« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

19 Ara

2011

MEVLANA CELALEDDİN RUMI VE ETRAFINDAKİLER

Helmuth Ritte 01 Ocak 1970

Mevlana Celaleddin Rfimi ile babası Bahaeddin 'in ve oğlu Sultan
Veled 'in eserlerinden, Nicholson 'un neşrettiği Mesnevz'den maada, hiç ..
biri, ilmı ve asrı usullere uygun olarak, neşredilmemiş olduğundan,1 bir
kaç sene evvel bu işİn zarur! ihzari başlangıcı olmak üzere, .eserlerin
Türkiye 'deki yazmalarının katoloğunu yapmağa ve yahut yaptırmağa
karar vermiştin:ı. İstanbul kütüphanelerinde bu maksatla araştırnialar
yaptıktan sonra, bu işin devamını Dr. Erich Gross 'tan rica etmiştim. Fakat
Dr. Gross işini bitirmeden memleketine döndü ve fişlerini bana bıraktı~
Bir kaç sene sonra bu işle yeniden meşgfil oldum ve asistamm Ahmed
Ateş 'ten Konya 'daki yazmaları tavsif etmesini rica ettim. Üçümüzüri
topladığımız fişlerden küçük bir• katalog hazırladım. Mevlana ve etrafın¬
dakilerin tercüme-i hallerine ait kaynaklar hakkında da bibliyografikbazı
malfimat ilave ettim. Bu suretle küçük bir bibliyografya meydana- geldi
ki, onun birinci kısmı Der Islam (XXV, 116 -158) 'da neşrolunmuş;
fakat ikinci kısmı, henüz basılmamıştır. Bazı arkadaşların ricası üzerine,'
bu araştırmamın ihtisaren türkçe neşrine muvafakat ettim, fakat bu
def'a asıl makalede mevcut• olan yazmaların mufassal tavsifini tekrar
etmeğe lüzum görmedim. Daha fazla tafsilat isteyenler asıl makaleye
müracaat edebilirler. Bu küçük yazma katoloğundan evvel,' Mevlana 'nın
hayatı ve tasavvufu hakkında, muhtasar bir fasıl yazılmış ve orada
Aflak! ve Sipahsalar 'dan ziyade, Sultan Veled 'in İbtidiiniime 'sine istinad
edilmiştir. Mevlana 'nın hayatı ve fikirleri hakkında mufassal ve etraflı
bir araştırma yapmak maksadımızdan haric olduğundan, yalnız enmühirri'
görünen noktaları izaha çalışmakla iktifa edildi. Okuyucuların bu aniştır~.
manın ihzari bir çalışmadan ibaret olduğunu unutmamalarım rica ederim ..
1 Almanca makalemi yazdığım vakit Kilisli R. Bilge'nin tashih ettiği Dzvun:i Sultan
Veled (Ankara, Uzluk basımevi, 1941) henüz çıkmamıştı.
"Sema'eı dervişler" tarikatının müessısi ile babası Bahileddin
Veled 'in hayatı hakkında, kendi eserlerinden başka, elimizde dÖrt kay-
nak vardır. Bunlar arasında hi eri 690 'da kaleme alınmış olan ve inevle-
• vilerce, başladığı söze izafe ile, ,} btidiiname adı ile anılan Sultan: Veled lin'
uç mesnevisinden ilki, bu bakımdan, diğerlerine nazaran, çok daha
• mühimdir .. Bu eser son zamanlarda Valadniime adı ile Tahran 'da basıl-
• mıstır.
1 İkinci olarak, çok mühim olmakla beraber, ü~erinde fiIoIojik
çalışmalar yapılmadıkça istifadeye pek elverişli olmayan Ş a m s-i
_ Ta'b rı: Z i 'nin Ma~iiliit 'ı zikredilebilir. Bundan sonra metni taş basması ile
: Hindistan"da, türkçeye tercümesi İstanbul 'da neşredilmiş olan Sipahsalar
Far i d ü II 'un RiSiila~i Sipahsiiliir'ı ve nihayeten mariif, mufassal ve karışık
• veyahut hiç değilse en ziyade menkıbevı unsurları ihtiva eden Af i a k l'nin
Maniilç.ib aı-ciirifı n 'i gelir.' Bunlcirdan ilk ikisi bugüne kadar avrupalı
a.raştırİcılarıri nazar,ı dikkatini celbetmemiştir. Ancak 1315 (1937) 'te.
i Tahra.n 'da intişar etmiş ohin Badıc ai~Zamaİı Fır ü z a n Far 'in Mav/iinii
•Caliil al-Dzn Mu/:ıammed maşhür ba-Mavlavz adlı kitabında Aflakl'yi
• konti'ol için, mezkur iki eserden, Konya müzesi müdürlüğünün müelIife
verdiği diğer tarihI' malzeme ile beraber, istifade edilmiştir. Bu esere,
bazı eksikliklerine rağmen, 2 Mevlana 'nın ilk tenkitli biyografyası deni-,
lebilir. Mevlana'nın bundan daha muhtasar, başlıca İbtidiiniime gibi sağ¬
lam ve doğru bir menbaa dayanan tercüme~i h~li yukarıda bahsi geçen
Calal H u in a) 1 'nin neşrettiği Valadniime mukaddimesinde bulunmaktadır.
İlk rastgelinen• miİşkilat kronolojiye aittir; kaynakların verdiği tarih-,
• ler mütenakızdır. SuItanül'ulema ıa.kabını taşıyan babqsı, Bahaeddin
Muhammed Veled b. Huseyn (bk. Valadniime, metin, s. 187 v.d.), eski-
den beri Belh 'te yaşamakta olan. bir alim. ailesine' mensup ôlup, nesebini•
AbiI Bekr'e çıkarmakta idr (bk. Valadniime, mukaddime 39, metin 187).
A.flak!•tarafından iddia edilen ljvarizmşahlar ile akrabalığı, ihtimal ki, efsa-
, nevidir (bk. Badıc al-Zaman, s. 7). Aflak! 'de çok dramatik bir şekilde
anlatıldığına göre, lj~arizmşah ve hocası Fahr al• Dın Razı ile bir bozuş-
• ma neticesinde, oğlu Muhammed daha beş yaşında iken, Bahileddin Veled
Belh 'ten ayrılmıştır. Mevlana, bütün kaynaklara göre,' hicri 604 'tedoğ¬
.. muş olduğuna bakılırsa, bu muhaceretin hicri 609 'qa olması lazım gelir~
, , Fakat bu rivayetleri olduğu gibi kabul etmek güçtür~ Ijvarizmşah Mul}am-
. med b. Tekeş hicri 602-603 'te Belh şehrini Guriİerin valisi cimad al• DIn
• 'den zabtetmişti (bk. ı b nal ~ A,Ş ır, . 602 - 603 seneleri vukuah). Onun,
-
ı VaZadname, Ma§navt-i Valadi ba taşQ.fl} va mu~addima-.i, Cala:l Humiri (Tahran,
Kitah~ana-i i~haı, 1313 (şemıii•hicri).
'
.
2 TavsH yerine methüsena,müphem tevsik, kaynakların kıyınet ve'hirhirleri ile müna-
sehetlerine göre ayırt edilmemesi, yazılıştaki tertipsizlik ve, endeksin bulunmaıİıa~l.
