« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

09 Nis

2012

GÜLTEKİN SÂMANOĞLU’NUN ŞİİRİNİN KAYNAKLARI

Yaşar ŞİMŞEK 01 Ocak 1970

ÖZET
Hisar grubunun önemli simalarından biri olan Gültekin
Sâmanoğlu, 1927-2003 yılları arasında yaşamış, düz yazılarından ziyade
şiirleri ve şairliğiyle tanınan bir isim olmuştur. Çınaraltı dergisinde çıkan
“O Kadın” şiiri ile dikkatleri çeken şairin, şiir ve yazıları Hisar başta
olmak üzere, Türk Edebiyatı, Çağrı, Türk Dili, Millî Kültür gibi tanınmış
ulusal dergilerde yayımlanmıştır.
Bu çalışmada, Türk edebiyatında hatırı sayılır bir yeri olan “Hisar
Topluluğu”na mensup şairlerden Gültekin Sâmanoğlu’nun şiirine
kaynaklık eden unsurlar üzerinde durulmuştur. Öncelikle şairin ailesi,
çocukluk, gençlik ve okul günleri ile sosyal hayatının şiirlerine tesiri
anlatılmıştır. Ardından etkilendiği hocalar, okuduğu veya örnek aldığı
şairler belirtilerek bu şahsiyetlerin şiirleriyle bağlantısına işaret
edilmiştir.
Ayrıca, şairin hastalığından kaynaklanan ve psikolojisini etkileyen
durumlara şiirlerine yansıyan yönüyle değinilmiştir. Son olarak da, Türk
tarihi, Anadolu coğrafyası, din, halk şiiri ve kültürü, batı şiiri gibi genel
kültür ve edebî kaynaklarının Sâmanoğlu’nun şiirlerindeki yeri ve rolü
üzerinde durulmuştur.

Giriş
Bir Gairinin Giirlerini değerlendirirken, onun Giirlerinin çıkıG noktasını ve doğuG serüvenini
de bilmek gerekir. Birçok Gair Giire dair görüGlerini ve Giir anlayıGlarını “poetika” adını verdikleri
yazılarda/metinlerde ifade etmiGlerdir. Bazı Gairler ise bir grup, topluluk ya da akım etrafında
birleGerek ortak bir Giir anlayıGı çerçevesinde Giirlerini kaleme almıGlardır. Bunun yanında kimi
Gairler ise Giirleriyle ilgili düGünce ve değerlendirmelerini belirtmekten kaçınmıGlar veyahut gerek
duymamıGlar, değerlendirmeleri okuyucuların/eleGtirmenlerin takdir ve ilgilerine bırakmıGlardır.
Cumhuriyetin ilanından dört yıl sonra, 12 Kasım 1927?de Konya?da dünyaya gelen
Gültekin Sâmanoğlu, mensubu olduğu Hisar topluluğunun edebiyat anlayıGı çerçevesinde Giirlerini
kaleme almıGtır. Hisar dergisi etrafında doğup geliGen bu anlayıGı; “sanat eserini propaganda aracı
olmaması; batının bir kopyası olmaktan ziyade millî bir karakter taşıması; eskiyle bütün bağları
koparıp soysuzlaşmak ve eskiyi körü körüne taklit etmek yerine yeniliğin eskiden güç alarak
oluşturulması; yaşayan canlı bir Türkçe?nin edebiyat dili olması”1
Geklinde özetlemek
mümkündür.
Gültekin Sâmanoğlu?nun Giirlerinin poetik boyutunu oluGturan bu anlayıG dıGında bir de
Gairin doğduğu ve yetiGtiği çevre, okuduğu ve etkilendiği edebiyatçılar, örnek aldığı Gairler, öncelik
verdiği değerler ve etkisinde kaldığı birtakım unsurlar da olmuGtur. Bir Gairinin eserlerine temel
oluGturan bu hususlar Giirlerin söylenmesinde/yazılmasında bir olgu olarak karGımıza çıkar. Aile,
sosyal muhit, okul ve arkadaG çevresi, okunan kitaplar/eserler, örnek alınan Gahsiyetler ve mensubu
olduğu kültürden gelen birtakım değerler/unsurlar bir Gairin Giirlerine hem kaynaklık eden hem de
yansıyan özelliklerin baGında gelmektedir. Mehmet Önal, „Yeni Türk Edebiyatı?nın kaynaklarını
açıklarken Göyle bir değerlendirmede bulunur:
“Bir milletin meydana getirdiği edebiyatın kaynaklarından bahsederken, edebî
eserlerin hangi menşe?e uzandığı, târihî gelişme içinde hangi medeniyetlerinden ve
kültürlerden izler taşıdığı, hangi muhitlerin cereyanından etkilendiği gibi meseleler önem
kazanır. Edebî metinlerde ortaya çıkan insan anlayışının, tabiat görüşünün, eşyaya bakışın
kısaca hayatı algılayışın özelliklerini inceleyerek, sanatçıların hangi temel eserlerden
etkilendiğini anlamaya çalışmak da, o edebiyatın kaynağına yönelmek içinde
düşünülmelidir.”2.
Yukarıdaki bilgiler ıGığında ifade etmeye çalıGırsak, Giir yazmanın belli bir bilgi ve birikim
gerektirdiği, bir Gairin Giirlerini yazarken birtakım kaynaklardan beslendiği gerçeği yadsınamaz. Bu
yönüyle, Sâmanoğlu?nun Giirinin kaynaklarına yönelmek, onun Giirlerinin örneklerle ele alınması ve
Türk Giirindeki yerinin belirtilmesi açısından önem taGımaktadır.
1 Öztürk Emiroğlu, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatında Hisar Topluluğu ve Edebî Faaliyetleri, Kültür
Bakanlığı Yay., Ankara 2000, s. 47-48.
2 Mehmet Önal, Yeni Türk Edebiyatı I, 3. bsk., Akçağ Yay., Ankara 2008, s. 169-170.

Asıl adı Gültekin Samancı olan Gair, Giirlerinde ve edebiyat çevresinde Gültekin Sâmanoğlu
adını kullanmıG ve bu isimle tanınmıGtır. Bunun yanında 1948?den önce bazı dergilerde (Nilüfer,
Büyükçağ) yayımlanan Giirlerinde (“Ebediyet Yolcusu”, “Hakikat”, “Hücum garkısı”) Gültekin
Samancı adını da kullanmıGtır. gairin o yıllarda askerî okulda öğrenime devam etmesi, müstear bir
imza ile yazmasına sebebiyet vermiGtir.
Gültekin Sâmanoğlu, ilk olarak Çınaraltı dergisinde “O Kadın” Giiri ile adını duyurmuG, iki
Giir kitabı Alacakaranlık ve Uzun Vuran Gölge, yüz elliye yakın Giiriyle Türk
edebiyatındaki/Giirindeki yerini almıGtır. Sâmanoğlu, Giirin dinin, kültürün, hislerin, hayatın, insanın
tesiriyle yazıldığını ve kendi milliyetini taGıdığını belirtir. giirlerini nasıl yazdığı konusunda;
“Bence şiir yazmanın belli bir şekli ve şartı yoktur. Hayatın içerisinden bir olay, bir görünüş, bir
duyuş benim şiir havasına girmemi sağlayabilir. Havasına girdiğim her şeyin şiirini yazmam da
mümkün olmayabilir”3 demektedir.
Bu ve benzer görüGlerden yola çıkarak onun Giirlerinin çıkıG noktasını tespit etmek ve
Giirinin kaynaklarına yönelmek önemlidir. Bunun yanında, Sâmanoğlu?nun Giirlerine kaynaklık
eden unsurları, değerleri ve isimleri gerek Giirlerinden hareketle gerekse kendisiyle yapılan söyleGi
ve mülâkatlardan çıkarmak mümkündür. Yine hayatı, Giir kitapları ve Giirleri hakkında yazılan
yazılar, yapılan yorum ve değerlendirmeler onun Giirini etkileyen hususlara ve kaynaklara
eğilmemiz açısından yol gösterici olacaktır.
A- Çevre Olarak Şiirinin Kaynakları
1. Aile Çevresi
Pek çok Gair gibi Gültekin Sâmanoğlu da, Giire daha çocuk denilecek yaGlarda heves
duymuG, dede ve ninelerinden dinlediği manzum masal ve hikâyeler onda Giire karGı alaka
uyandırmıGtır. Kendisine ilk Giir zevkini aGılayanların baGında halası gelir.
“Avluda güvercin uçursam,
Erik satmaya gitse Dedem.
Sapan taşıyla serçe vursam,
Bağrına bassa Hala-Annem;
Avluda güvercin uçursam.”4
mısralarının yer aldığı “Hatırladıkça” Giirinde aile büyüklerinden gelen tesirin izleri görülmektedir.
Halasının yanında geçen çocukluk yıllarında ondan dinlediği masallar, edebiyata ve Giire ilgisinde
etkili olmuGtur. Bunun yanında dedesinin zaman zaman söylediği tekerlemeler, sorduğu bilmeceler,
esprili Gakalar, mizacına ve günün konularına uygun beyitler, yer yer ezbere okuduğu manzum halk
hikâyeleri de Giir zevkinin oluGumuna zemin hazırlamıGtır. gair de Giirle ilk münasebetini;“Tam
anlamı ile Osmanlı hanımı iki ninem, espri dolu dedemin üzerimdeki etkileri inkâr edilemez. Bana
„şiir yaz? dememişlerdir. Fakat dinlediğim masallar, halk hikâyeleri ve bunlar arasındaki maniler,
ister istemez şiir cevherinin yoğunlaşmasında etkili unsurlar olmuştur”5 diyerek ifade etmiGtir.
BaGka bir söyleGisinde ise; “Efendim masallarla başlar bu hikâye, çocuk kulaklarıma dolan
masallarla. Anneannemin, ninemin, halaannemin ve annemin anlattıkları masallarla”6 demektedir.
Okuma-yazmayı öğrendikten sonra en çok ilgi duyduğu, küçüklükte dinlediği manzum bilmece,
3 Ümmühan MemiG, “Bütün Yönleriyle gair Gültekin Sâmanoğlu”, Tarla, S. 9, 1992, s. 5.
4 Gültekin Sâmanoğlu, Alacakaranlık, Hisar Yay., Ankara 1970, s. 127.
5 Mehmet Nuri Yardım, “Babam giiri Ezberletirdi”, Türk Edebiyatı, S. 317, Mart 2000, s. 50.
6 Mehdi Ergüzel-Gsa Kocakaplan, “Gültekin Sâmanoğlu Gle giir Üzerine Sohbet”, Türk Edebiyatı, S. 154,
Ağustos 1986, s. 43.

