« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

23 Oca

2012

ATATÜRK VE KÅZIM KARABEKİR PAŞA Bir Dostluğun Dargınlığa Dönüşmesi

Dr. Yaşar SEMİZ 01 Ocak 1970

Milli Mücadele°nin iki büyük kahramanı, Mustafa Kemal Ve Kâzım
Karabekir Paşa, yakın dönem Türk tarihinin en zor zamanlarında büyük bir
başarıya ve dostluğa imza attılar. Bu başarı ve dostluğun menşei II.
Meşrutiyet dönemine kadar geri gider.
Mustafa Kemal (Atatürk) 31 Mart vak”ası üzerine İstanbul°a yürüyen
Hareket Ordusu°nun Yeşilköy°de duraklaması sırasında Rauf Orbay, Kâzım
Karabekir, Selahattin Adil gibi sonradan birlikte çalışma imkânı bulduğu
aydmlarla tanıştı. Tanışıklık Birinci Dünya Savaşfnın hazırlıkları sırasında
dostluğa dönüştü. O sırada Kâzım Karabekir, Harbiye Nezareti İkinci Şube
Müdür Yardınıcılığıl görevine ataııınıştı. Bu dönemde Mustafa Kemal
(Atatürk)ün Kâzım Karabekir°e yazınış olduğu rnektup bu dostluğu ortaya
koymaktır. Mektup Mustafa Kemal°in İkinci Şube Müdürlüğüne daha önce
yazmış olduğu bir yazının yanlış anlaşıldığını dostça bir uyarı ile bildiren
Kâzım Karabekir°in mektubuna cevap ve yanlış anlaşıhnanın izahı
i S. T ürkiyat Araştımıaları Öğretim Üyesi.
1 O sırada II. Şube Müdürü Bir Alman Subayıdır.
doğrultusunda olup şöyle başlamaktadır. “Kardeşim Kâzım Karabekir Bey,
Mektubunuzu aldım. İkinci Şube Müdür Muavinliğine atanmamızdan gerek
size ve gereksi orduyu tebrike layık görürüm. Mektubunuzdan, bildirdiğiniz
içten yakınlıktan pek sevindim. Son olarak yazdığım bir iki yazımın müdür
beyleri pek kızdırmış olduğunu bildirerek beni uyaımış olmamza da teşekkür
borçluyum... Şurasım da ilave edeyim ki, değil böyle görev yolunda ve hatta
her çeşit davranışta kişisel onurunu korumada fedakârlıktan çekinmeyeceğim
için siz kardeşimden yardım gömıeseydim dahi bu hususta bu yönden ben
savunmamı sürdüreceğime şüphe buyuımayacağınızı sanırım. Ama orduya
hizmet ve bu suretle vatanın iyiliğine dönük olacak çalışmaya katıhnaktır...
Yüksek saygılarımın iyi kabulünü rica eder ve gözlerinizden öperim.”2
Atatürk ve Kâzım Karabekir Paşa arasındaki dostluk I. Dünya Savaşı
yılları ve sonrasında da pekişerek devam etti. Gerek Atatürk ve gerekse
Kâzım Karabekir Paşa I. Dünya Savaşı Öncesinde Alman subaylarının etkisi
altındaki Enver Paşa ve arkadaşlarmın ısrarla savaşa girme arzularına karış
çıktılar. Ancak başaramadılar. Bunun üzerine her iki komutan, I. Dünya
Savaşı°nda, çeşitli cephelerde görev alarak vatana faydalı olmanın uğraşı
içerisine girdiler. Bu gaye ile Kâzım Karabekir, İran, Irak ve Kafkasya
cephelerinde görev aldı. I. Dünya Savaşfnın sonunda Rus ve Eımeni
mezâlimine maruz kalan Doğu vilayetlerinin yanı sıra, Rusların elinde
bulunan Kars ve Gümıü”yü kurtaran muzaffer bir komutan unvanını aldı.
Ancak mütârekenin imzalanmasından sonra Tebriz°de bulunan kolordu
karargâhının lağv edilmesi üzerine İstanbul°a dönmeye karar verdi. Gelirken
Batum depolarındaki bir çok sahra Japon topu ve mermisini Reşit Paşa
Vapunı ile Trobzon”a getirdi3. Paşanın bu davranışı daha sonra başlatılacak
Milli mücadelenin ilk adımlarından biri oldu. 28 Kasım l9l8°de de İstanbul°a
geldi, Büyükdere açıklarında, İstanbul”u işgal eden İngiliz ve Fransız
gemilerinde bayrakların göndere çekildiğini görünce dayanamayarak “Tek dağ
başı mezar oluncaya kadar düşmanla mücadele ederek istiklalimizi kurmaya
2 İlgar İhsan, “Mustafa Kema1°in Çankaya Arşivindeki Mektubu”, Yıllar Boyu Tarih, Sayı 12, Aralık 1981,
s. 22-23.
3 Karabekir Kâzım, İstiklâl Harbimizin Esasları, İstanbul 1981, s. 63.
vicdanıma karşı ahd ettim. Ya istiklal ya ölüm”4 diyerek kendi kendisine
haykırdı. _
I. Dünya Savaşı°nda Çanakkale zaferinin mirnarı M. Kemal Paşa ise,
Mondoros Mütârekesi arefesinde Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı
görevini ifa ediyordu.
2 Ekim l9l8”de Mütareke metni kendisine tebliğ edilince o da Kâzım
Karabekir Paşa gibi mütârekenin çok müphem bir şekilde ele' alınmış
olduğunu, galip devletlerin bütün arzularına uymak zorunda kalınacağınr
belirterek karşı çıktı. Ancak İstanbul Hükümeti Tebriz°deki kolordu karargâhı
gibi Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı lağv edince Mustafa Kemal da
İstanbul”a dömnek zorunda kaldı. İstanbul°a geldikten sonra bir motorla
Sirkeci”ye giderken bütün ihtişamıyla Dolmabahçe önlerinde demirlemiş işgal
kuvvetleri donaıımas1°nı görünce üzüntüsü ve kararlılığı “Geldikleri gibi
giderler”5 cümlesiyle ifade etmiştir. _ ç ' V I .-
Atatürk ve Kâzım Karabekir Paşa bu durum karşısında ne gibi
önlemler alınması gerektiğini tespit etmek için ayrı ayrı yoğun bir kulis
faaliyetine girdiler. Bu faaliyetlerinin sonunda İstanbul°da daha fazla
kalmanın yersiz olduğu, Türklüğün mukaderatınııı içine düşürüldüğü bu
uçurumdan kurtarılması için tek çıkar yolun Anadolu°ya geçmek olduğu
kararına vardılar. Bu gaye ile Kâzım Karabekir Paşa yakın dostu Harbiye
Nezareti Müsteşarı Miralay İsmet lnönü”den kendisini derhal Anadolu°ya
göndermesi ricasında bulunduó. Karabekir paşa aynı isteği- 1 Aralık ±l918°de
Cevat (Çobanlı) Paşa”ya, 10 Nisan l9l9°da da Fevzi (Çakmak),P-aşa°ya
iletti7. A A
4 Karabekir, s. 64; Hz. Baranseli Z. Mahir, Doğunun Kurtarıcısı Kâzım Karabekir, ,Kâzım Karàbékirf
Heykelini Yaptırma ve Yaşatma Derneği yayınları Noil, (ßwı yeri ve tarihi yok), s. l2-13. ' '
5 Altuğ Yılmaz, Türk Devrim Tarihi Dersleri, İstanbul 1975, s. 22. i
6 Karabekir, s. 64.
7 Karabekir, s. 65-67; Baranseli, s. 14.
Karabekir Paşa, görevlendirmenin yapılmasından sonra 11 Nisan
l919”da 15. Kolordu Komutanlığfna atanmasından dolayı, hem teşekkür,
hem de veda etmek için dönemin Sultanı Vahdeddin'in huzunına çıktıg.