Belh 'te vaiz ve' müftü olan Bahaeddin Veled 'e karşı Razı 'nin, old~kça
uzun bir entrika çevirebilecek kadar, bir müddet bu şehirde kaldığına
, dair, kaynaklarda hiç bir kayıt yoktur. Bunlara göre Ijvarizmşah' Belh 'te
uzun müddet kalmamıştır. Yalnız hicri 616 'da moğul istilası' esnasında,
Belh ile Tirmiz arasında ordugah kurmuş tu (bk. İ b n a 1- A ~ ır, 6ı(i
senesi vukuatı ); fakat o zaman, sfifllerIe filozoflar arasındaki kelami mü-
nazaalarla alakadar olacak kadar, endişesiz değildi. Bundan başka
Fahr al-Dın Razı 'nin Belh 'teki. ikameti hakkında da m alfim at yoktur.
Ijvarizm 'de mfitezile ve daha sonra Firfizkfih 'ta KerramIler ile müna-
zaaları olmuş; 1 sfifi Macd al-Dın Bagdadı ile münazaaları neticesinde,
Razı 'nin hamisi Ijvarizmşı:ih Macd al-DIn 'i boğdurmuş;a fakat kendisinin
Belh 'e geldiğine dair, kaynaklarda hiç bir kayda tesadüf edilmedi. Sul-
tan Veled, İbtidaname 'sinde sadece Bahaeddin 'in Belh ahalisine darıl¬
dığını ve bu yüzden memleketi terkettiğini bildirir. 3 Aflak! 'ye bakılacak
olursa, bu muhaceretin, daha: Razı hayatta iken, vuku bulduğunu kabul
etmek lazımdır. Fakat, göç hakikaten hicri 609 'da vuku bulmuş ise, o
zaman Razı artık hayatta değildi. 0, 606 'da Herat 'ta ölmüştü. Bundan ma-
ada hicr! 609 tarihi başka sebeplerden dolayı da şüpheli görünüyor. çün-:-
kü Sultan Veled, Belh 'in moğuIlar tar~fından zabtıhaberi ulaştığı zaman;
büyük babasınınyolda olduğunu bildiriyor (büd dar raftan u rasld lJa-
bar). 4 Belh hicri 617'de moğullar tarafından zabtedildiğine göre, Bahaed-
din 'in' göçü bundan az önce, belki hicri 616 'da, olmuş ve göçe kararın'
hakiki sebebi, Badıc al-Zaman 'ın da kaydettiği. gibi ( s. 15), belki moğul
akını korkusunda aranmalıdır.
Diğer taraftan Bahaeddin 'in Ki/ab al-macarif adlı mevazi mecmua-
sında Ijvarizmşah ve Fahr al-Dın Razl'ye tariz ihtiva eden bir parça
vardır; 5 Bu sözler Ijvarizmşah ile Fahr al-Dın Razı 'nin gaybfibetinde
söylenmiş olabilir ve Ijvarizmşah hicrl 616 'da Belh civarında ordugah
kurduğu zaman, belki Bahaeddin bu sözlerden dolayı, oradan ayrılm'ağı
münasip görmüştür. Belki de bu münazaa hakkındaki bütün bu rivayetler
Kitab al-macarif 'teki bu parçadan çıkmıştır.
Hicri VI. asırdan İtibaren sfifllerin' filozoflara hücumu artık garip ve
nadir birşey değildir.
'
,
1 BibIiyogralya için krş. Paul Kar a u s, Les "Confroverses" de Fakhr aZ-Din Riizi
(BuZletin de l'Institut d'tgypie, 1937, XIX, 186 v.dd.).
2 tIvansari, Ravzat al-canniit, s. 630 (191).
3 VaZadniima, metin, s. 190.
4 VaZadniime, mukaddime 40, metin 19I.
5 Kşr. BacIi' al-Zaman, s.' II. N a fiz P a Ş a kütüphanesinde 681 numariılı DUS-
hada (varak 112 b) şu şekildedir: ..4''''. "~. t.ı.;A .:r_~J IJolZAj,JIJ>-J \$~ .:ı:.jJ 1s;1,,}o1
.:r..J.~J .ı:\o.:,;J' ~,Ji," 'l.-J' .:ı:.,J'J -L) .'Il"'J 1."I;lJ'J 4',,;)-, i." .::. ... 1" ~ lS410 .ı\.;.ıo ~ ~ .Q';i.f'
• J.ı.\ ":~J J\:>- 'i.-
J' :ı';::J J.ı.l .,ı;\.. \J .:ıı",I.ı;J ':'Ij:<,'"
Bell$:i de: Cazan 'nin T ahil/ul 'ü bunlarİn en rasyonel bir ifadesidir.
Filozoflara karşı yapılan bu inücadelenin bir takım delillerini Bacllc al-
• Zamari (s. 10 v.dd.) bir araya toplanmıştır. Buna• Ni~amI, Hafl Pagkar
• (nşr .. Ritter - Rypka, fasıl 34) 'deki Bişr ile filozofun, felsefe aleyhdan
hikayesi ilave ~dilebilir. Bunda her şeyi daha iyi bilen mezof, kibrinin cezası
olarak, bir sarnıçta boğıllur ve dindar• Bişr mirasına konarak, dul kalan
karısı ileevlenir. Bundan başkacAUar, İliihiniime 'deki, (Omar Ijayyam 'a
mezarının içinde felsefl çalışmalarının faidesizliğini itirafettiren hikaye
de zikrolunabilir. 1 Bilindiği gibi, hicri V. asırdan itibaren, sufiler emir-
leriri sarayında da yavaş yavaş nufuz k~zanmağa başlamışlar ve bu nu-
fuz zamanla o kadar artmıştır 'ki, bazan'• emirlerin sufi şeyhlere müfrit
bir ihtiram gösterdiklerini görüyoruz.
Bahaeddin Veled, Belh 'ten aynıdıktan sonra, bu gibi hallerde mutad
olduğu gibi, Mekke 'ye gitmiştir. AflakI 'ye göre, Mustanşirıya medresesine
konmuştur .. Halbuki bu medrese 625 ile 631 arasında yapılmıştır.