masal ve hikâyelerin yer aldığı kitaplardır. Çocukluk günlerinin samimi havasını yansıtan
“Hatırladıkça” Giirinde, bu özellikleri Göyle dile getirmektedir:
“Minnacık elimin tuttuğu
Kalem, defteri şi?rle delse.
Ve masalların uyuttuğu
Çocukluğum yeniden gelse…”7
Babasının yaGına ve seviyesine uygun seçip ezberlettiği ve topluluk karGısında okuttuğu
Giirler, Sâmanoğlu?nun Giiri sevmesi ve Giir yazması açısından bir basamak teGkil etmiGtir. Bunun
yanında annesi onun için, babasını genç yaGlarda kaybettiğinden dolayı her an teselli kaynağı
olmuG, babasının acısını onunla avutmuGtur. Böylelikle annenin taGıdığı değer, Giirleri için bir esin
kaynağı olmuGtur. “Ayakta” Giiri annesine beslediği sevginin göstergesidir:
“Dualarındı bizi büyüten
Ak saçlarınla aydınlanırdık
Soframızın beti bereketi
Bacamızda türüm türüm tüten
Ateştin, hiç sönmezsin sanırdık.”8
Barınma ve kalacak yer sorunundan dolayı ortaokula sıkıntılar içinde baGlamıG, birinci
sınıfı Konya?da bir akrabasının yanında, ikinci sınıfı ise Gstanbul?da dayısının yanında kalmak
suretiyle bitirmiGtir. Gstanbul?da geçen bir yıl zor ve buruk olsa da ona yepyeni ufuklar açmıGtır. Glk
defa denizi, vapurları, tramvayları görür. Çok Giddetli ve soğuk kıG günleri, vesikayla alınan
ekmekler, soğuk ve isli odalarda hem ders çalıGmak hem de anne-baba hasreti çekmek ona zor
gelir. gair çocukluk günlerinin bu hüzünlü tablosunu “Gurbet AkGamları” Giirinde adeta yeniden
yaGar:
“Hayaller görür gibi olurum,
Bir acı akar içime, ince..
Gurbetin renksiz akşamlarında
Bir şeyler düşünürüm; delice…
(…)
Zor yalnızlığın büyük acısı,
Hele ilk gurbetin ilk sancısı
Ben, bu insanların yabancısı
Hayalle avunurum sâdece...”9
YaGar Faruk Gnal, onun Giiriyle yaGamı arasındaki bağlantıya dikkat çekerek, “Gültekin
Samancı, özel hayatı ile de şiirlerindeki duru-sıcak duyguların, içtenliği insanıdır.”10 demekte, bu
hususun da daha ilk Giirlerinden itibaren eserlerine yansıdığı görülmektedir. Bilhassa ailesi ve aile
7 Gültekin Sâmanoğlu, age, s. 128.
8 Gültekin Sâmanoğlu, Uzun Vuran Gölge, Baha Matbaası, Gstanbul 1983, s. 61.
9 Gültekin Sâmanoğlu, “Gurbet AkGamları”, Hisar, S. 26, Haziran 1952, s. 10.
10 YaGar Faruk Gnal, “Gültekin Samancı”, Gerçek gzt., 19 Ocak 1988.
çevresi onun Giirlerinin önemli kaynaklarındandır. Orhan Okay?ın “Gültekin Sâmanoğlu?nun
Alacakaranlık kitabının “Bir Yastıkta” bölümündeki hemen bütün şiirleri aile mutluluğunu
yansıtan duygularla yüklüdür”11 tespiti önemlidir. “Çocuk”, “BoG Üzüntü”, “Suadiye?de Yaz”,
“Bir Resimde Üçünüz” gibi Giirler aile saadetini gösteren ve ev içi ortamının sıcak, samimi havasını
yansıtan Giirlerdir. “BoG Üzüntü” Giirindeki, aGağıya aldığımız dörtlükler aile ortamının Giirlerine
kaynak olarak yansımasının güzel bir örneğidir:
“Bir varmış bir yokmuş masallar gibi
Hani ömür boyu hayallediğim:
Evimiz, çocuklarımız, aşkımız;
Bunlar birer birer gerçek değil mi?
(…)
Demek ki derdimiz herkesin derdi;
Aynı minval üzre geçince yıllar
Bizi eritecek bu boş üzüntü,
Huzur getirecek o derin sevgi…”12
Aile çevresi, Sâmanoğlu?nun Giirlerinin çıkıG noktası olması ve kaynaklık etmesi açısından
önemlidir. Hem anne hem de baba tarafından kültürlü ve okur-yazar bir ailede yetiGmesi onun kitap
okumaya, edebiyata ve Giire ilgisinde etkili olmuGtur. Büyüklerinden duyduğu, dinlediği manzum
söyleyiGler ve ifadeler de Giirlerinin doğuGuna zemin hazırlamıGtır. Kısacası Gair, ilk Giir bilincini ve
zevkini bu çevreden almıGtır.
2. Okul Çevresi
Gültekin Sâmanoğlu?nun Giire ve edebiyata ilgisinde, öğretmenlerinin ve okul çevresinin
katkısı önemlidir. Bu açıdan okul çevresi de onun Giirlerine kaynaklı eden yönüyle değerlendirmek
yerinde olur. Glkokula babasının görev yaptığı Çumra ilçesinde baGlayan Sâmanoğlu, babasının
tayininin Konya?ya çıkması üzerine üçüncü sınıfa buradan devam eder. Kitap ve musikiyle
ilkokulun ilk yıllarında öğretmeni ve ailesi vasıtasıyla tanıGtığını ifade eden Sâmanoğlu, anılarından
“İlkokulun son üç yılını Konya?da okudum. İyi bir öğretmenim, kitap sevdiren birkaç arkadaşım
vardı”13 diyerek bahsetmektedir.
Glkokula baGlamadan önce masallar dinleyerek büyüyen, Giirler ezberleyen Gültekin
Sâmanoğlu, ilkokulla birlikte önce manzum-nesir karıGık halk hikâyelerine merak sarmıGtır. Ders
kitapları baGta olmak üzere her basılı kâğıtta Giir aradığını söyleyen Gair, ortaokul sıralarında
sevdiği/beğendiği Giirleri not ederek birkaç defter tuttuğunu da belirtmektedir.14
11 Orhan Okay, Batılılaşma Devri Türk Edebiyatı, Dergâh Yay., Gstanbul 2005, s. 250.
12 Gültekin Sâmanoğlu, Alacakaranlık, s. 61-62.
13 Mehdi Ergüzel-Gsa Kocakaplan, agy, s. 43.
14 Agy, s. 43.

Konya?da ilkokul üçüncü sınıftan itibaren öğretmeni olan Jale Gürcan?ın cesaret verici
konuGmaları ve desteğiyle Giire ilgisinin devam ettiğini15 belirten Sâmanoğlu?nun, o günlerden
itibaren Giirle temasının daha farklı bir boyutta geliGtiği söylenebilir. Hocasının yönlendirmesi ve
tavsiyeleri ile kendine güveni artar. Okul defterlerinin arka sayfalarında kısa mısraı karalamaları
yapar ve herkesten gizlediği küçük boy defterlere hislerini manzum Gekilde not eder. Bunun
yanında Gairin, Giire ne zaman baGladığı ile ilgili bir soruya; “Ortaokul ve lise sıralarında
karaladıklarımı bir yana bırakıyorum. Liseyi bitirip yüksek öğrenim için Ankara?ya geldiğim 1947
yılını, yani çeyrek yüzyıl önceyi, şiire giriş tarihim olarak söyleyebilirim”16 diye cevaplandırması
okul yıllarındaki kalem denemelerini önemsemediğini gösterir.
Gültekin Sâmanoğlu?nun Giirle olan münasebetinde önemli bir katkısı olan diğer kiGi ise
Gstanbul?daki ortaokulda Türkçe derslerine giren hocası Rıfkı Melül Meriç?tir. Aynı zamanda bir
Gair olan hocasının kendisine Giir yolundaki katkılarını:
“Ortaokulun ikinci sınıfını İstanbul?da okumuştum. İlk defa görüyordum denizi,
vapurları, tramvayları. Çok şiddetli bir kış, vesikayla yenen ekmek, soğuk
odada hem
ders çalışmak, hem de aile hasreti. Türkçe dersinde durmadan kelime yazdıran bir
öğretmen: Rıfkı Melül Meriç. O soğuk odada, elbise ile girdiğim yatağın içinde, yazdırılan
kelimelerden yeni kelimeler üretmeye çalışıp: süslü süslü cümleler (belki de mısralar)
kurarak hep iyi günleri beklemek”17
diyerek ifade eder. Kelime çoğaltma ödevleri onun yeni kelimeler öğrenmesinde yardımcı olmuG,
kelime dağarcığını geliGtirmesine ve az da olsa Gairliğine zemin hazırlamıGtır. “Daha Ne Oldu Ki”
Giiri gençlik günlerinin acemi ve buruk havasını yansıtır:
“Hani isteklerin giyinmediği,
Delişmen gözlerinden utandığın,
Beceriksiz ellerine küstüğün.
Açarsın ilk hevesle başladığın,
Gözyaşıyla ıslattığın defteri;
Titreyen parmaklarında kırılır
Gençliğine dönen kır çiçekleri.”18
1943 yılında ortaokulu bitirip Konya?da bulunan Kuleli Lisesi?ne kaydını yaptıran
Sâmanoğlu, çalıGkanlığı ve Giire merakıyla dikkatleri çeker. Edebiyat dersleri, en çok sevdiği ve
alaka gösterdiği derstir. Edebiyat öğretmeni olmayı çok istemiG, bu durum içinde bir ukde olarak
kalmıGtır. Zira Sâmanoğlu, ülkenin maddi açıdan oldukça zayıf olduğu ve halkın yoksullukla
mücadele ettiği, savaG sonrası bir dönemde çocukluk ve gençlik yıllarını geçirmiGtir. Orta halli bir
memur çocuğu olmasına rağmen, öğrencilik yılları sıkıntılı geçmiG, bu zorluklar onun askeri okula
kaydolmasına sebep olmuGtur. KiGiliği ve Gair mizacıyla tamamen ters bir alanda eğitimini devam
ettirmesi onun Gairliğini olumsuz yönde etkilemiGtir. Hatta askeri lisede iken edebiyat okumak
istemiG ancak bu mümkün olmamıGtır. Kendisi bu durumu Göyle ifade eder:
15 Münir Ekiz, “Sanatçılarımız KonuGuyor: Gültekin Sâmanoğlu”, Meş’ale, S. 22-23, Temmuz-Ağustos 1978, s.
12.
16 Pakize Kutlu, “Sanatçılarla KonuGmalar”, Son Havadis gzt., 19 gubat 1972.
17 Münir Ekiz, agy, s. 12.
18 Gültekin Sâmanoğlu, Alacakaranlık, s. 49-50.

“Kuleli Lisesi son sınıfındayım, anladım ki ben subay olamam. Edebiyat hocama
yalvardım, bana askeri edebiyat öğretmeni olmamı söyledi. Dil Tarih Fakültesi?nde
askeri öğrenci olarak okumak için Ankara?ya mektup yazdım. Cevap; ordunun subaya olan
ihtiyacından dolayı, fakültelere hâkim, doktor, öğretmen olmak üzere sivil liselerden talebe
alınacaktır. Üzüntü aldı beni. Mektebe girdim diye nasıl sevindiysem, Dil Tarih?e
gidemedim diye o kadar üzüldüm.19
Gültekin Sâmanoğlu?nun edebiyata ve Giire olan merakı, subay yerine öğretmen hem de
edebiyat öğretmeni olmak istemesi bizlere nasıl bir karaktere sahip olduğuna dair fikir vermektedir.
Çok istemesine rağmen fakülteye gitme konusunda olumsuz cevaplar alan Gair, hayal kırıklığına
uğrar. “Geçmiş karşıma bütün üzüntüler,/Kırk yıllık dost gibi yüzüme güler,/Velhâsıl her şey aksi,
her şey yarım”20 gibi söyleyiGler böyle etkilenmelerden doğmuGtur. Daha gençlik günlerinde
karGılaGtığı bu olumsuz durumlar, onda ister istemez çevresine karGı bir küskünlüğe ve içine
kapanık bir mizacın oluGmasına zemin hazırlar. Bu tesirler Giirlerinde karamsar bir ruh haliyle
karGımıza çıkar. “Üzüntülü Yolculuk” Giiri de bu türden bir psikolojinin dıGavurumudur:
“Ne fayda umulur zorla çıkılan
Manasız, ümitsiz yolculuklardan.
(…)
Sevdiklerin dizilirler önüne
Tutamaz havaya kalkan ellerin,
Boşa aradığın sevinç yerine
Gözlerini kaplar bir garip buğu.”21
Gültekin Sâmanoğlu?nun öğretmenleri ona okuma zevki aGılamaları ve okuma alıGkanlığı
kazandırmaları açısından önemlidirler. Ondaki yeteneği görmeleri ve onu bu doğrultuda
yönlendirmeleri hasebiyle katkıları yadsınamaz. Yatılı okul Gartlarının ve ailesinden uzakta geçen
okul günlerinin kiGiliğine ve ruh haline yansımaları Giirleri için birer kaynaktır. Okul çevresinin bu
ve benzer yönleri ile Giirleri için bir etkilenmeyi meydana getirdiği görülmektedir.
3. Doğup Büyüdüğü ve Yaşadığı Çevre
Gültekin Sâmanoğlu?nun Giirlerinin oluGumunda doğup büyüdüğü, okul yıllarının geçtiği ve
çalıGma hayatını devam ettirdiği yerlerin de tesiri önemlidir. Çocukluk günlerini ve okul yıllarını
geçirdiği Konya?nın küçük ilçe ve kasabaları yanında, Ankara ve Gstanbul gibi Gehirler Gairin
kiGiliği, mizacı ve Giirleri üzerinde etkili olmuGtur. Bunun yanında ailesinden veya memleketinden
uzakta kaldığı, yalnız baGına yaGadığı Gehirler ve ülkeler de Giirlerine kaynaklık eden mekânlar
arasında yerini almıGtır.
Her Gairin/yazarın doğdukları yerler hayatlarında önemli bir yere sahiptir. Zira her yerin
kendine özgü havası, toprağı, kokusu, yaGam tarzı insanı doğrudan etkiler. Sâmanoğlu?nun dünyaya
gözlerini açtığı mekân ve onun atmosferi Giirleri için bir çıkıG noktasıdır. Gültekin Sâmanoğlu da
çoğu Gair gibi doğduğu, büyüdüğü ve içinden geldiği çevreye içten bir muhabbet ve ilgiyle bağlılık
19 Ahmet Ersöz, “Gültekin Sâmanoğlu Gle Zaman Sohbetleri”, Zaman gzt., 18 Mart 1990.
20 Gültekin Sâmanoğlu, Alacakaranlık, s. 14.
21 Age, s. 71.

