Bahçeli açısı
M. Ali Kışlalı 04 Eylül 2007
MHP'nin, Türkeş'in karizmatik kişiliğine bağlı daima dikkat ve ilgi çekici yanları olmuştur. Şimdi Radikal'de bir araya geldiğim, meslektaşım Avni Özgürel ile Yankı'da birlikte çalıştığımız yıllarda, seçim kazandığında Türkeş'i, çeşitli çevreden gelecek tepkilere karşın, 'Yılın Adamı' kapağına seçtiğimizi hatırlıyorum. Türkeş'ten sonra MHP, Devlet Bahçeli başkanlığında 1999'da kazandığı oylarla Ecevit liderliğindeki koalisyonun 2. büyük partisi oluşu düş kırıklığı ile neticelenmişti.
Ülke ciddi bir ekonomik bunalımdan çıkma yolunda ilerlerken, daha ziyade Avrupa Birliği ile yakın işbirliği içinde olan büyük iş çevreleri, Ecevit'in DSP'sine lider aradılar. Bunu başaramayınca, koalisyonun üçüncü ortağının da desteğini alarak hükümeti erken seçime götürmeyi başardılar. Bu oyunda kendilerine en büyük desteği, Ecevit'in uyarısına karşın, Bahçeli vermişti.
Oysa ülke ekonomik bunalımdan yavaş yavaş çıkıyordu. İktidarlarının sona ermesine daha bir yıl vardı. TBMM çoğunluğunu, çeşitli ayak oyunlarına karşın, muhafaza ediyorlardı.
Bahçeli'nin bu siyaset açısı MHP'ye de, diğer koalisyon ortakları gibi pahalıya mal oldu. 2002 seçimlerinde üç parti de baraj altında kaldı.
MHP son seçimlere, yeni stratejiler yüklü büyük umutlarla girdi. Ama bekledikleri neticeleri alamadı.
Bahçeli liderliğinde oluşan yeni siyasi açı 'Cumhurbaşkanlığı seçimi için Meclis'te yerimizi alırız' olduğunda ilk etkisi AKP içinde Gül'e, uzlaşma arayacağını vaat etmiş Erdoğan karşısında büyük bir koz kazandırma oldu.
Siyasi liderlik yaşamında Bahçeli ikinci hatasını yapıyor, Gül'ün cumhurbaşkanı olmasını sağlıyordu.
'Siz görünüşe aldanmayın; bu adım AKP'nin içini karıştıracak, uzlaşma arayan Erdoğan ile Gül'ü karşı karşıya getirecek' diyenler oldu.
Bir başka, MHP kaynaklarında yapılan yorum da; Bahçeli'nin Gül üç turda seçilemediği takdirde, yeni seçimden çıkmış ve başarısız olmuş MHP'nin seçimlerin tekrar yenilenmesinden korktuğu şeklinde idi.
Bahçeli'nin ise "Toplum AKP'nin cumhurbaşkanı adayının engellenmesini, Meclis'te sorun ve gerginlik yaratılmasını istemiyor. MHP genel eğilime uygun hareket ettiğini göstermeli" dediği söylendi.
Seçimlerden sonra CHP'den kopan 12 kişilik DSP milletvekili grubu da benzer yaklaşım sergileyince, Gül, Çankaya'ya çıktı.
AKP içinde, yeni dönemde çekişme ve gerginlikten ziyade daha yumuşak bir ortamda projelerini uygulamak isteyen Erdoğan, Gül'ün yarattığı siyasi hava içinde yalnız kaldı. Tüm ülkenin cumhurbaşkanı olarak kabul edilebilecek bir aday uzlaşması gerçekleşemedi.
Bahçeli'nin yeni siyasi yaklaşımıyla seçilen Gül herhalde türban yanlısı MHP seçmenlerini memnun etmişti. Buna ilaveten MHP'den, son dönemde kimi kesimlerin giderek artan eleştirilerine hedef olan Türk Silahlı Kuvvetleri'ne karşı da soğuk işaretler geldi.
MHP açılan bu yeni, kimi meslektaşların "2. Cumhuriyet' dedikleri dönemde ne yapacağı belli olmayan bir noktada, yeni AKP iktidarının parçası gibi görünüyor.
Seçimlerde başarısız sayılan diğer parti; CHP, gidişini onaylamadığı AKP karşısında nasıl davranacağını açıklayarak kendisine yakın ve orta vade için bir yol çizdi.
Atatürkçü ve laik Cumhuriyet temellerini özümsemiş olan kitlelerin yenilmişlik duygusu içinde gözüktükleri bugünlerde moralleri kim güçlendirecek?
Söz MHP'ye gelmişken sormak gerekiyor: Seçimlerde bu partiden seçilmiş, Dışişleri Bakanlığı'nın değerleri bilinen iki deneyimli diplomatı; Gündüz Aktan ve Bölükbaşı'nın katkılarından Bahçeli yararlanabilecek mi?
Türkiye'nin girmiş göründüğü tehlikeli dönemin ilk işaretlerini gelecek hafta irdelemeye çalışacağım.