Mekke 'den, Şam yolu ile, Anadolu 'ya geçmiştir. Buraya vardığı
yıl . hakkında kaypaklar.da mütepakız kayıtlar vardır; ilk defa nereye
yerleştiği üzerinde de ittifak edilmemiştir. İbtidiiniime (BadIC al-Zamil:n,
• 25; VaZadniime, metin 191) yalnız Rum ve Konya 'dan bahseder; Sultan
Veled, daha önce bulunduğu başka bir yerden bahsetmiyor ve Rum
SelçukIlerinde~ 'Alaeddİn Keykubad 'dan başka bir hükümdar veya emir
adı zikretmİyor. Konya 'da iki yıl yaşadıktan sonra, Bahaeddin Veled
ölmüştür.2 Bu takriben hicri 618-619 'da olmalıdır. Fakat AflakI 'ye göre,
Bahaeddin Veled hakikatte hicri 628'de ölmüştür ki, bu tarih Şam s-i
TabrIii 'nin Konya 'ya gelme. tarihi olan hicri 642 'ye uygun. düşer.
ibtidiiniime 'ye göre, Bahaeddin Veled 'in 'ölümünden' bir yıl sorira,
:müridİ• Burhan al-Dın' Tirmi3;I MuQ.a~~i~ (V aZadniime, metin 187) Kon-
Yı'! 'ya gelmiştir; şu halde bu, tarih .hicri 629 'dur (bk. Valadniime, metin'
194); bu ziitın ölümüne kadar, yani 9 sene, Celaleddi,n kendisine mürid-.
lik etmiştir (bk. agn. esr., s. 195). Şu halde Burhan al-Dın hicri 638 'de
• öiinüştür. '. Şam s-i Tabrlzı'nin Konya'ya bundanbeş yıl sonra geldiği.
söylenir (agn. esr., -s. 196). Bu suretle, Şams 'in sahneye çıkması
• t~rihi olan 26 cemaziyelahİr 642 tarihine yaklaşmış oluyoruz. Bu son
tarih çok 'eski bir kaynak olan Ma/r.iiliii-i Şams-i Tabrzzz 'de mevcut-
• tur. (krş. Badic al-Zaman, s. 60, not 2). Buna göre, Bahaeddin Veled 'in
•.öıüm tarihinin, kat'f olarak, 628 olduğunu tayİn edebiliriz.
Öyle ise, Bahaeddin Veled Konya 'ya nezaman gelmiştir? Eğer ibtidii~
niime 'nin söylediği gibi, Konya 'ya gelişinden iki yıl sonra öldü ise, hicri
626'dan önce başka bir yerde hı.ilunması ve biriaenaleyh, İbtidiiniime 'den
J Nşr. H. Ritter, s. 272
.
.
2 Valadname. mukaddi~e, s. 41, metin, S. 192 : \~; ,I ,1;. cJ.!lL::.r~ 1.1>. ı>\.Q.; jl JI ... , • .ı..!
anlaşıldığının aksine olarak, -Mekke~den doğrudan doğruya" Konya 'ya
gelmemiş olması lazımdu]. Yahut da İbtidaname 'deki do sal yerine dah sal
(10 sene) okunmalı ve Bahaeddin 'in hicri 618 'de Konya 'ya geldiği kabilI
edilmelidir. Anlaşılan b~ hususta daha ilk-kaynaklar da mütereddittir.
Risala-i Sipahsalar 'a g0re (s. 9), Celaleddin, Konya 'ya geldiği zaman.
14 yaşında idi. Buna gö~e, hicri .618 'de gelmiştir. Babası Şam"dan ilk
önce Erzincan'a gelmiş.! Erzincan 'da ozaman Mengucek süliilesinden.
Bahramşah hakimdi (Bu hükümdar hicri 622 'de ölmüş, 625 'te de
Alaeddin Key~ubad bu Jahayı fethetmişti; krş. Badı' al-Zaman, s. 21 v.d.) ..
Burada, daha doğrusu .Akşehir 'de, bir yıl kadar kaldıktan sonra, Kon-
ya 'ya gitmiştir. Aflakl, i Bahaeddin Veled 'in hac c seferinden sonra, 4
sene Larende 'de kaldığmı (BadiC al-Zaman, s. 24) ve aynı zamanda da
617'de Konya'ya gelerek, burada 10 yıl kadar yaşadığını bildirir (ayn.
esr., s. 31 v.dd.). Belki ~onya 'ya gelmesinden, bazan bizzat şehir, bazan'
Selçukllerin hakimiyet sahaları kasdediliyor ve zahiri tenakuz belki bu
suretle halledilebilir; buntın üzerinde sOn söz, galiba bütün kaynakların
tenkitli neşri yapılıp, bubIarın istinat ettiği muhtelif rivayetler tefrik ve
münç.sebetleri tayin edili~ce söylenebilecektir.
.
Hicri 628 'de, baba~ının ölümünden sonra, Celaleddin, babasının
vaizlik ve müftülük işldrini deruhte' etti. Bir sene sonra, yukarıda
söylenildiği gibi,babasınin eski talebesi Burhan al-Dın MuJ:ı.a~~i~ Kon-
ya 'ya geldiği zaman, oğıubun babasının yerine geçmiş ve ulı1m-i zahirede .
tamamen babasının der~cesine varmış olduğunu görmüştür. Bu ciheti
takdir etmekle beraber, Oelaleddin 'e, babasının zahiri ahvali ile birlikte,
deruni bir ahvali de oıauğunu ve. bunun tahsil i.Ie değil, duymakla
k~sbedil~ceğini, dışarı?an[ ~nl~şılamayacağını ve !çten- doğa?ağın~ s~yl:¬
mış. Bu ıç hayah Celaleddın 'ın babasından aldıgını ve Celaleddın ın ıÇ
ve dış bakımdan, babası ile bir olabilmesi için, şimdi bunu kendisinden.
öğrenmesinin lazım geldi~ini söylemiştir.! Bu suretle Celaleddin, baba-
sının ölümünden sonra, b~basının tasavvufunu onun bir talebesi vasıtası
ile öğreniyor. Bahaeddi~ Veled 'in yalnız vaiz ve müftü değil, aynı .
zamanda mutasavvıf old~ğunu Türkiye 'de pek çok yazmaları bulunan
MaCari! adlı mevaiz mecmrtasından açıkça anlaşılmaktadır (krş; Der Islam,
XXVI, 144 v.dd.).
.
Bunun üzerine Celaleddin, Burhan al-Dın MuJ:ı.a~~i~'ın müridi olmuş .
lValadnüme, s. 193 v.d.: f'p.ılJ .:ı-_.ılI'It: ı;~.,. Jo.ılIJ \$~.1 .•• , .:ı:..ılIJ~ ~.~." tit.-.t.l \l'-::-.»
1Je-" .J ... ;.,0; ~ J>- ~:;. .,..11'1 ••• .;a~ .:r...ıllO:>I .. ..t. ~ __ i.ıJ.:-~ J iJ.ı.!- ... ::...Ij -'"'; iJ~..'" .\$J;{iJ J.4>jJ JE-.J .
fal <c;;ı.ör' .,~ J .J.:--J J",:. t;"Jl"o" 'J'. oJ..!. '::'t\;~ ır"'~ rP J> <Cil.) ..... \)ıJ..ılIJ)\::- \,"'jy Jo.l.j}J lftiı; ' .
.;;...1 <1:_ ... ).1;
19:>-".\'; .::.-1 "'J.'I iJIJ >~ J~> JIJ>I .) .. i.\; Jly-I .:r..)1 J:.ı i." '::').iı. ~I !S.1':' )~ •. ':')1-,
J.Iı. ':')1; \:1~.J 'C .. ılo .i;,; .. .."'~ ı; ıÇ ",..t"' .:ı'jl .i!j IJ;)i .::. ... 1 0.1:--) .:ı.t. ..;.i~ jl J'.,~ı ;)iJ ~-l j;''';
\$.,.!-)I ~J. \$~j~',
/
've 9 sene, yani öiümüne kadar, . müridliği~de kalmıştır.
