Azerbaycanlı Kahraman Şair Ahmet Cevat AHUNDZADE
Cengiz ASLAN 01 Ocak 1970
Giriş: Tarihte ‘Rus Temizliği’ adı ile Orta Asya ve Kafkasya’da Türklere karşı sistematik soykırım uygulanmıştır. Stalin dönemi Sovyet diktatörlüğü, Türk aydınları öncelikli olmak üzere, 1917- -1944 yılları arasındaki katliamlar ve sürgünler hakkında hala sabıkalıdır. Rusların 1954 yılından başlamak üzere bazı davalarda özür dilemiş olması, bu büyük kayıpların acısını ve zararını hiçbir zaman telafi etmeyecektir.
Doğu Türkistan, Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan, Azerbaycan, Çeçenistan, İnguşya, Karaçay-Malkar Türkleri ile Kırım Tatarları, önce katliama sonra da sürgüne uğratıldılar. Ahıska Türkleri ile Kürtler de Kafkasya’da sürülmüş Türk topluluklarıdır. Avrasya bölgesinde 30 Milyon sürgünün 20 milyonu yolarda ve kamplarda ölüme terk edilmiştir.
Gerçek nedeni ne olursa olsun, milyonlarca insanın evini, yurdunu ve ailesini terk etmek zorunda kalması ve binlerce Türk aydının öldürülmesi bir insanlık dramdır. Bir milleti aydınsız bırakmak o milletin devlet olmasını engellemenin en vahşi ve en cahil yöntemlerinden birisidir. Türk Dünyası tarih boyunca varlığını ve birliğini korumak için büyük bedeller ödemiştir. ‘Kızıl Kırgın’ olarak bilinen Lenin- Stalin dönemi sürgün ve soykırımında öldürülen yaklaşık 47 milyon kişinin 30 milyona yakını Müslüman Türklerdir.
Lenin ve Stalin döneminde, İdil-Ural bölgesinde 7 binin üzerinde aydın ve bilginin şehit edildiği tespit edilmiştir. Kafkasya’da en çok şehit veren ülke ise Azerbaycan’dır. Azerbaycan’ın ulusal kahramanlarından olan şair ve yazar Ahmet Cevat, 5 Mayıs’ta doğdu ve şehit olarak ölümsüzleşti.
Doğmak, Yaşamak ve Ölmek
Herkes, her canlı doğar, yaşar ve ölür. Kimileri adından ve eserlerinden bahsettirirken rahmetle, minnetle ve onurla anılır. Kimleri de nefretle, öfkeyle ve beddua ile anılır. Her milletin, toplumun ve insanlığın gönlüne taht kurmuş kahramanları vardır. Ününü üstün çalışmalarından, toplum önderliğinden, eserlerinden, şerefinden, haysiyetinden, hizmetinden ve mücadelesinden alan Ahmet Cevat, Türk Dünyasının yüreğinde ebedileştirdiği bir şairdir.
Azerbaycan Milli Marşı’nın yazarı da olan Ahmet Cevat, 1937’de, Stalin’in ‘Türk aydınlarına yönelik planlı katliamı’ sonucunda, Rus Gizli Polis teşkilatı ÇEKA tarafından kurşunlanarak şehit edildi. Şehit edilmesinin temel nedeni, vatanını ve milletini özünden çok sevmiş olmasıydı. 1923-1937 yılları arasındaki ÇEKA işkencelerine ilişkin çok sayıda şiiri yayımlanmıştır.
Yurdunu ve milletini özünden çok seven Ahmet Cevat’ın Türklük bilinci ve milletine hizmet aşkı, şehit edilene kadar devam etmiştir. Mehmet Ali ve yahşi Hanım adlı aydın bir ailenin çocuğu olarak büyüyen Ahmet, Gence Medresesi’nde iyi bir eğitim ve öğrenim gördü. Rusça bilgisini geliştirdi ve Batı dillerini öğrenmeye çalıştı.
