« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

13 Şub

2012

EBÛ MÜSLİM-İ HORASANI

01 Ocak 1970

Ebû Müslim Abdurrahman b. Müslim el-Horâsânî (ö. 137/755) Abbasî ihtilâlinin önde gelen şahsiyetlerinden.

Muhtemelen 100 (718-19) yılında İs¬fahan veya Merv'de doğdu. Menşei ve adı hakkında kaynaklarda farklı bilgiler verilmektedir. Kendi bastırdığı sikkeler¬de adı Abdurrahman b. Müslim şeklin¬de geçmesine rağmen bazı kaynaklar¬da İbrahim b. Osman, Gûderz (Gevderz) ve Büzürg Mihr'in (Büzürcmihr) torunu İb¬rahim, Vendâd Hürmüz'ün oğlu Behzâ-dân olarak da kaydedilmiştir. Ebü Müs¬lim'in etnik menşei kesin olarak bilinme¬mektedir. Arap olmamakla birlikte Türk veya Fars asıllı olduğuna dair de bilgi yoktur. Çocukluk yıllarını. Emevî aleyhta¬rı siyasî ve sosyal faaliyetlerin merkezi Kûfe'de geçirdiği anlaşılan Ebû Müslim, Ebû Dülef el-İclfnin ceddi İdrîs b. Ma1-kıl'in himayesinde büyüdü, onun oğlu ile birlikte okudu ve Kur'an'ı ezberledi.

Abbasî nakiblerinden Süleyman b. Ke¬sîr, Mâlik b. Heysem ve Kahtabe b. Şe-bîb hacca giderken Küfe'ye uğramış ve İdrîs ile îsâ b. Ma'kıl kardeşlerin yanın¬da gördükleri Ebû Müslim'in zekâsına hayran kalmışlardı. Mekke'de İmam Mu¬hammed b. Ali b. Abdullah ile buluşun¬ca ona Ebû Müslim'den bahsettiler. İlk defa 124'te (741-42) Abbasî davetçile-riyle irtibat kuran Ebû Müslim, Muham¬med b. Ali'nin kısa süre sonra ölümü (743) üzerine yerine geçen oğlu İmam İb¬rahim'e takdim edildi. İbrahim onu ken¬di davalarına kazandıktan ve İyice yetiş¬tirdikten sonra Emîr-i Âl-i Muhammed unvanıyla ihtilâl hareketini yönetmek üzere Horasan'a gönderdi (128/745). Ho¬rasan Emevîler'in hilâfet merkezinden uzak olduğundan Abbasîler propagan¬da faaliyetleri için burayı üs seçmişler¬di. Ayrıca burada Nizârîler ile Yemânîler arasındaki mücadeleler sırasında Emevî halifeleri taraf tuttuklarından bölgede¬ki otoriteleri de zayıflamıştı. Fakat Ebû Müslim, gençliği ve soyunun pek bilinmemesi sebebiyle Horasan'da Süleyman b. Kesîr, Kahtabe b. Şebîb, Mâlik b. Hey¬sem ve Ebû Dâvûd Hâlid b. İbrahim gibi Şiî liderleri tarafından şüphe ile karşı¬landı. Süleyman b. Kesîr başlangıçta ha¬reketin liderliğini ona bırakmak isteme¬di. Bu yüzden Ebû Müslim Kûfe'ye dön¬mek için iki defa Merv'den ayrıldı, fakat bazı kişilerin müdahalesiyle geri dönerek faaliyetlerine devam etti. Bir süre son¬ra Mekke'de görüştükleri İmam İbrahim Ebü Müslim üzerinde ısrar edince Abbasî nakibleri onu ihtilâl hareketinin lideri olarak kabul etmek zorunda kaldılar.