1 B~ndan sonra
ş. sene 2 Celaleddin " yalnızdır; nihayet• 26 cemaziyelahır . '642 'de serseri'
• dervİşŞam s al-Dı n M u 1}. a nı m ad' T,a b rızı Konya 'ya gelir, Şeker¬
ci,hanına iner ve meşhur vaiz, VI. ve VII. asırlarda inkişaf eden tarzda, .
güzel derviş e, tasavvufi manada, aşık olur. Celaleddin Rfimi 'de bu _aşk'
"elfid bir şairlik tevlid etmiş. ve bu suretle, haklı olarak, islam şarkın
en büyük şairlerinden biri sayılmıştır.
.
.
.
Şams,:i TabrIzı 'nin ortaya' çıkması ile, kendisini zühd ve zahiri bilgi-
lerehasreden bir vaizin böyle birden bire mistikbir cezbeye kapılması,
ümuıİıi ruhiyat kaidelerine göre, muhtemel görülmemektedir. Burhan al':Dın
'in yanında geçirdiği 9 yıllık tasavvuf terbiyesi, onu, o asırlarda misli
görülmemiş olmayan derfini bir şergüzeşt için, pekala hazırlamış olabilir.
. . Şam s-i TabrızI 'nin şahsiyeti hakkında, ancaK Ma~(filfit 'ı istifade edile-
• bilecek bir hale geldikten sonra, bir şey söyleyebileceğİz~ O zamana
kadar Sultan Veled 'deki kısa- işaretlerle iktifa, etmemiz lazımdır. V'alad-
• name (s. 197) 'de babasının Burhan al-Dın' Mu1}.al$:l$:il$: yanındaki müridli-'
ğinden bahsettikten sonra, yeni bir fasıl gelinektedir: Adem zamanınqan
beri cihanda' "evliya-İ karnİ!" ve bundan maada "aşıkan-ı vasıl" bulun-
duğunu, halkça bunlar tanıJıp .takdir edilmekle beraber, "ilm.i zahirI<
mümessilleri bunu hiç' bir zaman fark edememişler,' hatta bilgisizlikleri
yüzünden; }jallac gibi, kimseleri dar ağacına• çekmişlerdir .. Fakat bu
.". "evliya" aleminİn üstünde başka bir alem daha vardır ki, burası "ma'şuk"
. İnakamıdır. Buna dair; Şams-i TabrIzı meydana çıkmadan önce, kiinse
. " !:lif:' şey işitinemiştir: İşte bittabi' alelade kimselerin gözünden "aşıklar"
zümresindendaha mestfir' olan bu zümrenin mümessillerinden biri Şams
al-Dın olduğu, onun (s. 198) Mevlana 'ya bu yüksek yolu gösterdiği ve
• Mevlana onun yanında yeniden öğrenmek mecburiyetinde kaldığı (gaşt
nav.amüz; 198; 11. beyit) _ v.s. söyleniyor.
, Bütün bu sözlerden Şams al. Dın 'in kendisinin bu yeni ma'şuklar taba-
kasından ,olduğunu iddia ve bu iddiayı nazari şekilde dahi ifade ettiği
mana~;ı sezilmektedir. Bir insanın ilahi güzelliğin kendinde bulunduğunu
iddia '. etmesi, o asırlarda ve o muhitlerde ihtimallerden büsbütün' hariç
bir şey değildir. Yukarıda da kısaca . temas edildiği gibi, Bahaeddin
• Veled 'in eserlerinde bu nevi görüşlerin emmareİeri bulunabilir. s
Şams' ile tanışıp.ası neticesi olarak,' Mevlana muridlerini ihmal etmiş
ve artık Şams 'ten başka hiç kimse ile meşgfil olmamıştır! MüridIer
_
1 VaZadnarne, 195 v.d. 960. Bazı kavillerin ona a~t olduğunu SuHan V ~led tasrih
ediyor.
, . :2 Ayn. esr., s. 196.
3 VaZadname, s.' 260, 13:
i.ı\~ .::. ... 1..0 ~.,;., ~
memnuniyetsizliklerini açığa vurarak, bu türedinin nereden geldiği. ve
hangi soydan olduğunun bilinmediğ'ini, kendilerinin bu nereden geldiği
belirsiz dervişten daha kıymetli olduklannı, üstad ile temas nizamının
tamamiyle bozulduğunu v.s. iddia ettiler (VaZadname, s. 43). Hatta Şam s .
'in ölüm ile tehdit edildiği anlaşılıyor. 1 İşte bu gibi hadiseler yüzünden,
21 şevval 643 'te (VaZadname, mukaddime, s. 52, not) Şams al~Dın, çok
gücendiğinden, Konya 'dan Şam 'a kaçtı. Fakat ortadan kalkması, murid- .
lerce istenilen neticeyi vermedi; Mevlana bütün bütün perişanbir hale
gelmiş ve kendisi ile eskisi' kadar bile temas edilemez olmuştur. Sultan
Veled nihayet ihtilalci mülidlerin aff dilediklelini ve Şams 'i alıp getirmek
üzere, kendisinin babası tarafından Şam 'a gönderildiğini söyler (V alad- .
name, s. 47 v.dd.). Şam s al-Dın, Mevlana 'nın yazılı ve çocuğunun şifahI.
ricalanna dayanamayarak, Konya 'ya döndü; Sultan Veled kel1dini bütün
yolculukta yaya olarak takip etmişti.~ Fakat Konya 'ya geldikten az SOnra,
müridIer tekrar mınldanmağa ve dervişi Mevlana 'dan uzak tutmağa
çalıştılar. Şams 'in sabn ttikendi ve Sultan Veled 'e müteaddit defalar,
bu sefer izi• bulunmayacak şekilde, kaybolacağını s ve öldüğü şayıasının
ortaya yayılacağını söylemiş. Nihayet bir gün kaybolmuş ve kimse
nereye gittiğini bilernemiş. Sultan Veled 'in anlattıklanndan, kardeşi
Alaeddin 'in Şams 'i öldürdüğü rivayetinin doğru olmadığı anlaşılıyor. 4
Şams-i Tabrızl'nin ortadan kaybolduğu sene, Sultan Veled tarafından
bildirilmemekle beraber, başka rivayetlere göre, hicri 645 'tir. Mevlana 'nın
hayatının bu mühim safhası hakkında daha etrafh malumat, yukarıda
söylendiğigibi, şimdilik istifade edilemeyen Ma~,aZat-i Şamsor Tabrzzz
'den beklenebilir.
Şams 'in ortadan kaybolması üzerine, Mevlana 'da hasıl olan ruh
halini Sultan Veled çok müessir beyitlede tasvir etmiştir (bk. VaZadniime,
ı Valadnii~e, s. 43, 3:
ıS.)J•J:!.,(' Ji ıSJ) ~ t!
2 Valadniime, s. 52:
,il_,. ~ lA.!. ;I.ı;..\.!. "r.
. ;~ ıS.V .6' .ıl, ~ ..;. .;;.Jı.(
b'b J ,pl ... .::-i -,I r. .6'
1:':1>" J~";"~ ;1 I"... .6'
..ı.:.:..J' ')J,r" ,,\a:; Lı" ,bl
x.:.J. JJ. J i~ r~;
Lı' f.1f tr)'" .ı,;ı.ı: .6'
@) ;'\~:f'T J~ .:r.1 r"'1";-
~
... Lı") ;'I.!.i trf' -V>.ı;
.r.-'" ..,..llo J. ~.f ~
.)~'1 Lı" .f; ~li ~
J\:-! eı::,:, .Jls:! 4lL.