Ardından da Şiş1i”de ki evinde Mustafa Kemal Paşa°yı ziyarete gitti. Bu
ziyaret sırasında Karabekir Paşa, Anadolu°ya geçmek istemesinin sebebini şu
şekilde açıkladı. “Şarkta Milli bir hükümet esasını hazırlamak ve ordunun
kuvvetini muhafaza ederek vahim sulh şartları karşısında milli istiklâlimizi
kurtarmak için mücadeleye girişmek... Muhtelif namlar altında oluşan
teşekkülleri birleştirmek medeni alemin nazar-i dikkatini celbe çalışan erbâb-i
hamiyetten istifade etmek ve gerekirse milli bir hükümet kurmak”9.
Karabekir Paşa bu hususlarda Mustafa Kemal Paşa°nm da onayını
aldıktan sonra Anado1u'da buluşmak temennisi ile Şişli”deki evden ayrıldı.
Bundan dolayıdır ki Mustafa Kemal Paşa, Samsun'a çıktıktan hemen sonra
Erzurum°daki 15. Kolordu Komutanı Kâzım Karabekir Paşa ile temasa geçti.
Mustafa Kemal Paşa”ya, ll Haziran l9l9°da İstanbulla çağırılması ile ilgili
bilgiyi de ilk olarak Karabekir Paşa verdim. Aynı tarihte Mustafa Kemal
Paşa”nın, Kâzım Karabekir Paşa”ya gönderdiği mektupta İzmir°in işgal
edildiği ve Manisa°nın da işgal tehlikesi ile karşı karşıya olduğu bildirildikten
sonra işgalin protesto edilmesi istendi ve “Zat-ı alilerin bu ?kirler etrafında
hassas ve müessir bulunmaları cihetle işin hüsnü idare ve muvaffakiyetinden
acizlerinin (benim de) inancım tam mevcuttur” dendi. Gelişmelerin genel bir
değerlendirmesinin yapılabilmesi için Amasya°da bir toplantının yapılması
önerildi.
Kâzım Karabekir Paşa, Mustafa Kemal Paşa°nın önerilerini
memnuniyetle kabul etti ve bir bakıma Anadolutnun İstiklal Beyannâmesi
niteliğini de taşıyan 21-22 Haziran 1919 tarihli “Amasya Tamimi” ne
tereddütsüz destek verdi.
Mustafa Kemal Paşa ile Kâzım Karabekir Paşa arasmdaki dostluk,
Erzurum Kongresi arifesinde doruk noktaya ulaştı. Mustafa Kemal Paşa,
8 Karabekir, s. 68; Karabekir, İstiklal Harbirniz, İstanbul 1988, s. 15-16.
9 Karabekir, İstiklal Harbimizin Esasları, s.69-70; Rauf Orbay'ın hatıralarına göre o sırada Mustafa Kemal
henüz Anadolıfya geçme kararını vermemiştir. Orbay Rau? Cehennem Değinneni, c. 1, İstanbul 1993, s.
231; Karabekir Paşa'da “Paşaların Hesaplaşması” adındaki eserinde Mustafa Kemal Paşa'yı Anadolu”ya
geçmeye kendisinin ikrıa ettiğini yazar.
10 Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, Sayı 79, yıl 30 Mayıs 1981, Ankara 1981, s. 8-9.
Erzurum/ kongresinden önce 8 Temmuz 19l9”da görevden azil edileceğini
öğrendi ve hemen aynı gece saat 10:50 de Harbiye Nezareti°ne, saat 11 den
sonra da Padişah”a çektiği telgra?arla ordudan istifa ettin. İstifasında
hareketlerinin İngilizler tarafından memleketin müdafası şeklinde
görülemeyerek hükümeten baskı altnıda tutulmasından duyduğu üzüntüyü
belirtti. Ve “Saltanata hilafete ve necip millete hayatınııı sonuna kadar bağlı”
kalacağını ifade ettin.
10 Temmuz”da ise en yakınlarından biri olan Miralay Kâkım (Dirik),
Mustafa Kemal Paşa”nın yanma gelerek “Paşam siz askerliktenistifa ettiniz.
Benim bundan sonra bu vazifeye devam imkânım kalmadı müsadeııizle
Kolordu Komutanı Kâzım Karabekir Paşa'dan askeri bir vazife isteyeceğinı.
Evrakı kime teslim etmemi emrediyorsunuz” dediß.
İstanbul hükümetinin tutuklama emrini çıkardığı, en yakınlarının bile
kendisini terk etmeğe başladığı bir sırada Karabekir Paşa, Atatürlöe
“Kumandamda bulunan zabitin ve efrâdm hürmet ve tazimlerirıi arza geldim.
Siz bundan evel olduğu gibi bundan böyle de bizim muhterem
kumandanımızsınız... Emrinizdeyim, Paşam..,.”14 diyerek gerçek dostluğun en
büyük örneğini gösterdi.
Erzurum Kongresi devam ederken 30 Temmuz 1919 günü Damat
Ferit Hükümetiäıin Harbiye Nazırı Nazım Paşa, 15. Kolordu Komutanı
Kâzım Karabekir Paşafya şifreli bir telgraf çekerek Mustafa Kemal Paşa ile
Refet Be1e°nin derhal tevkif edilerek İstanbul°a gönderilmesini istedi.
Telgrafın metni şöyleydi.
“Erzurum”da 15. Kolordu Komutanlığına
Mustafa Kemal Paşa ile Refet Bey”in Hükümet kararına muhalif fikir
ve hareketlerinden dolayı hemen yakalamnası ve İstanbul°a gönderilmeleri
U Atatürk, Mustafa Kemal, Nutuk, İstanbul 1938, s. 34; T. C. Başbakanlık Osmanlı Arşivi Daire
Başkanlığı, Atatürk İle İlgili Arşiv Belgeleri, Ankara 1982, Belge No 53, s. 51 ve 159; Kansu Mazhar Mü?t,
Er_zurum'clan Ölümüne kadar Atatürk7le Beraber, C. 1, Ankara 1986, s. 36-41.
12 İstifa Mektubu için bak. Arşiv Belgeleri, s. 55-56 ve 164-165.; Mektuptan kısa bir alıntı için bak. Göyünç
Nejat, Atatürk ve Milli Mücadele, 2. Bs, Konya 1987, s. 88, Karabekir, İstiklal Harbimiz, s. 62-64.
13 Haz. Selek, Salahaddin, Ulusal Kurtuluş Savaşı, C. 1, Mart 1970, s. 218-219; Karebekir, İstiklal
Harbimiz, s. 62-64.
14 Baranseli, s. 16; Selek, 218-219.
Babiâlı°ce tensip olunup mahalli memuriyete lazım gelen emir verildiğinden
kolorduca da ciddi yardımda bulunulması ve neticeden malumat verilmesi rica
olunur.
Merkez Dairesi 2733
Harbiye Nazırı Nazım”
Babiâlı bu emri mahalli sivil idareye vermekle yetinıneyip bu hususta
Kâzım Karabekir Paşa°dan da yardnn istedi. Çünkü Paşa razı olmadıkça
mahalli idarenin böyle bir tutuklamayı yapamayacağınm bilincindeydi.
Kâzım Karabekir Paşa, 30 Temmuz tarihli telgrafa yine şifre ile şu
cevabı verdi. “Erzurum, l Ağustos 1919, Harbiye Nezaretine 30. 7. 1919
Merkez dairesi 2773 sayılı şifreye cevap. Mustafa Kemal Paşa ile Refet
Bey°in Hükümet kararına muhalif hal ve hareketlerinden dolayı
yakalanmalarıyla lstanbul”a gönderilmeleri hakkında mahalli memuriyete emir
verildiği için kolorduca ciddi yardımda bulunulması emir buyuıuluyor.
