Ridaniye Savaşı (Ridaniye Zaferi)
01 Ocak 1970
Osmanlı ordusunun kesin zaferiyle neticelenen Osmanlı-Memlûk meydan
muharebesi.
22 Ocak 1517 tarihinde, Kahire yakınlarındaki Ridaniye mevkiinde, Osmanlı
Sultanı Birinci Selim Han (Yavuz) ile Mısır Memlûk Sultanı Tomanbay arasında
meydana geldi. Neticesi itibariyle İslâm ve Osmanlı tarihi bakımından önemli
hadise ve değişikliklere sebep oldu.
Sultan Selim Han, Osmanlı Devleti aleyhine başka devletlerle ittifak içine giren
Memlûk Devleti'ne karşı, 1516 yılında Mısır Seferine çıktı. 24 Ağustos 1516
tarihinde, Mercidabık’ta Mısırlıları mağlup ederek, Suriye ve Filistin’i
zaptetti. İleri harekâta devamla ağırlıklarıyla beraber Sinâ Çölünü beş günde
geçerek, Sâlihiye’ye geldi. Sinâ Çölünü geçerken yağmur yağınca, her birine
dörder ve altışar çekim hayvanının koşulduğu ağır arabalardaki yüzlerce top,
kumların katılaşması sayesinde kolayca geçirildi. Ordu ve hayvanlar su sıkıntısı
çekmedi. Sultan Selim Hanın Ridaniye’ye giderken, ordunun ağırlıklarıyla bir
günde elli kilometre yürümesi, harp tarihinde rekordur.
Osmanlı ordusu, 21 Ocakta, Kahire’ye çok yakın, Birket-ül-Hac mevkiinde
konakladı. Mısır Seferi esnasında, çölde ve Kahire yakınında Bedevî eşkıyaların
ve Memlûkların tecavüzkâr saldırılarına karşı tedbir alınıp, taarruzları
önlendi. Tomanbay kumandasındaki Mısır-Memlûk ordusu, Âdiliye’deydi. Kahire’nin
kuzeyindeki Ridaniye Köyü Ovası önündeki, cephesi kuzeydoğuya dönük bir mevzi
hazırlayıp, doğuda El-Mukattam Dağına; batı kanadı da Nil Nehrine dayatılmıştı.
Bu mevziin önü açıktı. İleri araziye hakim olup, Sinâ Çölünden gelen yolu
kapayan ve kontrol altında bulunduran bir vaziyetteydi. Mevzi kazılan derin bir
hendekle, çıkan toprağın bu hendeğin önüne atılmasıyla hazırlanan bir siper ve
gerisine gömülen iki yüz top vardı. Toplar, Avrupa’dan getirilmiş olup, topçular
yabancıydı. Tomanbay, ordusunun piyade kısmını bu mevzie yerleştirip, süvari
birlikleri ve ihtiyatı geride bulunduruyordu. Tomanbay’ın taktik planı;
Osmanlıların taarruzunu önce topçu ateşiyle kırdıktan sonra süvarilerin ve hassa
ordusu cündîlerin karşı taarruzu ile Osmanlı ordusunu yok etmekti. Memlûk
ordusunun mevcudu elli bin civarında bulunuyordu. Osmanlı ordusunun mevcudu
altmış bin olup, üç yüz de top vardı. Topların bir kısmı yivli olup, bazıları
arka arkaya beş, on gülle atabiliyordu.
Sultan Selim Han, esirlerden ve keşif neticesinde Memlûk muharebe usulünü tespit
ettirdi. Vakit geçirmeden düşmana son darbeyi vurmak için dâhiyâne ve cüretli
bir kararla harekete geçildi. Ridaniye mevziine, cepheden taarruz vazifesi
yapacak yedek kuvvetleri bıraktıktan sonra, asıl kuvvetlerle, 21/22 Ocak 1517
gecesi Kahire’nin doğusundaki El-Mukattam Dağını dolaşarak sarktı. Osmanlı
toplarını sürat ve maharetle uygun yerlere yerleştirdi. Böylece Sultan Selim
Han, Memlûkların beklemediği bir istikametten taarruz etmekle, Mısırlıları
baskına uğratıp, taktik planlarını bozarak, uzun zamandan beri büyük emeklerle
hazırladıkları mevzi ve topları muharebe dışı bırakacaktı. 22 Ocak sabahı, harp
başlamadan önce, iki tarafın muharebe düzeni bu haldeydi.