.:ı:~ ,:,!.h! ,a.:'. IJJ .6'
ü:.ı.x...""'" .ilJ. (lt. "J':'
• f )? I.J J.{ tr Jr.
'.f J};' Lı';"" ıJ.I J~ J.'~
3 Eğer Sultan Veled çirkin hadiseleri örfbas etmek maksadını gütmüyorsa .
. 4 Valadniime, metin, s. 60:
.ı;.ı; .t. ",,;-'" .ı;. J.J;')
f..J; "lı J> .J" O)J i.i~.
b~ ıSı .:.-1 Lı" JI f.J Lı'
.ı;.ı,; rı!.! IJi:.fi. ..;..:.
f.)J' J)\.~! ~fl .:.Al""
i"... ol,,"J ıJ.!.:-. IJJI ol" ...
mukaddime, s. 55v.d., metin, s. 56 v,d.)., Mevlana şairoluyor - Sultan
Veled burada' bir istitratla mutasavvıf şairi "aşık" ı alelade şairlerden
kan olai'ak ayırır - ve kendisini, ' anlaşılan oğln tarafından da' muba~
lağalı sayılacak derecede, sema ve raksa veriyor. İki defa, kaybolanı
aramak için, Şam 'a gitmiş, fakat bulamamıştır. Heyecanlı hareket ve
tavırlarının şamldara alışılmamış ve görülmemiş bir şey gibi geldiği
Şultan Veled 'in 'tasvirinden anlaşılmaktadır (s. 58). İki seyahat arasında
bir kaç senelik fasıla vardı (s. 61, 9); ikincisinde Şam 'da bir kaç ay
'. kalmıştır (s. 61, 13).
Kaybolan Şam s al-Dın 'i Mevlana kendinde buluyor. 1
İran muta-
savvıflarında bir çok defa görülen, kendisini sevgili ile bir 'görmek
'vetiresi başlıyor ; bunun neticesi olarak, Mevlana bazı gazellerinin
mahlasında, kendi adı yerine, maşukunun adını ?ikreder.2
. Mamafih Şams al-Dın cismani bir halef de bulmuştur. Hicfi 647 veya
252 'de (aş. bk.) Mevlana, Şams al-Dın 'in kendisine müridlerind~n
konyalı Şaıal}. al-Dın Zarküb şeklinde tezahür ettiğini bildirdi. 3
. Bu ümmi,4, fakat anlaşılangüzellik} munis ve uysal tabiatı' ile
temayüz etmiş olankuyumcuyu,' haI1fesi ve binaenaleyh arkadaşlarının
amiri yaptı. Arkadaşlarının bundan sonra onu şeyh tanıyacaklarını,
kendisinin artık' şeyhlikten çekilmek istediğini anlattı (bk. VaZadniime,
s. 64 v.d.).:Her zaman babası~a büyük bir sadakat gosteren SilItan
, Veled 'in6 bile, bu intihap hakkında, i kemal-i tevazu ile bazı itirazlar
dermeyan ettiği anlaşılıyor. 7
Diğer müridIer ise, tebrizİi Şam s al-Dın 'i
küçük yaştan beri tanıdıkları bu cahil konyalı kuyumcu çırağuia na-
zaran, daha ziyade kabil-i tahammül buhıyorlar (ayn. esr., ş. 71.) ve
'üstadınona gösterdiği perestişi anlayamıyorlardı. 8 Kendisini ortadan
,kaldırmağa karar verdiler ise de, bu öldürme planı. haber verildi.
Zarküb bunu öğren~nce, bu haberi sadece bir tebessüm ile karşıladı
1 Bir 'çok gazeIlerindetIamuş ("sus") mahlası vardır. Gazellerde adını anmak ad~¬
.tinin ne zamandan beri cari old~ğu henüz tetkik edilmemiştir~ Tabii, menşeinde böyl~
biT ade'\: yoktu,
2 Valadniime, metin, s. 64, 8-9:
f.Q;.. lA' Lt. ",•T j~
(-:aC; • .c Lr..> ..,...:. ,,1 .:;..ar'
,).AI}:' J1'r ~lt' L'
",.OT J iJ ... !.:- >f JJ.ı. -,I
3 Valadniime, metin, s;.71, 8 v,d. (dosdoğru bir Fatiha okuyamaz).
4 Agn, esr., s.64, 5 •
. 5 Agn. esr., s. 64 " sondan bir evvelki beyit.
6 Ayn. esr., 65, .13: "Ben dedim: evet,' fakat (yalnız) senin gibi biri ( onu) öyİe
. görür" her aşağı bir küçük değil". '
'
7 Ayn esr" s. 74, 8-9: "gecegündüz önünde: secde ediyor ... Altın, gümüş ve sahip
olduğu bütün güzel elbiseleri kendisine veriyor".
.
,
8. Valadniime,. s. 120, 3'-v.d.
(ayn. esr., s. 74) ve çok guzel ve mütevazi bir cevap verdi: "Haya-
tım Allahın elinde dururken, benı bir kimse nasıl öıaürebilir? (75, 2 - 3 )
Mevlana 'nın aramızdanbeni seçtiğini, benim bir aynadan başka bir şey
olmadığımı bilmeksizin, öfkelenmeyin... O bende kendi yüzünü görüyor,'
nasıl ölur da' kendisini seçmez? (Bende) sadece kendi yüksek güz elli-
ğini sevıyor" (75, 15-18). Nihayet fırtına duruldu. Sultan Veled 'in'
a~latışına göre, müridIer Mevlana 'nın kendilerinden tamamen yüz çevi-
.i:eceğini anlamışlar ve nedamet ederek, ondan aff dilemişlerdir (74-87).
Bu ikinci buhranın atlatılmasındaSultan Veled 'in sadıkane hareketi ile
Şaıa:l]. al-Dın 'in mütevaii ve uysal şahsiyetinin de amil olduğunu' kabUl
edebiliriz.
Şaıal]. al-Dın Zarküb, Mevlana 'nın 10 yıl naib ve halifesi olmuş,
sonra hastalanarak ölmüştür. Sultan Veled 'in bildirdiğine göre, vefatın¬
dan üç gün önce Mevlan~ 'dan, ayrılmak için, müsaade istemiştir. Bunun
üzerine Mevlana hastayı ziyaretlerine nihayet verdi. Şaıal]. al-DIn bunuR
ne demek olduğunu anladı ve öldü (109, 1).
Halefi Ma§navi-i Mavlavi 'nin ilhamcısı urumiyeli Çelebi!:Iusarn.
al-Dın !:Iasan b. Mul].ammed b. AbI Türk oldu. Bu da 5 cemaziyelahır
672 'de, yani Mevlana 'nın ölümüne kadar, 10 yıl 1
kendisi ile yaşadı.
Buna göre; ŞaHil]. al-Dın Zarküb 'un ölümü hicrı 662,Şaıal]. al-Dın
'in halife tayini, hicrı 652 2 olmalıdır.
