« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

11 Eyl

2007

Değişim

Mahir KAYNAK 11 Eylül 2007

Ellerini havaya kaldırdı, avuçları gökyüzüne yapıştı. Bir adım attı, dünyanın öbür ucuna gelmişti. Susamıştı, su içti, denizler bile kurudu.

Çok zengin olup her şeyini kaybetseydi, denizi yalısından değil, bir banka oturup seyreder, acıktığında balık ekmek yiyip doyardı. Çok sevdiği karısı, artık hiçbir şeyi kalmadığı için onu terk etseydi, bir başka kadının kollarında mutluluk arayabilirdi. Ama dünya bitince yapacağı hiçbir şey kalmamıştı.

Sözünü ettiğim kişi bir zamanlar dünyaya yön veriyor, demokrasi ve serbest piyasanın herkese mutluluk getireceğini savunuyordu. Ancak birileri savunduğu düzenin adını kullanıp içini boşalttı ve dünyayı ona dar etti.

Serbest piyasa herkesin ekonomiye katkısı kadar pay almasını öngörüyordu. Ancak varili üç beş dolara mal olan petrol yetmiş dolarlardan satılıyor aradaki farkın serbest piyasada oluşan kar olduğu söyleniyordu.Petrol üreten ülkeleri yönetenlerin gelirlerini ifade etmek için rakam icat etmek gerekmişti. Bu paralar çöl ortasındaki fantastik yapılara, bir servet değerine satılan tüketim eşyalarına harcanır olmuştu. Bu gelirleri elde edenlerin ve onun harcamalarını kendi harcamalarına dönüştürenlerin oluşturduğu yeni bir zümre ortaya çıkmıştı. Kendisi imkanları aşçısından bu zümreye dahil olabilirdi ama artık yenilmiş ve yeni düzeni yaratanların esiri olmuş olacaktı.

Yeni ekonomik düzen rant üzerine kuruluydu. Büyük servetlerin neredeyse tamamı ranttan sağlanıyor ve herhangi bir çabaya gerek kalmadan kazanılıyordu. Büyük şehirlerdeki sıradan bir ev, bu rantların kırıntılarından bile istifade etmeyenler için, alınması bir yana, yanına bile yaklaşılmayan bir hayale dönüşmüştü.

Herkesin piyasa kurallarına göre davranması gerektiği ve böylece adil bir düzenin kurulacağı düşünülmüştü. Ancak bu genel bir kural değildi. Petrolünü kullanmasına izin verilseydi, hiçbir şey üretmeden çok müreffeh yaşayabilmesi gereken Irak halkı; ölümün, vahşetin, adaletsizliğin en büyüğünün yaşandığı bir laboratuara dönüşmüştü. Birilerinin buna itiraz edeceğini ve petrolün de üretilen bir meta olduğunu söyleyeceklerini biliyorum. Ama onun gelirlerinin bir rant olduğunu söylemekte ısrarlıyım. Deniz kenarında ya da şehre yakın bir yerde tarlası olan çiftçi bir anda zenginleşiyor, altına lüks bir araba çekiyor, sadece markası nedeniyle pahalı olan eşyaları satın alabiliyordu. Ama asıl para kazananlar bu fırsatları öngörüp uygun pozisyon alanlar oldu.

Demokrasi bu yeni dalganın dışında kalamadı. Topluma yön veren yazarlar, düşünce üretenler egemen düzenin silahşorlarına dönüştü. Rant zenginleri düzeni savunanları kırıntılarıyla doyurdular, farklı sesleri itibarsızlığa ve fakirliğe mahkum ettiler.

Sanat ve sanatkarlar piyasanın emrine girdi. Yeni egemenler en ilkel duyguları yansıtan ürünleri halkın sanat olarak kabul etmesini sağladılar. İnsanları adeta yeniden yarattılar ama yarattıkları mahlukların kendiliğinden oluştuğunu ve bunun halkın tercihlerinin bir sonucu olduğunu ilan ettiler. Ama dünyası daralan insanın ya da insanlığın sonu gelmedi henüz.

Ziyaret -> Toplam : 125,36 M - Bugn : 125129

ulkucudunya@ulkucudunya.com