duyar. Onun için; “Asker, şair, yönetici Samancı, kelimenin tam anlamıyla bir „Konya sevdalısı?
idi. Her platformda Konya?yı gündemin en başına getirir, sevgisini türüm türüm ifade ederdi”22
denilmektedir. Yine Gair, uzun yıllar Gstanbul?da yaGadığından “gündüz hayalinde, gece düGünde”
yetiGtiği, çocukluğunu geçirdiği yerleri özler ve sayıklar. Kendi gurbet elde olmasına karGılık,
kalbi/gönlü “sıla” olarak adlandırdığı Konya ve çevresi ile birliktedir.
Sâmanoğlu için Konya, Anadolu?yu ve Anadolu insanını yansıtan, kulaklarda eksilmeyen
ezan sesleri, sefaletler, hevesler ve hayaller ile Gairin mesut çocukluk günlerini geçirdiği yerdir.
gairliği ve Giirleri üzerinde önemli katkısı olan Konya ve çocukluğunu geçirdiği Çumra ilçesi
ilklerin vuku bulduğu mekânlardır. Bir bakıma, Giirinin kıpırdanıGı, ibda yeridir. “Konya Ovasında
Güz AkGamı” Giirinde de bu güzelliğin uyandırdığı hisleri görmek mümkündür:
“Konya ovasında güz akşamı
Gökyüzü, sırçadan koskoca bir tas,
Ama rahat, ama uzak, ama hoş.
Konya ovasında güz akşamı
Susmayı öğreten duygular sarhoş
Ve kıraç tarlalar; içimde nadas.
Orta Anadolu?nun ortasında
Ova göklerinin bir yanı kara,
Öte yanı renk sağnağı, ibrişim,
Orta Anadolu?nun ortasında
Bir yeni dünyaya girip, bitmişim…
Ve, ruhum renkleri saran makara.”23
Sâmanoğlu, Konya?da doğmuG olmakla, o topraklara bağlılığıyla övünür ve duyduğu
mutluluğu mısralara döker. Kısacası Giirin ana damarlarından biri Konya ve çevresidir.
Sâmanoğlu?nun Giirlerinde Konya?nın yanı sıra daha sonraki dönemlerde çalıGma hayatını
sürdürdüğü Ankara ve Gstanbul gibi Gehirlerin de Giirleri için kaynak teGkil ettiği görülür. “O
gehirde Kaldı” Giirinde bu kentlerin etkisi ve izleri vardır:
“İstanbul'u özleyiş, yok mu ki bundan böyle?
Bundan böyle, sebepsiz gücenmeler de bitti.
Ve gitti avucumdan, ama nasıl da gitti;
Şair olduğum, subay olduğum şehir, öyle.
Bundan böyle doğduğum yer
Ve Ankara, özlenir de
Ye her şeye başlayış, kaldı ya o şehirde.
22 Rıdvan Bülbül, “Gültekin Samancı?yı da Kaybettik”, Yeni Meram gzt., 14 Nisan 2003.
23 Gültekin Sâmanoğlu, Alacakaranlık, s. 25-26.

İstanbul?la sevişmek, yok mu ki bundan böyle,
Bundan böyle pişmanlık, büyük aldanış mı var?
Ve duyar üzüntümü, ama nasıl da duyar;
Koca olduğum, baba olduğum şehir, öyle.
Bundan böyle Konya yolu
Ve Ankara özlenir de
Ve her şeye başlayış, kaldı ya o şehirde.”24
Gstanbul, birçok yazar ve Gairimizin eserlerine konu olmuG, vatanın kalbi durumunda bir
yerdir. Gültekin Sâmanoğlu için medeniyetin, hoGgörünün baGkenti olarak görülen bu Gehir,
Nedim?in cennet misali güzellik ülkesi, Yahya Kemal?in sanat abidesidir. gair için de Gstanbul?un
ayrı bir değer taGıdığı ve Giirleri için önemli bir kaynak olduğu söylenebilir. Hayatının uzun bir
dönemini geçirdiği bu Gehir onda çok derin izler bırakmıGtır. gair, Gehre olan sevgisini “Gstanbul
AGkına” Giirinde Göyle ifade etmektedir:
“Günün yorgunluğu, geçim kaygısı
Her yaşta, her yerde bitmek bilmiyor.
İstanbul?u sevmek, Tanrı saygısı
Desen de umduğun günler gelmiyor”
Yine geçmişten güç alıp, hevesle
Gelecek günlere yönelmek iyi.
İçinde duyduğun en güzel sesle:
Ön plânda tutmak aşkı, sevgiyi.
O aşkı, sevgiyi İstanbul verir
Deniziyle, ormanıyla, dağıyla.”25
Sâmanoğlu, Gstanbul?a olan bağlılığını ve sevgisini mısralara dökerek, güzel Gehri
deniziyle, tabiat güzelliğiyle, insana verdiği huzurla tekrar okura sunar. Burada olmakla yaGama
sevinci bir kat daha artar. gair için Gstanbul; sanatıyla, mimarisiyle ve tarihi dokusuyla bizden
parçalar taGıyacak ve her daim milletimizin ilhamıyla yoğrulacaktır. Tarihi mirası, eGsiz sanat
eserleri, boğazı ve mistik tarafıyla herkesin ilgisini çeken, her insanın yaGamayı arzuladığı Gstanbul,
Sâmanoğlu?nun Giirleri için kayda değer bir kaynaktır.
Gültekin Sâmanoğlu, 1952 yılının Mart ayında Almanya?nın Frankfurt yakınlarında
bulunan Amerikan Ordudonatım Okulu?na kursa gönderilir. Burada memleketinden ve
sevdiklerinden ayrı kalmanın üzüntüsü ve acısı Giirlerine “yalnızlık ve gurbet” temaları olarak
yansımıGtır. Gurbette geçirdiği zamanlar ve yaGadığı mekânlar Giirleri için anılması gereken bir
24 Age, s. 77-78.
25 Age, s. 29-30.

kaynaktır. gairin 1952?de yazmıG olduğu “Gölge” Giiri içinde özlemin, gurbet acısının, yalnızlığın,
öksüz kalıGın derinden hissedildiği; vatandan uzak oluGun doğurduğu bir hüzün vardır:
“Gurbet akşamlarını duyduğum ilk gün
Bir gölge belirdi ıssız odamda,
Simsiyah elleri sanki yakamda…
Acısını duymak binbir ölümün
Daha zor değildi bu gölge kadar;
Bitmez tesellisi öksüzlüğümün
Şimdi uzaklarda, hem de ne kadar?”26
Kısacası, yaGadığı mekânlar ve bu mekânların yansımaları Giirleri için birer kaynaktır.
Sâmanoğlu?nun Konya, Ankara ve Gstanbul gibi Gehirlere olan sevgisi birçok Giirinin kaynağını
oluGturmaktadır. Gültekin Sâmanoğlu Giirlerinde, bu Gehirlerin çeGitli güzelliklerinden ve
özelliklerinden bahsederek, oralarda yaGayan halkın durumunu, insanlara karGı duyduğu sevgiyi ve
bu Gehirlerin vatan için taGıdığı değeri mısralara dökmüGtür.
B- Okuduğu Kitaplar ve Etkilendiği Şairler Açısından Şiirinin Kaynakları
Gültekin Sâmanoğlu, küçük yaGlarda ailesi ve öğretmenlerinin telkinleriyle okuma
alıGkanlığı edinir. BaGlangıçta, manzum bilmece ve hikâye kitapları okuyarak edebiyatı sevmeye
baGlar. Okul yıllarından itibaren de antolojiler ve Giir kitapları ile tanıGır. Ortaokul sıralarında daha
çok milliyetçi Gairler ve bilhassa Namık Kemal ve Yahya Kemal hayranıdır. Yahya Kemal?in
Giirlerini ve beraberinde Gstanbul?u tanıdıkça onun kitaplarını elinden düGürmez olmuGtur. Bu
Giirleri, okudukça okuyası geldiğini belirten Sâmanoğlu, onun Giirlerindeki tarih ve mazi fikrine
hayranlık duyduğunu ifade etmektedir.
Lisede en sevdiği ders edebiyattır. Sömestir tatilleri, onu edebiyata ve Giire daha da
yakınlaGtırır. Gki haftalık tatilde hem kıG Gartlarından hem de parasızlıktan ailesinin yanına
gidemeyen Sâmanoğlu, bu tatili okulun kütüphane odasında kitap okuyarak geçirir. Biyografi
kitapları, hikâyeler, romanlar derken kendini Giir kitaplarının arasında bulur. Böylelikle edebiyata,
Giire ve kitaplara karGı ilgisi/hevesi daha o yıllarda kendini gösterir. Sâmanoğlu, o yıllara dair
anılarından Göyle bahseder:
“Okul kitaplığı, tatil boyunca ayrılmadığım tek yer olmuştu. Eserini okuduğum
şairin, yazarın biyografilerini de merak etmeye başlamıştım. Biyografilerden, hoşlandığım
sanatkârın öteki eserlerinin haberini alıyor, onları da arayıp buluyordum. Bu hızlı,
karmakarışık (yerli-yabancı, macera romanı-aşk romanı şiir-hikâye demeden) girdiğim
dünyada pek mutluydum. En çok sevdiğim ders edebiyat olmuştu. Ali Canip Yöntem'in
yazdığı ders kitabımıza, ödünç aldığım üst sınıfların edebiyat kitaplarını da ekliyordum.
Agâh Sırrı Levent ile İsmail Habib Sevük?ün kitaplarıydı onlar da. Bu arada sanat
dergilerine alıştım. Milli Eğitim Bakanlığının o zaman yayınladığı “Tercüme” adlı
dergiler, özellikle "Şiir Özel Sayısı” çok beslemiştir beni.”27
Okul yıllarında bu tür okumalar, Giirinin kaynaklarının temelini oluGturur. Sâmanoğlu,
yıllar sonra Münir Ekiz?e verdiği bir röportajında beğendiği ve etkisinde kaldığı isimleri; “Yunus
26 Age, s. 117-118.
27 Mehdi Ergüzel-Gsa Kocakaplan, agy, s. 43.