Mevlana 'nın ölümünden sonra, !:Iusam ad-Dın. üstadın oğlu Sultan
Veled 'e halifelik teklif etmiş, fakat• Sultan Veled bunu reddetmiştii' (s.'
122:-123). On iki sene sonra (s. 123), yani 684 'te, daha kuvvetli bir
ihtimalle (aş. bk.) hic!"ı 683 'te!:Iusam aI-DIn ölmüştür.
,
Sultan Veled yalnızlıktan .sıkılmaktadır (s. 123 ).!:Iusam al-Dın rüya~
sında görünür ve kendisinin her kamil şeyhte yaşadığını söyler. "Biz:
insan kılığında, Allahın ışığıyız", Allah ışığı, hangi ata bin ers e binsin,
daima aynı kalan hükümdardır. 3
Halkın ısrarıüzerine, Sultan Veled şeyhliği kabul etmiş (s. 129) ve
'hicrı712 'de ölünceye kadar, yani hemen hemen 30 sene, bu vazifede
kalInıştır.
Asıl tarikat tarihi, Sultan Veled ile başlar. Kendisi sistemli bir. teş¬
kil ve propaganda faaliyetine başlamıştır. Babasının aşkamiz tasavvufuna
ı Ayn. esr., s. 120, 3. v.d.
'2Cal~1 al• Din Huma'i de bu fikirdedir( krş. Valadniime, ffiukaddime, s. 61 v.d.) Badi< ,
al•Zaman 'a göre, Şalii\.:ı al-Din hicrı 657 'de ölmüştür (muttafaJ.mn aleyh, s. 190, not 1) ve
S'uitan Veled"in bildirdiği tarih yanlı~tır (bk. s. 118, not 4). Buna uygun' olarak' da.
Şaıa\.:ı al-Din 'in halife tayin edilme<ıini hicri 647 'de gösterir.
312. beyit; buna benzer akideler için bk. s. 62, 172, 242.
,düşman olan bir çok kimseleri dost yapmağa, tenkitlerini susturmağa
ye/babasına olan sarsılmaz sadakati sayesinde, tarikatı yeni bir buh:
yandan korumağa muvaffak olmuşt:ur (s, 130). Büyük bir muvaffakıyetle
yeni müridIer edinmiş, halifeler (nii)ib) tayin etmiş ve bunlar vasıtasıile
Konya haı~icinde' şUbeler kurmuştur (s. 15'5v.d.); bunlar için şecereı}a¬
meler yazmış (s. 156, 3) ve bütün şeyhlerin manen birbirlerinin aynı 01-
,duğu nazariyesini ortaya atara}<." otoritelerini kuvvetlendirmiştir (yk
; bk., I:Iusam ,al-DIn 'in rüyasına girmesi" s. 156, 6 y.dd.). Propa~
gandasının 'saye~inde babasının bundan 'önce şöhretleri olmayıp,
,mestUr olan dostları Şams al-Dın TabrIzı, ŞaıaJ:ı. al-Dın Zarküb. ,ve
" Çelebi I:Iusam al-Dın yükseltiliyorlar ve bu maksadı, meclislerinde'
.' bunların yüksek siretlerini, mei"tebelerini gösterecek tarzda, şerh ve
i,zah etmek suretiyle' temin etti. Tarikatlarda mütedavil olanmemikibna-
, melerin nasıl vücuda geldiğini belki burada takip edebiliriz (s. 158 v.d;).
'Eski 'münte;ibleri' ,yeniden mürid olurlar ;i artıkbirden bire bu üç
: :.şahsın ehemmiyetini, hakikatte bir Allahın muhtelif tecellileri olduk~
, larİnı v.s. anlıyorlar (s. 158 v.d.). Her ne kadar Mevlana 'nın üç dostu
hakkında bu yükseltici vasıflar propaganda maksadı ile yapılmış ise de,
,Sultan Veled 'in bunu tamamen garazsız ve içten, gelen bir samimiyetle
yaptıgı şüphesizci.ir. Bu üç şahıs 'hakkındaki hususi nazariyeden Sultan
. •Veled"in İbtidiiniime 'sinde bir de, şeyhlerin ve umumiyetle evliyanın
", ehemmiyet ve mahiyetihakkında, umumi bir nazariye bulunmaktadır ki,
,orida bunlar insanların pek üstünde tutuluyor ve Allahın tecellisi gibi
,gosteriliyorlar (krş. VaZadniime, msL62, 127, 172, 222, 242). Evliya
, İle ıriüsahabet etmenin Allah ile müsahabet etmekle müsavl olduğu
(s. 172), zahiriibadattan ve tahsil-i ullimdan daha faydalı olduğu (s. 301),
.şeyhsiz Allaha ulaşılamayacağı (s. 262), Allahın bütün şeyhlerde muh-
telif kıhklarda1belirdiği ve mümasili umdelerin tarikatın teşkilatınıntees¬
, ,'süsünde büyük hizmet ettiğinde şüphe yoktur. Sultan Veled'in bu na-
~zariyesi babasının bilfiil geçirmiş olduğu derlini sergüzeştin nazariyesi-
dir. Tabiidil' ki"tasavvufta tesadüf olunan bazı an'anevi motiflerden dahi
, istifade' edip, babasının mesnevısinde mevcut olan bazı kavilleri yeni bir
, ~ekle' sokarak, bu nazariyeyi meydana çıkarmıştır.
'
Mevlana 'nın, içinden geldiği gibi, harici hiç bir nizama' tabi. ~lm,a¬
dan, kendini verdiği sema ve' raksı i Sultan Veled 'in kaideleri' tayin
, ve tesbit edilmiş bir ayin haline koyduğu kablil edilebilir. An'aneye gÖre,
" a,sıl semadan onceki merasimIi devri de 'o tanzim ,etmiştir. Bu devire
2S Sultan Veled ',in propag~nda faaliyetihakkında bu' malumat, eserin en 'dikkate
değer vetar~h bakımından en ~ühim kısımlarından 'biridir.'
2 Aflaki, tür: yer.;_ Valiıdniime, metin, s. 57.
mevleviler "devre-i veledige" derler (H. Ri t ter, Der Reigen der "Tan-
zenden Derwische"; Z. f. Vergı. Musikw., I, 33). Valadniime 'nin bir mısra'ı
da buna ima eder gibi görünüyor. 1 Mevl~viler arasındaki şifahi rivayet-
Iere göre, ayinlerin muayyen günlerde icra edilmesi daha muahhar de-
virlerde husfile gelmiştir.
, Valadniime 'den Karim al-Din b. Bektimur 'un tarikat tarihinde nasıl bir
roloynadığı açıkça anlaşılmaz. Sultan Veled, kendisinin (s. 330), I;Iusam
. al-Diiı 'den sonra, 7 yıl "rehber" olduğunu 2 ve ondan sonra öldüğünü
söyler. I;Iusam al-DIn bunu çok takdir etmiş ve çok defa methetmiş (s .. 327 h
sahife 325, mısra 14-15 'te kendisinden hayatta imiş gibi bahsolunuyor
(33), s.330 'da öldüğü söylenilir. Buna göre, İbtidiiniime yazılırken
ölmüştür. Eserinin son beyitine göre (s. 403), Sultan Veled İbtidiiniime
'sini 1 rebiyülevvel 690 'da başlayıp, aynı yıİın 4 cemaziyeıahınnda. bitir-
diğine bakılırsa, bu adam 690 'da ölmüş demektir. Bundan.7 sene ge-
riye gidecek olursak, I;Iusam al-Oln 'nin ölümü yilını hicrl 683 olarak
buluruz (Şerif-zade 'de dahi böyledir, s. 415). Fakat Karım al-DIn Bek-
timur 'un Sultan Veled 'in resmi halifesi olduğu pek kabul edilemez.