Hükümet kararları ve siyasetinin ne olduğunu bilmiyorsam da Erzurum°da
bulunan Mustafa Kemal Paşa”nın ?il ve hareketlerinde vatan ve milletin
maksat ve ınenfaatlarına ve mevcut konulara muhalif sayılabilecek hiçbir hal
ve hareketinin olmadığını görüyorum... Mustafa Kemal Paşa gibi Memlekette
namusuyla ve seçkin askeri vatanseverlik ve hizmetleriyle tanınmış ve askerin
de pek ziyade hususi hünnetini kazanmış, bilhassa 20 gün evvel memleketin
yarısına kumanda etmiş olan hal ve hareketlerinde vatan ve millet
menfâatlarına aykırı hiçbir şey hissedilmeyen ve görülmeyen bir zatın
tevki?ne kanuni bir sebep olmayacağı ve... halk ve ordu gözünde de iyi bir
hareket olarak telakki edilemeyeceği için kendisini tevkif ve kolorduca bunun
için yardımda bulunulmasına halin ve vaziyetin katiyen müsait olmadığım arz
ederim”15.
15 Tam metin için bak,; Yay. Haz. ; T. C. Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Atatürk
Özel Arşivinden seçmeler, (Kültür Bakanlığı, yay.) Ankara 1981, s. 99-101; Karabekir, İstiklal Harbimiz s.
92-93; Ayrıca bak, Kandemir Feridun, Mustafa Kemal, (Arkadaşları ve karşısındakiler) İstanbul 1964, s.
101-103; Seıtoğlu Mithat, “Eızurum Kongresi Sırasında Mustafa Kemal Paşa'nın Tevki? için verilen emre
Kâzım Karabekir Paşa”nın verdiği Tarihi Cevap, “Hayat Tarihi Mecmuası, C. 1, Sayı 6, Haziran 1977, s. 8-
13.
Mustafa Kemal Paşa Erzurum Kongresi sırasındaki bu olayları daima
teşekkür ve minnet hisleri ile andı. Karabekir Paşa”nın bu davranışını o
dönemde kendisine kuvvet ve cesareti veren en mühim hadise olduğunu
anlattım.
V Mustafa Kemal Paşa ile Kâzım Karabekir Paşa arasındaki dostluk ve
işbirliği Milli Mücadele süresince devam etti. Kâzım Karabekir Paşa”nın 17
Eylül 1919 da Mustafa Kemal Paşa°ya çektiği zata mahsus telgrafan Mustafa
Kemal Paşa°nın verdiği cevapta dostluk ve yakınlaşmanın boyutu daha iyi
anlaşılmaktadır. Mustafa Kemal Paşa telgrafında Kâzım Karabekir Paşa”ya
hitap ederken “Muhterem Kardeşim, derin bir sarrıimiyete dayandığından asla
kuşku duymadığım kanıtlarınızı açık ve kardeşçe bir dille bildirmiş olmanız
kardeşlik bağlarımızı pekiştirmiş ve yürekten seviı1dirmiştir”18 der.
Bu dönemde TBMM de ise Atatürk tarafından Kâzım Karabekir
Paşa°nın kolladığını görüyoruz. Örneğin 22 Ocak 1921 tarihinde Meclis°in
gizli otunımlarında Erzurum Mebusu Hüseyin Avni Bey ve arkadaşları
Kâzım Karabekir Paşa”yı önce Ermeni hareketi sırasında çok fazla kayıp
verdiği, daha sonra da Komünizm”e taviz verdiği gerekçesi ile suçladılar.
Bunun doğru olmadığını belirten Atatürk, Karabekir Paşa°yı savunarak”...
Hüseyin Avni Bey biraderimiz gayet mühim bir ıneseleye temas ettiler ki
bunun hakkında hiçbir söz söylemek istemiyorum. Fakat kendileri temas ettiği
için heyet-i ali”nizden zihinleri karışmış olanlar bulunabileceği için bir iki
kelime ile izah etmek istiyorum. Bir defa Kâzım Karabekir Paşa°y1 içimizden
tanıyanlar ve tammayanlar vardır. Paşa gayet zeki, ahlaklı, namuslu,
fevkalade haluk, namuskâr bir adamdır. Bunların fevkinde hasletleri vardır ki
ilk temasa geldiği vakit Hüseyni Avni Bey anlayamaz. ..” dediw.
Milli Mücaadele yıllarında Atatürk”ün, Karabekir Paşa”ya ne kadar
önem verdiği o sırada Türkiye°ye sık sık gelen Fransız gazeteci M: Berthe
George Gaulis”in l924°de yayınladığı ve bizzat Atatürk”ten dinlediğini ifade
15 Selek, s. 219; Aydemir, Şevket Süreyya, Tek Adam, C. II, Ankara 1985, s. 335
17 Telgraf “Zât-i samilerine, pek merbut olan kalbi ve hissiyatım itibariyle her şeyi daima açık söylemek
kanaatini muhafaza ediyorum" diye başlayıp “ellerinizden öperim” şeklinde bitmektedir. Karabekir, İstiklal
Harbimiz, s. 226-237.
18 Atatürk, Nutuk, 1938. Bs. S. 116-117; Ayrıca bak. Seyfettin Turhan~ Güney Haşmetoğlu, Atatürk Olaylar
Ansiklopedisi, İstanbul 1986, s. 182. 4
1” Yay. Türkiye İş Bankası, TBMM Gizıi ceıse zzıziııefı, c. ı, Ankara 1985, S. 335.
ettiği yazıda şöyle ifade ediliyor. “Mustafa Kemal solumdaki masa
komşusunu göstererek konuşmaya devam etti. Bu da bizim Kâzım Karabekir,
Doğu Cephesi Komutannnız, şöhretiııi duymuşunuzdur...” Bir ara İsmet
Paşa”dan da bahseden Atatürk “İsmet Paşa'mn ateşli milliyetçiliğini sadece
Türkler değil, bütün Müslümanlar bilir. O hepimizin en iyi arkadaşıdır. En
büyük dostu, Kâzım Karabekir Paşa ile benim.” Dedikten sonra Karabekir
Paşa°dan bahsederken de “-Erzunım°a gelmeden önce benimle temaslarında,
bu iki kuvvetin Türk milletine saadet getireceklerine inanıyordum. Bu
inancımdan ötürü güvenim gayretim artmıştı. Milli hükümet kurulunca daha
birçok kimseler kararsızlık içinde bocalarken Kâzım Karabekir Paşa, zekâsı,
cüreti ve askeri değeri sayesinde bütün engelleri aşmıştı. Siyaset anlayışı,
teşkilatlandınna kabiliyeti sayesinde bir ordu kurdu ve başına geçerek doğuya
doğru ilerledi. Böylece bize Kars zaferini kazandırdı... Memleketin ücra
köşesinde sağlam bir düzenin kurulduğunu müj deledi”2°.
Milli Mücadele yıllarında Atatürk ve Karabekir Paşa arasında gelişen
dostluğu, o dönemin yakın görgü tanığı ve iki paşa”nın da dostu olan İsmet
İnönü hatıralarında şöyle nakletmektedir. “Genç zabitlik devrinde birbirlerine
uzaktan bakarlardı. Ama Atatürk üçüncü Ordu Komutanı iken İstanbul
tarafından istifaya mecbur tutulduğu zaman Karabekir Paşa”nın kendisine
gösterdiği tutumdan ve yakınlıktan son derece mütehassis ve minnettar
olmuştu. (Atatürk) bundan hep bahsederdi... Atatürk ordu kumandanlığından
istifa edip sivil olunca Karabekir onu Ordu Kumandanı iken nasıl bir hayat
içinde yaşıyor” idiyse o hayat içinde yaşattı. Kendisi odu kumandanı olduğu
halde, ordusuna “Atatürk°ün emrindesiniz” diye emir verdi. Kendisi de
Atatürk”ün emrindeymiş gibi ihtiram gösterdi. Ona lıususi yaverler, vasıtalar,
otomobiller tahsis etti.
