İttihatçılar içindeki İslamcı: Said Halim Paşa
Selim Yenikaya 01 Ocak 1970
Osmanlı'da İslamcılık düşüncesinin mimarlarından Said Halim Paşa İttihat ve Terakki Cemiyeti Hükümeti'nin Hariciye Nazırlığını yürütüyordu
Osmanlı devletinin balkan harbinde büyük toprak kayıpları vermesinin ve ardından gelen dünya savaşında da Almanya'nın müttefiki olarak savaşı kaybetmesinin neticesinde yıkılış sürecine hızlı bir şekilde girdiği zamanlarda, devletin bu karışık döneminden kurtulması için çeşitli fikirlerin ortaya atıldığına şahit olmaktayız. Tanzimat ile beraber kurtuluşunu batıda ve batının fikri hayatında aramaya başlayan Osmanlı aydınlarının; Osmanlıcılık, Türkçülük, Batıcılık ve İslamcılık gibi akımlarla devlete bir yön çizme gayretine girdiklerini görmekteyiz. Bu yıllar devletin dizginlerinin tamamıyla İttihat ve Terakki partisinin elinde olduğu bilinmektedir. Bu oluşumun içerisinde çeşitli fikir akımlarına mensup aydınlar bulunmakta idi. Bunca farklılığı bir arada tutan yegâne unsur ise, özgürlükler ve padişahın baskıcı tutumundan feragat etme isteği idi.
Haziran 1913 ila Şubat 1917 yılları arasında yaklaşık üç yıl kadar sadaret makamında bulunan ve hem İttihat ve Terakki'nin öncü simalarından olan hem de İslamcılık fikriyatının fikir babası olarak kabul edilen Said Halim Paşa, isminin ve fikirlerinin döneme yansımalarını görmemek mümkün değil. Kavalalı Mehmet Ali paşanın torunu olan Mısırlı mütefekkir Batıyı çok iyi tanıyan ama aynı zamanda Osmanlı devletinin sorunlarını da çok iyi analiz etmiş ve devletin kendi sorunlarına yine devletin kendi tarihinden, örfünden ve fikri geçmişinden kopmadan bununla birlikte de devleti diğer fikri etkileşimlere de kapatmadan, problemlere bir çözüm üretmeye çalışmış bir fikir adamıdır. Osmanlı devletinin dünya savaşına girmesinde sorumlu tutulan, ancak kendisi bunu kabul etmeyip askeri mahkemede yargılanmayı isteyerek aklanmayı umut eden aydın, hala akıllarda "neden" diye bir soru işareti bırakmış olsa da, gönderildiği Malta sürgünü sonrası ülkesine bir daha alınmamış ve 1921 yılında da alnından bir kurşun ile ermeni komitecilerince vurularak öldürülmüştür. Cenazesinin ülkeye getirilmesine izin verilmiş ve şu an Beyazıt da II. Abdulhamid'in kabrinin yanında ki bahçede mezarı bulunmaktadır.
Said Halim Paşa sadaretinden önce, sadarette bulunduğu yılarda ve de sadaretinden sonraki sıkıntılı dönemlerinde, ülkenin sorunlarını çözmeye yönelik, hacmi çok kısa fakat fikriyatı oldukça derin sekiz eser kaleme almıştır:
Meşrutiyet: 1911 yılında kaleme aldığı eserinde, meşrutiyetin sadece muhtevasını değerlendirmekle kalmamış ve meşrutiyetin Osmanlı devletine ne kazandırdığı ya da neler kaybettirdiğini de açık bir üslup ile kaleme almıştır.
Mukallidliklerimiz: taklitçiliğimiz diye adlandırılan bu eserde de aydınların bir fikri, bir hukuku ya da bir devleti körü körüne taklit etmelerini eleştirmiştir. Eser 1910 ve 1913 yıllarında iki kere yayımlanmıştır.
Buhrân-ı Fikrimiz: fikir buhranlarımız isimli bu eseri de 1917 ve 1919 yıllarında iki defa yayımlamıştır. Batı, millet, medeniyet... gibi kavramları ve aydınların bu ve benzeri kavramlarda düştükleri fikri yanlışlara temas etmiş ve çözümler sunmuştur.
Buhrân-ı İctimâîmiz: 1916 yılında yayımlanmıştır. Cemiyet buhranımız isimli bu eserde memurların cahiliyeti, aydınların cahillere hitap edememesi, eşitlik kavramının cemiyetteki algısı ve yansımaları, kadının sosyal hayattaki yeri ve sosyal hayatın tanzimi gibi önemli konulara temas etmiştir.
Taassup: 1917 yılında yayımlanmıştır. Osmanlının dini algısının bir taassup olduğunu söyleyen batılılara ve bu fikri savunan Türk aydınına, "eğer taassubumuz bizi yıkıma götürecek bir unsur ise düşmanlarımız neden bizden taassubumuzdan vazgeçmemizi istesin ki?" diye bir sorunun cevabı ve açıklaması olarak kabul edilebilecek bir eserdir.
İnhitât-ı İslam Hakkında Bir Tecrübe-i Kalemiyye: İslam Dünyası Neden Geri Kaldı adlı bu eser 1917 yılında yayımlanmıştır. İslam'dan uzaklaşmanın getireceği sorunlar, ırkçı bir yaklaşımın yanlışlığı ve batıyı körü körüne taklidin bizi biz olmaktan nasıl çıkaracağı gibi Osmanlı devleti ve İslam dünyası için önemli problem teşkil eden konulara temas etmiştir. Ve bu yanlışlardan neden ve nasıl kurtulmamız gerektiği konusunda malumatlar vermiştir.
İslamlaşmak: 1918 yılında yayımlanmıştır. Diğer altı eserden daha fazla yankı uyandırmış bir eserdir. İslamcılık fikrinin temelleri kabul edilebilecek söylemlerine bu eserde yer vermiştir.
İslam'da Teşkilâtı Siyasiyye: malta sürgünü günlerinde yazdığı bu eser 1922 yılında sebilürreşad dergisinde yayımlanmıştır. Bu eserde Paşa, İslami bir devletin tüm kurumları ile nasıl vücut bulacağını yazmıştır. Batıdan alınacak siyasi bir oluşumun Müslüman kimliği taşıyan bir devlete vereceği zararlardan bahsetmiştir. İslam'ın siyaset metodundan da bahsedilen bu eser günümüzde ki siyasi sorunlara da ışık tutabilecek bir niteliğe sahiptir.
Said Halim Paşa eserlerini Fransızca kaleme almıştır. Osmanlı aydınına hitap eden paşa, eğer aydınlar düzelir ise halkın da doğruyu daha çabuk ve daha net görebileceğini savunmuştur. Said Halim Paşa'nın bu eserleri İz Yayıncılık tarafından, "Buhranlarımız ve Son Eserleri" ismi ile yayımlanmıştır, eseri yayına, Ertuğrul Düzdağ hazırlamıştır.