İbtidiiniime 'de bildirildiğine göre, I;Iusam al-Dın 'in resmi halifesinfn
SUltan Veled olduğuna şüphe yoktur. "Rehber" sözü burada daha dar
bir manada kullanılmış olmalıdır; Karlm al-Oln b. Bektimur, I;Iusam
al-DIn 'in, anlaşılan, yakın bir dostu olmuş olacaktır.
10 recep 712 'de Sultan Veled 'in ölümünden sonra, oğlu Çelebi
Calal al• DIn Ulu cArif Farldün (dğm. 660) yerine halife olmuş ve hicrı
719 'da bunun ölümü üzerine, kardeşi Çelebi I;Iusam al-DIn cAbid (dğm.
(82) yerine geçmiş, bunun hicri 739 'da ölümünden sonra da, Sultan
Veled 'in ikinci oğlu Çelebi Vacid (dğm. 689) halife olmuştur.
Tarikatın bundan sonraki tekamülü buarada takip edilecek değildir.

TERCÜME-İ HAL KAYNAKLARI
1. Risiila-i SipahsiiZiir. Bu risalenİn müeIlifi, askeri lakabı olanSipah-
salar (Salfib Dede, 3-5) diye marfif, Macd al-Din Farldün b .. Al}.med,
selçukı ordusunda bir zabit idi ve Çelebi I;Iusam aI-DIn ile sıhriyeti vardı.
Mevlana 'ya ve etbaına maddeten ve manen yardım etmişti. Kendi ifa-
1 Bk. s. 130, 16:
2 GÖst. yer. :
3 GÖst. yer.:
.;. .JJ~ J) • .t'\" o.J.:>- l~JJ'
JJf" ,yı JL.. ..:;.lı> ü,l.
.:r.;,(" JJ ;,,\..; J..i> \ ..:;.-">
""'~lt-.) L.r..) r\-.:ı- ;O, ..ı_! ~.!5
.:r • .ıJ\r.f ".:ı:: M
desinegöre, 40 yıl kadar Mevlana 'ya müridlik yapmıştır• ( s. 5 ) .. Oğlu
Celaleddin'i Sultan Veled'e mürid yaptıktan sonra; Sultan Veled 'in
halifeliğinin ilk zamanlarında. ölmüştür. Oğlu Risiila 'ye zeyil yazmıştır.
Eserin 78. sahifesinde "halife-i vakt" olarak, 739 'da vefat etmiş olan
Çelebi cAbid gösteriliyor. Bundan bu zeylin 739 'da:p evvel yazıldığı
anlaşılmaktadır. 1319 'da, taş basması olarak, Cawnpore 'da basılmıştır.
2. Bu e~erin türkçeye tercümesini Ahmed Avni yapmıştır: Manii~ib-i.
bazrat"i MavIiinii Caliil al-Dzn Rümz (İstanbul, 1331). .
,
3. Türkçeye ikinci' tercümesi: Midhat Bahari' Hüsami' (İstanbul,.
Selanik matbaası, 1331).
4. Manii~ib aPiirifln müellifi Şams al-Dın Aflilkı cArifl1 (Sefine-i
Sil~ib Dede, 3, 5-8), Konya 'daki mezarının kitabesine göre, 76ı recebinin
son gününde vefat etmiştir. Eserinin telifine, 712-719 senelerinde halife olan
şeyhi Çelebi Calill al-Dın cArif 'in emri ile başlamış ve 754 'te bitirmiştir.
Aflilk! nisbesini, malik olduğu ilm-i nücfrm malfrmatından ve 'Aiıf! nisbesinİ
'ise, Çelebi cArif 'in' müridi olduğu için taşıyor (bk. 'Eth'e, 10, nr. 630).
5. Bu eserin tam bir türkçe tercümesi Derviş Sayyid cAbd ai-Bil~
.al-Mavlavı b. Sayyid Abü Bekr Dede tarafından yapılmış ve bu zat bazı
ilavelerde de bulunmuştur. Babası 1117 'den 1189 'a kadar yaşayıp, Yeni
: mevlevihane 'nin 13. postnişini idi (Şerif-zade, Şarb-i ba~ii)i~-i avriid, s.
440-2; Mehmed Ziya, Yeni mevlevihane, s. 142). Kardeşi cAH Nut~ı Dede
( 1171-':""1219), daha 14 yaşında iken, babasının halifesi oldu ( Şerif¬
zade, 442; Mehmed Ziya, 144 ), Sayyid cAbd al-Ba~ı bu kardeşinin halifesi
olmuş ve 1236 'daölmüştür (Şerif-zade, 443; Mehmed Ziya, 148-153). Bu
tercüme Yeni mevlevihane 'nin o zamanki aşçıbaşısı olan Sayyid Al}med
Dede 'nin ('1155-1218; Şerif-zade, 442 v.d.) teşviki üzerine yazılmış ve
telifine 1208 'de başlanmıştır. Sultan Selim III. bu eser için alaka göster-
d{ğinden, 7 cemaziyelevvel 1212 'de bitirmiştir.
6. 947'de Aflakl 'nin Manii~ib'i, cAbd al-Vahhabb. Calalal-D!n Mul}am-
med al-Hamadan! tarafından, Şavii~ib al-manii~ib ismi altında, farsça
olarak ihtisaredilmiştir. Babası Hemedan 'da nakşbendiye şeyhi idi. Şah
Tahmasb Hemedan 'agelince, sünni' olan cAbd al-Vahhab Mısır 'a kaçarak,
Kahire mevlevihanesinin postnişini ile münasebet. tesis etmiş ve onun
kütüphanesinde Eflaki' 'nin kitabını görmüştür. Son senelerini Medine 'de
geçirmiş ve 954 'te orada ölmüştür (bk. Tazkira-i şuCmii)•i mavIavlya,
Halet ila:ve 109 nushası, varak 75 b; Sa~ib Dede, Se/ine, 3, 8 ).
1 'Eser matbu değildir ve Avrupa'da ancak frans., tercüme ile malilmdur: Cl. Huart,
Les sainis des derviches tourneurs, RifeUs fraduits du persan etannotes, 2 cild (Paris,
1918 ve 1922).
-Kitabın taksimi için bk. Etbe, 10, nr. 631.
7. Sava~ib, Sana'ı mahlaslı konyalı Derviş Halil tarafından tadililt
ile tercüme edilmiş ve Kanunı Süleyman 'a takdim edilmiştir. Senaı '950
'de ölmüştür (Asrar Dede, nr. 25, varak 19 b ) .
