Dindar bir subaya ikinci sınıf bir adam muamelesi yapılıyor. Türkiye’de sistemin sonu geldi. Laik sistemi değiştireceğiz “ ifadeleri! AKP, laik cumhuriyetten rövanş almaya çalışıyor. Ülkenin din devletine dönüştürülmesi süreci hızlanacaktır! Sayın Bahçeli, acaba bu tehlikelerin farkında değil mi? Bana öyle geliyor ki, onun sorunu AKP değil, TSK!
MHP’yi değiştirmek!
En vahimi; bu hareketinden de belli oldu ki Sayın Devlet Bahçeli, MHP’yi değiştirmek, geçmişinden temel ilkelerinden, Türkeş’in vasiyetinden arındırmak istiyor. Erciyes Dağı Tekir Yaylası’ndaki ” Zafer Kurultayı “na katılamaması da türlü mazeretlere rağmen, galiba aslında, bu ” reformun “ işareti... Evet, Bahçeli şimdi öyle şeyler yapıyor ki, bunlar da bizim anlamadığımız hikmetler mi var, yoksa acaba, Sayın Bahçeli’nin misyonu, MHP’yi değiştirmek mi?