Türklük sevdalısı olan Ahmet Cevat, “… 1912 yılında (…) Kafkas Gönüllü Kıtası’na katıldı. (…) Balkan Cephesi’nden Azerbaycan’a dönen Ahmet Cevat, 1. Dünya Savaşı’nda da Doğu Cephesi’nde Ruslara ve Ermenilere karşı hep ön safta çarpıştı. Ermeni zulmüne uğrayan Türk illerinin; Erzurum’un, Kars’ın esir, yaralı ve sahipsiz insanlarına merkezi Azerbaycan’da bulunan Hayriye Cemiyeti’nin bir üyesi olarak yardıma koştu. Savaş yıllarında makaleler ve şiirler yazmaktan geri durmadı. Kafkas Harekatına başlyan Türk Ordusu’nu destekledi. (…) 28 Mayıs 1918 yılında kurulan Azerbaycan Cumhuriyeti’nin meclisine üye seçildi. (…) Dilde, fikirde, iş’te birlik ülküsüne ve Türk kültür birliği fikrine” yöneldi. Bu yöneliş çok kısa sürdü. Çünkü 27 Nisan 1920’de Kızıl Ordu Azerbaycan’ı işgal etti.
Ülkemizde Türklük ve yurt sevdalılarının destan türküsü olan ‘Çırpınırdın Karadeniz’ adlı şiirini, Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşı’na katıldığında, 1914’te yazmıştır. Türklüğün göz bebeği Osmanlı Devleti’nin, Kafkasya’da Azerilerin tam bağımsızlığına verdiği desteği ölümsüzleştiren bu şiir, Türk Dünyasının milli marşı niteliğini taşımaktadır. Onun ‘Türk Birliği Ülküsü’ Avrasya Türklüğünün diğer aydınları gibi ölümüne savunuldu. Bolşevik Rus Diktatörlüğü tarafından binlerce Türk aydınının kendilerinden haber alınamayacak biçimde şehit edilmesi, bu yüce ülküyü yok edememiş aksine bu gün Avrasya’da Rusları da kuşatacak düzeyde benimsenme sürecine girmiştir.
Üzülerek belirtmek istiyorum ki, Türkiye’deki belli başlı ansiklopedilerde bile ‘Ahmet Cevat’ maddesine rastlamadım.
Türkiye’deki bu örtülü engellemenin hiç bir ilim ve fikir mantığı yoktur. Bu Kahraman Şair’i, Türk Dünyası gençliğinin tanımaması için ve onun fikir dünyasından feyz almaması için adeta devletin üzerinde otorite kurmuş görünmez büyük bir güç var. .!
Biz Türkler neden tarih boyunca dostu dost, düşmanı da düşman bilmiyoruz ki..! Barış güzeldir fakat barışlar yalnızca barışın değerini bilen insanlar arasında yapılırsa değerlidir. İnsanlığın katledilmesinden çekinmeyen ve hiçbir ahlaki değere itibar etmeyen Ermeni katillerin Türklerin en zalim düşmanı oldukları ve bu düşmanlığın hala acımasızca sürdürüldüğü asla unutulmamalıdır. FİFA emri ile Azerbaycan bayrağının Bursa’daki Türkiye-Ermenistan maçına alınmaması böyle bir büyük otoritenin dayatması değil midir?
Türk Dünyasının Milli Şairi
Ülkemizde çok sık dinlenen ve ülkesini seven genç ve orta yaştaki bütün insanımız tarafından söylenen ‘Çırpınırdın Karadeniz’ şarkısının şairinin doğum yıldönümü vesilesiyle tanıtılması ulusal görev ve sorumluluğumuzdur. Özellikle Stalin döneminde akıbeti bilinmeyen yüzlerce ve belki de binlerce aydınımızın hatırlanması, hatırlatılması ve düşüncesinin yeniden diriltilmesi, biz Türklerin en temel yurttaşlık görevidir.
Orta Asya ve Kafkasya Türk aydınlarının toplu katliamı konusunda başta Türkiye olmak üzere hiçbir Türk Cumhuriyetinde ciddi ve yankılanacak film veya belgesel yapılmamıştır. Azerbaycan’da Ahmet Cevat 1990 yılına kadar yasaklıdır. Onun ile ilgili yayım yapılamamış ve onun yurtseverlik bilinci ‘halk düşmanı’ iftirası ile örtülmek istenmiştir. Tabi ki, Ahmet Cevat unutturulamadı ve unutulmayacak. Onun şiirinin Azerbaycan milli marşı olarak Türk Dünyasında ve tüm ülkelerde okunması, katillerinin azabını artırmaktadır.