8. Bu tercüme sonraları unutulmuş ve yerine mesnevihan Der.viş
Mal}.müd 'un meşhur Tarcama-i S~vil~ib 'i geçmiştir (Sefine, $, 9 v.d.). Bu
,kitabın mukaddimesine göre, müellif 15 sene AbdülHitif b. Sinan Dede
'ye ve onun vefatından sonra kardeşi Abdülkerim Efendi 'ye 17 sene mü-
ridlik ve 'hizmet etmiştir. Abdülkerim Efendi 993- 'te "mansab-ı seccade-i
hilafet-i mevleviye" rütbesine nail olmuştur. 997 recebinde İstanbul 'a .
gelmiş ve Sultan Murad III. (982-1003) için 998 'de eserine başlamıştır. '
9. Savil~ib 'in bir başka hulasası Ayasofya kütüphanesindeki 2053 .
numaralı mecmuanın 13. risalesidir.
Baş: u--l:/i u--l4" J .!l.ı;\..ı ıf.ı.;!I C...ı) ı: .oJ1.eı.ı:1 J,l,., ""lll. lGI ';\.1: .ı..ı LO\ ... JJ\ ..ı .I}.IJ .oJ...}.1
Son: -,::!.c;r~r-;ı;:;,;.. .::.~'1Jfl.ır-~ ~ .:-~'1) J\-,~\
10.Risilla~i Sipahsillilr'ı ve Manil~ib-i Aflilki 'yi Konya türbesi'
türbedarı Lol}manı Dede 910 senesinde, Bayezid' II. için, türkçe olarak
hulasa etmiştir. Eserini İstanbul 'da sulatna tevdi ettikten sonra Konya 'ya
dönmüş ve 925 'te orada vefat etmiştir (Asrar Dede, nr. 168).
ll. Yine Manil~ib 'in türkçe manzum bir başka ihtisan daha vardır'
kj,' rnüellifi akşehirli Kamal Al}.med Dede 'dir. Bu zat için 1006 'da Yeni
mevlevihiine tesis ve kendisi bunun ilk postnişini tayin edilmiştir. Asrai-
Dede'ye göre (m. 159), hicri 1010 senesinde vefat etmiştir.,Fakat
mevlevihanenin bir vakfiyesinden Kamal Al}.med Dede 'nin 1026 'da henüz
hayatta olduğu anlaşıldığını Asrar Dede 'nin karilerinden birisi bir nus-
hanın kenarına', kaydetmiştir.
12. Afla:kı 'nin eseri mechiil bir müellif tarafından dahi türkçe olarak
ihtisar. edilmiştir. Adı Manil~ib aı-cilrifln va mariltib al-kilşifln 'dir.
13. Celaleddin Riimı 'nin kısaca şemaili, lfilya-i h-azrat-i !Junkilr
ismi 1 altında, 1010 'da Mevlana neslinden Lutfı isminde bir zat ta ra-
.
,
fından yazılmıştır.
Mevlevı tarikatının muahhar tarihi, hakkında en mühim kaynaklar
şunlardır:
14. Muştafa: Sa:l}ib Dede (ölm. 1148) 'nin Sefine-i nefise-i- mevZevı¬
yan isimli 3 cüzden ibaret olan bu kitabı, 1185 'te Kahire 'de Vehbiye
1 Güzel San'atlar meCmuasının 2. sayısında, MevIlina 'nın Yenikapı mevlevihanesin-
de bulunmuş bir minyatürünün güzel bir reprodüksiyonu vardır.
matbaasındalıasılmıştır. Birinci cüzü Me~ıa.na 'nın halifelerinin 't~rcüme-i'
hallerini, ikincisi Konya haricindeki postnişinlerinve üçüncp.sü ise, şeyhlik
Tütbe~ine naÜ olamayarı meşhurdervişlerin tercüme-İ hallerini ihtiva
• •eder. Maalesef bu kitap çok musanna bir üslupla yazılmış olduğu gibi,
,tarih ve sene rakamlarına hiç ehemmiyet verilmemiştir (bk. Babinger;
Geschichtsschreiber der Osmanen, s. 270 ve orada gösterilen. kitabiyat;
bir de Şerif-zade, 438-40 ve bizzat Sefine-i ne/ise, I, 101).
15. 1211 'de. Galata 'daki Kulekapısı 'nda bulunan mevlevihanede
-vefat etmiş ~lan AI-Sayyid Asrar' Dede, şeyhi olan meşhur Galib Dede
tarafından toplanan malzeme ile, bir Tag;kara-i şucarcP-i' mavlavlya'yi
. telif etmiş ve vefatı senesi olan 1211 'de ikmal etmiştir: Asrar Dede'nin
.divanı 1257 'de İstanbul 'da basılmıştır.
16. Asrar Dede Tezkire 'sinin küçük bir hulasası Ali Enver tarafıri~
,dan yapılmış ve İstanbul 'da basılmıştır (SamiielJiina-i adab, 1309).
17. Bosnasarayİı Şerif':'zade Seyyid Muhammed Fazıl b. Mustafa'
Nureddiri Nakşbep.di, 1283 senesinde Şar/:t-i /:talçiiJilç-i og;kiir-ı Mavliinii
• adh bir kitap yazmıştır. Bu eser aynısenede bosnah Muharrem Efendi
• matbaasında basılmışhr (müellif hakkında kitabıIİ 447.sahifesinde malii~
: mat vardır). Bu kitap, Si/si/e-i lafiki aliye-i mevleviye isminde, tarihi bir
. :zeyilihtiva . etmektedir (s. 353' v. dd.), yani, s. 353. te tarikat silsilesi
ile 'Konya halifelerinin, s. 354 'te Kulekapısı (Galata) tekyesi postnişiri-
1erinin, s. 315 -420'de Mevlana halifelerinin listesini, doğum ve ölüm
tarihleri ile beraber kaydediyor; s. 420 v.d, 'de tekyelerin yei"leri hakkında
maliimatvererek, s.' 422 ,'de Lazkiye tekyesi postnişinlerinin,s. 426--:446 '
~da Kulekapısı postnişinleri~in ,listesi ile başka maluma:t veriyor:
18. 1006 senesinde Topkapı surları haricinde tesis ediliniş oleın Yeni'
mevlevihane hakkındabir monoğrafi Mehmed Ziya tarafındarı yazılmıştır:
(Yenikapı m~vleviha.nesi, İstanbul, 1329).
,
Bütün bu eserlerde tercihan tercüme~i hallere ehemmiyet verilmekte
-ve bahsedilen z~vat ekseriya tantanah sözler ile meth-u se.na edilmekte-
dir. Tadh! etüdler için olmasından ziyade dini hissiyatı uyandırmak ve
tarikat için propaganda yapmak maksadı ile' yazılmış olmalarına rağmen,
tarikatın tarihini tetebbii etmek için, bunlardan istifade etmek zaruridir.
Sultanül'ulema Sahaeddin Veled, Mevlana Celaleddin Rumi, Sultaı}
. Veled, Burhan'al-DIn MuI:ıa~~i~ ve Şam s-i Tabrlzı'nin muhtelifeserleri
hakkında bk. .Der I~lam, XXV, 116-158.

Ziyaret -> Toplam : 125,30 M - Bugn : 63174

ulkucudunya@ulkucudunya.com