Ben Ankara°ya geldiğim zaman Atatürk, Karabekir°i çok meth etti
bana. Müteşekkir olduğunu söyledi, “Müstesna adarnmış” dedim.
Atatürk ve Karabekir Paşa Milli Mücadele yıllarında tam bağımsız
milli egemenlik anlayışına dayalı Türkiye fikrinde beraber oldukları gibi
çağdaş ve laik Türkiye fıkrinde de beraberdirler. Bu konuda Atatürk°ün
20 Nakleden Naşit Uluğ, “Milli Mücadele de Türk Fransız Münasebetleri 2, Atatürk'ürı Temasları“, Hayat
Tarihi Mecmuası, Sayı 10, 1 Kasım 1972, s. 28-29.
21 Haz. Abdi İpekci, İnönü Atatürlöü Anlatıyor, İstanbul 1968, s. 23.
?kirleri herkes tarafından bilinmektedir. Kâzım Karabekir Paşa da Laikliğe ve
çağdaşlaşmaya karşı hareketleri “milli tarihimizi lekeleyen milli bünyemize
acı veren olaylar” olarak tanımlarzz. Bir ara kendisinin de “İrtica” ile
suçlanarak cahil ve tutucu insanlarm peşinde gidiyormuş gibi gösterilmesi
üzerine 4. 4. 1939 tarihinde C. H. P grubunda yaptığı bir konuşmada “bu
memlekette irtica vannış... Böyle şey yok. Çıkarsa önce biz kafasını
ezeceğiz”23 diyerek bu husustaki fikirlerini açıkça ortaya koydu. Panislavizm,
Pantürkizm ve Komünizm gibi düşüncelere şiddetle karşı çıktı.
İki paşa arasındaki dostluk İI. Meclis”in ilk aylarında da devam etti.
Atatürk kendisinin Meclis Başkanı olacağı bir ortamda (13 Ağustos 1923”te
bu göreve seçildi.) Kâzım karabekir Paşa'nın da Başbakan olmasını arzu
ediyordu. Paşalar arasında 4-5 Ağustos 1923 tarihinde yapılan görüşmeler bu
talebin açık ifadesidir. Atatürk°ün bu husustaki düşüncesi şöyleydi.
“Başvekalet münhaldir (boştur) Fevzi ve Kâzım Karabekir Paşa ya da Ali
Fethi Bey'den birinin başvekilliği olması icap ediyor24. Fevzi Çakmak Paşa
esasen siyasetle uğraşmak istemediğinden, Ali Bey°de bu iş için kendisini
yeterli görmediğinden” başvekil kabul etmek istemiyorlardız?. Bu durumda
Atatürk, Karabekir Paşa”nın başvekilliği için kesin karar verdi. Ancak
Karabekir Paşa, Atatürk°ün bu tekli?ni o dönemlerden itibaren baş gösteren
ve ileride ayrıntıları ile ele alacağımız sebeplerden dolayı kabul etmedim.
Büyük dostlukların kırgınlığı da büyük olur. Atatürk ile Karabekir
Paşa arasında Milli Mücadele yıllarında kurulan bu büyük dostluk çağdaş
Türkiye”nin kurulması yolunda yerini metodolojik ?kir ayrılığı ve
kırgınlıklara bıraktı. Bu kırgınlığın sebeplerini dört ana başlık altında
toplamak mümkündür. Bunlar:
22 B. Karabekir, İstiklal Harbimizin Esasları, s. 63.
îs Karabekir, Paşaların Kavgası - İnkılâp Hareketlerimiz, Yayına Haz. , Prof. Faruk Özerengin, 3. Bs.
İstanbul 1994. S. 51.
24 Karabekir, Paşaların Kavgası, s. 149; İpekci, s. 81-82.
25 Karabekir, Paşa'nm bu şekildeki beyanına karşılık İnönü°nün nakleftiğine göre Fethi Bey “Bu işi ben daha
iyi yaparım” dediği ve Fevzi Paşa”nında Fethi Bey”i desteklediği ifade eclilırıektedir. İpekci, s. 82. Fethi Bey
ise “Uç Devirde Bir Adam” adındaki eserinde bu hususa hiç değinmemektedir.
26 Karabekir, Paşalarîn Kavgası, s. 149-150
27 Karabekir, Paşalar'ın kavgası, s. 151-152
1. Milli Mücadele yıllarında ortaya çıkan fakat o günün oıtamnıda
fazla üzerinde durulrnayan olaylar”,
2. İletişim Eksikliği; İletişimi bizzat engellemek isteyenlerin varlığı,
3. Duygusal yaklaşım,
4. İnkılâbın (belli bir ölçüde ihtilal°ın) mantığı,
İletişim eksikliliğinin önemli sebeplerinden biri, Atatürk ve Kâzım
Karabekir Paşa°nnı (Aslında milli mücadelede birinci derecede rol alan
paşaların)29 birlikteliğini çekemeyenlerin müdahaleleriııden
kaynaklanmaktadır. Kâzım Karabekir Paşa bu bağlamda Atatürk ile aralarına
girenlerden bahsederken; “Büyük inkılâpların hepsinde olduğu gibi bizde de
bütün varlıkları, can ve başları ile el ele verip çalışmış olan rical arasma bir
takım tüfeyli türediler girmiştir. Bunlar büyük zaferle hedefe varılarak
tehlikelerin ortadan kalktığını görür görmez iktidar mevkiiııdekilere sokulup
yaranmak için tıpkı bir kamanın bir cismi ikiye bölüşü gibi bizibirbirimizden
ayırma faaliyetinde bulunmuşlardır” der3°. 4 Nisan 1939 daki C. H. P. Grup
toplantısında da aym konuya değinirken hiçbir şekilde isim zikretmemeğe özen
göstererek şunları söyler; “Önce şunu arz edeyim ki Atatürk”ü tanıyan,
hürmet eden ve onunla beraber hayatını idam sehpasına koymaya karar veren
bir arkadaşınızı dinleyeceksiniz. Onun yüksek enerji ve kabiliyetini ilk takdir
edenlerden birisi olan Kâzım Karabekir'i samimiyetle dinleyiniz. Samimi
arkadaşımla arama giren asalakları maskeleri ile size arz etmek isterim...”31
Karabekir Paşa°nın Cumhuriyet°in ilanından sonra rahatsızlık
duyduğu diğer konulara şu şekilde sıralanabilir. Müfettiş olarak yaptığı
teftişlerde harcırahının kesilmesi, teftiş için izin alma mecburiyetinde
bırakılması ve mektuplarının açılmasıgz. Bu şikayetlerin devam etmesi Kâzım
Karabekir Paşa°nın orduda ki görevinden istifade ederek millet vekilliğine
dömnesinde önemli rol, oynadı. Paşa, Birinci Ordu Müfettişliği görevinden
28 Aslında fikir ayrılığının ilk işaretleri Sivas Kongresinclen sonra ortaya çıktı. Ancak Cumhuriyetin
ilanından sonra kamu oyuna yansıdı ve büyük nutkun okunmasında da rol oynadı. Bak. Bayur, Yusuf
Hikmet, Atatürk Hayatı ve Eseri, Ankara 1990, s, 356.
29 Okyar Fethi, Üç Devirde Bir Adam, Yayına Haz, Cemal Kutay, İstanbul 1980, s. 339-340.
3° Karabekir, “Aramız Niçin Açılmıştı; Yakın Tarihimiz, C. 1, Sayı 2, 8 Mart 1962, s. 38-42.