Avrasya coğrafyasına hâkim olan Bolşevik diktatörlük zamanında ulusal bilinçle yazan ve söyleyen tüm aydınların önce takip edilmesi, sonra sık sık hapse atılması ve ardından da halk düşmanı ilan edilmesi, komünist diktatörlüğün bilinen yöntemlerindendi. Ahmet Cevat da bu yöntemle yıldırılmak istenmiş ve komünistliği tercih etmek zorunda kalan arkadaşlarının telkinleriyle Rus zulmüne karşı açık bir mücadeleye kalkışmaması istenmiştir. Ancak, o her milli şairde olan özgürlük ruhunun vicdanına yaptığı baskıya daha fazla direnemeyerek Rus devlet faşizmine karşı milli uyanışı şiirlerinde yansıtmıştır.
Ahmet Cevat’ın Türk dünyası ülküsünde Osmanlı ve Türkiye, dünya Türklerinin her zaman kurtarıcısı ve birleştiricisi olarak görülmüştür. Türklerin Turan ülküsü Avrasya’da küresel barışın ve dengenin esas unsuru olduğunu kavramıştır. Türkiye’nin emperyalizme karşı direnişi ve ulusal bağımsızlığını yeniden kazanması, Türk dünyası için bir model olmuştur. Bu nedenle, diğer pek çok Türk Dünyası şairlerinde olduğu gibi, Ahmet Cevat da umudunu Türkiye’ye bağlamıştır. Bir gün Türklerin yeniden özgürleşeceğine inancı tamdır. Bu özlemini Türk bayrağına hitap ederek şu şiirinde dile getirmiştir:
Türkistan illeri öpüp alnını,
Söylüyor derdini sana bayrağım.
Üç renkli yansını kızgın denizden,
Armağan yollasın yâre bayrağım.
Giderken Turan’a çıktın karşıma,
Gölgen devlet kuşu, kondu başıma,
İzin ver gözümde coşan yaşıma,
Dinletsin derdimi aha bayrağım.
Kayı Han soyundan aldın rengini,
Güç almış İlhan’la Müslüman beyi,
İlhan’ın evladı, dinin direği,
Getirdin gönlüme sefa bayrağım.
Gönlümde tufanlar geldim ileri,
Öpeyim gölgen düşen mübarek yeri,
Tanrının yıldızı o güzel peri,
Sığınmış koynunda aya bayrağım.
Ahmet Cevat’ın Türk dünyası algılamasındaki akıcı ve duyarlı şiirleri, Müslüman Türk dünyasının kutsal saydığı bütün sembolleri içerir ve milli sembollerle özgürlüğün değerini özdeşleştirip yeniden canlandırır. Bu gün Ahmet Cevat’ın Turan’ı yok. Fakat Turan’a giden yolların üzerindeki ejderhaların kolları çürüdü. O kutlu yol yeniden Türk-İslam ülküsünün ‘zafer yolu’ olacak. Ben çok isterdim ki Ahmet Cevat gibi şehit olan Alperenler Türk Cumhuriyetlerinin o gözyaşı ile yunup arınmış nazlı bayraklarını gök kubbede özgürce dalgalanırken görsünler. Fakat eminim ki görüyorlar. Çünkü onlar ‘ölü değil, diridirler.’
Onun, Üzeyir Hacıbeyli’nin bestesi ile söylenen ‘Çırpınırdın Karadeniz’ adlı şiiri, Türk Dünyasının ulusal marşıdır. Onu dinleyip de hüznü, gururu, onuru ve özgürlüğün değerini kavramayan bir tek Türk yoktur.
Dün Türkiye’nin ‘Haçlılar’ tarafından işgal edilmesine canının ortaya koyarak karşı çıkan, Balkan Cephesi’nde savaşan ve oradan da Doğu ve Güneydoğu Anadolu halkının yardımına koşan Ahmet Cevat, ulusunun derdi ile dertlenmiş, sevinci ile kıvanmış bir büyük vicdandır.