Huzâa kabilesine mensup Araplar'ın oturduğu Merv'e bağlı bir köye yerleşen Ebû Müslim kendisini Abbasî propagan¬dasına adadı: iki yıl kadar Horasan'ın çe¬şitli şehirlerini dolaşarak isyancıları teş¬kilâtlandırdı. 129 yılı (747) ilkbaharında tekrar Merv civarına döndü ve açıkça or¬taya çıkma tarihi tesbit edilerek civar¬daki taraftarlara haber gönderildi. Ni¬hayet İmam İbrahim'in emri üzerine 747 Haziranında Süleyman b. Kesîr el-Huzâf-nin köyü olan Sifezenç'te (Seffzenc. Sikazenç) İmam İbrahim'in gönderdiği siyah bayrak ve sancak açılarak ihtilâl hareketi resmen başlatıldı. Ertesi gün büyük gruplar Sifezenç'e doğru yola çıktılar. Bir müddet Sifezenç'te kalan Ebû Müslim, buradan Âlîn'e ve oradan da Mâhuvân'a geçti. Çığ gibi büyüyen kuvvetlerinin bü¬yük çoğunluğunu İranlı köylüler meyda¬na getiriyordu. Ancak kumanda heyeti daha ziyade Araplar'dan oluşmaktaydı. İmam İbrahim'in emri üzerine köleler efendilerini öldürüp silâhlarını ele geçi¬riyor, Arap olmayan unsurlar da Arap-lar'a karşı duydukları kini her fırsatta tatmin ediyorlardı. Ebû Müslim'in kuv¬vetlerinin süratle artması, Merv"de yıl¬lardan beri birbirleriyle mücadele etmek¬te olan Araplar'] uyandırmış olmalı ki or¬tak düşmana karşı birleşme lüzumunu hissettiler. Fakat Arap kabileleri arasın¬daki mücadelelerin izleri çok derin ol¬duğundan Ebû Müslim kurulmakta olan birliği kolaylıkla bozmayı başardı.

Emevîler'in son Horasan valisi Nasr b. Seyyar, bu süratli gelişmeler karşısında Arap kabilelerini birleştirmek için boşu¬na gayret sarfediyordu. Ebû Müslim bir¬biri arkasından Merverrûz, Herat, Nesâ, Ebîverd, Belh gibi şehirleri zaptetti. Ye-mânî kabilelerin lideri Ali b. Kirmanı ile anlaştıktan sonra 9 Cemâziyelevvel 130[393] tarihinde Horasan eyaleti¬nin merkezi Merv'i ele geçirince Nasr b. Seyyar sırasıyla Serahs, Tûs ve Nîşâbur'a çekilmeye mecbur oldu. Kahtabe b. Şe-bîb'in kumandasındaki ihtilâl ordusu er¬tesi yıl Tûs yakınlarında Nasr'ın kuvvet¬lerini yenilgiye uğrattı ve Nasr Kümis'e kaçtı. Artık Horasan'daki Emevî kuvvet¬leri çökmüştü. Ebû Müslim karargâhını Nasr'ın terkettiği Nîşâbur'a nakletti. İh¬tilâl orduları iki kol halinde batıya doğ¬ru ilerlerken Ebû Müslim Horasan'da va¬li olarak kaldı.

Onun buradaki İlk vazifesi ihtilâl se¬bebiyle bozulan iç huzuru yeniden sağlamaktı. İhtilâlin başarıyla sonuçlanma¬sı ve Emevî hanedanının yıkılarak Ab-bâsîler'in hilâfete geçmesi Horasan'da-ki karışıklıkların ortadan kalkmasına yet¬miyordu. Nîşâbur'da Zerdüşt inancının yeniden canlandırılmasını isteyen Bih-âferîd b. Mâhfervedîn. Mecûsî ruhban sınıfına karşı şiddetli saldırıya geçti. Me-cûsîler hem kendi dinlerine hem de İslâmiyet'e zararlı olan bu kişinin berta¬raf edilmesi için Ebû Müslim'den yardım istediler. Ebû Müslim'in gönderdiği kuv¬vetler Bİh-âferîd tehlikesini kolaylıkla ortadan kaldırdı (131/748-49). Bih-âfe-rîd isyanının bastırılmasından sonra Bu-hara'da Şerîk b. Şeyh el-Mehrî 133 (750-51) yılında tehlikeli bir İsyan başlattı. Şe¬rîk, Hz. Ali evlâdının hakkının yendiğini ileri sürerek etrafına 30.000'den fazla taraftar topladı. İsyanın merkezi Buhara idi. Halk ve devlet yöneticileri Şerîk'i des¬tekliyorlardı. Ebû Müslim İsyanın bastı¬rılmasına Zİyâd b. Salih'i memur etti ve isyan kanlı bir şekilde bastırıldı. Şehir üç gün boyunca yağma ve tahrip edildi.