_31 Karabekir, Paşalar”ın Kavgası, 3. Bs. S. 53-54
32 Karabekir, Paşalarlın Kavgası s. 302-303; Gök, Dursun, ll. Türkiye Büyük Millet Meclisi Dönemi (1923-
l927), Konya 1995, s. 211.
ayrılmak talebiyle 26. 10. 1924 tarihinde Genelkurmay Başkanlığı ve Milli
Savunma Bakanlığına çektiği telgra?arda istifasının gerçeklerini şöyle
açıkladı. “.. Bir yillik ordu müfettişliğim sırasında gerek teftişlerin soııunda
verdiğim raporların, gerekse odumuzun yükselmesi ve güçlendirilmesi içiıı
sunduğum tasarılarımın dikkate alınınadığını görmekle üzüntüm ve kederiiri
çok büyüktür. Üzerime düşen görevi milletvekili olarak daha çok vicdaıı
rahatlığıyla yapacağıma tam inancını olduğu için Ordu Müfettişliği
göreviınden çekildiğinıi bilgilerinize sunarım”33. Buna mukabil Atatürk,
Karabekir Paşa”nın istifa telgrafının altnıa kırmızı kalemle Paşa”nın ordudan
ayrılmasmı uygun bulmadiğını yazdı. Paşa”dan gelen rapor ve tasarıların
hepsini görmek istedi. Ve bunların hangi maddeleri üzerinde neler yapmış,
hangi maddeleri üzerinde işlem yapılmamış onları da dosyaları ile birlikte
görmeğe karar verdi. Bu notların altıridaki tarih 28 Ekim l924°tür34.
Atatürk”ün bu titiz davranışına rağmen Karabekir Paşa”nın lıâla istifasında
direnmesi üzerine Atatürk “... Kâzım Karabekir Paşa°nın raporları ve
tasarıları Genelkunnay da ilgili bölümler tarafından incelenmiş bunların kabul
edilip uygulanabilecek kısımları dikkate alınmış ve uygulanmıştır. Ancak
uygulanması devletin gücü dışında bulunan ya da bilimsel olmayıp kendi
kunıntularına dayanan önerileri elbette dikkate alınmamıştır. Kâzım
Karabekir Paşa°ya raporlarından ve tasarılarından dolayi bir takdirname
verilmesi de gerekli görülmemişti” dedi” .
Milli Mücadelenin önemli kalıramanlarindan Ali Fuat Paşa”da,
Karabekir Paşa gibi aynı konulardan dolayi rahatsızdırg?. Bu sebeple o da
ordudan istifa etmiştir. Atatürk, orduda ki görevinden istifa etmeden önce Ali
Fuat Paşa ile ısrarla görüşmek istemiş”, ancak görüşme üçüncü kişilerin
tııtumundan dolayı gerçekleşmemiştirgs. Ali Fuat Paşa, Rauf Orbay”m
başbakarıliktaıı ayrılışı ile birlikte Meclis Başkanlığı görevini bıraktı ve İkinci
Ordu Müfettişi olarak Ankara°da;n ayrılma kararını aldı. Bu dönemde
33 TBMM. Zabit Ceridesi, II teıtip, C. 10, s. 6; Atatürk, Nutuk, C. 2, İstanbul 1973, s. 852; Aydemir Şevket
Süreyya, Tek Adam, C. 3, İstanbul 1983, s. 205; Karaosmanoğlu Yakup Kadri, Politikada 45 yıl, İstanbul
1984, s. 76.
35 Nutuk, 1938 bs. S. 613; 1973 bs. S. 853. Atatürk bu istifaların arclııı‹lı'. bir komplo olabileceği Endişesini
de taşımaktadır. Bak. Nutuk 1938 bs. S. 614-621.
35 Ali Fuat Paşa, Karabekir Paşafnın istifasından kısa bir süre sonra 30-10- 1924 tarihinde görevinden istifa
etmiştir. Nutuk 1938 bs. S. 614; Cebesoy, Ali Fuat, Siyasi Hatıralar, İstanbul 1960, s. 101.
31 Nutuk, (1938 ı›S. ), S. 613, (1973 bS. )c.2, S. 853; i<afa‹›S1mn0ğıu, S. 77
38 Cebesoy, s. 102; Karaosmanoğlu, s. 78-80.
Atatürk°ün yakın çevresinde bulunan bazı kimselerin, Atatürk ile Atatürk”ün
yakın dostu olan Milli Mücadele°nin önde gelen bazı subaylarının arasını
açmaya çalıştıklarını belirtmek için Atatürk°e şöyle bir soru yöneltti. “...
Bundan sonraki apotreslerin, emek ve himmet arkadaşların kimler olacaktır?
Bunu arılayabilir miyiz”. Atatürk°ün bu soruya verdiği cevap şudur. “Benim
aportreslerim yoktur. Memleket ve Millete kimler hizmet eder, likayat ve
kudretini gösterir ise benim aportreslerim on1ardır”39. Atatürlöün, Ali Fuat
Paşa°ya verdiği bu cevap, vefa, sadakat ve fedakarlık ile örülü o çetin milli
mücadele yıllarında, tüm varlıklarını paylaşmış onlar arasında bir “kara
kedi”nı'n girmiş olduğunu açıkça göstermektedir.
Erick Jan Zurcher eserinde, paşalar arasındaki bu çekişmeyi
değerleııdirirkeıı Milli Mücadele”de ikinci derecede rol oynayaıı başta Kılıç
Ali, (Çetinkaya) olmak üzere Recep (Peker), Yunus Nadi (Abalıoğlu) gibi
kişilerin milli mücadele birinci derecede rol oynayan paşaların arasını açmaya
veya en azından onları geri plana atmaya çalıştıklarnıdan bahsedir4°. Yakup
kadri Karaosmanoğlu bu isimlere İsmet İnönü°yü de ilave eder. Ve Paşaları
barıştırmaya gayretleri için “fakat böyle bir anlaşma hiç İsmet Paşa”nııı işine
gelirmiydi” sorusunu sorar41. Takrir-i Sükün yasası ile tekrar iktidara gelişini
“evet bizce İsmet Paşa rakiplerini, muarrizlarıııı bir daha baş
kaldırmamacasına yenmişti.” derin. Ancak olayların gelişmesi İsmet
İnönü°nün Paşaları karşı muhalif olmadığım göstermektedir. Nitekim
Atatürk°e İzmir°de düzenlenen suikast girişiminden sonra İnönü”nün başına
gelenler, bu görüşümüzü doğrulaınaktadır. Karabekir Paşa Atatürk”e İzmir°de
düzenlenrnek istene suikast olayından sonra Ankara°da Afyon Mebusu Ali
(Çetinkaya) başkanlığında kurulan İstiklal Mahkemesi°nin direktifi ile polis
Dilaver Bey tarafından tutuklandı. Ancak dönemin Başkanı İsmet
İnönü°nün müdahalesi ile serbest bırakıldı. Çünkü Başbakan İsmet İnönü,
Kâzım Karabekir Paşa°nın suikast olaynıa karışmış olabileceğine inanınıyor
39 Okyar, s. 340; Karaosmanoğlu, s. 83-84 Paşaların arasını açan üçüncü kişilerden, Refet Bele ve Adanan
Adıvar da ciddi bir şekilde şikayetçidir. Bu şikayetlere biraz ileride değinilecektir.
40 Zurcher, Erick Jan, Milli Mücadele İttiahtcılık, Çev. Nüzhet Salihoğlu, İstanbul 1987, s. 242-243
41 Karaosmanoğlu, s. 81; Rauf Orbay ve Ali Fuat Paşa'da anılarında Atatürk ile atalarının bozulmasını İsmet
Paşa ve çevresinin Atatürk üzerinde kendileri hakkında yaptıkları olumsuz etkileri bağlamaktadırlar.
Nakleden Aybars Ergün, İstiklal Mahkemeleri, C. 2, Ankara 1982, s. 391; Karabekir Paşa ise, “Bir Duello
Bir Suikast” adındaki eserinde, Kılıç Ali'yi Atatürk ile aralarını açanların arasında sayarken İsmet İnönü”yü
samimi bir dost olarak görüyor. A. g.e. s. 165-168. Zaten İnönü *nün Cumhurbaşkanlığı döneminde Karabekir
Paşa”nm önce milletvekili ve ardından da meclis başkanı seçilmesi bu dostluğu doğruluyor.
