'Kürt' ya da 'Alevi' görünen dönmelerin deşifre olma korkusu
İsrafil KUMBASAR 28 Ağustos 2007
TÜRK Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, Kayseri’de yapılan ‘Dadaloğlu Şenlikleri’ kapsamında Avşarlılar Kültür Derneği tarafından düzenlenen sempozyumda yaptığı konuşmada aynen şöyle diyordu:
- “Araştırmalarımızda şunu gördük ki bugün Kürt dediğimiz insanların birçoğu aslında Türkmen asıllıdır. Bugün Kürt olarak bilinen hatta hatta şöyle söyleyeyim; Kürt Alevi olarak görünen birçok insan da maalesef Ermeni dönmeleridir. Ve TİKKO’nun, PKK’nın içerisinde yer alan insanlardan birçoğu bunlardan. Yani PKK ve TİKKO bizim zannettiğimiz gibi bir Kürt hareketi değildir.”
Halacoğlu’nun bu sözleri bazı medya organları tarafından ‘maksatlı’ olarak şu şekilde çarpıtıldı:
- “Kürtler Türkmen asıllı, Kürt Alevi olarak bilinen vatandaşlar ise Ermeni kökenlidir.”
Ve kızılca kıyamet koptu.
Ama kimse, şu gerçeği aklına dahi getirmedi:
Yusuf Halaçoğlu bir bilimadamıdır.
Aynı zamanda Türk Tarih Kurumu gibi önemli bir birimin başkanlığını yapmaktadır.
Söylediklerini kafasından mı uyduruyor?
* * *
Medya’nın köşebaşlarında yuvalanmış olan ‘Ermeni diosporasının’ işbirlikçi mensupları, ‘mal bulmuş mağribi’ gibi hemen saldırıya geçtiler.
‘Tarihi bir gerçeği’ açıklığa kavuşturan Yusuf Halaçoğlu’nun ‘ırkçılık yaptığını’ öne sürerek, hakkında ‘soruşturma’ açılması için Cumhuriyet savcılarını göreve çağırdılar.
‘Yargısız infaz’ kampanyasını fırsat bilen bazı alevi derneklerinin sözcüleri, iddiaların ‘Türk-İslam Sentezi’ ekseninde bir tarih algılamasının ürünü olduğunu öne sürerek, Halaçoğlu’nu bir an önce istifaya davet ettiler.
Dikkat çeken en çarpıcı sözler ise şöyleydi:
- “Halaçoğlu’nun sözlerinin halkları birbirine düşman edecek niteliktedir. Bölücülüğü geliştiren, adeta kamplaşmayı esas alan bu ırkçı yaklaşım karşısında hükümetin suskun kalmaması gerekir. Tarih Kurumu Başkanı derhal görevden alınmalı.”
Peki bu sözleri söyleyen kim?
Ahmet Türk.
Hani şu ‘bölücü’ örgütün Meclis’teki uzantısı olarak bilinen partinin Genel Başkanı.
* * *
Oysa, iddialar yeni bir şey değil.
İhanet örgütlerinin cirit attığı ‘Sivas-Malatya-Tunceli-Van’ eksenindeki bazı bölgelerde Ermenice konuşulduğuna dair iddialar daha önce de vardı.
Ancak, bugüne kadar kimse kıçını kaldırıp da ciddi bir araştırma yapmaya cesaret etmediği için bu iddialar hep öylesine bir ‘iddia’ olarak havada kaldı.
Ermeni diasporasının ortaya attığı asılsız ‘soykırım’ iddialarına cevap verebilmek için yıllardan beri ‘tehcirden kurtulun’ Ermenileri araştırmak üzere ‘arşivlerde’ dirsek çürüten Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, sonunda bu iddiaları da ‘ispatlayacak’ olan ‘bilgi’ ve ‘belgelere’ ulaşmayı başardı.
Elinde ‘kapı gibi’ arşiv belgeleri var.
Ve işte bu belgeler, bugüne kadar ‘gerçek kimliklerini’ gizlemeyi başarıp, kendilerini ‘Kürt’ ya da ‘Kürt alevisi’ gibi göstererek, insanların arasına ‘nifak tohumları’ eken ve ‘Kürt-Türk çatışması’ çıkarmayı amaçlayan ‘sünnetsiz’ Ermeni dönmelerini fena şekilde köşeye kıstırdı.
Şimdi ‘deşifre olma’ korkusuyla ciyak ciyak bağırıyorlar.
* * *
Kendilerine ‘Alevi’ süsü veren bazı hainlerin neden ‘İslam düşmanlığı’ yapıp ‘azınlık statüsü’ arayışına girdikleri, kendilerine ‘Türk’ veya ‘Kürt’ süsü veren bazı hainlerin neden ‘haç madalyonları’ ile dolaştıkları şimdi daha da iyi anlaşılıyor.
Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, eleştirilere cevap vermek amacıyla düzenlediği basın toplantısında aynen şu ifadeleri kullandı:
- “Elimde resmi belgelere göre bir liste var. Kimlerin dönme oldukları, Ermeni ismi, Türk ismi hepsi var. Hangi evde oturduklarına kadar var. Ama bunları hiçbir zaman açıklamayacağım.”
Halaçoğlu’na işte bu noktada itirazımız var.
Bizce, elindeki listenin tamamını bir an önce kamuoyuna açıklaması gerekir.
Ekmeğini yedikleri, suyunu içtikleri, sırtından sefa sürdükleri bir millete ihanet edenlerin ‘gerçek kimliklerini’ bilmek hakkımız değil mi?
Buldukları her fırsatta sokaklara dökülüp “Hepimiz Ermeniyiz” diye böğüren hainlere “Zaten öylesiniz” demek hakkımız değil mi?
O halde?