Şerîk'in isyanının bastırılmasından he¬men sonra Zİyâd b. Salih Temmuz 751 tarihinde Talaş nehri sahilinde Çin or¬dusunu mağlûp etti. Yine 751 yılında Ebû Müslim'in Belh valiliğine tayin ettiği Ebû Dâvûd Hâlid b. İbrahim, Huttel ve Kiş'e karşı başarılı akınlar yaptı. Bu başarılan sebebiyle Abbasî ailesi mensupları Ebû Müslim'den çekinmeye başladılar. Hat¬ta halifenin gizli tahrikleri sonunda Ebû Müslim'in kumandanlarından Ziyâd b. Salih ile Sibâ' b. Nu'mân 135 (752-53) yılında isyan ettiler. Ancak Ebû Müslim bu isyanları kolaylıkla bastırdı.

Gerek ihtilâlin hazırlanıp başarıya ulaş¬masında, gerekse ihtilâli takip eden yıl¬larda devletin en büyük eyaletlerinden birisi olan Horasan'daki karışıklıkların bertaraf edilmesindeki basanları Ebû Müslim'e devlet içinde büyük bir itibar ve nüfuz kazandırmıştı. Halifenin kar¬deşi Ebû Ca'fer bundan endişe duydu¬ğu için halifeye Ebû Müslim'i ortadan kaldırmayı teklif ediyor, ancak her de¬fasında halife tarafından reddediliyordu. Özellikle 136 (754) yılında Ebû Ca'fer ile birlikte hacca giden Ebû Müslim'in yol¬culuk sırasındaki davranışları onunla ara¬sının iyice açılmasına sebep oldu. Ancak hac dönüşünde Halife Ebü'l-Abbas es-Seffâh'ın vefatı ve Ebû Ca'fer'in halife olması üzerine gelişen olaylar kısa bir süre için bu gerginliği hafifletti.

Ebû Ca'fer hilâfete geçince Suriye va¬lisi olan amcası Abdullah b. Ali b. Abdullah, halifeliğin kendi hakkı olduğunu ileri sürerek isyan etti. Âsi üzerine Ebû Müslim gönderildi. İki ordu arasında Nu¬saybin yakınında meydana gelen şiddet¬li savaşta galip gelen Ebû Müslim, Ebû Ca'fer el-Mansûr'u büyük bir gaileden kurtardı (137/754).

Abdullah b. Ali isyanının bastırılması Halife Mansûr'a rahat nefes aldırdıysa da Ebû Müslim'in nüfuzunun daha da kuvvetlenmesi onu endişelendiriyordu. Esasen Mansûr. iktidarın kendi ailesine geçmesinden beri büyük itibar sahibi olan Ebû Müslim'in ortadan kaldırılma¬sını istiyordu. Abdullah b. Ali'nin yeni¬lerek kaçması üzerine onun hazine ve mallannı eline geçiren Ebû Müslim'in kuvveti daha da artmıştı. Ebû Ca'fer el-Mansür, Ebû Müslim'e gönderdiği bir el¬çi ile önce Abdullah'ın isyanını bastır¬mak hususunda gösterdiği başarıdan dolayı tebrik ve teşekkürlerini bildirdi, ardından da hazinelerin merkeze gön¬derilmesini istedi. Ancak Ebû Müslim buna çok kızdı. Durumu öğrenen Ebû Ca'fer, Ebû Müslim'in Horasan'a döne¬rek bir isyan çıkarmasından endişelen¬di. Onun merkeze yakın bir yerde otur¬masını temin etmek maksadıyla Suriye ve Mısır valiliklerinin kendisine verildi¬ğini bildirdi ve Dımaşk'ta kalmasını em¬retti. Fakat Ebü Müslim halifenin emri¬ni dinlemedi ve ordusu ile beraber Horasan'a doğru yola çıktı. Bunun üzerine Mansûr arkasından gönderdiği bir he¬yetle hizmetlerinden dolayı ona şükran¬larını bildirdi ve onu merkeze davet et¬ti. Ebû Müslim bu teklifi de reddedince iyice telâşa kapılan Mansûr, ailesinin ile¬ri gelenlerini ricacı olarak ona gönderdi. Kendisi de Enbâr'dan Medâin'e gitti. Bu son heyet onu ikna etmeye muvaffak oldu. Ebû Müslim ordusunu Hulvân'da bırakıp 3000 sadık adamı ile halifenin bulunduğu Rûmiye'ye gelmeye razı oldu. Başta halife olmak üzere bütün devlet erkânı Ebû Müslim'i karşıladılar. Man¬sûr ona son derece iyi davranarak şüp¬helerini bertaraf etti. Ebû Müslim'in ya¬nındaki 3000 kişi Rûmiye dışında karargâh kurmuştu. Nihayet 24 Şaban 137[394] tarihinde halifenin Ebû Müslim ile konuştuğu bir sırada daha önce saraya yerleştirilen adamları sak¬landıkları yerden çıkarak Ebû Müslim'i öldürdüler[395]. Ebû Ca'¬fer, Ebû Müslim'in cesedinin Dicle'ye atıl¬masını emretti. Onun kumandanlarını teskin etmek için de kendilerine rüşvet verdi. Ayrıca bir hutbe irad ederek Ebü Müslim'i itaatsizliği yüzünden öldürttü¬ğünü söyledi.