42 Karaosmanoğlu, s. 94.
ve Paşa°n1n suçlanması olayının bir tertip olduğunu düşünüyordu43 . İnönü bu
kanaatinde yalnız değildi. Örneğin suikast°dan sorumlu tutulan ve
yargılanmannı sonunda da idam edilenlerden biri olan eski Maliye Nazırı
Cavit Bey de suçlamaların “...meş”um bir latifeden başka bir şey olmadığı,
bütün mazlumların evvelden mahkum olduklarmı ve ortada bir suikast varsa
oda hükümet ile polisin baştan aşağıya uydurdukları bir suikast olduğu.”
düşüncesindeydi44. ş
Ali Çetinkaya ise İnönü°nün tavır ve girişimlerini mahkemenin
kararına müdahale olarak değerlendirerek durumu o sırada İzmirfde bulunan
Atatürk'e bir şikayet olarak iletti; Atatürlöde o anki ıuh haletiyle Başbakan
İsmet İnönü°yü bazı görüşmeler yapmak üzere İzmir°e davet etti. İzmir”de
yapılan görüşmelerden sonra Başbakan İnönü, Karabekir Paşa”nın
tutuklanması olayı karşısında sessiz kalmayı tercih etti45. Öte yandan
mahkemenin devamı müddetince daha sakin düşünme şansına sahip olan
Atatürk, Paşalar meselesine Başbakan”ın yanısıra kamuoyunun duyduğu
tepkiyi de göz önüne alarak konuyu yeniden gözden geçirdi. Kâzım Karabekir
Paşa”nın sorgusundan hemen sonra Atatürk mahkemeye heyeti ile Çeşme
(İzınir)°de bir görüşme daha yaparak Karabekir Paşa”nın da aralarında
bulunduğu Paşalar°ın serbest bırakılmasmı istedi46.
Duygusal yaklaşıma gelince; bu durum kendisini Cumhuriyet”in ilanı,
Halifeliğin kaldırılması gibi önemli olaylarda kendisini açıkça belli etti. Kâzım
Karabekir Paşa Cumhuriyet”in ilanı ve inkılâplar hakkında kendisine önceden
bilgi verilmediğinden şikayet etti. Belli ki Karabekir Paşa°nın da aralarında
bulunduğu ınilli mücadelenin öncüleri, hükümetin devlet ve millet adına
alacağı temel siyasal kararlar da kendilerine de danışılmasının uygun olacağı
kanaatindedirler. Ancak paşalar, yapılan yeniliklerin çoğu zaman kendilerine
haber verilmeden yapılması dolayısıyla kırgındırlar. Bu duygularla Karabekir
43 Atay Falih Rıfkı, Çankaya, İstanbul 1980, s. 402; Kınross Lord, Atatürk, Bir Milletin Yeniden Doğuşu,
Çev. Ayhan Tezel, 6. Bs. İstanbul 1978, s. 648-649.,
44 Mechin Benoist, Kurt ve Pars-Mustafa kemal, Çev. Zahir Güvemli-M. Rasim Özgen, İstanbul 1955, 164.
45 'Başbakan İnönü ile Ankara İstiklâl Mahkemesi arasındaki gerginlik için bak; Kılıç Ali, İstiklâl
Mahkemesi Hatıraları, İstanbul 1955, s. 43-46; Der. Erman, Azmi Nihat, İzmir Suikastı ve İstiklâl
Mahkemeleri, İstanbul 1971, s. 36-41; Atay, s. 403; Zurcher, s. 262-263
46 Atay, s, 403-404; Zurcher s. 269; Kınross, s, 650-651; Mıkusch, D. V. Gazi Mustafa Kemal, Avrupa ile
Asya arasındaki Adam, Çev. Esat Nenni Erendor, İstanbul 1981, s. 368-369; Gronau, Dıetrieh, Mustafa
Kemal Atatürk ve Cumhuriyet”in Doğşu, Çev. Gülderen Koralp Pamir, İstanbul 1994, s. 239.
Paşa Cum1ıuriyet°in ilanından önce kendilerinden fikir sonılmadığfw, ilanın
önceden kendilerine haber verilmediği ve Cumhuriyet”in ilanı ınünasebetiyle
düzenlenen törende de Atatürk°ün kendisine yeterli ilgiyi göstennediğinden
yakmır. Oysa Atatürk başta Karabekir Paşa olmak üzere milli mücadele
yıllarmdaki bazı yakın arkadaşlarına Cumhuriyet”in ilanı haberini
veımemesini onlarla arasındaki yakın dostluk ve güven duygusuna bağlar. Bu
hususta Nutuk°da “Baylar Cumhuriyet°in ilanına karar vermek için
Ankara”da bulunan bütün arkadaşlarımı çağıımayı ve onlarla görüşüp
tartışmayı hiç gerek görmedim. Çünkü onların öteden beri ve doğal olarak bu
konuda benim gibi düşündüklerinden kuşkum yoktu.” der48. Hal böyle iken
Karabekir Paşa”nın Cuınhuriyet°in ilanından hemen sonra 10 Kasım 1923
tarihinde “Cumhuriyet taraftarıyım. Fakat şahsı saltanatın aleyhtarıyım”
sözleriyle üstü kapalı olarak Atatürk”ü suçlaması ciddi tartışmalara sebebiyet
verdi. Önıeğin bazı basın organları, Karabekir Paşafnhın bu sözlerini “Paşa
Atatürk°ü diktatörlükle suçluyor” şeklinde yorumlandı49. Üçüncü kişilerin bu
tür yorumları Paşalar arasındaki gerginliğe ciddi ölçüde katkıda bulunuyordu.
İşte böyle bir ortamda Karabekir Paşa”nın Atatürk”ü Halife ohnağa
çalışmakla suçlaması ve ardından da Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası°nın
sa?arında yer alması paşalar arasındaki gerginliğin ayrılık noktasına doğru
taşınması sebebiyet verdi5°. Karabekir Paşa Halifelik hususunda, Atatürk için,
“Hilafet ve Saltanatı alnıak için koyu bir mümin çehresiyle minbere kadar
çıkıp hutbeler okumak, muvaffak olmayınca bizzat meth ve sena edilen
mukaddesata dil uzatmak ve bunları alt üst etmek üzere bir de tek adamlığa
çıkmak gibi iki tehlikeli ifratın birinden diğerine atlamak herkesin
yapabileceği bir iş değildi. Fakat bu selaha doğru gidiş de sayılmazdı.
47 Karabekir, Paşa1ar'ın Kavgası, s. 192-193. Karabekir Paşa aynı şekilde Lozan Barışının imzalanmasının
da kendisine habir verilmediğini beliıtmektedir. s. 148-149.
48 Atatürk, Nutuk (1973 bs. ) s. 803, İpekçi, s. 84
49 Cebesoy, s. 54; Karabekir Paşa”nın “Cumhuriyet taraftarıyım, fakat şahsı saltanatın aleyhtarıyım”;
sözlerine çok yakın ifade Rauf Orbay tarafından da kullanılmaktadır. Orbay bu konuda “... şimdi kayıtsız
şartsız milli hakimiyet esasına dayanan bu idareyi, demokrasi denilen halk idaresi esaslarını kurmak için
milletten vekalet aldık. Fakat bu esaslar üzerinde itilaf hasıl olan noktayı izah edeceğim. Bir takım
arkadaşlarımız, milletin bu hakkını meclisten bu veya şu makama meclis fesh ve kanunları red hakkını
vemıesi düşünce ve temayülünü gösterdiler. İşte ben buna muhalı?m" dedi. Orbay Rauf Ceherınem
Değirıneni-Siyasi Hatıralanm C. 2, İstanbul 1983, s. 158-159.