Emre, Nedim, Şeyh Galip, Ömer Seyfettin, Yahya Kemal, Necip Fazıl, Cahit Sıtkı, Tarık Buğra,
Feyzi Halıcı, İlhan Geçer, Mehmet Çınarlı, Mustafa Necati Karaer”28 olarak belirtmiGtir. gair
gerek kendisiyle yapılan konuGmalarda gerekse Giir toplantılarında Giirlerinin esin kaynağı olarak da
“önce en büyük hazine halk şiirimizi, sonra divan şiirimizin ustalarını ve arkasından Ahmet Haşim,
Yahya Kemal, Necip Fazıl, Ahmet Muhip ve Cahit Sıtkı”yı29 göstermektedir.
Sâmanoğlu?nun Uzun Vuran Gölge kitabı tanıtan Mehmet Kemal, Hisarcılardan hareketle
onun etkilendiği Gahsiyetler konusunda Gunları söyler:
“Uzun Vuran Gölge şairini düşündüğümde hep aklıma Feyzi Halıcı, İlhan Geçer,
Mehmet Çınarlı, Munis Faik Ozansoy ve öteki Hisar şairleri gelir. Ekol dememize kendini
yüce sayan eleştirmenler kızmazsa, Hisarcılar, kendi aralarında, kendi estetik anlayışları
içinde bir ekol gibi görünür. Hececilerden, Necip Fazıl?dan, Faruk Nafiz?den esinlenen bir
şiir geleneğini sürdürürler. Edebiyatımızda bu şiir geleneğinin belirgin bir yeri vardır,
yadsınamaz.”30
Sâmanoğlu Türk Giirindeki ve edebiyatındaki önemli isimlerden etkilenmiG, onların
eserlerini okumuGtur. Bu okumaları ve tesirleri metinlerarası iliGkiler bağlamında değerlendirmek
de mümkündür. BeG Hececiler baGta olmak üzere, Necip Fazıl, Cahit Sıtkı, Kemalettin Kamu, Arif
Nihat Asya, Ahmet Muhip Dıranas gibi modern Giirimizin temsilcileri, Sâmanoğlu?nun Giirleri ve
sanatçı kimliği üzerinde tesiri olan Gahsiyetlerin baGında gelir. Kendisiyle yapılan baGka bir
mülâkatta beğendiği ve eserlerini takip ettiği isimlere dair bir soruyu Gu Gekilde cevaplar:
“Aruz veznini bugünkü dille ve yeni bir şekilde kullanan aynı zamanda kuvvetli
deneme, inceleme ve eleştirme yazıları yazan Munis Faik Ozansoy ve Mehmet Çınarlı,
Türk şiirine yeni bir ses getiren Mustafa Necati Karaer. En ince duyguları yumuşak fakat
yapmacıksız mısralarla işleyen İlhan Geçer ve Nevzat Yalçın ve Necip Fazıl?dan, Ahmet
Muhip?e, Cahit Külebi?ye; Arif Nihat Asya?dan Feyzi Halıcı?ya, Ümit Yaşar?a, Bekir Sıtkı
Erdoğan?a, O. Fehmi Özçelik ve Ayhan Kırdar?a kadar beğendiğim çok şair var. Oyun
yazan olarak Turgut Özakman ve Tarık Buğra (ayrıca hikâye ve romanlarıyla) eleştirmeci
olarak Ergun Sav, Ömer Atila ve Metin And. Hikâyecilerden Ayhan Sarıismailoğlu,
Mustafa Necati Sepetçioğlu, Emine Işınsı Okçu.”31
Gültekin Sâmanoğlu?nun Giirlerinde yer yer Necip Fazıl?ın “kendi benini” yansıtan
söyleyiGlerden ve Giirlerinde yer verdiği/iGlediği temalardan etkilendiği görülür. “Gece Yarısı
DüGünceleri” bu izlerin en çok görüldüğü Giirlerden bir tanesidir:
“Bütün ömrümüzü içine alan,
O isli cam ardındaki günleri
Tekrar yaşamak işten bile değil;
Sıyrılsam bu manasız telâşlardan,
Çekilse üzerimden bu ağırlık.
Hâtıraların koyu gölgesinde
Kayboldum işte bu gece yarısı,
28 Münir Ekiz, agy, s. 12.
29 Pakize Kutlu, “Sanatçılarla KonuGmalar”, Son Havadis gzt., 19 gubat 1972.
30 Mehmet Kemal, “Gölgede Vurmak”, Cumhuriyet, S. 21083, 8 Mayıs 1983, s. 8.
31 Gavsi Ozansoy, “BeG KuGak KonuGuyor: Gültekin Sâmanoğlu”, Haber gzt., 26 gubat 1967.

Ey sessiz sessiz uyuyan kadınım;
Seni aradım yıllar ötesinde
Bakışlarımda başıboş bir çığlık…”32
Gültekin Sâmanoğlu?nun beğendiği, örnek aldığı ve etkilendiği Gairlerden birisi de Cahit
Sıtkı Tarancı?dır. Özellikle Cahit Sıtkı?daki ölüm düGüncesinin farklı bir boyutunu Giirlerinde
bulmak mümkündür. Bunun yanında söyleyiG ve Gekil bakımından da Cahit Sıtkı?ya yakın
özellikler göstermektedir. Mehmet Kaplan, bu etkilenmeyi ve kaynaklığı Göyle ifade eder:
“Gültekin Sâmanoğlu?nun şiirleri çıplak ve sade söyleyişi ile 1940-1950 yılları
havasını taşıyor. Orhan Veli?den çok Cahit Sıtkı?ya yakın. Gültekin Sâmanoğlu da Cahit
Sıtkı gibi vezne ve kafiyeye önem veriyor. Yalnız mısralarının iç yapısı ve cümlesi onunkiler
kadar kıvrak değil. Cahit Sıtkı, bilhassa son devrinde halkın yalın söyleyişini, hattâ onun
basma-kalıp ifadelerini örnek tutuyordu. Bu suretle o, eskilerin “sehl-i mümteni” dediği
bir söyleyiş güzelliğine ulaşmıştı. Gültekin de düz, çıplak ifadeyi seviyor, fakat halkın ifade
tarzını örnek almıyor. Bazı şiirlerinde kafiye yüzünden yapmacığa kaçıyor ve garip
hayaller yaratıyor”33
giirlerinde dıG dünya ile iç dünya, madde ile ruh arasında çok sıkı bir bağ olan Gairin Uzun
Vuran Gölge kitabındaki “Korku”, “Uzun Vuran Gölge”, “GümüG Yıl” gibi Giirler yaGlılık
günlerinin tedirgin halini yansıtmaktadır. gair, yaGlılık duygusu ve ölüm düGüncesi gibi
korkulardan uzaklaGmak isterken, hayata tutunmaya çalıGan yönü ile Cahit Sıtkı?yı hatırlatır. Cahit
Sıtkı?dan farklı olarak onda manevi ve dinî duygular daha belirgindir. Bir nevi inanç ön planda
olup, çocukluk günlerinin mesut havasına sığınma vardır. “Korku” Giirinde ömrün yitip gidiGine bir
hayıflanma söz konusudur:
“Masallar, çocuk kulaklarımda kaldı
Elime geçen en büyük değerler ufaldı
Rengi gittikçe solan, geniş yapraklı ömür
İsteklerime inat daraldıkça daraldı.”34
“GeniG yapraklı ömür”ün isteklerine rağmen daralması/kısalması Gaire korku vermektedir.
“Solmak”, “ufalmak”, “daralmak” gibi seçilmiG ifadeler bir olumsuzluğun habercisi gibidir.
“GümüG Yıl” Giirindeki “En temiz isteklerin özenle yaktığı mum/ Hiç sönmesin, hiçbir şey
erkenden söndürmesin”35 mısralarında da; yakılan mum ilerleyen ömre benzetilerek, ömrün de bir
mumun eriyip gitmesi gibi gelip geçtiğine iGaret edilmiGtir.
YaGlanma duygusunun ve ölüm düGüncesinin en güzel iGlendiği “Uzun Vuran Gölge” Giiri
geri dönüGü mümkün olmayan bir yolcunun son çırpınıGlarını anlatır. Ömrün son demlerine iGaret
eder ve insanoğlunun iniGi bir daha mümkün olmayan bir yokuGa yaklaGtığını hatırlatır. Bu Giirde
insanın kendisiyle hesaplaGması, her Geye karGı beslediği sevgisi, yol ayrımındaki yorgunluğu ve
yitip giden zamanın korkusu vardır:
“Çağrılı gülücükle gelecek değildi ya,
İşte kasımpatılar, işte el titremesi;
32 Gültekin Sâmanoğlu, Alacakaranlık, s. 70.
33 Mehmet Kaplan, “Alacakaranlık”, Hisar, S. 77 (152), Mayıs 1970, s. 10
34 Gültekin Sâmanoğlu, Uzun Vuran Gölge, s. 14.
35 Age, s. 15.

Ve kalbimdeki dolup boşalmalar, depremler.
Uzaklarda sanılan yarım yüzyıl geldi ya:
Artık kolay olmuyor, “akşam olsun” demesi...
(…)
Ne bu tedirginliğim, gölge uzun mu vurmuş
Yollarına ömrümün; ellerim durduramaz.” 36
Sâmanoğlu?nun Giirlerinden etkilendiği diğer isimler ise, Ziya Osman Saba, Behçet
Necatigil ve Kemalettin Kamu?dur. “Sâmanoğlu, bir başka Cumhuriyet dönemi şairi Ziya Osman
Saba ile ailenin ve yakın çevrenin şiiri temasında birleşir. Ancak, Ziya Osman?ın daha karamsar
bir pencereden baktığı dünyaya, aydınlık pencereden bakar.”37 O, Giirlerinde aile mutluluğunu,
çocukları, ev ve gündelik hayatı küçük saadet anlarını hüzünlü bir eda içinde anlatması bakımından
bize Behçet Necatigil ve Ziya Osman Saba?yı hatırlatır. “Bir Resimde Üçünüz” Giirinde mutlu bir
aile fotoğrafını Gair güzel bir Gekilde GiirleGtirmiGtir:
“Birisi dünyadan habersiz, hırçın;
Ötekinde korku, yahut da merak,
Orta da sen varsın haklı, gururlu,
Üçünüz de evin önündesiniz
Rüzgârla mı bilmem dağılmış saçın,
Oğlumun gülüşü su kadar berrak,
Kızımın gözleri yine duygulu;
Bembeyaz çiçekler içindesiniz…38
YaGar Faruk Gnal, ilk kitabı Alacakaranlık üzerine kaleme aldığı yazısında, Sâmanoğlu için;
“Ziya Osman Saba?dan bu yana aile mutluluğunu en güzel dile getiren mısraların şairidir”39
demiGtir. “Gelen Var” Giirinde çocuk bekleyen bir ailenin heyecanını anlatmıG ve eGine duyduğu
sevgiyi, bağlılığı bu vesile ile dile getirmiGtir:
“Sanki yeni sevmişiz seninle
Avucumda titrek, ürkek elin var.
Gözlerini kapa etrafını dinle:
Gelen var.
(…)
36 Age, s. 7-8.
37 YaGar Faruk Gnal, “Aile Mutluluğu?nun AGkın ve Dostluğun gairi Gültekin Sâmanoğlu”, Ozan Ağacı, S. 32,
2002, s. 12.
38 Gültekin Sâmanoğlu, Alacakaranlık, s. 81.
39 YaGar Faruk Gnal, “Alacakaranlık”, Çağrı, S. 147, 1970, s. 24.

Günlerimi aydınlatan sesini;
Hayal ötesini, aşk ülkesini
Bir gecede unutturan acınla,
Gelen var.”40
Acemi, ürkek ve doyumsuz bir sevginin ifadesi olan bu mısralar Gairin hem baba olma
heyecanını hem de eGine karGı ilgisini/aGkını yansıtmaktadır. Ahmet Kabaklı, onun Uzun Vuran
Gölge?deki Giirlerinde topluma yön veren Giirlerinin sayısı fazla olmasına rağmen temelde ferdi
duyguların ağır bastığını söyler. AGkın, üzüntünün, gündelik hayatta yaGanmıG ya da yaGanması
mümkün olan her Geyin onun Giirinde yer aldığını belirtir ve Gu tespitlerde bulunur:
“Mecaza fazla tutkun olmamakla beraber, şiirleri düz ve yalın değildir; genellikle
mısra kuruluşuna önem veren şair; eş, aile, çocuk, evlât, torun, gündelik hayat, ev
manzaraları, küçük ev dertleri, parasızlık, yaşlanma üzüntüsü, geçen zamana hayret şiirleri
ile Ziya Osman Saba ve Behçet Necatigil?i andırmaktadır.”41
Gültekin Sâmanoğlu?nun Giirlerinde yer verdiği ve öne çıkan temaların baGında gurbet ve
yalnızlık gelmektedir. Özellikle ayrılık, özlem, ölüm ve memleket temalı Giirlerin de bu çerçevede
yazıldığı söylenebilir. gair bize bu yönüyle “gurbet Gairi” Kemalettin Kamu?yu anımsatır. Bunun
yanında Kamu?nun Giirindeki birçok unsur (Anadolu coğrafyası, tarih) onun Giirlerine temayüz
etmiGtir. Ayrıca, Sâmanoğlu?nun etkilendiği/esinlendiği Gairlerin baGında gelen Kamu hakkında bir
inceleme kitabı hazırlamıG olması da önemlidir.42 Kamu?nun “Bekçisiyim bu serin,/Ve siyah
gecelerin;/Gurbetten daha derin/Bir yara yok içimde43 mısralarını hatırlatan yakın ve benzer
ifadeler onda da vardır. Sâmanoğlu?ndaki gurbet ve yalnızlık duygusu memleketten ve ailesinden
ayrı olmanın verdiği hüznün ve acının eseridir. “Yalnızlığın Gölgesinde Bu AkGam” Giirindeki;
“Yalnızlığın gölgesinde bu akşam/Tekmil sevinçlerde bir kısalış var./Yalnızlığın gölgesinde bu
akşam/Sıyrıl paramparça hâtıralardan ..44 mısraları bu doğrultuda değerlendirilebilir.
“Yoldaki Gurbet” Giiri, yolculuğun baGındaki yalnızlığı, garipliği ve bu türden duyguların
karmaGıklığını yansıtır:
“Takvimlerle alay edercesine
„Eski? şiirlerin havasındayız.
Tam iki dünyanın ortasındayız
Korkulan kudreti severcesine...
(…)
Tabiata karşı gelen her kuvvet
Tabiat oluşun neticesidir;
İnce acıların en incesidir,
Daha yolda iken duyulan gurbet”45
40 Gültekin Sâmanoğlu, age, s. 57-58.
41 Ahmet Kabaklı, Türk Edebiyatı, C. IV, TEV Yay., Gstanbul 2002, s. 317.
42 Gültekin Sâmanoğlu, Kemâlettin Kâmi Kamu, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yay., Ankara 1986, 128 s.
43 Age, s. 65.
44 Gültekin Sâmanoğlu, “Yalnızlığın Gölgesinde Bu AkGam”, Hisar, S. 47, Mart 1954, s. 11.
45 Gültekin Sâmanoğlu, “Yoldaki Gurbet”, Hisar, S. 24, Nisan 1952, s. 15.