Savaş, 22 Ocak 1517 sabahı erken saatlerde başladı. Mısır ordusunun önündeki
Osmanlı alayı hücuma geçince, Tomanbay önceden mevzilerde hazır beklettiği
topların ateşe başlamalarını emretti. Bu arada gerilerine sarkmış bulunan asıl
Osmanlı kuvvetlerinin “Allah, Allah!” nidaları ile kendilerine hücum ettiğini
görünce, şaşkına döndü. Topları, mevzilerinde kalıp işe yaramadı. Memlûk
kuvvetleri, bir anda iki ateş arasında kaldı. Fakat, Memlûk süvarileri, büyük
bir cesaretle ileri atıldılar. Merkezdeki saflar birbirine girip, iki taraf da
kıyasıya muharebeye tutuştu. Yakın muharebe ve boğuşma, kayıpları arttırdı.
Osmanlı topçu ve tüfekçisinin ateşi altında mücadele edip, pervasızca
direnmeleri, Memlûk kayıplarını daha da arttırdı. Memlûkların, Osmanlı merkezine
karşı ileri atılmaları üzerine, Vezîriâzam Hadım Sinan Paşa kumandasındaki sağ
kanat ve Vezir Yunus Paşa emrindeki sol kanat kuvvetleri taarruza geçerek
Mısırlıların yan ve gerilerini kuşattı. Bu arada, savaşı kaybetmek üzere
olduğunu anlayan Tomanbay, yanına aldığı iki yüz seçme askerle padişahın otağına
saldırdı. Padişahı öldürebilirse, Osmanlı ordusunun dağılabileceğini
hesaplamıştı. Ancak onlar, Yavuz zannettikleri Sinan Paşanın kuvvetlerini
yararak etrafını çevirdiler. Sinan Paşa, büyük bir azim ve kahramanlıkla
mücadele ettiyse de şehit düştü. Yavuz Sultan Selim, bu kısma derhal Bâli Ağa
kumandasında yardımcı birlikler gönderip durumu lehine çevirdi. Muharebe, akşama
doğru Osmanlı ordusunun zaferiyle sonuçlandı.
Yirmi beş bin kayıp veren Memlûk ordusunun geride kalanları, Kahire’ye ve oradan
da Sait istikametine çekildi. Sultan Tomanbay da, Kurtbay ve bir avuç adamıyla,
selâmeti kaçmakta buldu. Vezir Yunus Paşa, Memlûklara karşı zaferin
kazanıldığını ve Tomanbay’ın kaçtığını, Sultan Selim Hana bildirdiğinde;
“Lala Lala! Mısır’ı aldık ama Sinan’ı kaybettik. Sinan’ı, Mısır’a değişmezdim.
Sinan’sız Mısır’da ne güzellik olur?” sözleriyle Sinan Paşanın, yanındaki
kıymetini belirtti. Ertesi gün Vezîriâzam Sinan Paşa ve diğer şehitler
defnedildi. 24 Ocak 1517 tarihinde Kahire’ye girilip, Mısır’ın fethi tamamlandı.
Osmanlı zaferiyle neticelenen Ridaniye Meydan Muharebesi; Osmanlı Devletine ve
dünya tarihine pek çok maddî ve manevî faydalar sağladı. Mısır, Arabistan
Yarımadası, Osmanlı hakimiyetine geçti. Kızıldeniz’e ve Hind Okyanusuna inilip,
Kuzey Afrika hakimiyet yolu açılarak, Osmanlı hududu, Atlas Okyanusuna
dayandırıldı. Hicaz ve Orta Doğudaki mukaddes makamlar, Osmanlı hizmetine
açıldı. Buralar nadide eserlerle süslendi. Yeni eserler ve ilaveler yapılarak,
istifadeye sunuldu. Halifelik, Sultan Selim Hana geçerek, Osmanlı padişahları,
saltanata ilaveten hilafet makamına da sahip olup, İslâm âleminin de lideri
oldu. Ridaniye Muharebesi ve Mısır’ın fethinde, askerî sahada ilk defa
Osmanlılar, 1517 yılında, yivli top kullandılar. Avrupa’da, 1868’de, ilk defa
Almanların kullandığı yivli topların, Osmanlılarda on altıncı yüzyıl başlarında
mevcut olması, imal edilerek muharebelerde kullanılmaları, teknikteki
üstünlüklerini göstermesi bakımından önemlidir. Yavuz Sultan Selim Hanın Mısır
Seferi, harekât kabiliyeti, sevk ve idare, muharebede tatbik edilen taktik ve
strateji bakımından, harp tarihinin eşsiz numuneleri arasına girer.