5° Kandemir Feridun, Rauf Orbay, İstanbul 1965, s. 100.
Mustafa Kemal Paşa”ııın çıkaınadığı bu makamı yıkmak kararını vermiş ve
>› 51
?iliyata geçirmiş olduğuna şüphem kalmadı der .
Bu dönemde Atatürk Cumhuriyet°in ve İnkılaplarm geleceği için hem
halifeliğin kaldırılmasına muhalif ya da çekimser davranan arkadaşlarına
karşı temkinli hem de daha önce ittihatçılığıyla tanınan arkadaşlarına karşı
tepkilidir. Bu tepki Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının kuruluşu ile açıkça
gün yüzüne çıkar, Şeyh Said isyanı ve Atatürk°e İzmir°de düzenlenen suikast
olayından sonra doruk noktaya ulaştı. Ve daha önceki dönemlerde İttihat ve
Terakki Cemiyetinde aktif rol oynayan bazı isimlerin İstiklal mahkemelerinde
yargılamnaları ile neticelendi?.
Gelişmeler, inkılâbın doğal mantığı içinde ve yeni bir siyasal rejimin
yerleştirilmesi gayretleri çevresinde düşünülmesi gerekirken kişilerin
meseleyi kendi düşünceleri ve çıkarları doğrultusunda yorumlanması
paşalar”ın “Çağdaş Türkiye” olarak tespit ettikleri ortak hedefe ulaşılması
yolunda farklı görüşlerin ortaya çıkmasına ve hatta dargınlıkların doğmasına
sebep oldu53. Nitekim Refet Bele bu durumdan bahsederken “Mustafa Kemal
Paşa ile arkadaşlarının yalnız tatbikat hususunda aralarında meydana gelin
nokta-i nazar farklarından istifade ederek aralarını daha çok açmak ve
kendilerini çok lüzumlu birer şahsiyet gibi göstermek fikrini takip eden
insanların aym tarz düşünüşünün eseri ve izlerini şimdi de yazılan
ınakalelerde görmekteyiz... Bize Rauf Bey ve Şurekâsı diyorlar; Bunu
reddederim. (Ortada) yalnız Mustafa Kemal ve arkadaşları vardır” der54.
Atatürk ile paşalarm arasını açmaya çalışan bir takım insanların
varlığından Adnan Adıvar Bey°de bahseder. Halide Edip Adıvar°ın
ııaklettiğine göre Adnan Bey bu durumdan büyük bir üzüntü duymuş ve
endişelerini Atatürkie şu ifadelerle iletmişti. “Yanınızdaki adamların Ali Fuad
ve diğerlerine karşı böyle ulu orta konuşınalarına nasıl izin verirsiniz. Bu
51 Karabekir İstiklâl Harbimiz, s. 1079-1080; İpekci, s. 90; Ayrıca bak. Doğan D. Mehmet, “Hilafet'in
kaldırılması; Osmanlı Devleti'nin Yok Edilmesi Sürecinin Sonu Veya lslam'ın Dünya Siyasetinin Dışına
Çıkarılması”, Yeni Türkiye, Yıl 1, Sayı 3, Mart-Nisan 1995, s. 565-579.
52 Yakın bir Görüş için bak, Bleda, Mithat Şükrü, İmparatorluğun Çöküşü, Remzi Kitabevi, Tarihsiz s. 156~
157; Yalçın, Hüseyin Cahit, Siyasi Anılar, Yayına Haz; Rauf Mutluay, İstanbul 1976, s. 276-290; İpekci, s.
24.
53 Çekişmelerin ortaya çıkışı ve uzlaşma arayışları için bak. Karaosmanoğlu, s. 81-82.
54 Karaosmanoğlu, s. 81; Yakın bir görüş için bak, Kandemir Feridun, Hatıraları ve söylemedikleri ile Rauf
Orbay, İstanbul 1965, s. 191-192
değersiz adamlarla ne çeşit bir hükümet kurmayı düşünüyorsunuz”? Adıvar”1n
bu açik ifadelerine Atatürk, çok içten ve açık olarak cevap vermiş ve bunların
dediklerine kulak asmadığını belirtirken “Onlar birer maşadır. Hiçbir zamaıı
benim gerçek arkadaşlarım ve kardeşlerimin arasına giremezler” demişti55.
Ancak inkılâplarin devamı müddetince Milli Mücadele dönemindeki
arkadaşları ile olan ilişkilerine baktığımız zaman Atatürk”ün “maşa” olarak
tanımladığı insanlardan hiç bir şekilde etkilenmediğinden söylemek de zordur.
Atatürk ile Paşalarııı çatışmasına sebebiyet veren bir diğer olayda
inkılâplar meselesidir. Atatürk inkılâpları Çağdaş Türkiye için mutlaka ve bir
an önce gerçekleştirilmesi gereken kurallar olarak görüyordu. “Kalsbad
Hatıralar”ında da ifade ettiği gibi inkılâpların gerekirse jop darbesi ile
yapılması lüzumuna inanıyordusö. Bu sebeple uygulamaya konulacak
yasaların, iııkılâpların yerleştirilmesi yolunda düzenlenmesine tara?ardı. En
azından inkılâpların yerleştirilmesine kadar mecliste bir muhalefet sıcak
bakınıyordu. M
Aslında Kâzım Karabekir Paşa, Atatürk”ün inkılâplarının önemli bir
kısmını onaylıyordu57. Ancak inkılâpların belirli bir kesimin değil, bütün
milletin yararına olmasında ısrar ediyorsa ve “Ben Milli İstiklalimiz gibi milli
hürriyetimizi de en mukaddes bir gaye tanınm. Bunun için, medeni
hede?erimizde sür'at fakat içtimai gayelerimizde tekâmül taraftarıyım. Ve
hiçbir sebep ve bahane ile halkı tazyike ve iradeyi istibdada çevirmeye taraftar
değilim...” diyordu” yani iradenin tamamen millete bırakılması düşüncesiyle
Cumhuriyet°in ilanından sonra, savaş dönemine ait olan İstiklal
Mahkemelerinin desteği ile halkın, iradesi dışmda İnkılâpların yapıhnasına
taraftar değildir. “Bu asırda hiç kimse başkasının vasiyetine muhtaç değildiróo.
Mahkemedeki davası için bir dava vekili seçme hakkına (Sahip) olan bir
55 Adıvar, Halide Edip, Türkün Ateşle İmtihanı, İstanbul 1983, s. 259. V
56 Haz. Afetinan A; Mustafa Kemal Atatürk”ün Kalsbad Hatıraları, Ankara 1983, s. 26-27; Ayrıca Bak. Der
Çağlar, Behçet Kemal, Atatürk. Devriminden Damlalar, İstanbul 1967, s. 52.
57 Onaylamadığı İnkılâpların başında “Harf İnkılâbı geliyordu. Karabekir Paşa Harf İnkılâbi konusundaki
düşüncelerini İzmir İktisat Kongresinde açıklarken" Bizim İslam lıurufatımız kafi değilmiş, binaenaleyh
Latin hurufatı alınmalı imiş. Bu fikrin müthiş bir felaket olduğunu Arnavut Kavmi pek geç anladı...
Binaenaleyh bizim hurufatımız okumnaz değil belki hurufatımız dünyanın en güzel şeklidir... Bunun kadar
tenevvü ü nazara sevim verecek yazı yoktur..." metnin tamamı için bak, Ökçün A. Gündüz, Türkiye İktisat
Kongresi, 1923, İzmir, Ankara 1971, s. 318-320; Karabekir İstiklal Harbimiz, s. 1078-1079.