Özellikle yatılı okul günleri, ailesinden uzak kalıGı ondaki gurbet duygusunu
güçlendirmiGtir. Yatılı mekteplerin soğuk duvarları, ıssız odaları, geniG yatakhaneleri bu duygunun
daha çocuk denilebilecek bir yaGta pekiGmesine zemin hazırlamıGtır. Bu duygulanmaların
doğurduğu hisler, ürperiGler, iç çekiGler ve ağlayıGlar Giirlerine geniG ölçüde aksetmiG ve kaynaklık
etmiGtir.
C- Psikolojik Kaynakları
Gözlerindeki Rahatsızlık ve Bunun Yansımaları
Edebiyatı besleyen önemli psikolojik kaynaklardan birisi de insanın genetik yapısından
gelen kusurlar ve buna bağlı olarak ortaya çıkan sorunlardır. Bir insan için olumsuz olarak
görülebilecek bu husus, bir yazar veya Gair için yeri geldiğinde bir esin kaynağı ve yazma sebebi
olabilmektedir. Gültekin Sâmanoğlu?nun Gairliğini etkileyen önemli unsurlardan biri de gözleriyle
ilgili rahatsızlık ve bu rahatsızlığın insan psikolojisi üzerindeki etkisidir. Gleri derecede görme
bozukluluğu olan Gair, önce yirmi, daha sonra da kırk yaGında olmak üzere iki kez katarakt
ameliyatı olmuGtur. Gözlerindeki bu rahatsızlık Giirlerine tesir etmiG; duygulanmaları ve
yakınmaları göz ve görme üzerine yoğunlaGmıGtır. Bunun yanında göz ve görme duyusu ile ilgili
söyleyiGler bu hastalığın bir yansıması olarak Giirde his ve hayal unsuru olarak yer almıGtır.
Böylelikle Gair için olumsuz bir durum olan hastalığı, Giirleri için kaynak olmuGtur. Wellek ve
Warren?in “edebiyat ve psikoloji” baGlığındaki; “Pek eski zamanlardan beri benimsenen bir
düşünce de şairlik kabiliyetinin insanda bir çeşit tazmin mekanizması olarak kendini gösterdiğidir.
Yani şair herhangi bir sebeple hayatında hissettiği bir eksikliği, belki farkında olmadan, şiir
alanında elde ettiği yüksek başarı ile kapatmak istemektedir.”46 değerlendirmesini Sâmanoğlu?nun
hastalığı ve Giiri arasındaki iliGkiyle birlikte düGünmek mümkündür.
Gültekin Sâmanoğlu?nun Giirlerinde göz ve görme ile ilgili unsurlar bazen karamsar bazen
de mutlu bir tablo içinde ele alınmıGtır. gair, gözlerindeki görme eksiliğinden zaman zaman
yakınmıG olsa da, yeniden düzenli görebilmenin verdiği mutluluğu Giirlerinde dile getirmiGtir.
Osman AkkuGak da, “Gültekin Sâmanoğlu'nun şiirlerinde; görme duyusunu ululayan, ona şükürler
sunan, dünyaya, çiçeklere, insanlara bakış mucizesini değerlendiren ve derinleştiren lirik hisler
baş köşeyi tutmaktadır”47
değerlendirmesiyle bu olumlu yöne iGaret etmektedir. Gültekin
Sâmanoğlu, “Anahtar” Giirini de bu türden duygu ve düGünceler içerisinde bocalarken kaleme almıG
ve bu Giiri için Gunları belirtmiGtir:
“Genç yaşımda gözlerimde katarakt hastalığı tespit edilmişti. Teşhisin ilk
yıllarında işin farkında değildim. Görüşüm gayet iyiydi. Yıllar ilerledikçe azalmaya
başladı. Tedâvisi yok. Olgunlaşması beklenecek ve ameliyat edilecek. Nihayet 1970 yılında
birer ay ara ile her iki gözüm de ameliyat edildi ve gözlük verildi. İnanın,
dünya
benim için birdenbire aydınlanıverdi. Tutmayın beni. Her sabah tıraşında, aynanın önünden
ayrılmıyorum bir türlü. Saçlarıma ak düştüğünü, gençliğin gerilerde kaldığını belirten
kırışıkları görüyorum artık. Çocuk dünyamı dolduran köşe yastıkları, tülbentler, onlara
işlenmiş çitler, civcivler; etrafına çekilen sular geliyor gözlerimin
önüne.
İşlenen
kaneviçelerin iğnelerine iplik takma görevinin bana
verildiği günleri hatırlıyorum ve
kendimi onlarda buluyorum.”48
“Geceleyin Çiçekler”, “Gözaydınlarla” Giirleri görme sevincinden önceki kaygıları yansıtan,
yeniden görebilmenin ümidini taGıyan Giirlerdir. Tekrar eski günlerdeki gibi görme arzusunu buruk
46 René Wellek-Austin Warren, Edebiyat Biliminin Temelleri, Çev.: Ahmet Edip Uysal, Kültür ve Turizm
Bakanlığı Yay., Ankara 1983, s. 102.
47 Osman AkkuGak, “Gerçek giirin Gerçek Sanatçıları”, Zaman gzt., 2 gubat 1989.
48 Mehdi Ergüzel-Gsa Kocakaplan, , agy, s. 46.

bir biçimde Giirlerine yansıtmıGtır. Ameliyattan sonra ise Gair; dünyaya, kadına, çiçeklere, doğaya
bakıGın mucizevi GaGkınlığı içindedir. Bu GaGkınlığını da coGkun bir Gekilde ifade etme yoluna giden
Sâmanoğlu, gözün yeniden görme özelliğini kazanmasına hayran olmakla birlikte; görmenin
karmaGıklığından kaçarak diğer duygulara sığınma isteği içindedir. gair, göz ve görmeyi konu
aldığı Giirlerinde özellikle görememenin verdiği çaresizlik içinde varlığı idrak edebilmek için elleri
ile dokunmuG, eGyayı dokunma vasıtasıyla tanımaya çalıGmıGtır. “En utangaç çağda görülen düş
gibi/Geceleyin açılır sabah ki gonca./Her şey el yordamıyla bilinemez ki./Yaprak yordamıyla, koku
yordamıyla49 türünden mısralar bu görüGü desteklemektedir. Bu haliyle, gözlerinin yerini diğer
duyu organlarıyla doldurma çabası içinde olan Gair, kendine özgü bir güzelliği ve manası olan
hayal, sevgi, hatıra ve hisleriyle yoğurduğu bir dünya kurmuGtur.
“Geceleyin Çiçekler” Giiri, Gairin gözlerinin iyi görmemesinden kaynaklanan bir duyuG
tarzıyla geceleyin çiçeklerin kendisi için ne hissettirdiğini ve “alacakaranlık” içinde hayal ettiği
dünyaya bakıGını ele alır:
“Geceleyin çiçekler daha bir güzel
Ve serin ellerli, sıcacık gözleri
diye dur…
Sana kim inanır ki, seni kim dinler,
Senin bol ışıkta, senin gündüzleri
Rahat görmediğini ne bilsinler.
Ne bilsinler çiçekleri sevdiğini?
O çiçekler ki geceleyin saksıda,
Geceleyin çiçekler saksıda diri
Karanfili, ortancası, yasemini.”50
Mehmet Kaplan?a göre; “burada varlığı açık ve seçik idrak edemeyişten gelen bir duyuş
tarzı bahis konusudur. „Serin eller? ile „sıcak gözler? dokunma duyusu ile ilgili sıfat
tamlamalarıdır. Şâir çiçeklerden aldığı izlenimleri hayâl vasıtasıyle değiştirmiş, onlarda
sevgilisine has özellikler bulmuştur.”51
Gültekin Sâmanoğlu?nun ilk Giir kitabı olan Alacakaranlık?ta yer verdiği Giirlerinin
çoğunda bu ve buna benzer duyuG tarzı hâkimdir. gair, gözlerindeki rahatsızlığı nedeniyle hayal
unsurlarına sıkça baGvurmuGtur. Gözlerinin çok iyi görmemesinden kaynaklanan gerçek-hayal
karGımı bir yaklaGımla geçmiG yaGantılara ve hatıralara sığınmaktadır. Net olarak göremediği
dünyaya kendi hayal penceresinden bakmakta, güzellikleri Giirlerinde kendince yorumlamaktadır.
“Yıllar Geçedursun” Giiri göz ve görme ile alakalı baGka bir Giirdir. Bu Giiri de gözle ilgili
diğer Giirlere bağlayan bir taraf vardır. Zira göz, var olan her Geyi göremez/görmeyebilir.
Sâmanoğlu da görme eksikliğini baGka duyulara sığınarak farklı söyleyiGlerle dile getirir. “Yıllar
Geçedursun” Giirinde de bu rahatsızlığın derin izleri sezilir:
49 Gültekin Sâmanoğlu, Alacakaranlık, s. 38.
50 Age, s. 37-38.
51 Mehmet Kaplan, Şiir Tahlilleri 2, Dergâh Yay., 5 bs., Gst., 1992, s. 545

“Bir yaz yağmuru gibi birden
Düşünmemek lâzım geçeni
Bu kadar sefil.
Uzak günlerden selâm veren
Ellerin görebilir beni,
Gözlerin değil.
Aydınlığı vurur bugüne,
Bir aşk yaratmıştık hummalı;
Ay ışığı karlar üstüne,
Nefesin, yüzüme vurmalı
Bakışın değil.”52
gair gözle ilgili çoğu Giirlerinde kapalı duygulara ve dokunuGlara yönelmiGtir. Dokunma
duyusu, varlığı daha yakından tanımamıza, kavramamıza yardımcı olur. Bu sebeple geçen yılların
hatırasını ruh gözüyle görmek daha doğrusu hissedebilmek olasıdır. “Ellerin görmesi” gözdeki
rahatsızlığın ifadesi gibidir. Buradaki söyleyiGler farklı ve gizli manalara bürünür. Bu manalar da
aGkın gizeminde saklıdır. Zira aGkta ve aGkın ifadesinde görme duyusunun yerini dokunma ve
koklama duyusu alır. gair, görme duyusundan hareketle aGkın baGka yönlerini keGfetme
çabasındadır. AGk duygusu paralelinde görememenin verdiği buruklukla sevgiliye bir serzeniG söz
konusudur.
Gözlerindeki rahatsızlıktan ötürü, nesneleri tam olarak algılayamayan Sâmanoğlu,
Giirlerinde sık sık hayallere baGvurur. “Delice Bir Gstek” Giiri de bunun bir delilidir:
“Gerçek aşkı duyabilen kadınlar
Yayılır, bulut gibi dört yanıma;
Nasıl da tanırdı kirpik uçlarım
İçlerinden bir tanesi sen olsan.
Gölgelerin uzadığı o saat
Ümit uzar, istek uzar, gün uzar,
Hatta bazen hayallerim uzar da
Derim ki: Eski hâlinle bir gelsen!...”53
Sâmanoğlu?nun Giirlerinde hayal unsuru, insanın bazen ayna önünde kendisini değil de,
kendinden öte bir insanı ya da varlığı görmesi ile de ele alınabilir. Psikolojik durumlar insanı
çeliGkiye düGür ve kiGi bunların arasında kaybolup gider. Sabahat Emir de Sâmanoğlu?nun
52 Gültekin Sâmanoğlu, Alacakaranlık, s. 41-42.
53 Age, s. 23-24