Kısa boylu, geniş alınlı, esmer tenli bir kişi olan Ebû Müslim soğuk kanlı, acı¬masız, ketum, cömert, akıllı ve ileri gö¬rüşlü bir devlet adamı olarak temayüz etmişti. İyi bir eğitim görmüştü, çok iyi derecede Arapça ve Farsça biliyordu. Mi¬ras olarak sadece beş hizmetçi kız bırak¬tığı rivayet edilir[396]. Kaynaklarda Fâtıma ve Es¬ma adlı iki kızı ile Yesâr adında bir kar¬deşinden bahsedilmektedir.

Ebû Müslim İslâm tarihinin önemli şah¬siyetleri arasında yer almaktadır. Emevî hanedanının yıkılmasında ve Abbâsîlerin hilâfete geçmesinde oynadığı rol sebe¬biyle ona "nâkilü'd-devle, sâhibü'd-dev-le. mümîtü'd-devle, muhyi'd-devle" un¬vanları verilmiştir. Siyasî ve askerî basa¬nları yanında Horasan'ın imarı yolunda da büyük adımlar atmıştır. Merv'de ve Nîşâbur'da camiler yaptırmış, Merv ve Semerkant'ın surlarını tamir ettirmiş¬tir. Ebû Müslim İran, Özbekistan, Türk-menistan ve Dağıstan'da olduğu gibi Anadolu Türk halkı arasında da müba¬rek kahramanlardan biri kabul edilmiş¬tir. 0 daima hakkı savunan, haksızlığa ve zulme karşı çıkan bir kişi olarak gös-terilir. Ebû Abdullah Muhammed b. Üm¬ran el-MerzübânFnin Ahbâru Ebî Müs¬lim şâhibi'd-da\e'si ile Ebû Tâhir-i Tarsûsfnin Ebû Mûslimnâme'si gibi onun kahramanlıkları hakkında yazılan ve mitolojik unsurlar içeren halk hikâye¬leri ve destanlar, yeniçeri ortalan mah¬fillerinde ve halk arasında zevkle okun¬muştur. Dünyanın çeşitli kütüphanele¬rinde yazma nüshaları bulunan bu halk hikâyeleri ve destanlar ciltlerle ifade edil¬mektedir. Corcî Zeydân'ın Ebû Müslim el-Horâsânî[397] adlı tarihî ro¬manı Zeki Mugâmiz tarafından Türkçe'¬ye[398], Habîbullah-ıÂmÛzgâr tarafından da Farsça'ya[399] çev¬rilmiştir.[400]

Ebû Müslim'in soyundan geldiğini id¬dia eden veya onun imametine ve ulû-hiyyetine inanan bazı kişiler ve gruplar ölümünden sonra siyasî-dinî isyanlar başlatmışlar ve intikamını almak için se-ferber olmuşlardır. Bunlar arasında İs-hak (Türk), Sinbâd, Mukanna" ei-Horasâ-nî ve Bâbek gibi şahıslarla Rizâmiyye, Hürremdîniyye (Hürremiyye), Ebû Müsli-miyye, Berkükıyye, Râvendiyye, Mukan-naiyye gibi fırkalar sayılabilir. Ebü Müslim'in ayrıca ahîler ve Bektaşîler nezdinde de büyük itibarı vardı.

Ziyaret -> Toplam : 125,29 M - Bugn : 48635

ulkucudunya@ulkucudunya.com