58 Kınross, s. 598; Türkdoğan Orhan, Kemalist Modelde Fert ve Devlet ilişkileri, İstanbul 1982, s. 85
59 Karabekir, Paşalar Kavgası, s. 152.
5” Türkdoğan, s. 85; Gök, s. 246. .
insan, milli işini gördürmek için vekilini doğrudan doğruya seçme hakkına
salıip olmazsa Cumhuriyet normaldir denemez. Fırkalar gelince yukarıdan
aşağıya emirler veyahut aşağıdan yukarıya tazyiklere mani olacak esaslı
kademelerdir. Bugünkü ihtiyaçlar fırkalarla giderilir. Bunlar olmadıkça hakiki
hürriyet olmaz”61-kanaatindeydi. Karabekir Paşa ayanı zamanda bir siyasi
partinin de lideri olan Atatürk°ün Cumhurbaşkanlığına da karşı çıktıóî.
Cumhurbaşkannıın bu makama seçildiği andan itibaren partisinden ve millet
vekilliğinden ayrılmasını istedi. Buna karşılık Atatürk bin bir zorlukta kurulan
›Cumhuriyet”i tam anlamı ile yerleştirmeden partiyi ve iktidarı bırakmak
niyetinde değildi. Halkın geleceği için halka rağmen Cumhuriyet”in temel
kurallarını yerleştiımeye kararlıydı. lnkılâpların, İnkılâp°a tam olarak gönül
vermiş insanların kontrolunda yerleştirilmemesi durumunda Cumhuriyet”e
karşı ciddi tehditlerin geleceğini göımektir. Nitekim Şeyh Said isyanı,
Atatürk°e düzenlenen suikast şapka, vb. gibi olaylar inkılâpların yavaş yavaş
evrim yönetimi ile uygulanmasının mümkün olmadığını göstererek Atatürk”ü,
inkılâpların radikal bir şekilde uygulaınnayakonması hususunda haklı çıkardı.
Bununla birlikte inkılâpların radikal gelişimini tamamladığı l933 yılından
sonra Karabekir Paşa ve arkadaşlarınnı öncülüğünü yaptığı evrim içinde
halkın da onayını alarak çağdaşlaşma yönetimi benimsendi. Bu dönemden
itibaren Atatürk yeniden eski arkadaşları Kâzım Karabekir, Rauf Orbay, Ali
Fuat Cebesoy, Refet Bele ve diğerlerinin gönüllerini almak için harekete
geçti63. Önce Ali Fuat Paşa Atatürk”ün samimiyetiııi yeniden kazamdı,
Atatürk 1935 seçimlerinde de Refet Bele°ye açık bulunan milletvekilliğine
seçilmesi için yardımcı oldum. Ardından sıra Rauf Orbay Beyóş ile Kâzım
Karabekir Paşa°ya geldi. l936 yılında Ali Fuat Paşa, Atatürk°ünde onayını
alarak Atatürk ile Kâzım Karabekir Paşa”yı barıştıımak istedi, Ali Fuat Paşa,
barıştırma girişimini şu şekilde anlatmaktadır. “Dolmabahçe Sarayı°nda 1936
yılında açılan Milletlerarası Tarih- ve Dil Kongresi münasebetiyle, Atatürk,
Kâzım Karabekir Paşa°yı hatırlayarak bana, -Karabekir Paşa mari? dil ve
61 Kandemir, Feridun, Siyasi Dargınlıklar, C. 3, İstanbul 1955, s. 34; Gök, s. 224-226.
62 Kandemir, Siyasi Dargınlıklar, C. 3, s. 34; Gök, s. 225-226.
53 Cebesoy, Siyasi Hatıralar, C.2, s. 242; Karabekir, Bir Duello Bir Suikast, s. 194-195.
64 Cebesoy, Siyasi Hatıralar, C. 2 s. 242-243.
65 Atatürk ile Rauf Bey arasındaki ilişkinin tekrar dostluğa dönüşmesi için bak, Kandemir Feridun, Hatıraları
ve Söylemedikleri ile... s. 154-157; Ayrıca bak, “1936 Dil Kurultay'ında Karabekir, Atatürk”le Nasıl
Konuşturulmadı.” Tarih Konuşuyor, C. 2 Sayı 8, Eylül 1964, s. 60-608. Bu makaledeki hatıralar eskı
milletvekili ve meclis reisi Vekili Feridun Fikri Bey'den nakledilmektedir.
tarih ile meşgul olmuş bir arkadaştır. Niçin bu kongreye gelmiyor. Ben ona
bir davetiye göndeıteyim sizde kendisine tarafımdan hususi bir süratte davet
edildiğini söyleyin demişti.” Karabekir Paşa, Atatürk”ten gelen bu daveti
memnuniyetle kabul etti. Ali Fuat Paşa ile birlikte kongre salonuna da geldi.
Atatürk ile uzaktan selamlaştı ve bir süre de kongreyi izledi. Fakat yukarıda
da ifade ettiğimiz bazı şahıslar yüzünden milli mücadelenin iki kader arkadaşı
yüz yüze görüşme imkânı bulamadıó?. Karabekir Paşa Atatürk ile
görüştün"1hnemesi olayını Ali Fuat Paşa°dan naklen şöyle anlatmaktadır.
“Birgün Ali Fuat Paşa bana şunları anlattı. Kendisi kongrede yanımdan
ayrıldığı zaman Gaziye, vazifesi olanlardan birisine, benim Atatürk tarafından
hususi olarak davet edildiğimiz, fakat vazgeçilmez ihtiyatlar ve sebepler
dolayısıyla çok geç kalamayacağını67ve bu mevzuundaki mazeretimi benim
tarafımdan değil de kendisi tarafından iblağ edilmesi şekliyle söylenmiş ve arz
edilmesini istemiş. Ali Fuat Paşa, vazifesi bu şekildeki dilekleri devlet reisine
arz etmek olan resmi hüviyetli zatla da kifayet etmeyerek, Gaziye şahsı
yakınlığı ile malum diğer bir mebus ile de vaziyeti anlatmış. (Bu zat eski bir
askerdi ve beninı maiyetiınde bulunmuştu.) İkisi de Gaziye hiç ama hiç bir şey
söylememişler. Anlaşılıyor ki bir şey söylememek ve elde elen yapılacak bu
görüşmeye karşı imişler. Nitekim Gazi kongre faaliyetleri bittikten sonra
neden gittiğimi sormuş, Ali Fuat Paşa vaziyeti izah edince çok müteessir bir
tavırla susmuşóg.
Milli Mücadele yıllarının iki büyük dostu ve kader arkadaşı ne yazık
ki özellikle Cumhuriyetlin ilanından sonra metodolojik görüş ayrılığı
içindedir. Bu metodolojik görüş ayrılığına rağmen milli mücadele
kahramanlarının, milli mücadeleden sonra da devam etmesi muhtemel
birliktelikleri, bu dostluğu çekemeyen üçüncü kişiler tarafından kolaylıkla
istismar edilince paşalar arsındaki birliktelik aynı samimiyetle devam
ettirilememiş ve hatta zaman zaman ciddi kırgınlıklara varan çekişmelerin
doğmasına sebep olmuştur. Tarafların dostluğun yeniden sağlanması
66 Daha geniş bilgi için bak: Karabekir, Bir Düello Bir Süikast, s. 194-203; 1936 Dil Kurultayıncla... s. 603-
608
67 Karabekir Paşa”nın daha geç bir saate kadar kongre salonunda bekleyememesinin sebebi o gün meçhul bir
hanımdan evlerine gelen ve paşa°nın kurultaya katılmaması, eğer katılmak zorunda kalırsa çok ihtiyatlı
bulunması gerektiği şeklindeki telefon ve bu telefon yüzünden işinin çok geç kalmaması konusundaki
ısrarından kaynaklanmaktadır.
68 1936 Dil Kunıltayında... s. 607-608.
hususunda 1933 ten itibaren başlattıkları iyi niyetli açıklamalar da maalesef
yüz yüze görüşmelerin yapilamamasi yüzünden sonuçsuz kalmıştır.

Ziyaret -> Toplam : 125,26 M - Bugn : 14884

ulkucudunya@ulkucudunya.com