Giirlerindeki karmaGık ve belirsiz bir biçimde yer alan hayal unsurunun gözle olan iliGkisine iGaret
eder:
“Hece veznine kendine özgü bir derinlik kazandıran; anlatışında hep „öz?ün
peşinde olan Samancı?nın (gözlerinden rahatsız olduğunu bildiğim için mi nedir) gözle
ilgili şiirleri beni çok ilgilendirmiş ve etkilemiştir. Bence o, genelde göz ile algılanan
dünyadan ziyade gerçekle hayal ve hatıraların karıştığı, görülenden ziyade dokunuşlarla
ve duyuşlarla algılanan bir dünyayı aksettirmenin peşindeydi”54
Gültekin Sâmanoğlu, bilhassa ilk Giir kitabı olan Alacakaranlık?ta yer verdiği Giirlerinin
çoğunda, hayal unsurlarına geniG bir Gekilde yer vermiGtir. Gözleri çok iyi görmeyen Gair, çoklukla
hayal dünyasına dalmakta, tam olarak
göremediği güzellikleri ve durumları kendince
yorumlamaya çalıGmaktadır. Sâmanoğlu, dıG âlemden, görünen durumlardan ziyade, kendi iç
âlemine dönük bir Gairdir. Bu içe dönüklük, etrafından uzaklaGma, insanlardan kaçma ve kendini
soyutlama biçiminde değildir. Bilakis sevdiklerini yakınında hissetmek, onlarla hemhal olmak ve
yaGamak arzusundadır. Ancak, bu beraber oluGlarda paylaGtığı duygular, kendi iç âleminin
yansımaları ve hisleri bir hayal kırıklığı Geklinde ortaya çıkar. Kısacası, gözlerindeki bozukluktan
kaynaklanan karamsar ruh hâli Giirlerinin psikolojik kaynağını oluGturur.
D- Genel Kültür ve Edebî Kaynakları
1- Türk Tarihi
Hisar Gairlerinin beslendiği temel kaynaklardan biri olan tarih unsuru Sâmanoğlu?nun
Giirleri için de önemli bir kaynaktır. Onun Giirlerinde kültürümüzün unutulan ve kaybolmaya yüz
tutan değerleri yeniden hatırlanır. Sâmanoğlu?nun bazı Giirleri tarih Guuru içinde geliGen, belirli bir
kültür duyarlılığı içinde söylenmiG, tarih ve mazi fikrine bağlı taraflarıyla dikkatleri çeker. Yahya
Kemal?in tarihe bakıGı ondaki tarih yaklaGımının temelini oluGturmaktadır. Özcan Ünlü, onun
Giirlerindeki tarih,vatan ve millet anlayıGını: “Kurgusu „romantik-gerçekçi?, dili ise tamamen
yaşayan Türkçe olan Gültekin Sâmanoğlu, tıpkı diğer Hisarcılar gibi, şiir ve yazılarında Türk
tarihini, İslami duyguları, vatan bütünlüğü ve onarımı, ahlak ve terbiye üstünlüğünü, zaman zaman
da bütün Türklüğü düşünen milliyetçi görüşü benimsemiştir”55 sözleriyle belirtir.
Ondaki tarih bilinci daha çocukluk günlerinde kendini gösterir. Vatan sevgisi, kahramanlık,
millet ve tarihe ilgi o yıllardan yansımaktadır. Kendisi bu durumu Göyle anlatır:
“Cumhuriyetin onuncu yılı. „Çıktık açık alınla on yılda her savaştan? diye başlayan
marş. Sadece, baraka şeklinde mevcut olan, memur evlerinde bayrak asma yarışı. Söğüt
dalları ve mumlu fenerlerle süslenen „tak?lar. Güm güm, tokmaklanan bir davul ve
ucundan tükürük, damlayan basbayağı esmer bir şahsın çaldığı zurna. Başlangıcından,
İzmir?in geri alınışın kadar Millî Mücadele harekâtında bulunan, kırmızı kurdelâlı „İstiklâl
Madalyası? sahibi, otuzüç yaşındaki babam ve arkadaşlarının, bana göre sanki yüz yıl
öncesini anlatırcasına, savaş hikayeleri nakledişleri.”56
Gültekin Sâmanoğlu, Giirlerinde köklü ve soylu bir millete mensup olmamızın önemine ve
mazideki kahramanlıklarımıza dikkat çekerek tarihimizin bu yönlerini her zaman hatırlamamızı
ister. Türk tarihinin coGkusunu, heybetini ve köklülüğünü “Malazgirt” Giirinde Göyle dile getirir:
“O ki, Anadolu?ya öteden beri tanış;
Asya?dan Ak toprağa düşen cemrenin ilki,
54 Sabahat Emir, “Gültekin Samancı”, Babıali Magazin, S. 167, s. 26.
55 Özcan Ünlü, “Gültekin Samancı”, Yesevi, Mayıs 2003, s. 33.
56 Mehdi Ergüzel-Gsa Kocakaplan, agy, s. 42–43.

Kulağına okunan ezanla adı konmuş
Fatih Sultan Mehmet?in, Yunus Emre?nin ilki.
Sinan?da kubbe, kemer; Yahya Kemal?de beyit.
Binler, yanında gâzi; binler ardında şehit;
Önünde yüz yıllara, bin yıllara değil ki
Mahşer?e, at koşturan dinibütün bir millet
Ki ömrü at sırtında, çadır altında uzar.
Bunlar: Ova taşları, Tanrıdağı?ndan belki;
Bunlar: Oğuz Türkleri, Peçenek?ler, Selçuk?lar
Aynı dili konuşan, aynı soydan çocuklar
Ki hepsi, gündoğuda bir özlemle uyanmış;
Ve hepsi, en doğunun Türkleri kadar yiğit
(…)57
Gültekin Sâmanoğlu?nda his tarihle birleGerek milliyetçi bir Giir telâkkisine dönüGür.
“Malazgirt” Giiri Türklerin 1071?de Anadolu?ya ayak basıGını, yerleGme macerasını konu eder.
Bunun yanında Giirde Türk milletini ve boylarını öven, Türkün gücünü dıGa vuran mısralar vardır.
giirde kahramanlık, tarih, din, millet ve memleket olgusu birbiri içine geçmiG Gekilde verilmiGtir.
gair bu duyguları içinden geldiği gibi, bir anlık bir kıvılcımla engin ve coGkun bir biçimde ifade
etmiGtir. Ahmet Kabaklı Sâmanoğlu?nun Giiri üzerine yazdığı yazıda onun Giirlerinin tarihi ve
milliyetçi yönüne iGaret eder:
“Şiir anlayışında Hisar ve Türk Edebiyatı dergileri etrafında toplananların başlıca
görüşlerini benimseyen Gültekin Sâmanoğlu, düşüncelerinde de Türk tarihine, islâmi
duygulara, vatan bütünlüğü ve onarımına, yaşayan Türkçenin güzelliğine, ahlâk ve terbiye
üstünlüğüne, barışçılığa ve zaman zaman da bütün Türklüğü düşünen milliyetçi görüşü
benimsemiştir”58
Yine Sâmanoğlu kendisi ile yapılan bir röportajda Giirlerindeki bu izlere dikkat çeker:
“Bendeniz ayrıca milli değerlere duygusuz kalmayan bir yapıyı simgelerim. Özellikle ikinci şiir
kitabım “Uzun Vuran Gölge” bu tezimin en büyük delilidir. Benim şiirlerimin içinde Malazgirt?ten
Mevlâna?ya, Boğaz Köprüsü?nden 12 Eylül dönemi öncesi terör hareketlerine kadar çeşitli
katmanlardan izler bulursunuz.59
gair milli tarih Guurunu ve duygusunu “Köprüler”, “Yüzgörümlüğü”, “Malazgirt”,
“SavaGsız Elli Yıl”, “Kesin Emir” gibi Giirlerinde ifade eder. Köprüler” Giirinde, “köprü” unsurunu
ayrı ayrı manalarıyla ele alarak/iGleyerek; “Köprü var, insanı bağlar inanca;/Köprüler var,
kitaplıklar dolusu:/Yunus?u getirir yaşayan dile”60 tarihe, maziye ve hayata köprüler kurar. Aynı
57 Gültekin Sâmanoğlu, Uzun Vuran Gölge, s. 49-50.
58 Ahmet Kabaklı, age, s. 313-314
59 Abdurrahman Pala , “Gültekin Samancı ya da Sâmanoğlu”, Vatan gzt., 20 gubat 2003.
60 Gültekin Sâmanoğlu, Uzun Vuran Gölge, s. 44.

Dü Günce ve duygular “Yüz Görümlüğü” Giirinde de „Boğaz Köprüsü?nü geçmiG dönemlerle
birleGtirip tasvir etmek suretiyle ifade edilmiGtir:
“(…)
Ki şimdi üstünden tarih yürüyor,
Malazgirt Ovasında, ilk ayağı;
Belli, bu bir nikâh tazelemesi.
Bayrağı tutan el, Ulubatlı?nı;
En önde, mehterle Fâtih yürüyor,
Çevrede, ataların alkış sesi;
Nasıl da sevinçlidir Tanrıdağı…
(…)”61
Hisar Gairlerinin çoğunda olduğu gibi Sâmanoğlu?nun Giirlerinde de, Yahya Kemal?in
etkisiyle ifade edilmiG hususlar vardır. Türk tarihine ve tarihin parlak günlerine özlem duygusu
bunun en önemlisidir. Sâmanoğlu, özellikle Uzun Vuran Gölge kitabının “Köprüler” baGlığı
altındaki Giirlerinde eski Türk tarihine duyduğu özlemi, Türk-Gslâm medeniyetinin önemi, tarihin
taGıdığı değeri ve milleti birbirine kenetleyen yönünü dile getirmiG, bu hususlar da Giirleri için bir
kaynak olmuGtur.
2- Din
Gültekin Sâmanoğlu?nun beslendiği ana kaynaklardan bir diğeri ise “din”dir. Müspet bir
aile çevresinde yetiGen, nine ve dedelerin dinî görgüleriyle yetiGen Gair, bunu Giirlerinde de zaman
zaman dile getirmiGtir. Din olgusunun milletimiz için ortak paydada buluGmamız için iyi
değerlendirilmesi gerektiğini düGünür. Küçük yaGlarda ailesinin etkisiyle dine bakıGı oluGmuG,
manevi atmosfer Giirlerinde yer almıGtır. “Glkten Sonra” Giirinde de çocukluk günlerinin, evlerinin
içini dolduran manevi havanın izleri vardır:
“Çocuk kulaklarımdaki ilk şarkı
İlk masal, ilk öğüt, ilk sır, ilk dua
Gördüğüm ilk el: yakaran Allah?a
Derleyip toparlayan evi barkı.”62
Sâmanoğlu Giirlerinde, yaGlanma duygusundan kaynaklanan hislerle metafizik bir
heyecanın, yaratıcıya yakarıGın ve kendini bırakıGın izleri görülür:
“Penceremin birini dolduran rüzgar,
Özlemle örtük yorgun tülü aralar;
Öbürü, ardında yüzlerce duman
Güneşe en yakın yerinde dünyanın
61 Age, s. 45-46.
62 “Gültekin Sâmanoğlu, Uzun Vuran Gölge, s. 65.

Tarta tarta sevabımı, günahımı,
Kalbimle avuçlarım:„Bismillâh?ımı”63
gair, çoğu kez kendini yaratıcının Gefkatine ve tabiatın enginliğine bırakır, zaman zaman
da duanın mistik havasına sığınır. Duayı, çaresizliğinin anahtarı, öte duygusunun ifadesi ve en
önemlisi de teslimiyetin ilk basamağı olarak görür. “Yanmadaki dermanın demini benimle çek/ Ki
gözlerin kötü şeyi, eller derdi görmesin”64 Geklinde dualar eder. gairdeki dua bilinci çocukluğunda
ailesinin verdiği eğitim ve terbiye sayesinde oluGmuGtur. Bunları yıllar sonra yeniden hatırlaması,
öte duygusunun oluGmasıyla yeniden baGlar. Namazdan sonra edilen dualar, camii avluları,
Gadırvandan akan sular kısacası o manevi atmosfer Giirlerinde yer alır. “Mevlâna?dan Mevlâ?ya”
Giiri bunun güzel bir örneğidir:
“Namazdan sonra edilen dua
Doldururdu çocuk kulaklarımızı
“Mevlâ!” derler, arada bir “Mevlânâ!..”
Kayıp gözlerimde Yeşiltürbe var,
Küçücük ellerim yakarır o?na;
Yorulan çırçıplak ayaklarımı
Şadırvanındaki serin su yıkar,
Çınarın gölgesi dinlendirirdi.”65
“Dualarındı bizi büyüten” (s. 61), “Kucaklar sevinçli dualar içten” (s. 64), “İlk masal, ilk
öğüt, ilk sır, ilk dua” (s. 65), “Dualar, sevaplar bizimle gelir” (s. 67)66 mısraları Gairin duanın
manevi gücüne inandığını ve sık sık yaratıcıya sığındığını göstermektedir. gair, duanın içten, güçlü
ve mistik taraflarına eğilir ve Giirlerinde yer yer duanın kattığı manevi havadan bahseder. Bütün
bunlar yaGlılık duygularının oluGturduğu ruh halinin yansımalarını da içermektedir. gair için dua
engin bir sığınaktır. Çaresizliğini, “öte” duygusunu mısralarına yansıtan Gair, teslimiyetin ilk
basamağı olarak dua ve yalvarıGı görür. giirlerinde din duygusuna ve duaya ayrı bir önem verir.
“Ayakta” Giirlerinde ise dini duygular, manevi değerler iGlenmiGtir. Gnanç ve ibadetle aydınlanmıG
çehreler, varlıkları daima aranan nur yüzlü dede ve nineler bu tarz Giirlerinde yer almaktadır:
“Dualarındı bizi büyüten,
Ak saçlarınla aydınlanırdık.
Soframızın beti bereketi,
Bacamızda türüm türüm tüten
Ateştin, hiç sönmez sanırdık.”67
Bunun yanı sıra aile saadeti, bütün ümitlerin ve hayallerin tükendiği, çaresizliğin sarstığı
bir anda, inancın gücü ve Allah?ı hatırlamanın verdiği huzurla yeniden yaGanır. “Her Gece”
Giirindeki bu beGlik bunun güzel bir örneğidir:
63 “Gültekin Sâmanoğlu, „Pencere?, age, s. 9.
64 “Gültekin Sâmanoğlu, “GümüG Yıl”, age, s. 15.
65 “Gültekin Sâmanoğlu, Uzun Vuran Gölge, s. 47.
66 Age.
67 Age, s. 61.

