« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

28 Ağu

2007

Halaçoğlu ne dedi, ne demedi?

Ruhat MENGİ 28 Ağustos 2007

Birkaç gündür yazacağım ama yine gündem o kadar dolu ve hızla akıyor ki sıra gelmedi. İyi de oldu. “Milliyet Pazar”da çıkan İlber Ortaylı röportajında Ortaylı’nın söylediklerini de okumuş oldum.

TTK Başkanı Yusuf Halaçoğlu’nun Kürtlerle ilgili konuşmasına “istifasını istemeye varan” öyle sert eleştiriler yapıldı ki açıklamaları ne olursa olsun, Orhan Pamuk’un tek cümlede “Ermeni soykırımı ve PKK cinayetlerini Türkiye’ye maletmesine” ifade özgürlüğü açısından arka çıkanların bu tepkiyi göstermesi bana çelişkili geldi. Düşünecek olursanız gerçekten de beğendiğiniz düşüncenin ifadesine özgürlük, beğenmediğinize saldırı pek de demokrat bir tavır olmasa gerek.

Kendisini arayarak yazılanların tümüyle doğru olup olmadığını sordum. O da söze “Yaptığım açıklamaları dinlemediler bile... Yanlış haberleri düzelttim, konuşma metnini, hatta videosunu siteye koydum (ttk.org.tr) onlara da bakmadılar. Tamamen yargısız infaz yapıldı. Nerede kaldı ifade özgürlüğü, nerede bilimsel araştırma özgürlüğü” diyerek başladı.

Sonra “Benim söz ettiğim bilimsel sonuçların ırkçılık olduğunu söyleyenler Türk-Kürt ayırımı üzerinde neden bu kadar duruyorlar veya Türkiye’deki diğer etnik gruplar yapmazken Kürtler neden mutlaka ırklarının ayrı gözetilmesini istiyorlar” dedi. Gazetelerin konuşmasını “Alevi Kürtlerin hepsi Ermenidir” veya “Bütün Kürtler Türkmendir” demiş gibi verdiğini oysa gerçeğin tamamen farklı olduğunu anlattı.

İki örnek vererek... Birincisi; İrene Melikof isimli araştırmacı yazar... Alevilerle ilgili “Efsaneden Gerçeğe” ve “Türkler, Kürtler, Aleviler” isimli iki kitabında Kürt Aleviliğine dönmüş Ermenilerden söz etmiş.

İkincisi 1919’da Ermeni Birliği Delegasyon Başkan Yardımcısı ve ABD Diyarbakır Başkonsolosu Thomas Mıgırdıçyan’ın raporu. Bu raporda Ermeni aşireti olup Kürt aşireti ismi alanların listesi varmış.

“Bunların daha önce araştırılmış ve yayınlanmış konular olduğunu, 1996’da Nokta dergisinde de ‘Kürtleşen Türkmenler’ diye bir araştırma yayınlandığını ve kimsenin itiraz etmediğini” söyleyen Yusuf Halaçoğlu kendisinin ise “Ermenilerin bir kısmı da Kürt Alevisi olarak kaldı”, “Kendilerini Kürt olarak gören bazı vatandaşların da araştırmalarda Türkmen olduğu ortaya çıktı” dediğini anlattı.

Basında “Alevi Kürtler Ermenidir” veya “Kürtler Türkmendir” şeklinde verilen konuşmada sansasyonel, tepki yaratacak başlık bulma isteği mi rol oynamıştır bilemeyiz. Ama Prof. İlber Ortaylı’nın Milliyet’teki sözleri de bir yanlışlık, haksızlık olduğunu doğruluyor.

Ortaylı “Halaçoğlu’nun yazdığı makale ve tebliğlerin bilimle ters düşen hiçbir yanı yoktur, bilimsel dergi ve yayınların bu gibi konuları ele alması gerekir. Yanlış olan bu gibi akademik çalışmaların sokağa yanlış olarak götürülmesidir. Maalesef bazı gazeteci arkadaşlarımız duyduklarını doğru kaydetmiyor, bazı politikacılar ise yanlış yorumla gürültü çıkarmayı iş ediniyor.”

Bu olay böyle, bilimsel açıklamalara biraz daha sabırlı ve dikkatli yaklaşmak, ırkçılık yapılmamasını isterken ırkçılığın alâsını yapmamak, ifade özgürlüğünü de “herkes için” istemek gerekiyor.

Yusuf Halaçoğlu Yahudilerin Ermeni soykırım iddiasını kabulü konusunda ise; “O zaman önce ABD’de Boston’daki Taşnak arşivlerini açıp incelesin ve öyle karar versinler. Bu karar keyfî verilecek bir karar olamaz” diyor.

Türk Hükümeti seçimlerle oyalanmayı bırakmak, harekete geçmek için daha kimlerin kabul etmesini bekliyor acaba?


*****

Bilgisayar şirketleri neden susuyor?

Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Muammer Aydın bazı sandık sonuçlarının ilân edilen rakamlarla çelişmesi konusunda “maddi hata olabilir” demiş.

Ve devam etmiş:

“Girerken insan hatası olur. 11 okunur, 1 diye yazılır. Bu insanın çalıştığı her yerde olur. Ama sonucu etkileyecek bir şey varsa ona göre değerlendiririz”... Yani “11 okunur, 1 diye yazılır” şeklinde, arada “10 oy fark” olan bir hatayı önemsemeyenlerin “100 oy fark”, “1000 oy fark”ı da önemsemeyebileceğini düşünüyor insan duyunca...

Seçimden hemen sonra, açıklanan sandık sonuçlarıyla kendilerindeki rakamların tutmadığını anlatan çok sayıda mektup gelmişti de ihtimal vermemiştik ama YSK Başkanı “olabilir” diyorsa yalnız İzmir’de değil birçok ilde sonuçların yeniden incelenmesi, oyların sayılması gerekir.

Yoksa bu soru işareti kafalarda hep kalacaktır. Tabii yine “Kim takar ki” diyorlarsa bilemeyiz.

Bir “bilgisayar uzmanı ve yöneticisi”nden gelen mektup diyor ki:

“Seçim sandıklarında sayılan oyların (sayısal veriler) elektronik ortamda gönderilirken, akarken bütünlüğü bozularak değiştirilmesi mümkündür.

Bu konuda otorite bilgisayar şirketleri veya bilgi güvenliği ile ilgili şirketler var. Ben asıl onların neden sustuğunu anlayamıyorum (...)

Bir ‘elektronik imza’ işi var bilirsiniz, e-imza olarak kullanacağımız sayısal kriptolu imzalarımızın kullanılması sırf bu yüzden -kriptolu verinin bile güvenliğini sağlayamadığımızdan- dört yıldır ülke genelinde uygulamaya geçilemedi.”

Mine Kırıkkanat dün “Yunanistan’da seçim datalarının bilgisayar yoluyla işlenmesinin 2002’de de, 2006’da da aynı endişe ile reddedildiğini” yazdı.

Can Ataklı ne zamandır sorup duruyor.

YSK Başkanı “Hata olabilir” dediğine göre YSK’nın yazılı sandık sonuçları ile bilgisayardan çıkanların karşılaştırmasını sandık sandık vermeyi neden geciktirdiğini anlamak mümkün değil.

Seçim bittikten bir saat sonra sonuçları açıklamayı sağlayan imkânlar buna yetmiyor mu acaba?

Ve tekrar soralım; bilgi güvenliği uzmanı bilgisayar şirketleri neden susuyor?

Ziyaret -> Toplam : 125,33 M - Bugn : 91377

ulkucudunya@ulkucudunya.com