Ahmet Cevat’ın edebi kişiliği üzerinde ‘Dilde Fikirde İş’te Birlik’ ideolojisi veya stratejisi etkili olmuştur. Onun eserlerinde; Namık Kemal, Ömer Seyfettin, Ziya Gökalp, Yahya Kemal, Mehmet Emin Yurdakul, Mehmet Akif Ersoy fikir dünyasını gözlemlemek mümkündür. Şiirlerinde Türklerin maruz kaldığı savaş ve yıkımları dile getirmiş ve Türklüğün kutsal ülküsü ‘ Turan Türk Birliği’ konularını içeren şiirleriyle Kafkasya’dan Türk Dünyasına yüreği kadar büyük bir pencere açmıştır.
Azerbaycan’da “milli romantik şair” ve Türk Dünyası kültür birliği ideoloğu olarak nitelendirilen Ahmet Cevat, Türk Dünyası tarafından henüz tüm yönleriyle tanıtılamamıştır. Bizim kahramanlarımıza, büyük şairlerimize, öncü ve önderlerimize ‘ecnebi payesi’ verilmedikçe, bizim özümüzü anlamak istemeyiz. Beni derinden yaralayan bu ‘Mankurtluk’ içimizdeki hain potansiyelini de cesaretlendirmiş ve Türk Dünyası sürekli kuşatma altında tutulmuştur. Türk milletinin idealistlerinin ve kahramanlarının kişilikleri, inançları ve eserlerinden feyz alarak yetişmesi gereken gençlik, Ahmet Cevat ismini genellikle bilmezler. Bu makale biraz da bu eksikliği gidermeye yönelik olarak hazırlandı. Gönül isterdi ki, ulusal değerlerimizin eserleri ve özgün biyografileri ‘cep kitapçığı olarak görsel unsurlarla hazırlansın ve okullarda okutulsun.’
Umuyorum ki, Türk Dünyasının kahraman mücadele insanları TRT, Türk Konseyi ve TÜRKSOY tarafından fark edilir. Üniversitelerimiz ve sivil toplum kuruluşlarımızca yeniden araştırılır.
O türkü birden yadıma;
Sevmişsin beni yetmiyesice de
Ne haberim var benim,
Gönderdiğin yüzükler de
Parmağıma dar benim.
Şimdi bizim ülkemizde eğitim, öğrenim ve kültür politikası bilimsel yöntem ve programlaştırma bazında birbirinde kopuk ve uyumsuz.
Türkiye’den daha bilinçli ve bilgili olan Azerbaycan Türklüğüne selam olsun.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE / Mustafa Kemal ATATÜRK
Kaynaklar:
Kitapçı, Mehmet. Azerbaycan Şehit Şairlerinden Ahmet Cevat Ohundzade Türk Edebiyatı, İstanbul, (91), 00.05.1981, 22-23. 810 920
Gürcan, Servet. Türklük Şuurunu Uyanık Tutan Azerbaycan`ın Milli Şairi Ahmet Cevat Millî Kültür, Ankara, (78), 00.11.1990, 80-81.
2006 A 174 Cevad, Ahmed, 1892-1937 Seçilmiş eserleri /Ahmed Cevad ; tertip edeni: Ali Saleddin. — Bakı : Şerg-Gerb, 2005. 295 s. ; 21 cm. (Müasir Azerbaycan edebiyyatı)
Ahundzâde, Yılmaz. Ahmet Cevad – Stalin’in Mirası-Azerbaycan’ın En Büyük Aydınlarının Yok Edilmesi. Çeviren: Ali Erol, Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi 8(1) 2008, 193-199. ss. 1996 SA 49 810 320
Yıldırım, İrfan Murat. Azerbaycan Millî Şairi Ahmet Cevat’ın Türk İstiklâl Mücadelelerine Bakışı. Türk Dünyası Tarih ve Kültür Dergisi (174) 6.2001, 54-58. ss. 1987 SA 21 810 956.1
Albayarak, Hüseyin. Çırpınan Karadenizde Yunan Hayalleri ve Biz. Türk Yurdu 21(161) 1.2001, 25-27. ss. 1960 SB 27 320 956.1