“Oğlan öksürür, kız mışıl mışıl uykuda;
Hangi çile onları bekliyor dersiniz.
Yalvarışla kollarınız kalkar Allah?a
Sonra en samimi, en kusursuz bir dille
Allahı, çocukları, aşkı seversiniz…”68
3- Anadolu Coğrafyası
Gültekin Sâmanoğlu?nun Giirlerinin bir diğer kaynağı Anadolu coğrafyası ve onun taGıdığı
değerlerdir. Hem bir coğrafi unsur olarak hem de Anadolu insanın ele alınıGından yola çıkarak
onun Giirlerinin Anadolu olgusundan beslendiği görülmektedir. Gerek mekânların Giirde iGleniGi
gerekse Anadolu insanın duygularına tercüman oluGu onun Giirlerinde öne çıkan hususlardan
biridir.
Alemdar Yalçın, Hisarcıların Anadolu?ya bakıG tarzını Gu Gekilde ifade eder: “Onların
Anadolu anlayışları, günün bir takım moda fikirlerinin tesiriyle, bohem pastanelerinin lüks
masalarında değil, ya çocukluklarının geçtiği kasaba ve köylerden, ya da çeşitli sebeplerle
gezdikleri Anadolu?nun ücra köy ve kasabalarından kopup gelmektedir.”69
Bu tespitler
Sâmanoğlu?nun Anadolu?yu ele alıGı ve Giirlerinde iGleyiGi açısından önemlidir. Çünkü o da,
Anadolu?ya bu perspektiften bakan bir sanatçıdır.
Gültekin Sâmanoğlu?nun bilhassa çocukluk ve gençlik yılları; Millî Mücadele yıllarının
sıkıntılı/acılı günlerini bizzat görmüG büyüklerinden hatıralar dinleyerek geçmiGtir. Anadolu?nun
iktisadî ve sosyal alandaki sorunları ve eksiklikleri onun çocukluğundan itibaren Gahit olduğu bir
durumdur. Bu sıkıntılar onun yaGamının her döneminde etkili olmuG ve bir ölçüde yansımıGtır. O,
bir bakıma zor Gartlar içinde hayata tutunmaya çalıGmıGtır. Mehmet Kaplan?ın ifadesiyle söyleyecek
olursak; “onda taşrada uzun yıllar mütevazı bir hayat yaşamış, hiçbir şeyin yıkmadığı bir sabır ve
karşı koyma iradesi vardır. Onlar asi değillerdir, fakat ergeç kendilerine göre mesut bir dünya
kurabileceklerinden emindirler. Bu duyguları pek az Türk şairi anlatmıştır.”70
Sâmanoğlu?nun Giirlerinde memleket sevgisini iGlediği ve bunu bir genel tema olarak değil
de daha çok yurtseverlik bilinci içinde ele aldığı görülür. gairin duygularının ağırlık noktasını teGkil
eden vatan/memleket sevgisinin yer aldığı Giirler onun bayrağa, toprağa ve milletine olan
bağlılığını yansıtır. Sâmanoğlu, bir Anadolu çocuğudur ve çocukluğu Anadolu kasabalarında
geçmiGtir. Bunun için de Giirlerinde bu toğrağın sesleri vardır. Mısralarında vatanının
rüzgarlarından esintiler vardır. Bunun yanı sıra Anadolu ve Türk tarihi Gehre yansıyan yönü ile
Giirlerine girer.
Aynı duygulanmaları, çaresizlikleri “Sarnıç” Giirinde de görmek mümkündür. Anadolu
toprağının, doğasının güzelliğini, sadeliği ve bunun insana verdiği hazzı dile getirmiGtir. Dilediği,
arzuladığı güzellikleri yazar ve yaGatmaya çalıGır:
“Öperdi susuzluğumu, serince:
İçi dualı, bakır çeşme tası,
Ova sarnıcında dağ pınarında.
68 Gültekin Sâmanoğlu, Alacakaranlık, s. 66.
69 Alemdar Yalçın, “Hisar gairlerin Otuz Yılı”, Hisar, S. 275 (200),Ekim 1980, s. 15.
70 Mehmet Kaplan, agy, s. 10.

Öğrenmişliğimin sırrını saklar
Okumalardan, yazmalardan önce:
Beş numara şişeli gaz lâmbası.
Çocuksu, nasırlı, yalın ayaklar
Güneş sıcağını almış, büyümüş
Orta Anadolu ovalarında.”71
“Konya Ovasında Güz AkGamı”, Gairin en baGarılı tabiat Giirlerindendir. gair ıGık cümbüGü
içinde güzelliğin doruğuna çıkmıGtır. giir, tablolar halinde kurgulanmıG intibaı uyandırır. Renkleri
ruhta eritip satırlara döken Gairin bir manzara ressamının fırçasından dökülen nesneleri Giirle
resmettiği görülür. Güz akGamları, ovalar, kıraç tarlalar, renk cümbüGleri içinde doğanın enginliğini
ifade etmeye çalıGır:
“Ova akşamlarını sevmek varmış
Güneşi kaçırıp, renkleri tutan,
Üstesinden gelen, kavganın kin?in.
Ova akşamlarını sevmek varmış,
Yaz sonraları manav sergilerinin
Sebil olan renklerinden soğutan.”72
Sâmanoğlu, Anadolu insanın yaGama serüveni, yaGama sevgisini, taGra gerçeğini, memleket
sevgisini de dile getirmiGtir. Tahir Kutsi Makal da kitabın bu yönüne iGaret eder:
“„Alacakaranlık?ta Anadolu yolculuğuna çıkarıyor okuyucuyu Gültekin
Sâmanoğlu. Anadolu insanının yaşama sevinci, Anadolu köylüsünün ıstırabı, göğe bakışı,
topraktan bekleyişi, iyi günler bekleyişi dile geliyor mısralarda. Dinmeyen ve bitmeyen bir
ağrı olarak Anadolu insanının çilesi belirtiliyor. Kitabın ilk bölümü “Şemsiye”de yer alan
şiirlerde toprağa, vatana bağlanmanın güzelliği, Anadolu?ya şairane özlem, Konya
ovasında kalıverme istekleri söyleniyor.”73
4- Halk Şiiri ve Kültürü
giir anlayıGı açısından bir yönüyle kökü eskiye dayanan Sâmanoğlu, Giirlerine kaynaklık
eden bir unsur da “halk Giiri” geleneğidir. Hisar Gairleri içinde halk Giiri ve kültüründen beslenen
yönünü ile dikkat çeker. Zaman zaman aruz ölçüsüyle Giir denemeleri olsa da, Gair daha çok halk
Giirinin söyleyiG ve Gekil özelliklerini Giirinde kullanmıGtır. Gelenekçi ve öz Giir tezini savunan Gair,
geçmiGin kültür değerlerini önemsemiG, onların yaGatılması gerektiğine inanmıGtır. gair,“Yarının
şiiri, iki büyük kaynağın, divan şiiri ile halk şiirinin, muhassalasından (bileşke) meydana
gelecektir”74 diyerek eskinin/geleneğin önemine iGaret eder.
T. S. Eliot?ın gelenek-Gair iliGkisini “Şair ile kendisinden önceki ve özellikle bir evvelki
nesil arasında mevcut olan fark üzerinde memnuniyetle dururuz; onun şiirinde onu diğerlerinden
71 Age, s. 19–20.
72 Gültekin Sâmanoğlu, Alacakaranlık, s. 26.
73 “T. Kutsi Makal, “Gültekin Sâmanoğlu Alacakaranlık?ta”, Son Havadis gzt., 10 Temmuz 1970.
74 “Ölümünün Üçüncü Yıldönümünde Ozansoy?u Anarken”, Hisar, S. 247, Nisan 1978, s. 5.

ayıran, zevkine varılabilecek bir şey bulup çıkarmaya gayret ederiz. Halbuki bu önyargıya
kapılmaksızın şaire yaklaşsak, görürüz ki onun eserlerindeki en ayırıcı vasıflar, kendisinden
öncekileri, yani onun atalarını hâlâ dipdiri ayakta tutan, ölümsüzleştiren vasıflardır. Tabii ki, bu
vasıfları şairin etki altında kaldığı gençlik yıllarından ziyade, tam olgunluk çağında yarattığı
eserlerde bulabiliriz.”75 diyerek açıklamaktadır. Bu tespitlerin Sâmanoğlu?nun Giirlerinde divan ve
halk Giirinin gerek Gekil ve söyleyiG özellikleri açısından gerekse kendinden önce gelen Gairleri
kaynak olarak yer aldığını söylemek mümkündür. gair kendisiyle yapılan bir konuGmada geleneğe
bakıGını; “İyi şairleri, iyi şiirleri okursanız otomatikman etkilenirsiniz. Bu taklit etmek değildir.
Ben hece veznini tercih etmişimdir. Aruz veznini de tercih ettiğim oldu. Fakat bizim milli veznimiz
hece veznidir. Yunus Emre?den bugüne kadar. Divan edebiyatından okudum. Binlerce beyit ezbere
bilirim.”76 diyerek ifade etmektedir. “Bu Sonbahar BaGka Geldi” Giiri bir halk Gairinin
kaleminden çıkmıG gibidir:
“Bu sonbahar başka geldi,
Bir Mamaklı kız tanıdım.
Deli gönlüm aşka geldi,
Bir Makamlı kız tanıdım....
Takvim eski takvim, ama
Delice esmiyor rüzgâr.
Mamaklım çıktı karşıma,
İçimde bir başkalık var.” 77
Hecenin 4+4=8?li ölçüsüyle yazılan bu Giir, abab/cdcd çapraz kafiye örgüsü ve sade söyleyiGi ile
halk Giiri özelliği taGımaktadır. Sâmanoğlu, Yunus Emre baGta olmak üzere halk Giirinin önde
gelen isimlerini okumuG ve onların söyleyiG özelliklerinden yararlanmıGtır. Ondaki halk Giiri
geleneği gerek Gekil, ölçü, kafiye gerekse bu Giirinin kaynağını oluGturan kültür ve değerlerden
beslenmiGtir. “Leylâ Gibi” ve “Karar” baGlıklı Giirleri de hem içerik hem de Gekil olarak halk Giiri
tarzındadır.
Gültekin Sâmanoğlu, “halk Giiri” yanında “halk kültürü”ne de Giirinde yer vermiG, bu
kültürün yansımalarını Giirlerinde dile getirmiGtir.“Anadolu Türküsü” Giirinde hayatı uzun soluklu
bir türküye benzeten Gair; Anadolu?nun bağrında, yokluklar içinde acıların insanı olgunlaGtırdığı
toprakları anlatır. giirdeki her kelime ve mısra Anadolu?nun insanın kalbinden çıkmıG gibidir.
Anadolu?nun kaderi, geleceği ve alın yazısı bu simgelerde gizlidir. Gnsanın acısı, sıkıntısı ve
çaresizliği birtakım sembollerle ifade edilmiGtir. Kara, kavak, kağnı, kurak, merak, adak, yasak
gibi kelimeler bugün dahi insanımıza pek çok Geyi çağrıGtırmaktadır. giirde bazen acı/keder bazen
de bekleyiGler ve Anadolu halkına karGı takınılan olumsuz tavrı görmek mümkündür. gair Anadolu
insanının kaderini, alın yazısını, geleceğini irdelemiG ve onların hissedip de ifade edemediklerini
söylemeye çalıGmıGtır. “Anadolu Türküsü” Giiri güçlü bir realizmin yansıması ve halkın coGkulu
bir sesidir:
“Eski içlemişler yeni özlemde durmuş,
75 T. S. Eliot, “Gelenek ve gair”, Edebiyat Üzerine Düşünceler, Çev.: S. Kantarcıoğlu, KTB Yay., Ankara 1983,
s. 20
76 Füsun Çelik, “giirin Penceresindeki Bürokrat”, Nokta, S. 26, 25 Haziran–1 Temmuz 1995, s. 57.
77 Gültekin Sâmanoğlu, “Bu Sonbahar BaGka Geldi”, Hisar, S. 2, Nisan 1950, s. 13.

