KIZAMUK KAĞIDI
Ceyhun Atıf KANSU 11 Mart 2008
Ben, gamlı, donuk kış güneşi,
Çıplak dallarda, sessiz dinleniyordum,
Köyleri, yolları, dağı taşı
Isıtıyor, avutuyordum.
Bir köy gördüm ta uzaktan,
Dağlar ardında kalmış bilmezsiniz,
Kar örtmüş, göremezsiniz karanlıktan
Yalnızlıkta üşür üşür de çaresiz.
Ben gördüm bu köyü, damlarının altında,
Çocukları kızamuk döküyor.
Gözleri, göğüsleri, yüzleri, ah bırakılmış tarla,
Gelincikler arasından öyle masum bakıyor.
Habersiz hepsi, kızamuktan ve ölümden,
Kirli yüzlerinde açan ölümden habersiz,
Ve düşmüş bir gül oluyorlar birden,
Bebekler ölüveriyor, ölümden habersiz.
Alilerin kızı Emineyi gördüm,
Öldü...Yusufların Kadir öldü, emmisinin Durdu öldü.
İkindiye doğru evlerine vardım,
Gördüm Döne Öldü, Ali öldü, Dudu öldü.
Bir saydım yirmi üç çocuk
Ah, Güllü Güllü Gülizar öldü,
Gördü kış güneşi, gamlı ve donuk
Daldı oğlanlar, çiçekler kızlar, öldü.
Gamlı türkümle tepeden aşağı bıraktım,
Bıraktım kendimi düşesiye ölesiye.
Bu acıdan sonra nasıl doğacaktım.
Nasıl dönecektim aynı köye?
İniyor ve kar altında örtüyordum,
Bu çocukları, bu habersiz çocukları,
Görmediniz anlatamam, ürperiyorum,
Bir şey demek için açılmıştı dudakları,
Ah, ben bir gün tepelerden, tepelerden,
Varıp önünüze, dikilip duracağım,
Aydınlardan, hekimlerden, öğretmenlerden,
Bir gün soracağım, bu çocukları soracağım.
O çaresiz, o yalnız, o karanlık günde,
Siz neredeydiniz diyeceğim, neredeydiniz?
Ben, perişan, utanmış...bu köyün üstünde.
Kahrolurken siz beyciğim neredeydiniz?
Ben, bir günde yirmi üç küçük ölünün
Gömüldüğünü gördüm su köyde kızamuktan,
Ya siz ne gördünüz, söyleyin, söyleyin:
Bir şey söyleyin, bir şey söyleyin uzaktan.
Ah, ben gamlı kış güneşi, aydınlığın
Bütün suçlarını kalbimde taşırım.
Görerek aş, görerek, bilerek bir yığın
Karanlık gündüzün üstünde yaşarım.
Her mevsim dolanıp geldiğimde bu köye,
Gücük ayda, kar örtülü bu ovada,
Utancımdan, hıncımdan yaş dökerek böyle,
Gamlı ve Perişan, asılı duracağım havada.
İkindiye doğru bırakıp kendimi
Bu küçük mezarların üstüne,
Bilmeyeceksiniz, perişan, çaresiz halimi,
Gül diyeceğim, gül dereceğim gül üstünü,
Yol kıyısında yirmi üç çocuğun mezarı.
Ah, diyeceğim, ah dökeceğim yol üstüne.