Durmuş; gözler ki karada, eller ki akta.
Karada az ömür, akta soğuk döşekler;
Ağlatmış Anadolu?yu bir hain yasak,
Yasak da yasak, yasak da yasak, yasak da...
(…)
Körpe iç çekişler bir beklenene sözlü,
Sözlü; tarla ki suda, tohum ki başakta
Tarlada nadas, tohumda çarpar yürekler;
Sarmış Anadolu?yu bir bitmeyen merak,
Merak da merak, merak da merak, merak da...
Uzun bekleyişler harmanlarla nişanlı,
Nişanlı; ay ki gökte, güneş ki toprakta,
Toprakta gelinli kağnı, gökte melekler;
Avutmuş Anadolu?yu bir kara kavak,
Kavak da kavak, kavak da kavak, kavak da…”78
Sâmanoğlu, Anadolu insanın iç çekiGlerini, geleneğini ve yaGantısını betimler. Tüm
kırılganlık ve yılgınlıklar içinde milletimizin özlemi, hasreti, vuslatı, kederi, sevinci, yalnızlığı,
saadeti, çaresizliği sıcak bir anlatımla dikkatlere sunulur. Aynı zamanda Anadolu?nun kara yazısı,
çeGitli tabular, kurak günler, medet ummalar, bekleyiGler vardır bu Giirde. YaGam kavgası bu
coğrafyanın bilinen kaderidir. gair, halkın kültürünü, yaGayıGını ve geleneğini
yansıtmaya/söylemeye çalıGmıGtır. gairin ifade ettiği gibi Anadolu?da tarla suyla, tohum baGakla
sözlüdür. Her bahar niGanlanırlar ve her hasat mevsiminde ayrılırlar. Bu da onların ağlayıGıdır.
Yağan her yağmur da mutlu olurlar. BaGaklar ise sarı buğdaylara ve yeni bir hayata gebedir. GüneG
de toprağın sevgilisidir. Daima aynı türküdür kulaklarımızda uğuldayan. Ancak ne varsa, ne doğsa,
ne büyüse yarımdır burada. Gnsanın boynu bükük, hep bir yanı eksiktir. Bu Giir de bir bakıma eksik
tarafı anlatma ve haykırma çabasındadır.
5- Batı Şiiri
Gültekin Sâmanoğlu Divan ve Halk Giiri nazım Gekillerinden yararlandığı gibi Giirinin
yapısını oluGtururken batıdan Giirimize giren nazım Gekillerini kullandığı ya da onlardan
yararlandığı görülür. Ancak Gair batı kaynaklı nazım Gekillerini kullanma konusunda vasatın
üstüne çıkamamıGtır. “Önce Ellerin” Giiri ise mısra düzeni ve hece sayısı bakımından „rondel?i
çağrıGtırmaktadır. “BaG Ağrısına Sone” Giiri ise mısra sayısı ve mısra düzeni bakımından “sone”
nazım biçimiyle yazılmıGtır. Ancak Gair son üçlükte „sone?nin var olan kafiye düzenine bağlı
kalmamıGtır. Üçlüklerle kurduğu Giirlerde ise „terza-rima?dan yararlanan Gair “Her geyde Sen
Varsın” Giirini bu Gekilde kaleme almıGtır:
“Bir karanfil, bir yasemin, bir ıtır;
Bir yaprak üstünde parlayan damla,
78 Gültekin Sâmanoğlu, Alacakaranlık, s. 12.

Velhâsıl her şiir seni anlatır.
İçim burkulur da o eski gamla,
Dudaklarım titrer, gözlerim dolar;
Ruha kurşun gibi çöken akşamla.
Sanırım ki bahçelerde sesin var,
Mehtap yine senin için doğacak,
Seni anlatacak bütün şarkılar…
Hâlbuki sen bir köşede en uzak
Hayallere dalıp kalmışsın öyle,
Gözlerini kaldır, gözlerime bak:
Seni fazla sevmek günah mı söyle!..”79
Üç mısralı bentlerden ve sonda bağımsız bir mısradan oluGan bu Giirde her üçlüğün orta
mısraı altta gelen üçlüğün 1. ve 3. mısralarıyla kafiyelidir. Bu Giir Gairin gerek Gekil gerekse anlam
bakımından batı Giirinden aldığı nazım Gekilleri arasında vermiG olduğu en baGarılı örnektir.
Sâmanoğlu, üçlüklerle kurduğu bazı Giirlerde ise son kısımdaki tek dizeye yer vermediği gibi
kafiye düzenine de uymamıGtır.

Sonuç
Türk Giirinde “Hisar Topluluğu” içinde yer alan yazı ve Giirleri ile edebiyatımızda anılması
gereken isimlerden biri olan Sâmanoğlu?nun Giirlerine kaynaklık eden durum, olgu ve unsurları
belirtmeye çalıGtık. Değerlendirmelerimizin ıGığında Gunu ifade etmeliyiz ki her Gair gibi ondaki Giir
yazma yetisinin aile, doğup büyüdüğü çevre, aldığı eğitim, içinden geldiği kültür ile beraber okul
yılları, hocaları, okudukları, etkisinde kaldığı Gahsiyetler etrafında Gekillendiği görülmektedir.
Bunun yanı sıra geçirdiği hastalıklardan ortaya çıkan psikolojik durumlar da Giirlerinin kaynakları
açısından önemlidir. Yahya Kemal baGta olmak üzere, Cahit Sıtkı, Ziya Osman, Kemalettin Kamu,
BeG Hececiler vb. modern Giirimizin önemli isimleri ondaki Giir zevkinin oluGmasında etkili
olmuGlardır. Gültekin Sâmanoğlu, Yahya Kemal?in “kökü mazide âti” felsefesini benimsemek
suretiyle, geçmiGe bağlı, ancak taklitten uzak, çağdaG ve millî örnekler sunmaya çalıGmıGtır. Türk
tarihi, Anadolu coğrafyası/memleket ve din gibi genel kültür kaynakları yanında, halk Giiri/kültürü
ve batı Giiri gibi edebî kaynaklar da Giirlerine zenginlik ve çeGitlilik katmıGtır.
79 Age, s. 55–56

KAYNAKÇA
AKKUgAK Osman, “Gerçek giirin Gerçek Sanatçıları”, Zaman gzt., 2 gubat 1989.
BÜLBÜL Rıdvan, “Gültekin Samancı?yı da Kaybettik”, Yeni Meram gzt., 14 Nisan 2003.
ÇELGK Füsun “giirin Penceresindeki Bürokrat”, Nokta, S: 26 (1995), s. 56-58.
EKGZ Münir, “Sanatkârlarımız KonuGuyor: Gültekin Sâmanoğlu”, Meş’ale, S: 22–23 (1978), s.12–
13.
ELIOT Thomas Stearns, Edebiyat Üzerine Düşünceler, Çev.: Sevim Kantarcıoğlu, Kültür ve
Turizm Bakanlığı Yay., Ankara 1983, ss. 19-28.
EMGR Sabahat, “Gültekin Samancı”, Babıali Magazin, S: 167, s. 26.
EMGROĞLU Öztürk, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatında Hisar Topluluğu ve Edebî
Faaliyetleri, Kültür Bakanlığı Yay., Ankara 2000.
ERGÜZEL Mehdi ve KOCAKAPLAN Gsa, “Gültekin Sâmanoğlu ile giiri Üzerine Bir Sohbet”,
Türk Edebiyatı, S: 154 (1986), s. 42-46.
ERSÖZ Ahmet, “Gültekin Sâmanoğlu Gle Zaman Sohbetleri”, Zaman gzt., 18 Mart 1990.
GNAL YaGar Faruk, “Gültekin Samancı”, Gerçek gzt., 19 Ocak 1988.
GNAL YaGar Faruk, “Aile Mutluluğu?nun AGkın ve Dostluğun gairi Gültekin Sâmanoğlu”, Ozan
Ağacı, S: 32 (2002), s. 12.
KABAKLI Ahmet, “Gültekin Sâmanoğlu”, Türk Edebiyatı, C. 4, Türk Edebiyatı Vakfı Yay.,
Gstanbul, 2002, s. 310-318.
KAPLAN Mehmet, “Alacakaranlık”, Hisar, S: 77/152 (1970), s. 10-11.
KAPLAN Mehmet, Şiir Tahlilleri 2, Dergâh Yay., 5. bsk., Gstanbul 1992.
KEMAL Mehmet, “Gölgede Vurmak”, Cumhuriyet, S: 21083 (1983), s. 8.
KUTLU Pakize, “Sanatçılarla KonuGmalar”, Son Havadis gzt., 19 gubat. 1972.
MAKAL T. Kutsi, “Gültekin Sâmanoğlu Alacakaranlık?ta”, Son Havadis gzt., 10 Temmuz 1970.
MEMGg Ümmühan “Bütün Yönleriyle gair Gültekin Sâmanoğlu”, Tarla, S:9 (1992), s. 5-7.
OKAY Orhan, Batılılaşma Devri Türk Edebiyatı, Dergâh Yay., Gstanbul, 2005.
OZANSOY Gavsi, “BeG KuGak KonuGuyor: Gültekin Sâmanoğlu”, Haber gzt., 26 gubat 1967.
ÖNAL Mehmet, Yeni Türk Edebiyatı I, 3. bsk., Akçağ Yay., Ankara, 2008.
PALA Abdurrahman,“Gültekin Samancı ya da Sâmanoğlu”, Vatan gzt., 20 gubat 2003.
SÂMANOĞLU Gültekin, “Bu Sonbahar BaGka Geldi”, Hisar, S: 2, Nisan 1950, s. 13.
SÂMANOĞLU Gültekin, “Yoldaki Gurbet”, Hisar, S: 24 (1952), s. 15.
SÂMANOĞLU Gültekin, “Gurbet AkGamları”, Hisar, S: 26 (1952), s. 10.
SÂMANOĞLU Gültekin, “Yalnızlığın Gölgesinde Bu AkGam”, Hisar, S: 47 (1954), s. 11.
SÂMANOĞLU Gültekin, Alacakaranlık, Hisar Yay., Ankara 1970.
SÂMANOĞLU Gültekin, “Ölümünün Üçüncü Yıldönümünde Ozansoy?u Anarken”, Hisar, S: 247,
(1978), s. 5-6.
SÂMANOĞLU Gültekin, Uzun Vuran Gölge, Baha Matbaası, Gstanbul 1983.
SÂMANOĞLU Gültekin, Kemâlettin Kâmi Kamu, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yay., Ankara
1986.
gGMgEK YaGar (2007). Gültekin Sâmanoğlu (Hayat-Sanat ve Eserleri), YayınlanmamıG Yüksek
Lisans Tezi, GaziosmanpaGa Üniversitesi Sosyal Bilimler Ens., Tokat.
ÜNLÜ Özcan, “Gültekin Samancı”, Yesevî, Mayıs 2003, s. 33.
YALÇIN Alemdar , “Hisar gairlerin Otuz Yılı”, Hisar, S: 200/275 (1980), s. 14-19.
YARDIM Mehmet Nuri, “Babam giiri Ezberletirdi”, Türk Edebiyatı, S. 317, Mart 2000, ss. 50-
51.
WELLEK Rene ve WARREN Austin, Edebiyat Biliminin Temelleri, Çev.: Ahmet Edip Uysal,
Kültür ve Turizm Bakanlığı Yay., Ankara 1983.

Ziyaret -> Toplam : 125,37 M - Bugn : 135151

ulkucudunya@ulkucudunya.com